gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Korkuyorum işte, hem de çok...

22 Ocak 2021, 21.00
A- A+
1930’lu yılların sonuydu; ’’ Özel’’ adını verdikleri ilk oğulları dünyaya geldiğinde. Sonrasında Necati, Rifat, Hasan, Ali……diye sıralanan evlatlar 10’a tamamlandı. İşin ilginç yanı hepsinin de erkek olmasıydı. Çobancılık yaparak hayatını kazanan babaları; zamanın ağır koşullarına rağmen dişinden tırnağından artırdıklarıyla, bazen 8-10 koyunla takas ederek, sahip olduğu topraklar sayesinde hepsinin ev bark sahibi olmasına olanak sağladı.(Şimdiki gibi fahiş fiyatlarla satılmıyormuş o zamanlar tarlalar bostanlar)


En büyük evlat zanaatkar olma konusunda ısrarcı olunca, başlarda babası tarafından protesto edilse de zamanlar buzlar çözülmüş  ve ağabeyin bu konudaki sebatkar tutumu diğer kardeşlerin de meslek sahibi olmalarında örnek teşkil etmiş.


Adı gibi özel olan canım babam. Soğuk demirciydi. İlkokul mezunuydu ama yuvarlak bir sac levhayı keserken ya da kaynak yaparken; kendi tecrübe ve yöntemleriyle en hassas ölçüleri bile milimetrik hesaplayıp işinin ehli olduğunu ispatlardı birçok meslek erbabı gibi.


Evlatlarına öyle güzel bir baba, öyle güzel bir eş oldu ki……Emekli olmasına ramak kala, tam da torunlarıyla zaman geçirip mutlu olacağı günlerin hayalini kurarken illet hastalıkla yüzleşmesi ve kısacık bir zaman zarfında aramızdan ayrılması travma etkisi yaratacak kadar zorluydu. Çok merak ediyorum, neden Allah iyi insanları erken alıyor yanına:(((((Neden onların da sevdikleriyle zaman geçirmelerine fırsat vermiyor? İsyan değil benimkisi sadece göğüslemekte zorlandığım bir özlemin dışa vurumu.


Ölümün korkunç varlığıyla yüzleşen insanlar gibi ben de ‘’Allah hiçbir anayı evlat acısıyla imtihan etmesin ‘’ diyorum anne olduktan beri öncelikle. Atanın kaybı da öyle aslında. Hiçbir şeyden haz almaz oluyorsun gidişleriyle hele bir de zamansız olursa. Sofradaki yerine gözün iliştiğinde, içine akıtıyorsun gözyaşlarını iki lokma ekmek dizilmesin boğazlara diye. Uzunca bir süre koltuğuna kimse oturmuyor gelecekmişçesine ve hafta sonları gelenekselleşen balık kızartmasını yiyemez oluyorsun yokluklarıyla.


Alışıyor muyuz peki yokluklarına? Ya da azalıyor mu acıları zamanla?


Taaa çocukluğumdan süregelen ve hala da söylenen bir laf geliyor aklıma tam da bu durumda.’’Allah ölümü dağa taşa vermiş dayanamamış. Bakmış bir tarafta cenaze insanlar ağlaşıyor, diğer tarafta düğün halk çalıp söylüyor.Tamam demiş buna anca bu kullarım dayanır.’’Ölüm acısına sadece insanların dayanacağına karar vermiş. Oysa ki yüreğimize minicik bir dokunuş, bir fotoğraf karesi ya da kaybettiklerimizi hatırlatan bir söz yetiyor içimizdeki volkanların patlamasına. Yağmurlar daha utangaç yağar o günlerde, bütün gibi görünürüz ama yarımız aslında. Allah'ın yalnızlığına benzeyen devasa bir yalnızlığın içine çakılırız bodoslama. Öyle kötü hissederiz ki kendimizi, kederin kuyuları daha çok titretir iliklerimizi zemheri kışlardan ve kucaklar bedenimizi hoyratça.

Alıştım mı yokluğuna? Ya da azaldı mı acım?


Azalmadı. Azalmayacak da. 


Sadece onunla yaşamaya alıştım. Hayat devam ediyor. Sorumluluklarım var. Yapmak zorunda olduğum işler var. Metin olma mecburiyetim var .Oysa ki dokunamamak, sesinin tınısını unutmak, gözlerinin içine bakamamak, birlikte bulmaca çözemeyeceğimizi bilmek, siyaseti tartışamamak, ya da ölüm olgusunun dönüşü olmayan bir yolculuk olduğunu kabullenmek öyle zor ki.

‘’Damdan düşen gelsin yanıma’’ derler ya tam da öyle işte. Henüz;  ya da yaşamı boyunca tek bir kayıp yaşamamış kişilerin beni anlamasını beklemiyorum(Allah geçinden ve sıralı ölüm versin). Azalmayacağını biliyorum bu acının, hiç geçmeyeceğini de, sadece onunla yaşamak ona alışmak için güç versin Rabbim istiyorum. Ne geçen yıllar, ne hızla akıp giden zaman köreltemiyor duygularımızı. Nasırlaştırmak yerine her fırsatta kanayan bir yara oluyor aksine.


Onca duygusal, esprili, derin konular içeren bloğun arasında böyle kasvetli bir konuyla karşınıza gelmek istemezdim açıkçası. Üzgünüm ben de ama ruh halim başka şeyler yazdırmıyor bu günlerde. Babadan sonra anneyi kaybetme korkusu damarlarımdaki kanı donduruyor. Bir de buna tekrardan yaşanması imkansız anılar eklenince kaleme sarılıyorum rahatlamak için. Çaresizlik, kimi durumlarda tıbbin yetersiz kalması, ya da baş edememe halleri bazı gerçeklerle…Ne derseniz deyin adına. Korkuyorum işte. Hem de çok.

YORUMLAR

24 Ocak 2021, 20.35
Akranmış babalarımız. Bazı durumlarda ölüm kurtuluştur desek de Allah başımızdan eksik etmesin atalarımızı. Nefesini, varlığını hissetmek bile insana güç veriyor . Senin de ailene, büyüklerine;  sağlık afiyet diliyorum Gri_K..
25 Ocak 2021, 00.05
Ne mutlu sizlere benden 19 sene fazla yaşamışsınız babanızla. Benim babamda 1938 doğumluydu   2001 yılında kaybettim ben babamı 21 yaşındaydım tamda insanın baba kıymetini anlamaya başladığı yıllar, öncesi çocukluk zaten. Annemiz vardı O na sarıldık ama maalesef 2020 bize de iyi gelmedi 20 mart günü kaybettim annemi. Acınız çok yeni anladığım o sebeple zorlaştıracak şeyler yazmıyım Rabbim rahmetiyle muamele etsin mekanını cennet eylesin Ruhu şad olsun annenize ve size uzun sağlıklı ömür diliyorum başınız sağolsun.
25 Ocak 2021, 21.27
Zaman ayırıp okumuş ve yorum katmışsınız bloğuma.Teşekkürler aman beyaa.Hikayemiz cok benziyor aslında.Biz de 20 yıl oldu babamıźı kaybedeli.Anneye sarıldık tıpkı siz gibi.Ne yazık ki annemizin sağlığı da bozuldu.Çok zor zamanlar yaşıyoruz.Tıbbın yetersiz kaldığı  durumları yaşıyoruz.Hal böyle olunca da hic kabuk baglamayan  o eski yara da tekrardan kanamaya başladı.Ayni  acıyı tekrardan yaşama korkusu(kaçınılmaz oldugunu bilerek)tuylerimi ürpetiyor. Saygıdeger anne ve babanıza rahmet diliyorum.Sizlere da sabır. Cennet olsun mekanlari..
30 Ocak 2021, 12.20
Sağolasın  -cafo....
01 Şubat 2021, 02.00
Sevgili ZeRRya , bende önce annemi sonra da babamı kaybettim,  cümle ölmüşlerimize rabbim    
merhameti ile muamele eylesin mekanları cennet olsun, Allah'ım annemize de  size de sağlıklı uzun
ömürler versin Saygılarımla
01 Şubat 2021, 15.25
Amin balatlı....Mekanları cennet olsun.

Bu vesileyle  Gamyunda tanıyıp, yakın geçmişte kaybettiğimiz 3 can arkadaşımı da yad etmek istiyorum. 

DIGOR; blogtan tanıdığım can arkadaşım.  Uzun uzun sohbetlerimizin ana konusu küçük kızı Zeynepti hep.Eşini erken yaşta kaybettiği için delicesine bağlıydılar birbirlerıne. Zamansız kaybettik kendini de. offline mesajla yolladığı kelime kulede çoğu kişinin bilmediği kelımeleri silmedim. Hep  orda kalacak.

Volkan_961; Eşli bankodaki değişmez oyun arkadaşımdı. Ağır abiliği sanaldan bile sirayet ediyordu karşısındakine. Adam gibi adamdı. Art niyetsiz....Pandemi döneminde kaybettik onu da..

Koçaş opum; Süper bankoda tanıdım kendini. Emniyetten emekli komiserdi. Meslekteki disiplini salonda da sürdürüyordu tüm nezaketiyle. Trt Belgeselin müdavimiydi. İzle derdi beğeneceksin. Covide yakalandı. Kalp krizinden gitti. 

Kısacası, nerden tanıdığımızın önemi yok. Sanaldan da tanısak reelden de tanısak çok ama çok üzülüyoruz ölüm karşısında. Allah rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun. Tüm geçmişlerimize de gani gani rahmet eylesin rabbim....
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın