gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Çikolatalı Rafadan Yumurta

22 Nisan 2021, 04.28
A- A+
Sahne 1/ÇİFTLİK EVİ/İÇ/GÜN 
Cezmi sınav telaşındadır... Yüzünde olumsuz düşünce, hiç çalışmadığı her halinden bellidir. Elinde kahvesi ile salona geçerken, Cezmi’nin odasına kafayı uzatıp gülümser yelove, biraz alaycıdır.

-Cezmi, kanka hiç iyi görünmüyorsun... Sana dedim ama bırak kızlarla sabahlara kadar konuşmayı biraz sınava hazırlan diye.
-Sen kendine bak... Uykusuzluktan kırılacan!
-iyi de benim uykusuzluğum hatunlarla alakalı değil, iş. neyse... Bu gece blog yazmak istiyorum ama bana ilham olacak bir şey ver.
-Yumurta.
-Hay senin vereceğin ilhama...
(Az senaryo tadı vereyim dedim, bundan sonrası normal akış)

Oysa yumurta küçümsenecek bir şey değildi, ciddiye almam gereken bir yanı vardı; mesela tavuğun onu yapmak için ne badireler atlattığı, onun içinden yavrusunu çıkarmayı umut ettiği bir anda, biri tarafından alınması ve tavuğun her defasında bu döngüyü tekrar yaşaması gibi...
Çiftliğin en uç köşesindeki kümese yöneldiğimde, beyaz atımın bana bakıp dişlerini gösterdiğini fark ettim. Gülüyor muydu, yoksa küfür mü ediyordu bilmiyorum, zira uzun zamandır ordaydı.
bir köpek de ona havlıyordu, hem de saatlerdir ve ben de neyin neye havladığını yeni öğrenmiştim.
Kümese vardığımda, buraların çılgını Leyla (ona deli Leyla derler ama ben çılgın diyorum) herzamanki gibi bahçede yeni olmaya başlayan erik ağacını taşlıyordu ve ben de herzamanki gibi umursamayarak kümese yöneldim, yumurtayı aldım döndüm odama.
Bilgisayarımın başına geiçip, saatlerce öylece bakıştık ve sonunda bana ilham olan bu yumurta sayesinde yazmaya başladım.

Bağımsız 2. Bölüm.
Blog, insanların kendi tekniği, tarzı ile oluşturduğu; içinden/aklından geçeni yazdığı günlük tadında olan bir bireysel yazı üretimi alanıdır.
Web ve log kelimelerinden gelen, zamanla yaygınlaşmış ismidir.
Blog, kişinin kendisini özgürce ifade edebildiği, hayal dünyasını yansıttığı ve belkide olmak isteyip de olamadığı bir karaktere rahatça büründüğü bir ortamın anahtar kilididir.
Kimi bu anahtara doğuştan sahiptir, kimi sonradan edinir ve o kapıdan her girdiğinde bırakır kendi oluşturduğu hayal dünyasına.
Üretmek herkese verilmiş bir yetenek olmadığı için, bu yeteneğe sahip olanlara da saygı duymak önemlidir.
Blog yazan her bireyin düşüncesi, tarzı farklı olabileceği gibi, buna paralel okuyanın da tarzı ve düşüncesi farklı olabilir.
Kimi mizahı seçerken, kimi duygusallığa önem verebilir; kimi aksiyonu severken, kimi daha farklı tarzlara yönelebilir.
Ama yine de düşünce olarak farklı yapıdaki bu kişilerin ortak noktaları da vardır; okumak ve yazmak.
Yazmak isteyip de yazamayanlar da vardır; bunlar, alıntı yapıp paylaşırlar, hoşuna giden bir yazıyı herkesle paylaşmak isterler. Bu, kötü bir şey değildir, aksine yazmaya hevesli bir insanın okumayı sevdiğini gösteren bir belirtidir. Böyle durumlarda birileri bazen, “emek hırsızı” diye çıkıp hak savunucu kesilebilirler. Bir noktada bu, doğru bir davranıştır ama bazen iş iftiraya kadar uzanabilir, kişi veya kişilsrin canımı sıkabilir. Buna önlem almak ise, o bloğu yazanın işidir.
Bundan yıllar önceydi, sanırım 1998 yılıydı, o zamanların sohbetin babası IRC serverlarıydı. (Gmssn bilir)
O dönem orada ettiğim bi sözü, yakın zamanda bir sitede, altında “Anonim” ibaresiyle görmek benim çok hoşuma gitti... Adım yazmıyordu ama başkasının da adı yazmıyordu, sahiplenilmemişti ve 22 yıl sonra karşıma çıkmıştı.
Yazdığınız bir yazı 50 yıl sonra bile karşınıza çıkabilir, bunun da güzel tarafı bu.
Gelelim ana konuya.
Gamyun’da bi salon vardı “Blog Severler” diye, o dönemde de birbirlerini sevmeyen, habire didişen kişiler kankalarını toplar, blogların altında buluşur, bloğun anasını ağlatırlardı.
Birbirine sataşanlarla doluydu blog altları.
Gmssn bu modellere “Blog seven ama birbirini sevmeyenler” derdi.
Çok okunduğum için genelde bana sataşılırdı.
Kimse “alıntı” demezdi, diyemezdi ama bir şey bulup gelip sataşırlardı.
Yıllar geçmiş hala aynı, hiç değişmemiş buralar.
Onun bloğu neden çok okundu da benimki okunmadı, onunki neden çok yorum aldı da benimki almadı kıskançlığı, alıntı yaptın, kelime çaldın, yanlış yazdın, harf hatası yaptın, “yanlız diye yazılmaz yalnız diye yazılır” diyen ve TDK bekçisi kesilenler vs. vs.
Bırakın gerçekten...
Birileri zamanımı verip bir şeyler yazmış, beğenirsin beğenmezsin, tarzı uymamıştır yarıda bırakmışsındır, olabilir. AMA YORMUŞ GÖZLERİNİ, YORMUŞ ELLERİNİ PAYLAŞMIŞ SENİNLE!
Belki de senin bilmediğin bir konuda seni aydınlatmış, olmadı kelime dağarcığına katkıda bulunmuş bir teşekkür et, onu da yapamıyorsan tamam kıskan ama yansıtma, kudur ama gösterme, hormonların seni sataşmaya zorlasın hatta vücudun titresin sen ona “orgazm titremesi” de geç ama sataşma işte...
Blog yazan veya okuyanların dostça geçinmesi lazımken, gereksiz dialoglara girmiş olması nasıl bir heyecandır bilmiyorum ama yanlış.
Çok uzadı, finale gelelim...
(1. Bölüm kesitleri)
Blog yazan erik ağacıdır, taş atan ise deli Leyla.
Köpekler istiyor diye de, atlar ölmeyeceğine göre?
Ve... Altın yumurtlayan tavuğu da mutlaka bir kurtaran çıkar, ben inanmıyorum mutsuz sonlara, yazanın mutsuzluğudur o!
Yani, olumsuz yorumlara kulak asmak yerine üretmeye devam.
Blog başlığını aşağıda tırnak içerisindeki sözü yapacaktım, fakat başlığa alakasız bir şey yazıp, asıl başlığı en sonda yazmak istedim.

Anlatabildim mi “blog seven ama birbirini sevmeyenler?


Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun,
Bu da benim size,
Ayrılırken hediyem olsun...

YORUMLAR

22 Nisan 2021, 13.05
vay vay vay kimler gelmiş yeloveciğimcim / 6 sana burdan bir nazan/manuş yolluyorum...
bir insan senelerdir bir gram değişmez mi yaf , işin ilginci didişerek anlaşmayı severken nasıl şikayet ediyorsun bundan hımm yine ortalığı karıştırıp eğleneceksin dimiiii seni gidi gidi...
Bir kere o blogseverler salonunda bir tek seninle kavga edilirdi linç eder seni parçalar yasaklanınca ohhh canımıza değsin der kikirderdik lakin başkası seni linç etmeye kalksa müsade etmezdik öylede delikanlıydık hani he he , offf sağdan bilgegunes soldan siyahorkidee olmadı illa_ahu gelsede seni yine şuracıkda gömseydikkk hep senin yüzünden kaçıp gittiler güzelim arkidişlerim smile Resmi
okunma sayıları ne alaka bak onuda çözemedim nick girişi yapılmadan okunduğunda o rakam artmıyor diye biliyordum ben..
üretmek yetenekli olmak demekmiş yeni bir şey daha öğrendim he , hergün mutfakda akşama dek dünyanın şeyini üretiyorum çok yetenekliymişim haberim yokmuşş oleeee yalnız bir tiriliçe yaparım parmaklarını yersin smile Resmi
neden illa seni sevmelerini bekliyorsun hala mı vazgeçmedin bu beklentinden smile Resmi birinin birini sevmesi içün tanıması gerekir aynı şekilde nefret içinde tabiki,neyse önceki yazdıklarına gidip bi bakimde belkim bir blog vardır...
iç döküş, veda edeemeyiş ,tutun beni heytttt demeli kendi kendine terapi gibim bir yazı olmuş , napacaksın çikolatalı yumurtada neymiş manarlı yap soğanlı yap olmadı menemen yap ziyan etme garibim yumurtayı candır yumurtalar 10 kg verirkene bana çok yardımcı oldular :)
onu bunu bırakda gel üfürelim hadi hatırlatayım ihaleyi sanasmile Resmi

22 Nisan 2021, 16.04
Yelove... Merhaba ( Benden sana zarar gelmez inan... ) )
Yıllar yıllar önce Gamyun Blog sayfasını onlarca kez bende acayip yanlarıma alet ettim.. Kimi zaman günlük niyetine, kimi vakitler öylesine. Ama her biri şu saçma hayatın kıyısına iliştirilmiş, eğreti duran cümlelerdi...
Çok güzel dostluklar biriktirdim burada... Sonra o kadar bedavaya yitirdim ki...
Çok üzüldüğüm zamanlar oldu bu blog satırları arasında süzülürken..
Yazım hatalarım, düşük cümlelerim, işe yaramaz kelimelerimden dolayı çok hırpalandım... 
...ve küstüm.
Sonra;
Gittim...
Yazmadım...
Okumadım...
Eksildim...

Sonra tesadüfen senin bu yazını okudum ürkek ve küsmüş nazarımla... 
Gülümseyerek bir sayfa açtım telefonuma ve tamda anlık halimi yazıverdim...
Kontrol bile etmedim hatasına, kusuruna bakmadım... ve yolladım.
Sanki bazı yazıları düzeltmek o anki hislere saygısızlık.. Biliyorum saçma...

Neyse... Uzun lafın kısası;
Sebep olduğun için..
Teşekkürler...
22 Nisan 2021, 16.48
Tavuğa yaptığın empatiye bayıldım. Bildiğin caniyiz ya, bebeğini göremiyor bile yazık, insandan zalimi yok bu dünya yüzünde.


Blogsever salonunu duydum ama ne yazık yetişemedim ben, eminim güzel aksiyonlar olurdu ben de olsaydım :) İnsanların, yazı yazmak üzerinden birbirlerini çekemiyor olmalarını anlamam mümkün değil benim. Senden iyiyse feyz alırsın, senden kötüyse ve ışık varsa elinden geldiğince yardım edersin. Yazıyı sevmek bunu gerektiriyor.


Okumayı-yazmayı sevmek ortak nokta, demişsin, haklısın. Ama saygıyı atlamışsın Yelove. Özellikle, alıntı-çalıntı ile söylediklerinin bi bölümüne hiç katılmıyorum. "Yazmayı seviyorsun ama yazamıyorsun, öyleyse alıntı yap" Evet yapılabilir ama adres göstermeden alıntı yaparsan, kendine mal etmiş ve hırsızlık yapmış olursun. Çorba yapanlar var sonra, başat cümleleri alıyor bi yerlerden, kendi de birkaç cümle ilaveliyor. Neymiş, yazı yazmış :) Direkt çalanlar da var, onlara sövüyorum vallahi kimse kusura bakmasın. Hırsızlığın en kötüsü bu tür hırsızlık, çünkü maddi hiçbir karşılığı yok. Sen kimsenin birikimini, ruhunu, hayal gücünü çalamazsın arkadaş! Sonra da ortalıkta okumayı ve yazmayı seven birey gibi dolaşamazsın, çünkü HIRSIZSIN. Bu iki edimi gerçekten seven bir insan, saygı duyar yazara. Hırsızlıkla saygı da bağdaşmaz. Ben yazılarımı başka yerlerde gördüğünde uyarıyorum şahsen, ya sil ya da adres göster, diyorum. Sırf bu tipler yüzünden, her yazımı ekleyemiyorum. Bence ilkel bi dönemdeyiz bu tür hırsızlıklar konusunda, halbuki bunun önünü alabilmek çok zor değil.


Başka ne demişsiiin... İftira :) Ya bunlar boş beleş, 5 kuruş etmez, insanın vaktini alan, sinirini bozan şeyler. Güneşi balçıkla sıvayan çıkmamış. Bataklığın dibi kesmiyorsa, dünyanın çekirdeğine kadar yolları var bu tür iftiracıların. Üretmiş, emek vermiş diyordun bir de. Üretimin her türlüsü iyidir diyemem şahsen. Vücudumuz da biz yedikçe bi şeyler üretiyor biliyorsun smile Resmi Onun için, hele ki yazmak konusunda, elinden gelen, kalemi iyi olan, tünelin sonunda ışık gören yazsın bence. Beceremeyen de çok uğraşmasın, sonuçta kendisi için vakit kaybı. Okumak da yazmak kadar önemli, okumadan iyi yazabilenin varlığına pek inanmıyorum ben. Yazı yazamıyordur belki ama keşfetmediği bir resim yapabilme yeteneği vardır misal, onu keşfinde, yapamadığı bir şeyi zorluyor olmak vakit kaybından başka nedir ki?

22 Nisan 2021, 21.36
Gizli Özne, sevindim gerçekten ben sebep olduysam
Ama baktım da bahsettiğiniz o eski günlüklerin sayfaları yırtılıp atılmış, niye sildiniz?
Bence küssek de, kızdak da yazdığımız her ne ise anı olarak orada kalmalı.
Dilerim devamını getirirsiniz, dilerim bu yeni günlüğünüz sizi hep mutlu eder.

-CeZbe Alıntı konusunda elbette belirtilmesi gerekir bu konuda hemfikiriz. Kişi şayet alıntı yapmış ve fakat bunu belirtmemiş ise sonradan oluşacak gerginliğin (iftira veya ispat isteme) sorumlusudur diye de belirttim.
De...
Cevaplarınızın arasında alındığım ofline yönlendirme konusu atlanmış, bilginize.

Gmssn, şimdi şöyle...
Boşluk
Boşluk
Boşluk
Biz, daha doğrusu ben, bloğa hak ettiği değerin verilmesini istiyorum.
Mesela biraz değişiklik yapılabilir örneğin blog altına “beğen” butonu konulabilir, beğenmek de sadeceüyelere özel olur gerekirde üyelerin isimleri de tıpkı twitter’da ki gibi görünebilir.
Blog yarışması düzenlenip, kişileri blog yazmaya/ziyaret etmeye yönlendirilebilir.
Senaryo yarışması düzenlenip, kişilerin yaratıcılığı değerlendirilebilir.
Kısa film yarışması düzenlenip, gamyun uygulama reklamı bedavaya getirtilebilir
22 Nisan 2021, 22.08

Hocam pandemi var nereye, gitme sıkılırsın 

Offline yönlendirmesine aldırmayın, sıkışmayınca kul tanrı yetişmezmiş öyle düşünün ve boşverin. Üstüne gidilecek konu değil içi boş. Sebebi ilk cümlemde. Bu vesileyle yorum eleştirisi yapayım ben de. Başka blogdan yorum taşıma, çarpıtma, çekiştirme, büzüştürme vs ne işlerine yarayacaksa uğraşıp duruyorlar. Ya da blogu bloga taşıma. Geçenlerde aynısını buradan bir arkadaşımız yapmıştı. Cafo sana diyorum, gelinim sen anla. Kötü niyetle yapmadığını biliyorum. Kötü niyet onda değil o taşınan yorumun üzerine fırsattan istifade yorum yazandaydı. İşte sevmek sevmemek denilen olay böyle şeylerde vuku buluyor. Karakter marakter denilmiş çok acayip. Keşke herkes işine baksa, sadece kendi yorumuyla ilgilense

Bloglarla ilgili yapıcı tavrınızı destekliyorum, eleştiri kısmına ise bir şey demiyorum şimdilik

25 Nisan 2021, 01.43
ExDeniz Diğer arkadaşları bilmem ama benim buraya girmememin nedeni buradaki insanlar olamaz. Bazılarının sandığı gibi küsme, kırgınlık vs de değil. Kırıcı davranışlara maruz kalıp üzüldüğüm çok oldu orası ayrı tabi. Yazmama sebebim tamamen platform özellikleriyle alakalı. Paylaşımların silinemediğini öğrendiğimde bıraktım yazmayı. Vay be zamanında yazılarını neden siliyorlar diye kızardım blogculara. Zamanla öğreniyor insan. Siyasete bulaşmadan yazamanyalar için burada yazmak epey yorucu. Eğretileme yapmaktan gına gelmişti. Pek becerdiğim de söylenemez hani. Her yıl bir kere gelip yazdıklarımı okuyorum her yıl daha fazla rahatsızlık duyuyorum bazı yazılarımdan. Çünkü değişiyor insan. Fikirsel anlamda çok bir değişme olmasa bile fikirleri ve duyguları ifade ediş biçiminde değişme oluyor. Yazmama sebebim  bunları silme/düzenleme hakkımın olmaması, yani yazdığım bir yazının akibetine karar veremiyor oluşumdur. Bilemiyorum belki de düzenleme imkanı vardır orda da  işte onay sistemi sıkıntısı var. Fi tarihinde yazılmış bir yazı için uğraştırmak istemiyorum kimseyi. Bunları şikayet eve eleştiri maksatlı yazmadım. Gamyunun kendince problemleri çözme yöntemleri var bir şey diyemem. Sözün özü burada yazmama sebeplerimden sonuncusu dahi olamaz Yelove. Sadece bunu bil istedim. Blogda tanıdığım tek blogcuyu, cezbe'yi okuyup ha bir de tartışmalara bakıp çıkıyorum. Turnuvalar bittiğinden beri Gamyunla tek bağlantım bu. Hatta şifreyi bile unutmuşum.Ara sıra aklıma düşüyordunuz, kızlar nasıldır diye merak ediyordum.  Her ne kadar bu blog yazısının altına yazmak zorunda kalmak nahoş olsa da seni görmek güzeldi ve tabi hatırlanmak da...

Vatandaş kendini muaf tutup böyle bir şey yazsın, gel  sessiz kal bakalım!: "O dönemde de birbirlerini sevmeyen, habire didişen kişiler kankalarını toplar, blogların altında buluşur, bloğun anasını ağlatırlardı."
Valla ne diyelim keşke bazı vatandaşlar gibi salon kiralayıp daha fazla adam toplasaydık:) 

Esas sorun,  vatandaşın eleştiriye kapalı oluşu ve övgüden başka her yorumu saldırı olarak algılamasıydı. Birazcık öz eleştiri yapmak bu kadar mı zor?..
Aslında Yelove denen vatandaşla çok ilginç anılarımız vardır.  Farklı niklerle blogseverlere girer herkese  tek tek özelden bir şeyler sorar/yazar tam cevap verecekken engellerdi. Bir an ürperdim, nasıl biriyle muhatap olmuşum :I  Ne geliyorsa başımıza yufka yürekliliğimizden geliyor hep. Bu kadar yıl geçmiş, yahu hiç mi değişmez insan? Araya pandemi girdi, euro 10 tl oldu, yok bitmiyor nefreti, dinmiyor kini!  Bir on yıl sonra gene gelip böyle sızlanır da madur edebiyatı parçalarsa  fıtrat diye bir şeyin olduğuna kesin iman ederim.
Gerçi sen pek güzelce ve nezaketle açıklamışsın blog yazarımızın niyetini ve de çelişkilerini Deniz, epey güldüm :)
Neyse tükkanın önünü fazla  kapamayayım belli ki vatandaş rızkına koşuyor gene :)




25 Nisan 2021, 02.28
Blogu okumadım, altındaki yorumları da okumadım henüz ama bilgegunes'in son yorumunu gördüm yüzden bir eleştirisine cevap vereyim. "Paylaşımların silinemediğini öğrendiğimde bıraktım yazmayı" demişsin.

Bunun sebebini, o zaman neden yapıldığını yakayabildin mi bilmiyorum ama bi kalkışma yapıldı bloglarda, organize bir hareket smile Resmi O gün hızlıca klavyelerin egzozunu tişört tıkamak suretiyle, bu kalkışmayı önlemek için blog silmeyi bir süreliğine iptal ettik, sonra öyle kaldı. 99 yılında deprem vergisi diye çıkıp sonra "ÖTV" adını alıp, kalıcı vergi haline gelmesi gibi oldu bu "blog silememe" olayı. Bu konudaki eleştiriyi kabul ediyorum, bir süre sonra o özelliği geri vereceğiz. Ancak düzenleme hakkı hiç bir zaman iptal edilmedi, her zaman yazı düzenlenebiliyor.
25 Nisan 2021, 03.41
gmsnn, Keşke ben de okumasaydım bu blogu. Deniz'in yorumunu görünce düştüm bir gaflete. Hatırlıyor musun bilmem "neden yazmıyorsun" diye sormuştum vatandaşa. Burada pek çok hata yapmış olabilirim, insanız sonuçta. Bu blog yazısıyla  fark ettim ki en büyük hatam o soruymuş :) 
Be insan evladı onca yıl geçmiş, takip ettiğim kadarıyla o blogcuların pek çoğu gelmiyor artık buraya, acaba nasıldırlar, iyi midirler, cevap hakkı doğuyor mu? demeden paldır küldür dalmak nedir?.. Piksellerle mi hesaplaştığını sanıyor ne yapıyor anlamış değilim.

Uzunca bir zaman girmediğim olmuştu, kaçırmış olabilirim kalkışmayı :))
 Birkaç yıl önce bir iki yazımı silmek ve bir yazı paylaşmak için girdiğimde fark ettim özelliğin olmadığını. Şimdi baktım düzenlenebiliyor evet, bazıları için kullanabilirim ama yukarda söylediğim gibi bazı yazılarımı düzenleme uğraşına dahi girmek istemedim. Onaylanırken tekrar okunuyor falan bir sürü zahmet çıkıyor onaylayanlara. Silme özelliği geri gelirse güzel olur gerçekten. İlgine teşekkürler.
  
 
25 Nisan 2021, 12.48
Yelove'den gelen özel mesaja burdan cevap vermek istedim. Çünkü mevzu sadece benimle alakalı değil öyle olsa iki kişi arasında halledilebilirdi. Blogseverler salonunun müdavimi olmam oranın temsilcisi olduğum anlamına gelmiyor. Tek muhatap ben değilim. Bu nedenle  özel mesaj atmak yerine blog yazısının altına ciddi bir özeleştiri yazısı yazılabilirdi.

Gelelim ana konuya
Ülkenin gündemi de hep böyle bir "mağdur edebiyatıyla" meşgul edilir. Hiç bitmez bu, hatta yenisi bulunamıyorsa sandıklar karıştırılır bir şeyler ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilir. Çocuklar artık Türk Dili ve Edebiyatından önce bunu öğrenir oldu. Hiç mi sıkılmaz insan bundan?
Gerçi söylesem tesiri yok sussam içimde patlayacak.

"Gelelim ana konuya.
Gamyun’da bi salon vardı “Blog Severler” diye, o dönemde de birbirlerini sevmeyen, habire didişen kişiler kankalarını toplar, blogların altında buluşur, bloğun anasını ağlatırlardı.
Birbirine sataşanlarla doluydu blog altları.
Gmssn bu modellere “Blog seven ama birbirini sevmeyenler” derdi.
Çok okunduğum için genelde bana sataşılırdı.
Kimse “alıntı” demezdi, diyemezdi ama bir şey bulup gelip sataşırlardı.
Yıllar geçmiş hala aynı, hiç değişmemiş buralar."



25 Nisan 2021, 14.45
o kısmı yanlış anlaşılmış olabilir mi Bilgegunes?
Benim bahsettiğim, “Blog Severler” salonundaki insanlar değildi, Gmsnn’in ismini verdiği Blog Severler salonunu varken, “blog Severler ama birbirini sevmeyenler” diye bir cümle kullanmasıydı ve benim de bugün onu tekrarlamam. Zaten bunu da salon için değil, blog altlarındaki kargaşa nedeniyle etmişti.
Yani benim sözünü ettiğim “birbirine sataşanlar” konusunun, o salonun olduğu dönemde yapıldığıydı.
Kısaca, salona da salondakilere de değildi lafım, o salonu kurduğu zamanki söylediği cümleyi açıklayıcı yazarken salonu da andım.
Gerçi sorun değil, istersen yanlış düşünebilir, kızabilir, hakarete varan cümlelerini tekrarlayabilirsin de.
Ben iyi olama, hala yaşıyor olmana sevindim.
Kimi görsem o dönemde varlığını bildiğim, hepsinin yaşadığına sevinmeye devam edeceğim.
İnsanların hayal dünyası hep aynı kalsa da, bedenen olgunlaşabilirler
Rızık arayışı burdan böyle oluyorsa, devam ediyorum.


25 Nisan 2021, 16.32
 Yazıyı niyet edilen şekilde düzelttim gene de olmadı, neresinden tutsam elimde kalıyor. Bu blogu yaşatanın o kargaşa olduğunun ve o kargaşadan, ona dahil olan herkesin sorumlu olduğunun bile farkında değiliz. Artık burda olmayan insanlara yönelik  hep bir suçlama... Birilerini suçlu hissettirmeyi çok seviyoruz anlaşıldı en azından uzaklaşmayı tercih eden insanların bu tercihine saygı duyup onları muaf tutamaz mıyız? 

"o dönemde de birbirlerini sevmeyen(duygu ve niyet okuma, genelleme), habire didişen kişiler kankalarını toplar, blogların altında buluşur, bloğun anasını ağlatırlardı.
Birbirine sataşanlarla  doluydu blog altları.
Gmssn bu modellere( Kaç model?) o zamanlar gamyunda açılmış olan  “Blog Severler” salonundan yola çıkarak “Blog seven ama birbirini sevmeyenler” derdi."

 Neyse daha fazla devam edemeyeceğim. Bu son derece gereksiz tartışma bir iki yıl yeter bana.


25 Nisan 2021, 18.50
Aa kalkışma olmuştu di mi:) Elebaşı kimdi, yazayım mı hıı yazayım mı :) Bilge, sana selam vereyim diye geldim. Bir de teşekkür edeyim, takibe değer bulduğun için yazılarımı. Sadece tanıdık hesabı takip ettiysen de teessüf ederim antrparantez .p Zaten benim yazıları okuyorsan, kavga dööüşlerin hatrı sayılır bir kısmını da takip etmiş oluyorsundur otomatikman. Kavgasever biriyim bilirsin :) Ayrıca, vakıf olmadığım olaylar ve Yelove'un bir gelip pir gelip, blog ortamını perhava eden varlığına ilişkin -şaka yapıyorum Yelove, alıngan kişilik belirteyim de neme lazım smile Resmi - aklıma takılan soru işaretlerine, önemli bir aydınlanma kazandırdığın için de sağolasın.
25 Nisan 2021, 19.52
Yaaa bilgeeee çok özlemişim senii umarım iyisindir , kaç sene geçtii yaaa zalım zaman yaşlandık ah ah smile Resmi ben merakla seni okur sohbetlerini yorumlarını / zekanı  çok severdim...tabiki bırakma sebebin yelove değildir yeloveyi kullanarak sizleri özlediğimi dile getirmek istemiştim:Pp siyahorkideciğimide çok özledim belki oda okuyordur bir cee der bize ne de iyi olur,illa ahuyuda çok severdim niye koptuk onu bile hatırlamıyorum...blog silmekmiş düzenlemekmiş bunlardan hiç haberim yok yazmayadabilirsin tabi seçimler kişisel yinede olumlu düşünmek istiyorum şimcik yelove boş bir yazı yazmasaydı bak senden ses duyar mıydım iyi oldu iyi he he , sen yinede gündeme takılmadan alalade konularlada alakalı olsa yazmayı bir düşün neden olmasın smile Resmi
25 Nisan 2021, 21.58
Bilge ben açıklamamı yaptım, konuyu fütursuzca istediğin yere çekip istediğini de yazdın ama ben ne seni, ne orkideyi, ne denizi ne, Ataya’yı ne de o dönem yakın olduğunuz kim varsa hiçbirinizi o yazının o kısmında aklıma bile getirmedim.
Onların kimler olduğuna dair isimleri tek tek eski bloglardan çıkarır buraya yazarım da gerek var mı?
Ha dersen ki “her kim olursa olsun yazamazsın” sana orada katılmam, kimsenin avukatlığını yapmana da müsade etmem.
Kimsenin arkasından konuşmuyorum, isim vermiyorum üzerine alınan varsa o dönemin insanlarından, yazım aleni okuyup üzerine alınabilir.
Sen ve senin önemsediğin her kim varsa sizinle alakası olmayan bir yazı için, gereksiz silahlanmana anlam veremesem de, tekrar ediyorum, sizleri görmek güzel.
Ben asla sana ve diğer değerli gördüğüm arkadaşlara da hakaret etmedim, etmem.
Bu da aramızdaki fark olsun.
Muhtemelen bazuka çıkaracaksın, cevap verirsem namerdim

26 Nisan 2021, 00.28
 CeZbE merhaba,
 Okuduğum metinlere objektif olarak yaklaşmaya çalışıyorken kimleri ve neleri okumam gerektiği konusunda  epey bir subjektifim:) 
Kavga-dövüşleri takip ederken bazı uzun yorumları şaşkınlık içinde kalarak  atlayıveriyorum. Blogun son nesil yazarları pek bir enerjik. Boşver kavgacılığını falan sen de biliyorsun ki burdaki varlığın kıymetli. İyi yazan çok insan geldi geçti. Küçük Bloglar interaktif bir iletişim biçimi gerektirir. Bunu da benim zamanımdaki blogcular içinde en iyi sen yapıyordun. Yüze gülüp arkadan atıp tutanlardan olmayışın da çok hoşuma gidiyordu.  Artık burda yazmıyorum malum, bu nedenle benim seni takip etmem tam olarak bunlarla ilgili değil. Fırsat  buldukça yazdıklarını okumak hoşuma gidiyor o kadar, teşekkür etmene hiç gerek yok.:) 
galactic_pact kim bilmiyorum. Yazılarına şimdi bakınca Patangonyalıyı anımsattı. Gerçi onla bile bu kadar samimi olduğumu hatırlamıyorum. "turp gibi" falan ne demek ki? Her kimse Allah iyiliğini versin. Vukuatsız çıkayım şurdan hele :))

ExDeniz Çok seneler geçti, seni bilmem de ben hakkaten yaşlandım galiba. Yukarda üç yorum yaptım yoruldum:) O ara nedenini anlayamadığım bir uzaklık girdi aramıza. Her neyse sağol Denizcim umarım sen de iyisindir. Blogla aran yoktu zaten bizim zorlamamızla bir-iki tane yazmıştın galiba. Gündem ve siyasete  bulaşmadan yazmak mı? Onu yapamıyorum artık.  Ayrıca şurda birkaç yorum yazdım nasıl gerildim anlatamam. Onay sistemi geriyor/yoruyor beni. Galiba buradaki ilk amacım kelimeyun turnuvalarıydı. Hatta buraya yazmaya başlamam bile özel bir salondan atılmam nedeniyle turnuvalara giremememden ötürüydü. Sene 2011'di galiba. Ne diyorlardı bize Deniz "kare as" mı?:)  Vay be şu an film şeridi gibi geçti her şey gözümün önünden. Seni gördüğüme çok sevindim. Özlemişim ben de. Arada  yorum yaz kim bilir gene tesadüf ederiz belki böyle.:)


26 Nisan 2021, 03.45
Yakın takip dememiştim Bilge ben de zaten. Yine teşekkür ederim, güzel şeyler söylemişsin :)Teşekkür etmek iyidir, görgü gereği, öyle öğrenmişim işte .p İnteraktiflik durumu; yazan bir insana kendini gösterir, fikir sahibi yapar, üstelik de kendini geliştirmesinde fayda sağlar bence. Bu yüzden burda yazmayı sevdiğimi hep söylerim bilirsin. "Küçük blog" derken, ne demek istediğini anlamadım, kötü bir şey dediğini zannetmiyorum ama .dddddd Küfür edebiyatına vardırmadan, güncel-siyasi içerik yazılabiliyor aslında, yorumlarda hele daha bir serbestlik söz konusu. Bir de Cafo'nun yazısı var; cıs konularda kafası kızan o yazıya yazabiliyor yorum, kullanmak istersen :) Yeni arkadaşlar dediğin gibi hem enerjikler hem de cidden doğal insanlar. Bende sevdiğini söylediğin özelliğe, gayet sahip kişilikler. Yazmak için, güzel bir ortam var yani. Okumayı çok isterim yazılarını, kalpten :)
26 Nisan 2021, 16.29
CeZbE  Küçük blog derken kötü bir şey kastetmedim, bilakis... Sen de bilirsin bazı bloglar ve sosyal medya hesapları binlerce yüzbinlerce takip alır. Bunları cevaplamayı bir yana bırakalım çoğu zaman yorumları okumak bile imkansızdır. Zaten pek çoğunun sosyal medya danışmanları asistanları falan vardır. Bu durumda doğal bir etkileşim gerçekleşmesi mümkün olmuyor. Eski tip medyacılığa daha yakın buluyorum onları. Oradaki etkileşim bir çeşit illüzyon gibi geliyor bana. Ha ara sıra bazı internet ünlüleri, bu mesajtan çok etkilendim, şu yorum çok kötücül, falan diyorlar bu da yanılsamanın bir parçası  haliyle. 
Küçük blog dediğim takipçi sayısı, normal bir insanın geri dönüş yapabileceği kadar olandır. İnsan zihninin sağlıklı iletişim kurabilme sınırları var. Herkesin kendi tercihidir bir şey diyemem ama bu sınırların nitelikli bir şekilde korunması gerektiğine inanıyorum. 
Yazdıklarım, küçük çaplı bloglar da dahil bu platformların mükemmel yerler olduğunu düşündüğüm anlamına gelmesin. Bu platformların yapısı gereği onlarca uyarana maruz kalıyoruz. Sağdan soldan bana hitap eden reklamlar, laf aramızda algoritmalar eskiye göre daha başarılı bu konuda. Ana sayfada sahra ile niva (kim bu insanlar?) mesajlaşıyor. Oyun sayfasının üstünden keza aynı şerit akıyor. Son eklenen üye fotoğrafları (kızlar pek güzel maşallah :) ) Bütün bunların içinde sağlıklı bir şekilde metne odaklanmak? 
Bir söz vardır (McLuhan'ındı galiba):"ortam mesajın kendisidir"

Bir keresinde, bilge sen de  yazıp çekilen elitlerden mi oldun, gibi bir şey söylemiştin. Çok haklıydın. Yazıp çekilmek,  yukarda da bahsettiğim tarzda asimetrik bir ilişki ortaya çıkarıyor. Kendim için istemediğim bir şeyi başkaları için neden isteyeyim? Kurulacak etkileşimden daha kıymetli ve eşsiz bir şeyler yazamayacağım aşikar.  O etkileşimi kurabileceğim imkanım yok şu anda. Diyalog gerçekten önemli, sözün sınırlarını genişletir, yeni kapılar açar. Buna insanın kendi zihninde kurduğu diyaloglar da dahil. Mesela seni biraz tanıyorum ya, şimdi senin yazılarını okuduktan sonra "şunu" söylesem  Cezbe "şunu" söyleyebilirdi, diyerek de başka türlü  bir dialog kurabilirim. Her neyse fazla uzattım galiba, bazen beceremiyorum düşündüklerimi ifade etmeyi umarım bu kez başarılı olmuşumdur. Keyifli yazma ve okumalar diliyorum hepinize. 

Patagonyalı  eskiden tanıdığım bir insanı düşündüğümde aslında o yılları mı özlüyorum o kişiyi mi özlüyorum onu bile ayırt edemiyorum bazen. Bu yüzden zorlama kendini rica ederim. İyi dileğin için teşekkürler. seni de tekrardan görmek güzel  :)

Bu arada onay sisteminde bir sıkıntı mı var? Vatandaş, hakaret ettin de hakaret ettin, diyerek beni işaret ediyor. Hani açık bir hakaret söz konusu olmasa da  "karıncanın belini incitmez" diye nahoş bir söz vardır. Beni tanıyanlar tarzımı buna benzetir, bilemedim şimdi. İnşallah hakaret etmemişimdir. 
"blogun anasını ağlatıyorlar" ile "rızkına koşuyor" birbirini götürür gibi geldi. Kime söylendiğinin, layık görüldüğünün çok bir önemi yok, az çok bilen bilir, çifte standarttan hazzetmem. Hele ki böyle bir dönemde kendisine vatandaş payesi yüklemem güzel bir jestti. :)




26 Nisan 2021, 16.38

Sonradan bir yerden çıkıp-gelip blog portal övgüsünda/eleştirisinde bulunanların samimiyetine inanmıyorum. Amaçları yazdıkları yorumların zıddı yönünde işliyor bazılarının. Kimisi esip gürlüyorsun vs der, kimisi zan altında bırakmalık veya itham etmelik ya da neyse blog/yorum yazılarına karşı olduğunu belirtip yine "bir şeylik" yorum yazar ve döner gider. Olan geride kalanlara olur.

Yansımasın, blog ortamı olumsuz etkilenmesin dedikçe illa birileri harlar, oturup izlemek ister. Arkadaşlar yoksa hard mı seviyorsunuz. Ne güzel inleyen nağmeleri okumak dururken...

Blog yazılarıyla ilgili genel düşüncem: herkes istediği tarzda yazabilir buna ben karışamam elbette ancak belli sınırları ve kuralları olduğunu bildiğim bir oyun sitesinde ben de blog ve yorum yazan biri olarak, buranın amacına uygun kullanılmasının daha etkili olacağını düşünüyorum ve gerektikçe bunu her yerde yazarım. Oyun ve eğlence sitesinde gerek site ve oyun salonlarıyla ilgili, gerek site ile ilgili teknik konularda ki onu mesleğiyle alakası olup yazanlar var, gerekse de eğlenceli ve mizah içerikli bloglar yazılır. Yeteneğine güvenen herkes (kurgu/hikaye tarzında yazabilenler) arada bir yeteneğini sergilemek isteyebilir ki yetenekliyse övülmeyi de hakediyordur. Sürekli yetenek sergilemek istenmesini ise gerçek hayattaki bir tür eksikliklerine bağlıyorum ki konu bu değil tabii. Ve yazıları büyüklü küçüklü bir şekilde boyutlandırmayı doğru bulmuyorum. Kıyaslamayı da doğru bulmuyorum. Beğeni dile getirirken nadide Türkçemizin nadide sözcüklerinden yararlanılabilir.
Felsefe ve siyaset içerikli yazılar için ise, küçük düşünürlerin küçük düşünceleri ve fikirlerine bu sitenin ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Bunun için daha uygun siteler mevcut internet dünyasında. Oralarda "aaa ne büyük düşünce bu böyle ufff" denilerek uygun görülürse yayınlanır zaten. Bozuk düzeni değiştirmek mi istiyorsunuz; buyrun değiştirin.


26 Nisan 2021, 23.02

Yanlış anlaşılma olmasın; eski yeni farketmeksizin sonradan gelen. Büyük küçük ayrımına açıklama getirmişsin bilgegünes, benim yorumumla birlikte onaylanmış yorumun. Şimdi okuyabildim, okudum da anlam olarak kurtarmaya yetmemiş gibi bir önceki yorumunu. Doğru anlayıp doğru yere sitem etmişim
27 Nisan 2021, 01.27
Sonradan gelme
Sevdim bunu. Sonradan gülmek için kaydettim :)
Sakin olun lütfen otherand, eski defterler (benim dönemimdeki) açılınca cevap hakkı doğdu. Öncelikle şunu belirteyim samimi olmak gibi bir gayem yok. Zamanında burayı bir mahalleye benzetirdik. Taşındım diyelim şimdi de  ziyarete geldim. Gelmişken eski arkadaşlarla iki laflayayım dedim. Sordular tercihlerimi sebepleriyle açıkladım. Bunlar benim yaşantılarım ve benim anlam dünyamla alakalı şeyler, şöyle olsun böyle olsun tarzında dayatmalar değil ve  sadece ilgilenen kişilere açıkladım. Bütün bunlar için  hesap verecek değilim. Yazdıklarımın  yasak olduğuna dair kural varsa gösterirsiniz uyarım.
 Kaçırdığınız bir şey var, buranın bir amacı yok. Blog platformu belli kurallar dahilinde blogculara yazma ortamını sunar, hangi amaçla  kullanılacağı blogcuyu bağlar. Yani yüzlerce amaç olabilir. Rahat olun lütfen, üç günlük dünyada bu kadar kasmaya değmez. :)

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın