Mesajınız Var(!)
25 Nisan 2021, 03.31 A- A+Dumanını paylaşan da vardı, sadece kendini düşünen de.
Odunu olmayan, komşusunun yaktığı ateşe muhtaçtı...
-Halil abi odun var mı? Bizim oğlana mesaj gönderecem de, gelirken bakkaldan kola alsın.
-Sorma be Rıza, 2 kütük odunum vardı, demin onu da bizim karıya mesaj attım eczaneye ugrasın diye.
-Hayırdır abi hasta mısın?
-Sana ne kardeşim benim cinsel hayatımdan!!
Sevgi gösterileri için kaç hektar orman katledildi...
-Aaaa Nalan koş kız seninki mesaj atıyor!!
-Abla benim okuma yazmam yok, sen okur musun?
-Meşe odunu yakmış salak!! Çok bulanık, okunmuyor!
İnsan gücü ile çalışan ve taksi görevi gören araçlar da duman yoluyla çağrılırdı...
-Sıra kimde çocuklar?
-Bende Osman dayı
-Bak taksi istiyorlar
-Tamam adres neresi?
-Kavak ağacı arsası, papatyalar tarlası, gürgen yapı kop. 5. Kestane agacı yanı, tezek apt.
Kız istemeye gidilecekse, 7 defa ve kısa aralıklarla duman gonderilirdi...
-7 kısa duman ne demek Mualla?
-Listeye bakıyorum bey bir dakika...Aaaa bey...Bizim kızı istemeye geliyorlarmış!!
-Hemen odun yak hanım, “bizde askerlik yapmayana kız yok” de gelmesinler! Ha bir de yaktığın odun boşa gitmesin suyu da ısıt.
Kan davalılar bile birbirlerine gideri dumanla yaparlardı...
-Baba… Baba bak gürgenoğulları mesaj atıyor!
-Ne diyor oku bi?
-Bu gece birinizi dağa kaldırac.... Yok okuyamayacam baba!
-kimi kaldırıyomuş lan bu dürzü! Hemen odun yak “gelirsem hepinizin ........ duman delikanlıları sizi!!” de!
Sevgi mesajları, dostluk mesajları, kardeşlik mesajları, ailelerin birbirleriyle olan özel mesajlaşmaları ve dahası...
Hatta bugün ki Whatsapp grup sohbetleri olayı o dönem icaad edilmişti; tüm köylü odun yakar, dumanla muhabbet ederlerdi.
Ozon tabakası taaa o dönemden ufak ufak delinmeye başlamıştı aslında.
Sonra sonra kuşlarla mesajlaşma dönemine girildi.
Bu, yenilikçi bir mesajlaşma türüydü ve kuşlar hariç herkeste heyecan yaratmıştı.
Her kuş kendi bacağından asılır misali, bacaklarına bağlanan notları taşırken birçoğu telef olup gitti...
-Ramiz dayı o nedir yahu? Resmen bacağına ansiklopedi bağlamışlar! Biz kuşlara bu kadar da yüklenilmez ki!
-Mesele taşımak değil yeğen...Mesele, bacağıma bağlanan bu hayat hikayesini, uçarken altıma yapmadan götürebilmek gideceği yere.
Bazen gökyüzünde süzülürken yanlışlıkla düşürdüler mektupları, hiç alakası olmayan kişilerin ellerine geçti ve nice aile faciasına yol açtılar...
-Anne...Anneeee!!
-Noldu oğlum?
-Mektup var, sanırım babama gelmiş
-Ver bakiyim... ”Sevgili erkeğim, her ne kadar 1 ay once gorüştüysek de, hamileyim... Hızlandırılmış hamilelik kursuna gittim, oğlumuz olacak, seni bekliyorum ve seni cok seviyorum, sevgilin Neriman.”
Bazen de, acemi kuşlar dönüp pencerelere konarlardı, bunu fırsat bilen insanlar ise, içeri aldıkları kuşların cik cik diye ötmelerini bekleyip, pırı pırı ederken canlanmalarını gözlemlerlerdi ve fakat elleri hep bomboş kalırdı...
Hatta birilerinin oturup günlerce bununla ilgili beste yapmışlığı bile vardı.
Daha cok yetişkin insanlarin söylediği bu şarkının “pırı pırı ederken” kısmına gelindiğinde, kendilerini kuş sanıp kanat çırpanları günümüzde görmek hala mümkün.
Ve yıllar sonra, yani bugün...
Sanal ortamda mesajlar cok daha kolay atılmaya başlandı.
Hele Facebook ve Twitter denen mecralar hayatımıza girdikten sonra herşey iki tıka bakar oldu.
Geçmişten günümüze degişmeyen tek davranış şekli ise, iki erkeğin birbirine atarlanmasıydı...
-Adres ver lan gelecem klavye delikanlısı!!
-Ok... 135. Cad. Lakers sok. Up Apt. No: 16346 D:187 Los Angeles/USA
-O ne lan!! ben nasıl geleyim oraya?? Pasaporttur vizedir... Sen gel lan, ulan yiyosa Diyarbakır’a gel!!!
Bu kişiler o kadar yeteneklidirler ki, imkan olsa bilgisayarın modem girişinden veya telefon ahizesinden sevgililerine ulaşıp çocuk sahibi olabilirler.
Kendimi korumaya aldığım bu dönemde, ne olur ne olmaz bilgisayarın modeminden uzak duruyor, cep telefonu ile konuşurken de kulağımdan uzak tutuyorum.
Hazır
Kısa Mesaj:
Teknik yorum...
Te Allam!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir