Hira...
29 Nisan 2021, 06.43 A- A+Evinin üst kattaki salonunda, büyük pencerelerin hemen önüne, denize karşı koydukları berjerlerin birinde oturuyor. Sol tarafta duran, onun koltuğu. O, kırk tane rüzgar adını birbiri ardına sıralayıp zaman aralıklarına göre nasıl, nereden ve hangi açıyla estiklerini heyecanla anlatarak, sol taraftaki koltuğun ona ait olması için ısrar etmişti. Böylelikle, migrenine iyi gelmeyen rüzgardan etkilenmeyecekti. Tabii bu anlattıklarını, o zaman anlayabilecek bir Türkçe bilgisi yoktu Hira'nın. Çabucak Türkçe öğrenebilsin diye İngillizce konuşmuyorlardı aralarında. Neyse ki anadili olan Arapça, bir nebze katkıda bulunuyordu anlamasına bazı ortak, benzer kelimeler Türkçede de olduğu için. O şevkle anlatırken; kendisi, bir yandan, anlamayacağını bildiği halde böyle sular selle gibi konuşuyor olmasına gülüyor, bir yandan da anlamaya çalışıyordu onu. O...REHA! Hayatının yegane aşkı, biriciği, uğruna her şeyi terkettiği ve bundan hiç pişmanlık duymadığı adam, yanındaki berjerin sahibi.
Hira, kahvesine uzanmak için sehpaya doğru döndüğünde, gözlerini fincandan ayırmamaya özen gösteriyor, bakışını bir an yukarı doğru kaydırsa, o boş koltuğu görecek. Yapmıyor, gözü hep fincanda. O gittiğinden beri, kahvesini hep böyle içiyor. Bir fincana, sanırım hiç bu kadar ihtimam gösterilmemiştir.
----
----
Reha, birlikte çıktıkları bir yat gezisinde ölmüştü. Yat alabora olmuş, Hira ve Reha teknenin altında kalmışlardı. Reha, bir şekilde Ahir'ine ulaşmıştı ama bir türlü onu sıkıştığı yerden çekip çıkaramamıştı. Tekrar tekrar yüzeye çıkıp nefes alıyor ve yine dalıyordu ama nafile. Bir süre sonra, Hira gözlerini kapattı, bayılmıştı. Uyandığında bir balıkçı teknesindeydi, ona nefes aldırmaya çalışıyorlardı, denizin tüm suyunu yutmuş olmalıydı. Zorlukla bir kişinin daha olduğunu, söyledi balıkçılara. Boğulmuş o, dedi balıkçının biri, BOĞULMUŞ O... Anlattılar; Hira'nın denizin üzerinde batıp çıkan bedenini görmüş ve baygın olduğunu anlayınca, hemen tekneye almışlardı. Başkalarının da olabileceğini düşünüp yardım etmek için dalmışlar, ölü bir beden bulup çıkarmışlardı. Hira hiç ağlamadı, Reha'nın ölüsünün yanına hiç gitmedi, sadece paralize halde denize baktı. Kulaklarında çınlıyordu balıkçınını sesi: BOĞULMUŞ O!! Belki de Hira'nın öldüğünü sanıp bırakmıştı kendini, o da ölmek istemişti.
O gittikten sonra, üç yıl aralıksız, her akşam eskiden Reha'yla birlikte oturdukları o pencere önünden saatlerce denize baktı Hira. Onsuz dördüncü yıla girdiğinde, zamanın geldiğini kalbinde, ruhunda hissetti. Reha'nın çok sevdiği beyaz uzun elbisesini giydi, başına çiçekten bir taç taktı. Aynadaki yansımada, Reha'nın en sevdiği halini yakalamaya çalışıyordu. Simsiyah saçlarının arasında, zamansız beyaza dönmüş olanlar, inci gibi parlıyordu. Çok güzel bir kadındı Hira. Siyah gözlerinin içine oturmuş gözlerinden de siyah acıyı görmezden geldi, dudaklarına belli belirsiz bir ruj sürdü. Hazırdı. Merdivenlerden inip denize açılan balkondan dışarı çıktı, denize doğru yürüdü. Beş adım sonra Reha'nın kollarında olacaktı. Derin bir nefes alıp yüzünü göğe doğru kaldırdı, son bir kez kararmaya yüz tutmuş gökyüzüne baktı. Rüzgar saçlarını dağıtıyor, elbisesinin etekleri bacaklarına dolanıyordu. Reha'mın en sevdiği görüntü, diye düşündü dördüncü adımını attığında, öyle durup seyrederdi Hira'yı bu elbiseyle deniz kenarındayken. İçi mutlulukla doldu, bir adım kalmıştı kavuşmaya. Son adımı attığında, artık huzur da onunlaydı. Bundan üç yıl evvel olması gereken yerdeydi ve Ahir, ahirinin kollarındaydı artık. Bu dünyanın sayfasını kapamış; onun da olduğu bir başka dünyayı mutlulukla içine çekmişti.
YORUMLAR
Kalemine sağlık canım.
Bi burukluk hissettim okuyunca yazıyı. Hira, arayış demekmiş. Güzel bulmuşsun Hira ile Ahir değişimini.
Yedi Güzel Adam :))) Yazalım tabii
https://www.youtube.com/watch?v=hQqV9MpmYrE
Neşet Baba... Bilmiyorum büyüyor muyuz ya da artık geçmişe dair birikimlerimiz mi çoğaldı, anılarımız vs. Bir şarkının ya da türkünün getirdikleri bazen burnumun direğini sızlatıyor.
Bir insanın hayatında kaç tane güzel insan olur ki, yedi güzel adam....:)
Bizim hayatımızda olmasına gerek yok elbet bu adamların. Var olduklarını bilmek bile mutlu etmeli di mi insanı. :))
Babamdan izin aldım.
Dedim ki: Hayatımdaki en güzel adamsın, sen bambaşka bir yerdesin.
Öptüm kokladım hatıralarını, o da izin verdi. Verdi sanırım
Yazalım canım
Suya değdir dolunayın yüzünden çekip kanatlarını
Denize, o sonsuz gaybubete, büyük yetime
Dağların şekline ah! Tepelere, doruklara, eteğe
Öp ayın kenarını, sür geceyi lâciverte
Bütün iyi insanların hayatı kollayan sözleri
Söylenmemiş saklı şiirlerin utangaç kelimeleri
Sen geliyorsun aklıma, elini kalbimde unutuşlarınla
Ay dökülüyor dünyaya, ay! Bütün çocukluğuyla