Bulunmaz Hint Kumaşı
16 Ağustos 2021, 18.22 A- A+Kocaman göbekli epeyce de kel bir başhekim gelmişti bir dönem hastane yöneticisi olarak başımıza. Dili de bir hekime yakışmayacak türdendi, tavırlarıyla paralel olaraktan. Herkes ‘’ aman derdi bana dokunmasın da ne halt ederse etsin’’. O karşıdan geliyorsa yolunu değiştirirdi çalışanlar. Genel cerrahi uzmanıydı beyefendi.
Laboratuvar; hastanenin bodrum katı sayılabilecek bir konumdaydı. Bodrum sayılırdı ama koca, koca pencereleriyle; havadardı aydınlıktı. Arkadaşlardan biri kızkardeşini safra kesesi ameliyatı sonrasında gelişen komplikasyon (sepsis) neticesinde kaybetmişti. Ameliyatı yapan da konu hekimdi. Belki ihmal vardı belkı de kaderdi yaşananlar. Hala muamma.
Bir konuyla alakalı laboratuvara indi o günlerde. Arkadaşın yüz ifadesi hala aklımda. Hani derler ya gözünde ok olsa vuracak diye tam da o cinsten. Canı yanan oydu. Kardeşini gencecik yaşında bir safra kesesi ameliyatı sonrasında hiçten kaybeden de o. Bölümün en kıdemlisi olması nedeniyle onunla muhatap oldu tabii başhekim mecburen. O da huzursuzdu arkadaşın öfkesiyle eşdeğer bir biçimde. Patlamaya hazır bombanın patlamasını önlemek nasıl güçse arkadaşı frenlemek de o denli zordu. Ne kaş göz işaretlerimizi dikkate aldı ne de gizli gizli yaptığımız ; sakin ol şeklindeki el kol hareketlerimizi.
Sonunda konuşma önce tartışmaya ardından da kavgaya döndü. Başhekim sürekli ‘’kendini bulunmaz Hint kumaşı mı sanıyorsun ‘’ diye söylenerek laboratuvarı terk ederken bizler de arkadaşı teskin etmekle meşguldük.O günden sonra başhekimin aramızdaki lakabı ‘’bulunmaz Hint kumaşı’’ olmuştu.
Pandemi nedeniyle sadece telden görüşme fırsatı bulduğum o arkadaşımla bir araya gelme şansı yakaladım geçenlerde. Anıları yad ederken konu döndü dolaştı bizim başhekime geldi. ‘’Rahmetlik olmuş’’ dedi ‘’duydun mu’’? ‘’Yok’’ dedim ‘’annemle ilgilenmekten çevremde olup bitenlerden bi haberim’’. ‘’Ölüm dedi kimseye yakışmaz. Mekanı cennet olsun. Günahıyla, sevabıyla yattığı yerde huzur bulsun’’.Demek dedim zaman acıyı da azaltıyor unutturmasa da ve ilk günkü nefretin şiddeti de köreliyor.
Çok sık olmasa da yeri geldikçe kullanırız bu lafı günlük yaşantımızda.
Neden karşımızdaki kişiye ‘’ Bulunmaz Hint kumaşı mısın’’? diye veryansın ederiz bazı durumlarda? Ya da kimlere kullanırız bu ifadeyi?
Her konuyu bilirim edasıyla hareket eden ama esasında bir halt olmayanlara mı? Kendini vazgeçilmez sananlara mı? Psikolojik baskı kurarak karşısındaki insanları küçümsemeyi hüner sayanlara mı? En yakınlarını bile; düşünmeden bir anda harcayanlara mı? İçi kof, bomboşken havasından geçilmeyenlere mi? Ben bilirim, ben yaparım, ben ederim; ben, ben, ben, bennnnnnnnnnnnn diyenlere mi?
Hepsine)))))))
Hatta türümün başka örneklerine de kullanırız şu anda aklıma gelmeyen. Eminim benim için de kullananlar vardır zaman, zaman..
Peki hiç merak ettiniz mi nerden geldi bu deyim de yerleşti hayatımıza diye? Çoğu deyimi kullanırız ama nasıl gelip dilimize yerleşti diye merak edip araştırmıyoruz bile. İşte küfelik olmak mesela, ya da foyası ortaya çıkmak, kozunu paylaşmak, pabucu dama atılmak, tabakhaneye b*k yetiştirmek, kendini bulunmaz Hint kumaşı sanmak vs vs……..bunlardan sadece birkaçı.
Gelin konumuzla alakalı olanın hikayesıne göz atalım. Çalıntı değıl, araklama hiç değil, sadece buraya aktarıp sizlerle de paylaşma isteği))))))). Masumane
(1612’de İngilizler Hindistan’ı işgal etmiş ve sömürgeye ticaret merkezi kurarak başlamışlar. Dönemin usta çıkrıkçıları tarafından dokunan Hint kumaşları İngilizlerin ilk hedefi olmuş. İngilizler pahalı olan Hint kumaşının yerine kendi tekstil fabrikalarında ürettikleri kumaşları daha ucuza pazarlamışlar. Fakat İngiliz kumaşları Hintliler tarafından pek ilgi görmemiş. Daha pahalı olmasına rağmen kendi yerli kumaşlarını tercih etmişler.
Bunun üzerine İngilizler Hint kumaşını piyasadan kaldırmak ve kendi ürettikleri kumaşları satabilmek için canice bir yönteme başvurmuşlar. El tezgahlarında kumaş dokumalarını ve düğüm atmalarını engellemek amacıyla Hintli çıkrıkçıların özellikle baş parmaklarını ve ellerini kesmişler. Artık Hint kumaşını dokuyabilecek ustalar olmadığı için Hint kumaşı da bulunmaz olmuş. Böylece İngiliz kapitalizminin bir sonucu olarak “Bulunmaz Hint Kumaşı” deyimi ortaya çıkmış.)
Bilenlere hatırlatmış oldum. Benim gibi bilmeyenlere de kısa bir bilgilendirme oldu hikayesi….Asıl önemlisi de yıllar, yıllar önce o devirde ‘’sündürme ‘’ denilen evin bir bölümündeki tezgahında; pamukla yün karışımından iplik eğirip bez, peştamal, evlenecek kızlara çeyizlik çarşaf dokuyan büyük, büyük halamı yad etmiş oldum bu vesileyle....
Kendini bulunmaz Hint kumaşı sananlarla yollarınızın ne reelde ne sanalda kesişmemesi dileğiyle …Sağlıkla ve huzurla kalın.
YORUMLAR
ve çok normal olacak onu da bilmeyişin.
Tek dereden su getirmen yetecek,
bir “istemiyorum” diyebilmeye.