İşte o damak zevkinin asıl sırrı tuz. Tuz hangi aşamalarda kullanılır bu çok önemli. Sonraki sır görsellik (sos-renk-diziliş). Ben de bu sene başladım, Masterclass bölümlerini izlerken anladım orada şef yorumları çok eğiticiydi. Bahsettiğim olay geçen hafta ya da ondan önceki hafta bir dış çekimde yaşandı tam bölümü hatırlamıyorum ama sonraki bölümlerde konu hakkında çok konuşuldu ve sözde halledildi. Hatırlayıp söylesem de zaten doğru olmazdı. Aşağılanan kişi bu haftanın mavi kaptanlığını kazandı. Ama gördüm bu akşamki bölüm fragmanında kırmızı takımın kaptanı (Hamza) mavi takımdan birine gönderme yapıyordu aynı cümle üzerinden “sen ne anlarsın be soğanlamaktan” diyerekten hiç alakası yokken bir de. Bakalım bu sefer buna alınan çıkacak mı? Olayın psikolojik yönü çok ağır. Korkulan kişi korkutuculuğuna korkutuculuk ekledi: Ajda Pekkan’ın aşçılığını yapmış,bunun reklamını sosyal medya hesabında da yaptı. Kadın işi iyi biliyor ya iyi ki hedef göstermicem dedim ha geriye isim vermek kaldı :))
(Bu arada bakış açın doğru. Zorluğa katlanma sebeplerine değindim ben de blog yazarken. İşin sonunda ünlü olmak var yoksa da kendini tatmin etmek var. Medeniyete ara vermek nedir, medenice yaşadığımıza pek emin değilim de. )
yorumumda çok katı olacagımı düşünüyorum. belki de direk yargı diyebiliriz. Ancak ben koca bir milletin böyle saçma sapan kurgu yapılıp, entrikalarla bogulmasından çok rahatsız bir şahsiyetim. insanların hayatlarını bırakıp iş arasında, Deli Murat'ın hareketlerini ve entrikalarını, değerli vakitlerini harcayarak konuşmalarının samalığına itiraz etmek istiyorum artık. Birde alakasız belki ama TRT yayınlarının çocuklara yönelik olan bazı animasyon filmlerinden de rahatsızım. Bir kaç kez yeğenlerim izlerken gördüm.Bakkal Ali Amca süper bir insan. Kasap Hayri muhteşem bir karakter. Manav Ahmet amca herkese yardımcı olan harika bir insan. Mahallede ki bütün şahsiyetler hepside çok iyi, naif, herkese yardımcı, ögütler veren amcalar teyzeler... bir çocuk bunları izleyerek büyüdügünde, düşünebiliyormusunuz ? herkesi süper sanıcak, her selam vereni iyi insan sanacak. bu bir kandırmacadır. çok kötü bir algıdır bence. ve son olarak kendi psikolojimi bozmamak adına bu tarz show programları vs izlemeyerek tepkimi ben koyuyorum. umarım herkes bunu yapar ve saçma sapan algıarla dolu Tv dünyasına biraz eki düzen gelir. şimdilerde hep evli insanların eşlerini bir kaç kişiyle aldatmasını meşru gösteren programların hepsi son bulur dilegiyle....
Aynen mikrop, şov amaçlı olduğu konusunda hemfikiriz zaten. Bana kalırsa ben daha çok fesatım: tv önünde yapılan her program bir şov amacı taşımakta mecburen. İzlenme oranları düşerse program yayından kalkar vs
Tam bir şov programı olduğundan figüranları işlerini layıkıyla yapmalılar sonuçta izleniyor ve seyirci şov bekler. Show must go on (alnından ter akan gülücük smiley)
Artan malzemelerden yaratıcılık oyunu oynadıklarını biliyorum bu yüzden israflık konusunda tartışmaya kapalı bence
Tadım yapma hakları konusunda pek bir şey diyemem. Puanlama kriterlerini her defasında dile getirdiklerinden mantıklı bulduğum yönü var
(Bu arada profil bilginizden geçmiş bloglarınıza bakındım. Yorumunuzdaki gibi bloglarınız da usturuplu görünüyordu. Yorum ya da blog olarak devamı neden olmasın ki...arada sırada buraya baktığımda okumak isterim. Görüşmek üzere)
Bell-07 tv dünyası bir tür algı oyunu, temenninize katılıyorum. Çocukları koruma sözkonusuysa bu durumun gerekliliğinin sadece tv’de ve internette değil dünya içinde de şart olduğunu söylemek çok doğru olurdu . Hatta evimizin içinde de. Her şey herkes bozulmuş halde çünkü.
Mikrop, iş dünyası için de aynı şey söylenebilir... İsviçre’den falan bildiren arkadaşlarınıza zaten ben de pek güvenmezdim bir okuyucu veya izleyici olarak
. Tv’ye yansıtılan kısmında özellikle haberler yandaş hal aldıkça hiçbir güvenirlilik yok, kalmadı. Bu arada ben de Türkiye’den tuşladığımı yazmış mıydım?
İsraf konusuna gelince ev içinden örnek verirsem iş içinden çıkılmaz bir hal alabilir gibime geliyor. Yine de konum Türkiye’de hala :))
Unadventurous;
Köy evlerini bilmem ama şehir evlerinde ya da şöyle diyeyim, teknolojinin hüküm sürdüğü evlerde sağlıklı yaşam şartlarını bozmadan tasarrufun pek mümkün olduğuna inanmıyorum özellikle genel su tüketimi konusunda. Bir defa nüfus almış başını giderken virüs burnumuzdan girmiş ağzımızdan çıkıyorken nerede tasarruf hani
Ev içi ve dışındaki tasarruflara boğulmadan konuyu tekrar yarışmaya getirmek istiyorum: yarışmada favori isimlerim görsellikte Hasan ya da Tahsin, lezzette (şef yorumlarına bakılırsa) Eren. Mert Türk mutfağı konusunda zayıf görünüyor. Emroş iyisin iyi. Kadınlardan favori belirtemiyorum. Burcu’nun teknik bilgisi çok gibi ancak bir o kadar da duygusal davranıyor. Çok fazla ego sergiliyor, itici bir profil. Safanur şov yapsın artık. Hafife alınmasın yeni gelen Pelin’in eli hızlı, çenesi de hızlı olursa şova şov oh oh. Kadınlarda sinirleri kuvvetli olan kazanır.
Şimdi sırada ülkeden ve dünyadan ekonomi haberleri :)) Ülkenin hali ortada içler acısı, herkes tarafından görünmeyen kısmı daha da acı. Görmemeye, anlamamaya devam mı edeceğiz iş işten geçene kadar. Ne yapacağız, kimse çok bilmiyor. Yokluk çekmemiş sonraki nesle yokluğu nasıl anlatacağız.
Kuraklık, sıcaklık ve dolayısıyla küresel bozulma, kıtlık, nüfusta patlama, uluslararası siyasi ilişkiler ve savaşlar bunların sonucu neleri doğuracak... ben yağmalama ve yamyamlık başlayacak diyorum, şimdiden dişimize göre birilerine bakalım...
Az abartılı ama ya böyle olursaklı genel yorum yazdım. Organik gıda tavsiyesi her tavsiye gibi boşa gidecek çünkü patronlar işlerine geleni yapıyorlar. Bizler de bilerek ya da bilmeyerek ayak uyduruveriyoruz. Bu arada tohumlar eski tohum değiller balkonda domates yetiştirme çabam boşa gitti
A aaa dur dur kavga ediyorlar eyvah şov olayını yanlış anlamışlar
YORUMLAR