BEN EĞİLMEM Ya da “Keskin şeyler esnemez…”
08 Kasım 2021, 00.11 A- A+
Bir belediyede müdür olarak çalışıyordum. Yönetim değişti. Bilirsiniz belediyelerde başkan değişince üst yönetimlerde köklü değişiklikler gerçekleştirilir. 70’li yıllarda karşıt görüşler nedeniyle; birlikte çalıştığımız kurumdan ayrılıp başka bir kurumda göreve başlayan biri; yine benim de aynı sorunlar nedeniyle eski işyerimden ayrılıp göreve başladığım ve dört yıldır çalışmakta olduğum belediyede başkan yardımcısı olarak göreve başladı.
Yazmaya daha çok zaman ayıracağım gerekçesiyle emeklilik dilekçemi verdim. Zaten yeni yönetim beni istemiyordu; işlemleri çarçabuk sonuçlandırdılar.
Arkadaşlarımla vedalaşırken yirmi beş yıldır tanıdığım yeni Başkan Yardımcına uğradım. Sekreterine görüşmek istediğimi söyledim. Sırada bekleyenlerin yanında oturmak istemedim nedense, ayakta beklerken yeni Başkan Yardımcısının nasıl davranacağını düşünüyordum; en iyi ihtimal içeridekiler çıkınca hemen beni içeriye istemesi, ikincisi sıram gelince içeriye alması, kötü olanıysa, uzun süre bekletip kabul etmemesiydi. Sıram geldiğinde içeriye almazsa çeker giderim düşüncesi kafamdan geçerken içeridekiler çıktılar ve sekreter, Başkan Yardımcısının beni beklediğini söyledi. Odasına girdiğimde çalışma masasında oturuyordu: Hoş geldin dedi elini uzattı, elimi tutar tutmaz beni kendine çekti ve kafa tokuşturdu. Davranışları, beden dili içten ve sıcaktı, ama ayağa kalkmamıştı. Hemen çıkmalıydım; g….ü kaldıramadın mı oğlum, bilmiyor musun ben eğilmem dedim. Verdiği cevabı yirmi bir yıldır unutmadım; “Eğildik gardaşım, hepimiz eğildik, 12 Eylül eğmekle de kalmadı ezdi geçti.” Dedi.
Doğru söylüyordu…
Vedalaşırken, elimi tuttu, omzuma koyduğu kolundan destek alarak ayağa kalktı; "Kaza geçirdim gardaşım," dedi, bacaklarım kırıldı uzun süre tedavi oldum, ama gördüğün gibiyim" dedi...
Gri_K’nın Tek Kelime Beş Harf başlıklı bloğunda Sevgili CeZbE’nin; (…) Aşk dediğin bu kadar esner mi hiç; aşk, keser, biçer. Keskin şeylerin esnediği nerde görülmüş. (…) yorumuna; sevgili Gri_K’nın; (…) Keskin şeyler esnemez evet. Keser. Sesi keser, sözü keser, saçı sakalı keser olmadı bir hayatı başına sonuna bakmadan eğri düz demeden nerden istiyorsa ordan keser (…) yorumuyla katıldığını okudum.
Usta bir şair Ağabeyim; “Bir şairin yazdığı iyi bir şiir bana yeni bir şiir yazdırır.” Derdi. Okuduğum bu yazılar da bana bu anımı yazdırdı.
Ve diyorum ki, en keskin şeyler en esnek olanlar olabilir; kılıç gibi, jilet gibi, bir hayatı bir anda kesen nefes gibi…
YORUMLAR
Mesele eğilmek ya da esnemek değil, mesele neyin ya da kimin önünde eğildiğindir kanımca.
Bir açıdan da tercih meselesidir bu. Kırılmak istemeyen eğilir nevinden. Ancak kırılmayı göze alamayıp esnemeyi tercih ettiğinde şeklin değişir, duruşun değişir. İçindeki, dışındaki sen değişir.
Yazınızda bahsettiğiniz dönemin insanları yaşamıştır bunu ruhen ve fiziken. Eğilenlerin içlerindeki kahraman zamanla kendiliğinden ölmüş, eğilmeyenleri ise zaten sistem öldürmüştür. Her şartta ölmüştürler.
Başta da dediğim gibi mesele eğilmek, esnemek değil, mesele hangi şartta neyin ya da kimin önünde bunu yaptığındır.
Kaleminize sağlık...