Mutluluk.
03 Kasım 2023, 14.44 A- A+
Hayatın anlamı nedir?
Cevabı çok belli değil mi? Kimine göre “Aşk” kimine göre “Çocuk” kimine göre “Anne Ve Babadır” kimine göre de nefes almaktır. Değil mi?
Aslında hayat yaşamasını bilmektir.
Birilerine nasılsın diye sorduğumuzda alacağımız cevap çok kısa ve net. Dünden çok daha iyiyim, şükür iyiyim, eh işte fena sayılmam veya hiç keyfim yok, canım çok sıkkın.
E tabi rutin olan cevaplar. Mesela ben hiç olmadığım kadar iyi bir ruh halindeyim. Bu ne kadar inandırıcı geliyor acaba sizlere? Belki iyiyim, belki de iyi değilim, ancak son zamanlarda olumsuzluğun kontrolü ele almasına izin vermek yerine, olumlu olan küçük şeylere odaklanabildiğimi taktir etmekteyim.
Bazen mutsuz olsak bile mutlu görünmeyi tercih ederiz, bizi umursayanların üzülmemesi için.
Temelde çok fazla neşesi olan insanlar görürüz, en azından yaşama sevinci olan pozitif bir insan deriz.
Ancak artık sabit olmanın zor olduğu bir sandalyenin altına saklanacak bir şey değil. Bilmediğimiz, haberdar olmadığımız normal bir hayatın özlemini çekiyor durumda..Özgürlük ve huzur dolu bir yaşam hasretini çekiyordur. Demem o ki hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
Ancak şunu şu şekilde değerlendirdiğimizde “mutluluk elindekiyle yetinmektir.” Bu hayatta sahip olduğum her şey için çok mutluyum ve minnettarım düşüncesinde olduğumuzda gerçekten mutlu olmayı başarabiliriz.
Kimi bir zeytin ekmekle doymasını bilir, bununla mutlu olur, kimi de dünya kadar serveti olduğu halde doymasını bilmez, mutlu da olmaz. Mutluluk belki de yanı başında, sonsuza kadar yakınındadır.
Kimi bir yaraya yara bandı olmak isterken, bir diğeri başını dayayıp ağlayacak bir omuz arar. Her iki duruma baktığımızda hangisi bencil görünüyor? Ama işin aslı görselde değil, sonuçta ikisi de tutacak bir el arıyor.
Belki de bazen gülmeyi kendimize yakıştıramıyoruz. Nereden bilebiliriz bir gülümsememiz kaç kişinin mutluluğudur.
Unutmayalım mutluluğun tek tarifi var; o da “anlık mutluluklar.”Sorgulamadan, neden? nasıl? demeden, gülümsediğimizde yüzümüzde mimiklerin olmasına gerek olmadan. Eğer yüreğimiz bir oh çekmişse işte o an mutluluk budur.
Yozlaşmış dünyada, çirkefleşmiş insan topluluğu ile sahte bakışlı dostların ortasında ve kan bağın olsa da sana menfaatle yaklaşan akrabalarınla anı tadacaksın. Aslında detay tam da büyü gibi burada saklı.
Bir tebessüm edebilmişsen, o gün seni güldüren ve onurlandıran birileri varsa; “şükür”diyeceksin.
Yalın, sade ve katıksız hayatlar eskide kaldı.
Can dediğinde canını vermeye hazır olan, kan dediğinde kanını bağışlayan ve seviyorum dediğinde dünyaya meydan okuyan eskiler nerede kaldı? Ufak bir ayrıntıdan mutlu olanlar vardı. Şimdi ne mutlu olmayı becerebiliyoruz ne de mutlu olanların gölgesinde durabiliyoruz.
Kimi geçmişin verdiği izlerden dolayı, kimi anlık yaşadıklarından, kimi umutsuzluktan.
Biz gülmeyi unutmuşuz, mutlu olmaya hasret kalmışız. Mutluyuz diye kandırıyoruz hem başkasını hemde aynadaki kendimizi.
Mutlu değiliz aslında, içimiz deli tufan, dışımız istemesek de, yalandan da olsa cennet bahçesi.
Yatağa yattığımız zaman derin uykuya geçmeden o karanlıkta tek ve gerçeklerimizle baş başa kaldığımızda, o an anlıyoruz aslında, mutlu değiliz, ama mutluluk herkesin hakkı.
Birilerinin kısıtlamalarını yırtarak, birilerinin dar bakışlarından sıyrılarak, özgürce, hoyratsızca ve içimizin bize verdiği huzur ile bizlerde hak ediyoruz başkalarının yakaladığı o mutluluğu.
Kıskanmıyoruz mutlu olmayı başaranları, ama diyorum “ama”işte. Kendim de arıyorum beceriksizliğimi aynalarda.
Başkalarının gülüşlerinde arıyoruz mutluluğun anahtarını,davranışlarında, tavırlarında. Nedenler uçuyor kafamızda,acabalar bize rahat vermiyor. Düşüncelerden yorulduktan sonra söylüyorum, MUTLULUK hepimizin hakkı.
YORUMLAR