Hayatın Kaybı…
28 Aralık 2023, 16.23 A- A+Kokunu öptüm sonra, sonra nefesini, sonra tenini…
Bundandır, yokluğunda
bir ceset gibi uzanır önümde ömrüm…
(Grikırmızı)
…
Çok örselemişim dedi adam boynundaki damarları göstererek…
Onlarca yıl geriye giderken kadının gözleri;
O’nun şahit olup olmadığı her yükünü sahiplenip sırtlanmışcasına çökmeye yüz tutmuş omuzlarına son bir derman olsun diye ‘’geçecek’’ diyebildi.
Geçti…
Kendineydi de bu teselli.
…
Korkunun ve de acının eşiklerinden geçiyor insan. Çok az kere münezzeh düşüp zamandan ve mekandan çokça ona bağımlı; sınanıyor adı hayat olan her şeyle…
Bazense sıkışıyor kendi acıları kendi korkularıyla, dünyanın kalanının empatinin yetmeyip yetişemediği yanına yaklaşılmaz acıları ve korkuları arasında. İsyan ayıp, umutsuzluk ayıp, vazgeçmek ayıp kalıyor.
…
Şimdi böyle bir andı işte kadın için de zaman…
Patlarken bombalar hiç bilmediği hiç gitmediği diyarlarda, aşina olduğu kokuların üzerine…
Kalmazken taş üstünde taş…
Gökyüzü mesken olmaktan çıkarken kuşlara…
Toprağa sığmazken canlı cansız herşeyden kalan onlarca enkaz; O tek bir korkunun pençesinde insan kalmaya çalışıyordu.
Evet bunca acının içinde tek bir acıyı hissedebilmiş, tek bir acıdan korkmuştu kadın hakkını vererek.
Yeşile çalan o gözlerin kapanmasından korkmuştu, tütün kokan nefesin susmasından. Çünkü o vakit zaman bir boşluğa dönüşürdü; mekan yitip giderdi.
Geriye kalan her söz bir uğultu, her yüz silikleşmiş bir silüet olurdu sadece.
Korkmuştu kadın; böylece kalıp geride,hayatın kaybı olmaktan…
Televizyonlarda haber bültenleri rakamlar veriyordu, okuması kolay yaşaması zor olan sayılarla… İnsanlığın içine su serpilsin diye de sıfatlarla bezeniyordu kapanmış her göz, solmuş her beniz, yitirilmiş her nefes…
Can kayıpları sığarken rakamlara, geride kalan ve her bir zerresine tonlarca acı işlenen kaç insan da kaybı oluyordu hayatın; kimse bilmiyordu…
Ölenlerden çok, onların ardında kalıp yaşamaya devam edenlerdi aslında hayatın kayıpları…
Orada, o terkedilmiş coğrafyada, seyredenlerin insanlığını kaybedişi gibi, yaşayanlarını kaybediyordu hayat da…
Var gibi duracaklardı ama aslında hiç olmayacaklardı…
….
Bir hastane odasında
boğulurken senin nefessizliğinle;
barışmak istedim ben Tanrıyla…
İnşirah diyen dilim, yalvaran kalbim ve ben…
Hadi sevgilim; bir şeyler fısılda avuçlarıma…
Kasım 26’nın iki gün sonrasından bugüne…
İstanbul.
YORUMLAR