gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Nöronsal Ateşlemeler

08 Ocak 2024, 20.18
A- A+

Erich Fromm der ki  “İnsan sosyal bir hayvandır”. Mark Twain der ki “ İnsan bir makinedir. “ Einstein  der ki “ Gözlemciye göre değişir herşey  e -göredir.” Düşünce mi önce,  madde mi önce gelir,  materyalist misin yoksa idealist misin?  Özgür irade var mı, yok mu? Zeki misin, aptal mı ? IQ un mu yüksek EQ un (sosyal zeka) mu ? Bunlara İki tane daha eklendi SQ (ruhsal zeka) PQ(bedensel zeka). Sende hangisi yüksek, ya da hepsi belli oranda olmak durumunda mı bir insana zeki demek için?

O kadar çok soru ve konu var ki insanı anlamaya ve anlamlandırmaya dair ve bu anlam arayışının içine girdikçe anlıyorsun ki kendimizi ederinden çok değerli görüyoruz. Gelecek için plan yapabilen tek canlı türüyüz ne de olmazsa ya,  peki ya  bir uzaylı gözünde acaba bir koyundan farksız değil miyiz?  Kendi minik zekamızla böbürlenirken bizden kat be kat üstün olan zekaları hayal ettiğimizde, belki de bitki mertebesinde bir canlı bile değiliz :). Yapay zekanın çalışmaları hala sürüyor. Acaba insanın yapay bir kopyası gelecekte olabilecek mi ? Kendi kendine tüm seçenekler içinden karar veren bir robot makina üretilse misal. O zaman bu makina ile insan arasındaki farkı acaba kim anlayabilecek? Turing testleri yeterli olabilecek mi?

Bazen bazı insanlara bakıyorum da, bana robotlar mış gibi gözüküyorlar. Tanıdıkça kişilerin otomatik davranış reflekslerini farkediyorsun, hangi olaya nasıl tepki verebileceğini öngörebiliyorsun. Böylelikle iyi bir gözlemci için hayat diğerlerinden beklenti anlamında çok da sürpriz sonlu gelmiyor açıkçası. Gözlemledikçe tanıyorsun, tanıdıkça anlıyorsun. İnsanın bireysel gelişim süreci hep devam ediyor, beynindeki bazı nöronları daha çok ateşliyorsun bazılarının uçlarını kırpıyorsun,  haliyle davranışsal tekrarlar düşünme mekanizmasında da tekrara yol açıyor. Düşünme sistemi bir alışkanlığa dönüşüyor ve beyninde otobanlar yaratıyorsun. Kalıplaşmış düşüncelerin yıkılması yani otobanları terketmek  çok zor çünkü her düşünce her zaman en kestirme olan alıştığı yolu tercih ediyor. Hal böyle olunca da diyorsun ki, bir insanı değiştiremezsin sadece kabul edebilirsin. Bir psikoloji kampında ünlü bir psikolog demişti. O zaman çok etkilenmiştim. Bana para verip değişmek istediklerini söylüyorlar ama günün sonunda belki de sadece bir milim değişebiliyorlar.

İşte bu noktada emek devreye giriyor, kendini geliştirmek ve değiştirmek için ne kadar emek harcıyorsun! Bilmek, öğrenmek beynindeki hatalı devreleri tekrar oluşturmak için faydalı. Artık o otobanlardan çıkıp çalılık araziye tekrar girip yeni yollar açma zamanı, bu yüzden de zaten Sokrates gibi insanlar “Tek bildiğim hiçbirşey bilmediğimdir” demişlerdir. Bildiğin yolları, bildiğin otobanları terk etme zamanı herkes için her an vardır ama yeni yollar oluşturmak emek ve zaman ister. Aynı sevgiyi de emekle özdeşleştiren Al yazmalım selvi boylum filminin repliği gibi. Bu yüzden eleştiriye açık olan insanları çok seviyorum diyorum ki bilme ve öğrenme için boş alanları var. Köprüden önce bir son çıkış her zaman vardır, hala daha değişik nöronların ateşlenme potansiyeli mevcuttur, ne güzel…

Tam da bu yüzden insan insanın aynasıdır çünkü herkesin üstün olduğu en az bir özelliği ve zayıf olduğu en az bir özelliği vardır. Senin zayıf olduğun noktada karşı taraf güçlüdür. Bu nedenle herkesin herkesten öğreneceği en az bir şey vardır diyebiliriz. Ha tabi ben mükemmelim diyen insanlara birşey demiyorum onlar her şeyde en mükemmeldir. Tebrikler ve takdirler,  otobanda hız yapmaya devam ediniz fakat aşırı hız can yakar dikkat!

Bilgi en büyük güçtür ve bunun farkında olanlar kendini de, insanlığı da yönetebilir ama işin kirli penceresinden bilginin gücünü ya da başka herhangi bir güç simgesini,  para ve otorite olabilir başkalarına üstünlük kurmak için kullananlar, kendini önemli, değerli, ayrıcalıklı hissetme ihtiyacının açlığındadırlar. Alt parantezi İlgi ihtiyacı olabilir. Sevilme ihtiyacı olabilir. Bu kişilerin çocukluğunda kesin bir şeyler eksik alınmıştır doyurulmamıştır ki arsızca talep ediliyordur.

Daha da zeki olanlar ise zaten kendilerini ön plana atmazlar. Olayın gerisinden oyunu yönetirler. En azından basit halkın takdirine ihtiyaçları yoktur. Ama işte bu ben merkezli bencil ve üstün insanlar, toplum çıkarlarını değil kendi ve eşrafının çıkarlarını göz ettiklerinden dünya daha çekilmez bir hal alıyor. Zeka, bilgi, otorite veya paraya bağlı  gücünü eğer toplumun faydasına, insanlığın faydasına yönlendiriyorsan önünde şapkamı çıkarır, bir reverans yaparım.  Ama bu gücü kendini tahta oturtmak için, kendi üstünlüğünün takdir edilmesine yönlendirip alkış peşinde koşuyorsan,  gözümde aciz bir dilenciden öte değilsin. İlgi, sevgi, saygı dilenen bir dilenci… Yaşayan zombiler gibi, ölüler ama yaşıyor görünüyorlar, sürekli birilerini ısırıp çirkinliklerini bulaştırıyorlar. Ruhun iki besini vardır demiş Don Miguel Ruiz - biri korku diğeri sevgi. Diğer tüm duygular bu iki duygudan türerler öfke, nefret, merhamet vs vs. Bu ikisi de ruhu besler. İşte burada mesele yeğen, karıncayiyen : ) hangisini seçtiğindir…

Ayrıca insan olsun bitki olsun hayvan olsun canlı ve cansız her şeyin birbiriyle bir bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Tabi ki bunu sadece ben düşünmüyorum :) Enerjinin korunumu yasası bile buna kanıtı olabilir. Bir şeyler sürekli dönüşüm ve değişim içerisinde, dünya yüzeyinde kaybolan bir enerji yok, kesin bir şeye dönüşmüştür. Potansiyel - kinetiğe,  kinetik- ısıya vs vs gibi gibi. Dolayısıyla düşüncelerimiz veya sözlerimiz de aynı enerjiler gibi kaybolmazlar. Bugün zaten bilim J.S Bach'ın Prelude sini onun çaldığı günkü halinden dinleyebileceğinizin kanıtlarını sunuyor, yani imkansız değil.

İşte bu kaybolmayan düşünceler, sözler ve fikirler  bulaşıcıdır. Çok fazla sosyal medya ya da televizyonun içine girince ister istemez üzerinize bazı fikirler bulaşıp yapışıyor, aslında kitap okumakta sonuçta başkasının düşüncesidir, bunu da aynı statüye koyabiliriz. Önemli olan ise deneyimleyerek, muhakeme ederek öğrenebilmek, mantık ve sezgileri ateşleyebilmek.

Öğrenmenin işareti yapmaktan geçer. Yaptığını öğrenirsin. Dolayısıyla birçok şeyi deneyimlememiz gerekiyor, deneyimden korkmamalıyız. Bireysel edinilen bu deneyimlerin oluşturduğu bilgiler ise şahsına münhasırdır. Hatta doğayı gözlemleyerek bile birçok bilgiye ulaşabiliriz, bir işi en ince ayrıntısına kadar öğrenmek de aynı şekilde, deneyimin tek bir yolu yoktur. Her yol Romaya çıkar :)

Maalesef insan belleği sınırlı ve her yeni bilgi, çok kullanılmayan eski bir bilgiyi siler. Ben genelde sanırım dedikodusal, isimsel, rakamsal bilgileri en çok siliyorum : )
Gerçi insanın konuşma becerisinin çıkış nedeninin de dedikodu yapmak olduğu söylenir. Bir topluluk ve medeniyet oluşturmak için dedikodu şartını da unutmamak gerek. Kim nerede, kiminle ne zaman bilmek faydalıdır.

Her neyse, sadede gelecek olursam, sözel, fiziksel, eylemsel etkiler eninde sonunda döner dolaşır sana geri döner. Etki-Tepki yasası. Aslında tam da bir cember oluşturur. Her şey bir döngüden ibarettir. Suyun döngüsünü örnek gösterebiliriz. Su buharlaşır -bulutlarda birikir-elektrik kıvılcımıyla yine yeryüzüne geri döner. Herşey bir çemberdir, ucuna neyi koyar gücünle neyi ittirirsen eninde sonunda sana dönen bir çember. O yüzden ettiğimiz laflara, yaptığımız işlere dikkat edelim sonra bunlar niye benim başıma geliyor demeyelim… Eden bulur demişler. Güzellikler ekelim, güzellikler biçelim. İyi düşünelim ve iyi olsun. Düşünce maddeden önce gelir ben bir idealistim :)

Sen, zeki misin, aptal mısın, bilgili misin , cahil misin? Hiç umrumda değil! Umrumda olan otantik misin, değişime ve gelişime açık mısın? Yaptıklarının ardını düşünüyor musun? Yaptıkların sadece kendi çıkarına mı ? Yoksa kendini kollarken başkalarının faydasını da düşünüyor musun? Bu başkaları sadece kişileri içermiyor, doğa, hayvanlar özetle tüm dünyamızı kapsıyor.

Hepimizde iyi kötü tüm bu saydığım özelliklerin hepsi mevcut Hepimiz insan türüyüz ve hiçbir duyguyu kendimizden arındıramayız. Güç, ilgi görme, sevgi, önemli olduğunu hissetme istenci vs. vs … Fakat şu yaşıma geldim ve anladım ki her şey 4 şeyle ilintili.  KARAR, KIVAM, DENGE, ZAMAN  bu dördünü doğru harmanladığında bence  artık bir baltaya sap,  eh biraz da insan olabilmişsin demektir.

Varmıyız? Yokmuyuz ? Boşversene… Hepsinden öte Olmuşuz!

Sevgilerimle / Rune…

YORUMLAR

09 Ocak 2024, 14.42
İnsan beyninin çalışma şeklini anlamaya çalışıyorken özellikle hakim olmamız gerektiğini düşündüğüm şeyler şunlardır:
 - Bilinç, bilinçaltı nedir ve birbirleriyle hangi kurallara göre ilişki kurarlar ?
 - Zeka, akıl nedir ve birbirleriyle hangi kurallara göre ilişki kurarlar ?
 - Beyin öğrenme sürecinde nasıl çalışır ve bu öğrenmeleri nasıl kullanır ?
  
İnsanı anlamaya çalışıyorken eksik etmememiz gerektiğini düşündüğüm şeylerin başında ruh gelir.
Varlığı anlamaya çalışıyorken de sorgulamaların tamamının temelinin bir yaratan varlığıyla anlamlı olabileceğinden sebep, ilk anlaşılması gereken şeyin yaratıcı olduğu düşüncesindeyim, belki de bütün varlık sebebi, süreci ve amacı budur. Bir yaratıcı olmadığını düşünüyorsak varlığı anlamak çok daha zor olacaktır ki temele koyacağımız şeyin üstüne neyi ne kadar inşa edebileceğiz.
 
Neyim ben ? Nereden geldim ? Nereye gidiyorum ?
Varlığım, varlığımın sebebi, süreci ve amacı sorgulamalarının alt başlıkları üzerindeki çıkarımlar. Yazının kapsamı budur diyebilirim, tabi buda benim çıkarımım. Yazını okurken araştırma yapmak zorunda kaldım, bazı kavramlarla ilk defa senin yazında karşılaştım. Dolayısıyla bir çok başlık altında aktardıklarının aynı sorgulamalara dair bizlere kattıklarından ötürü teşekkürler Rune.
09 Ocak 2024, 23.52
Sevgili CoMe ON TheN;

Şu anda elimde Aklın gözü diye bir kitap var= benlik, ruh hayaller düşünceler üzerine ve yarısına geldim tavsiye edebilirim. Nobel fizik ödüllü bir babanın oğlu olan Douglas R Hofstadter ve ordinarius profesör Daniel C Dennett in yazdığı bir kitap, beynin çalışma mekanizmasını  karınca kolonisiyle açıkladığı harika bir makalesini okudum başlı başına o bile önermeme değer.

Elbetteki herkesin üzerine kafa patlattığı Yaratıcı var mı sorusu başlı başına bir temel oluşturuyor. Ama bilimde bir çıkarımsama yaparken iki yönlü düşünmek daha doğru olacaktır, bu konuda objektif olmakta fayda var. 

Teşekkür ederim güzel yorumuna
Sevgiler/ Rune
10 Ocak 2024, 22.32
Önerdiğin kitap 600 sayfalık derin bir kitapmış ve içerik bilgisi konuyla çok ilgili. Önerin için teşekkür ederim Rune.
11 Ocak 2024, 13.26
Gelecek için plan yapan insan; gelecek korkuları yazılar, tartışmalar sürüyor eko sistem, savaş, yapay zeka ırt zurt derken biri de çıkıp DÜNYANYANIN Kendi gelecek planları var diyecek dediler de ve hakikaten insan bir piyon dünya için.

Yerçekimi ; depremler, toprak Kayması, yeraltı suyunun tüketilmesi vs.. Dünya yörüngesinden kayıyor bu hız ile devam ederse güneş çevresindeki sürati azalıp smile Resmi daha yavaşlaması ve bizim güneş çevresinin 359 günde biten bu yolculuk 425 günün üstüne çıkması hesaplanırken. Biride çıkıp ooo yaşadık sayısal olarak yıllar uzayacak yaşlanma azalacak dermi der vallahi... Milankoviç döngüleri denilen hesaplama ile smile Resmi Eliptik Yörünge kayması ile güneşe yaklaşım işte tüm sebepler doğayı mevsimleri değiştiriyor.. 
Tüm araştırmalar uzaylıları bilmem ama smile Resmi yıldız konumları, dünya eksen kayması, Doğal radyasyon kaynaklarının toprak ve güneş  + galaksilerden, atmosfer içindeki atomlarla etkileşerek gama radyasyonu olarak dünyaya gelen kozmik ışınlar. İnsan tarafından yapılan elektromanyetik kirlilik(elektrosmog). Baktık inceledik az az dedik zararsız dedik ama insani etkileri açık ve çoğalıyor...Artık bilim nasıl düzeltilecek diye uğraşmıyor. ( bu görmediğimiz parçacıklar DNA'yı etkiliyor herşeyi ile ) Açıklarsak  __ genel keyifsizlik, boyunda sertlik , hafıza kaybı, baş ağrısı, kalp atışında ve kan kimyasında değişime uğratma oluşuyor.__sonuçları kesinleşmiş. 
Yani Beslenme, hava, çevre faktörleri dolu dizgin insanı hasta etmeye beden+ zihinsel bozmaya devam ediyor... Bozmaya mi ? dedin alp derseniz evet.smile Resmi
Bozmaya dedim... İşte burada senin de değin gibi insan davranışlarını aşırı değişim gösteriyor. Tabii ki herşeyin bunlara bağlamayalım. Şu robotlaşma, aşırı sinirlilik halleri, nefret ve türlü hastalıkların çoğalması minik minik etkileniyor... Zaten insan bir doyumsuzluk, aç gözlülük, kibir taşıyıcısı, pohpohlama meraklısı , birde hırs bunların toplamı ise güce göre bilgi, mevki, çevreyi ele aldığında istediği ķötü nöronların ateşlenmeyi seçiyor. 
Şu sözü çok severim ( Dünya nüfusu artıyor ama insan azalıyor. ) Nettt....
Bilgi, ilgi, çalışma, öğrenme azalıyor yerine kötü davranış biçimleri alıyor. Yani insan insanlıktan çıkıyor. ( misal Köpek havladığı zaman doğaldır. İnsanlar havlıyor ama ) Öğrendikçe de biz yeni isimler yeni teşhisler koyuyoruz.
Şunu ekleyeyim örnek; öğrenciler ödevlerini eskiden kopya çekerdi şimdi yapay zekaya yaptırıyorlar. Tez yazanlar tezlerini yapay zekanın düzeltmesi ile bitiriyor gibi.  Böyle de olunca ileriye eğitimsiz diplomalılar ordusu yetişiyor. Birde eğitimsizler var. Topla gitti dünyanın %98 kalan %2 artık ne bulur ne icat ederse..  Kolay olan şeyleri sevenler çoğunlukta işte o zaman ateşlemenyen iyi nöronlar uslu uslu duruyor demek.

Kainat ahh evren herşeyin cevabını verse ne zevki kalır yaşamın güzel olan gizemdir ve insan olmanın tadı da öğrenmektir bence.... 
Sokrates' e göre "insan zihni doğuştan bilgiye sahiptir ve doğru bilgi akla dayalıdır." Der.. Hadi gel de inanma...
 Ve "sorgulanmamiş yaşam yaşamaya değmez" demiş.

Varız yaaa varız et + kemik olarak + neyin varsa, kim kimden fazla, kader mi derken kafayı sıyırmayalım. Gerisi Dünyanın planı zaten piyonuz piyon smile Resmi inanırsan ama inan...
Konuyu azcık dağıttım sonuç umarım anlaşılır olmuştur. Sana ödev çıktısmile Resmi Emeğine sağlık bekliyorum smile Resmi zorlama beni dinozlardan başlamayayımsmile Resmi offf her kelime bende uçuyor yaa biri beni durdursun smile Resmi saygılar efemmmmsmile Resmi
11 Ocak 2024, 13.32
Şunu da eklenmem gerek yapay zeka  robot konusunu sonraya bırakalım  çünkü  doğal değişimler onları etkilemiyorsmile Resmismile Resmi 
11 Ocak 2024, 20.39
Sevgili CoMe_0N_THeN,
Aynen 600 sayfacık :)  rica ederim ne demek.


Sevgili Alp, Alp, Alp
Bakıyorum da performansın düşmüş, senden en az 2 sayfa beklerdim, malum ilgini çeken konular :)

Biliyorsun ilk canlılık suda başlamış nedeni ise güneşin zararlı ışınlarından suyun koruması. Neyse o konulara hiç değinmeyeceğim :) girersem çıkış yolunu bulamayabilirim.

Açıkçası dünya güneşe mi yaklaşır, ozon tabakası mı delinir, bir göktaşı mı çarpar, güneşin hidrojen tepkimeleri mi biter, enerjisi mi tükenir, uzaylılar mı gelir vallahi o kısımlarla bilim insanları ilgilensin. Ne demiş Epiktetos, “Tanrım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için kuvvet; değiştirebileceğim şeyler için cesaret ve bu ikisini birbirinden ayırmak için akıl ver.” Niye vermemiş bazılarına orası tartışılır, yeterince dua etmemişlerdir belki : )

Eski filozofları severim, hele ki mö ise tadına doyum olmaz, insan hep aynı insan ne de olmasa  hiçbir şey değişmedi,  o zamanlar dünyayı bozmaya çok fazla  imkanları yokmuş yapamamışlar ama şimdi dediğin gibi herşey çok kolaylaştı. Oturduğun yerden tüm dünya ile lak lak bile yapabiliyorsun :) gereksiz sözlerle bile dünyayı kirletiyorsun.

Her neyse benim bak kısa yol bir çözümüm var. Dünya nüfusu olmuş 8 milyar, bu kadar insan buraya fazla, malum alan dar tek bir dünya var, sığışıp sıkışamıyoruz doğaya alan bırakamıyoruz. Şu üremenin  de zaten bir türlü önüne geçemediler daha doğrusu geçmek de istemediler çünkü her  birey kapitalizmin tüketicisi konumuda, yürüyen para makinaları, ama ayağını sürüdüğü her yerde de karbon ayak izini bırakıyor. En güzeli Anne -Baba ehliyeti verelim, verirkende epey bir testten geçirelim ---  kolay öfkeleniyor mu, bilinç düzeyi yeterli mi, sevgisini verebilecek mi gibi gibi çok madde eklenir. Bazı konularda dersten kalırsa  kursa gitsinler :) Açıkçası bu kadar özgürce insanların çocuk yapmalarına karşıyım. Her konuda özgürlük iyi olmayabiliyor, kurallar olmalı. Hepimizin de biraz ayarı olmalı canım, nasıl ki yazıda dengeden bahsettim , iki ayak üzerinde dengede durabilmeliyiz.

Tşkler güzel yorumuna keyifle bir solukta takılmadan okudum.
Sevgiler/ Rune
12 Ocak 2024, 12.19
Rune Genen SU dedin ama yapma smile Resmi bunu başa sararız CİCİ DÜNYAMIZIsmile Resmi Bekle o zaman gelecek Timsahımsı fosil kafaların kısa özeti smile Resmi  
12 Ocak 2024, 13.12
Houston konuşuyor Tamam Beklemedeyim merkez :) Ama ne kadar beklerim bilemiyorum çabuk ol. Zira sıkılıyorum canım hep aynı terane, biraz dünyamızı renklendir.
14 Ocak 2024, 11.01
Senin şu aile planlaması işine de katılmıyorum  rune ne öyle be smile Resmi bu konuda bir kaç film var. Yetersiz su, besin kıyamet teorileri ama 1.2 gibi sınır gelebilir.. Eğitimsiz insanlar çok çocuk yapar o zaman eğitim şart. Eğitim eğitim başka yolu yok.
 Ekonomi ve devletler açısından da haksız bir masraf.
Çalışan karı koca 1.2 çocukları varsa 4 kişilik bi aile ekonomiye hem girdi hem çıktı yapar her masrafi alırsak içine.. Çalışan bir baba 5.6 çocuk yaparsa bu hesabı yapmayayım. Çocuğu az olan yada hiç olmayan kesimden masrafları karşılar sağlık, Eğitim v.s ile .. 2ci yorum. saygılar efemmsmile Resmi
14 Ocak 2024, 14.29
Dinozor çağınindan geriye kalan minyatür dinozor canlıları hala mevcut bir kısmı kanatlı ve en nefret ettiğim hayvan Timsah işte dinozor neslinden dir.. 
Fosilleşmiş dinozorlara petrol diyenler hala mevcutken asıl petrolun okyanus tabanında oluştuğunu bilmem söylesem mi smile Resmi çok uzun mevzu herkese kendi öğrensin dimismile Resmi....

Timsahımsı fosil kafalar derken de hala kendini dinozor zanneden, bilmeden biliyorum diyen. O süper zekaları ile eşsiz kibiri olan insan hatta mevkilerini de bu yüzden kullanan kesimine diyorum.. 
     Bir bilgi ; ( okyanus dibinde yeni keşfedilen parazitler beyin hücrelerini komutunu ele alıyor ve çok iğrençlersmile Resmi derine detaya dalmadan kısaca; insanlara bulaşmış birde parazit ve insan) smile Resmi... 3 cü yolayışım  yorumu nedense?   olur bu sefer inşallahsmile Resmi 
14 Ocak 2024, 18.23
Alp;) Biri seni durdursun. Niye katılmadığını anlamadım aynı konuya gelmissin sanki, Dünya nufüsu son yirmibeş yılda çok ciddi bir şekilde arttı, konfor alanındaki farelerin üremesi gibi parazit gibi dünya yüzeyine yayıldık, Japonlar ürettikleri her şeyi doğadan ödünç aldılarını söylerler ve bu yüzden aslında teknoloji üretseler de evlerinde pek kullanmazlar. Evet biz sonuçta her şeyi doğadan alıyoruz,  daha çok insan daha çok doğadan çalmak demek, daha çok ev, daha çok araba, daha çok yiyecek, daha çok kıyafet vs vs Bu da dünyayı kirletmek demek. Doğanın ormanlara, hayvan türlerine, temiz su kaynaklarına  ihtiyacı var yani kapalı döngü bir ekosistemde bir tür fazla ürerse denge bozulur kaldı ki insan en çok doğaya zarar veren tür çünkü biriktirme huyu da var. Huyu kurusun inşallah :)
Eğitim konusunu da zaten ifade ettiğimi düşünüyorum yorumumda, bilgisel eğitim harici duygusal eğitim de şart. Her şey akılla olmuyor, kalp gözümüzün de açık olması gerek.
Dinazorlara gelince bir göktaşı nesillerini tüketti diyorlar doğru mu :) diye sormayacağım yeter da yoruma kapıyorum bak artık yazıyı :) Tesla gibi bir adam varken niye bu fosil yakıtlara meyledilmiş işte sana bir konu daha.



Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın