gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Bir umudum var, Bir de heyecanım...

12 Şubat 2024, 12.39
A- A+

İlkokul; hayatta toplumla tanışma, ortaokul; toplumla çatışma, lise; gelecek kaygısıyla harala gürele bir çalışma, üniversite; vakit varken eğlenelim coşalım, iş hayatı; daha çok, hep daha çok kazanalım harcayalım, emeklilik; ayaklarımızı uzatalım artık bir mola vermek lazım…

Aslında en güzel en verimli ve en  üretken çağlarımız 40-60 yaş arası, bu yaşlarında bir de emekliysen değmesinler keyfine,  artık benliğimizi doyurmuş, yapmak istediğimiz birçok şeyi yapmış, hayallerimizin bir bölümünü gerçekleştirmiş,  hayattan beklentilerimizi almış bireyler olarak etrafımıza, topluma, bir başkasına ne verebilirim,  başkası için ne yapabilirim diye bildiğimiz ve gücümüz varken yapabildiğimiz yıllar.
Elbette parasal bir sıkıntın ya da hastalık yoksa :( Bu ülkede emeklilikte bile rahat yok ama konuyu dağıtmayalım.

Her zaman derim önce bardak dolacak sonra taşacak, artık kendi benliğini yeterince doğurduğuna göre, herkesin diline pelesenk olmuş egonu yeterince okşadığına göre, rölatif gözünü açıp başkasına pragmatist olabilirsin. Bu dediklerim hayatının tüm çağlarını dolu dolu yaşamış biri için geçerli.  Bir şeyler hep eksik kalmışsa, aklında kalmışsa, geçmişin hala günündeyse, olağandır ki ilk hedefin yaşayamadıklarını yaşamaktır.

İşte tam da yaş 35 yolun yarısını geçmiş, 45 leri aşmış artık 50'sine doğru merdiveni dayamış  olan benin durumu. Ne yapabilirim ve kimin için yapmalıyım?  Ufak tefek yapılanları saymıyorum, kendimizi adayarak yaptıklarımızdan bahsediyorum. Yoksa herkes hayatı boyunca bir başkası için bir şeyler yapmıştır. Ayrıca iyiliğin düşünülmeden yapılmasını da hiç onaylamıyorum. İyilik yapayım denize atayım, yok öyle bir dünya…. O denize attığın iyilik, ya denizi kirtetiyorsa… ?

İnsan düşünen bir canlıysa o zaman yaptığı iyiliğin gerçekten birinin ya da bir şeylerin faydasına mı dokunacağını düşünecek, hesaplayacak, ona göre yapacak. Yoksa senin iyi diye ve iyi niyetle yaptıkların bir başkasının kötülüğüne neden olabilir. Şimdi senin bu tetiklediğin iyilik hareketinin sonucu doğan kötülükten kim mesul olacak? Bence bizzat sen sorumlusun.

Misal, bir dilenciye para verdin, ayyaşın tekiydi bilmiyordun, gitti şarabını aldı,  içti içti coştu kafası attı, daha önce husumetli olduğu birini öldürdü. Eeee senin iyi niyetine ne oldu?  Sebep oldun, katil oldun. Ben parayı vereyim vicdanımı rahatlayayım, gerisini de Takdiri ilahiye mi bırakayım diyeceksin…
Tanımadığın insanlara iyilik yapılmaz çünkü iyiliğin hedefine ulaşıp ulaşmadığını bilemezsin.
Daha doğrusu nerelere ulaşacağını kestiremezsin. Bu pencereden bakınca iyilik büyük bir sorumluluk  doğuruyor.

Bu aralar aylak bir emekli olduğumdan : ) bol bol vaktim var. Gündüz kuşağı tv programlarını kulaktan dolma biliyorken bizzat izleme şansım mı diyelim, şanssızlığımı diyelim,  oldu. Tabiki sıkı bir takipçisi asla olamam. Topluma korku salarak, korkuyu besleyerek insanları sindiren sürekli hayatın olumsuzluklarına kanalize ederek kara büyü yaptıran programlar olarak görüyorum bir çoğunu. Korktuğum başıma geldi deriz, sürekli düşünce üretmek o düşüncenin olma olasılığını arttırır.

Kayıplar, kaçırılanlar, öldürülenler, taciz edilenler vs vs yurdumun insan manzaraları, sonuçta bizim etrafımızda yoklarsa  bile varlar.  Bir anne nasıl bir çaresizlikle kendi çocuğunun amcasının oğluyla zorla evlendirip üzerine bir de diğer amca oğullarının taciz etmesine göz yumulabilir. Nasıl bir evde 20 kişi kalınır ve tüm yaşananlara kaderine razı olacaksın denilebilir. O anne de belli ki aynı şeyleri yaşamış ve kendi kaderine razı olmuş,  bildiği bu ve öğrettiği bu. Kız da haliyle kaçmış, ama kime kaçmış başka bir erkeğe... Sanırım hiç bari bir kişi taciz eder diye düşündü ya ne yapsındı? insan kendi ailesine yaslanamıyorsa kime yaslanabilir?  Kadın sığınma evleri, vakıfları, dernekleri var diyeceksiniz bunlara gidebilirdi. Açıkçası bu derneklerdeki yaşamı tam olarak  bilmiyorum,  ama yine de insanın kendi evindeki konforu sağlamadıkları kesin.  Ayaklarını uzatıp bir film açıp karşısında tek başına oturup çekirdek çitleyebilecek misin? hiç sanmam…Ancak kısa bir süreliğine başını sokacak yol gösterecek bir yer sadece.  Devlet kurumları ise daha vahim durumda kadın sığınma evleri var ama kimseye hayrı yok.  Aslında devletin sadece kadın da değil tüm cocuk, erkeklere sahip çıkması lazım. Öyle laf ola beri gele bir sahiplik değil, bildiğin hayatta desteksiz kalan insanlara bir aile ortamında yaşayacağı hayatı sağlaması gerekiyor, hem konfor olarak, hem mental olarak.

Rezidans tarzında çeşit çeşit evler olsa, düzenli eğitim ve seminerler verilse, süresiz olsa, koşulsuz olsa, kendi ayakları üzerinde durana kadar olsa, bir odaya tıkılmış ranzalarda değil,  suçla bakan gözler arasında değil 1 arta 1 , 2 artı 1 , 3 artı 1 duruma göre , zorda kalan aileye göre,  her tür seçenek olsa. İstenirse yapılamayacak bir şey değil, bu toplumun refahını artırmak istiyorsan  gencine, çocuğuna , yaşlısına sahip çıkmalısın, kimse kendini yalnız hissetmemeli, kimse kimseye muhtaç olmamalı, eğer bunu devletler sağlayabilirse sanırım onbeş gömlek üstün bir seviyeye gelir dünya.

Halil Cibran'ın bir lafı var çok severim “ Ne bir katilden üstünsün ne de bir ermişten aşağı “
Bu dünyada zorluk, açlık, yoksulluk çeken,  şiddet gören ve her katilden biz sorumluyuz. Dilencilik varsa dilendiren biziz, dilenmesine göz yuman, neden olan,
Hiçbir katilden üstün değiliz, katil olabilirdik, her an katil olabiliriz…
Hatta dolaylı olarak aslında hepimiz katiliz.

Freud un tezine  göre insan doğduğunda boş bir levhadır, üzerine ne yazarsan o olur,  tam olarak böyle olmasa da her çocuk temiz bir beyindir, genetik miras denen atalarımızdan aktarılan mirasımız olsa da her dna,  rna tarafından okunmadıkça aktif olmaz, yani örnek sülalede göğüs kanseri var, sana da genlerle aktarıldı ama bu gen rna tarafından okunmadıkça bir virüs gibi, kapallı bir kutu gibi öylece sadece  bedeninde durur. Tüm karakter özellikleri için de bu geçerlidir.  Onları okuyan bizleriz. Bir nevi seçimle kaderimizi çizen de…
Bir yazımda demiştim “ Çünkü sen sadece bir seçiminsin”

Çocuklar bir gen havuzuna sahiptir ama hangi genlerin aktive edileceğine karar veren yaşanmışlıklar, deneyimler, öğrenimler, kazanımlar, kaybedişler, düşüncelerdir. Binbir türlü olasılık varken Kim olacağımızı dışsal ve içsel etkenler belirler. Böyleyken belli bir kalıba girmiş, belli bir yaşa gelmiş  birilerine mi daha faydalı olabilirsin yoksa yolun başında olan çocuklara mı.? O yüzden kendi adıma madem hayatımın bu döneminde birilerine faydam dokunacak zamanım, vaktim ve gücüm var, en güzeli kimsesiz çocuklara faydalı olmak diye düşünüyorum. İşin detaylarını artık içine girdikçe şekillendireceğim, umarım bu düzende birilerine faydam dokunabilir, bir umudum var, bir de heyecanım.

Neden mi,

Herkes denk gelmiştir, arabanın yanına yanaşıp, selpak mendil, su vs satan çocuklar Çoğumuz almıştır da, ama ben almam, düşünürüm… Alsam o çocuğa faydası olacak mı, gidecek parayı ailesine verecek yine onun hayrına olmayacak, çocuklarının hayrını düşünselerdi o yaşta gelir kaynağı olarak görmek yerine oynamalarına ve okumalarına izin verirlerdi…

 Ben de bir sürü çocuk kitabı aldım, İlham verici kitapları özenle seçtim.  Bana selpak mendil uzatanlara -ben senden birşey almayacağım ama sana birşey vereceğim, bir hediye dedim, olur mu, okur musun  dedim, şaşırarak gülümserken kitapları gören bazı çocuklar sevindi, bazısı umursamaz göründü ama hepsi elini uzattı.  Bir tanesini hele hiç unutmuyorum.
Tam kitabı uzatırken yeşil ışık yandı, trafiği altüst etmemek için ilerlemek durumunda kaldım,  ışığı geçtikten hemen sonra sağa çekip durduğumda çocuk arkadan koşarak arabaya yetişti :) Elbette okurum abla dedi,  kardeşime de okurum dedi ve gülerek elini uzattı poşetine kitabını attı. Ayaklarını sağa sola kontrolsüz ata ata koşarak uzaklaşırken,  poşeti sağa sola şekilsiz salınırken sevinci vücuduna çoktan yerleşmişti.

Ah İşte o kitabı almak ve okumak için arabanın arkasından koşturan çocuk benim umudum.
O gülen gözlerindeki sevinç benim heyecanım.
Ve  bir umudum var, bir de heyecanım değişim için gönüllü olduğum.



Not: Sevgili Aziz Nesin'i saygıyla anıyorum. O iyiliğin nasıl yapılacağını bilen nadir insanlardandı.  Kimsesiz çocuklar vakfında yüzlerce çocuk okudu, ayakları üzerinde durdu hayata karıştı.  İyi ki senin gibi güzel insanlar bu dünyadan gelip geçiyorlar.

YORUMLAR

26 Şubat 2024, 10.55
Son olarak birkaç şey daha söyleyelerek bu filmi "the end" yapmak istiyorum. comming soon kısmını da size bırakıyorum :) Filmi izleyenler umarım keyif almışlardır başrolde siz ve ben varız, kimi de aman ne saçma sapan gereksiz konuşmaya başladılar demiştir sıkılıp izlemeyenler de olmuştur.

47 yaşına gelmiş bilgi ve tecrübesi olan biri olarak aman da ne masum, saf düşüncelerin varmış aman da ne şirinmişsin tarzındaki yaptığınız yorumdaki üslubunuz bana saygısızlıksıztır, öncelikle bunu belirteyim.  Fikir fikirden üstündür evet ama bir fikriniz olmadığını da belirtmişsiniz nihayetinde ee yani buraya neyi paylaşmaya geldiniz ." kitabı satarak paraya dönüştürülebilirler ön görüsünü "  insanlar kitap çıkartıyorlar satamıyorlar, bir sürü reklama para harcamalarına rağmen. O kitabı kime nasıl okutacak 1 tlyi verirken bile artık bu toplum düşünür oldu. Her neyse bu öngörünüz üzerine siz kafa yorarsınız.
çözüm hakkında birşey bildiğimi iddia etmedim demissiniz en bildiğiniz ağız dalaşı konusunda maşallah ne güzel satırlar döktürmüssünüz.

Bu platformda şahsıma saygısızlık yapılmasına izin verecek değilim, üzerinize fazla alınıyorsunuz  demişsiniz ama şükür ki okuduğumu anlayacak kapasitem var, 700 civarı kitap arşivi olan biriyim çoğu felsefe, psikoloji, fizik, quantum bilim içerikli ..Her neyse bu kısım da filmin reklamlar kısmı olsun diyelim :)

Kendinime salak demişim hunharca eleştirmişim :) siz bana erkeksiniz deseniz ne olacak kadın olduktan sonra, kendime salak desem ne olacak yani :) Kendiyle barışık biriyim şükür ki, olmayan şeylere alınacak değilim.

Buraya pohpohlanmaya ve yerilmeye gelmedim demişim, niye geldiniz demissiniz Düz mantık, öyle değilse böyledir.
Buraya yazmamın amacı düşüncelerimi, fikirlerimi paylaşmak bu kadar basit bir amaç. Aynı şekilde yorumlarda değişik fikirler çıkarak çoğaltabilirmiyiz derdindeyim.  Ne garip bir ironi oldu gamyun yönetime kızmıştım kural koymuyorsunuz, saygısızca yorumları onaylıyorsunuz diye ama şimdi kendimle çelişip halklar nasıl yönetilmek istiyorlarsa öyle yönetilirler de diyebiliyorum :) sopanın iki ucu vardır.

ee son olarak da Eleanor Roosevelt  bir sözünü paylaşayım. "Küçük insanlar kişileri, orta halliler olayları, büyük insanlar ise fikirleri konuşur"

Fazla mesai yapmaya gerek yok.






26 Şubat 2024, 18.26
Rune sokak çocukları var birde bu çocukları duygu sömürüsü ile ticari amaçlarından kullananlar. Sistem diyoruz sitem buna izin vermese de göz yumanlar ile dolu. Kanunu var yasası var kuralı var var da var ama uyan ? . 
 Şunu görüyoruz ben koydum kuralı, yasayı sen UYACAKSIN ama ben MUHAFIM bu sorumluktan smile Resmi uzatmadan kısacası bu.. Yancilar, yandaşlar, fanatikle... O sokak satıcıları ile ilgilenmesi gereken Belediyeler polis sadece bakar ailesi olmayanin tespit ederse o zaman devlet korumasına alınır... Bir ton evrak işi der gözünü kapar bazen. 
 Her düşünce hayata iyi yönde geçirmiş yada geçilecek olması için ümitdir. Hani karınca misali çok severim o sözü de. Bir damla ile orman yangını sönmez ama ne TARAFTA olduğum belli olsun... BİZ siteme, kötülere, kalbi buz tutmuş olanlara İNAT o bir damlayı taşiyalim İYİLER tarafında kalalımsmile Resmi smile Resmi 
26 Şubat 2024, 20.38

Etkilendim. Çok başarılı                                                                                                                           
27 Şubat 2024, 11.17
Hgdin Alp smile Resmi, aynen bu ayrımı başta yapman iyi olmuş ailesi olan ama sokakta satıcılık yaparak eve maddi  destek olmaya çalışan çocuklarla, ailesi olmayan birileri tarafından ticari amaçla kullanılan çocuklar.

 Malesef ki ahbabınla işleri yürüttüğün, tanıdığın yoksa hakkını bile arayamadığın bir duruma iyice evrildik. Bu durum da heryere sirayet etti, biz bile neredeyse kanıksadık.
Ben değişimin toplumdan bireye değil, bireyden topluma olduğunu düşünenlerdenim. Toplum okyanussa bizler de birer damlayız. O her damla o okyanustan ayrılıp, coşkusuyla sıçrayıp farkındalık kazanmadıkça , okyanusa bitişik duran bilinçsiz bir insan parçacığı olacaktır.



 
28 Şubat 2024, 12.28
Rune İtiraz mi dersin, farkı görüşmü yada tam demek istediğim bu mu, dersin bilemem şimdiden söyleyeyim..
Okyanusta birer damlayız dedin kabul sıçrama dedin milyarlarca damla sıçraması düşündüm de yağmur olur beaa smile Resmi ... Şaka bir yana yıl 2024 senin ifaden ile bizden önce de binlerce damla sıçramış ve bana göre zaten bir yerlere farkındalık koymuşlar bunlar dernek, vakıf adları altında. Sokak çocuklarını koruma derneği, konuyla alakası olan bu ama dahası dersen bilinen lösev, tema, otizimler, her tür engelliler hatta Kızılay, Yeşilay say say her konuda varlar. Tabii gene nereye geldik o sıçrayan damlalar bu derneklere destek vermesine lafta, sözde değil tabii ki gerçek anlamda maddi ve manevi destek. Bu derneklerin farkı organizasyonları var mesela bir keresinde otizimliler için boğaz köprüsünü koşarak geçmiştim otizimliler ve aileleri ile beraber çok güzel bir gündü. 
Tema ve otizimliere sürekli doğum günü, özel gün için hep bağış hediyesi alırım mesaj atarım. (Lafta değil gerçek)
Çok uzatmayı sevmem sadece KADIN, ERKEK, GENÇ , YAŞLI etrafını gözler ve bu derneklere destek olurlar ise bu derneklerde bilinçli ve düzgün şekilde işlerini yapar ise ki yapmalı zaten; bir yerde sorunlar azalır ve diğer sorunlara zaman kalır diye düşünüyorum. Senin bireysel hareketinde çok güzel git bunu bir dernek ile paylaş yaygınlaştırılması için.. Ama önce Seni de Yeşilay derneğine üye yapalım mı? smile Resmi smile Resmi ;)))...Tamam tamam sustum ;)).. smile Resmi smile Resmi
28 Şubat 2024, 15.03
Alp alp alp :) yahu nasıl bir imajım oldu ki eleştiriye gelemiyorum gibi anlaşılıyor, sen de mi yoksa çekinerek yazıyorsun,  saygı çerçevesinde her türlü eleştiriyi alır başımın üzerine koyarım :) mantıklıysa da kabul ederim değil se de itiraz ederim.

Damlayla ilgili mevzu, damla okyanustan sıçrayacak ki okyanusun farkına varsın, birçok damla sıçrarsa yağmur değil de dalga olur, tusunami olur :) domino etkisi olur gibi gibi...

Dernek, vakıflar, üyelikler bağışlarla ilgili de konuya açıkçası çok sıcak bakamıyorum, yüzde doksan kafama yatıyorsa yaptıkları işler, yüzde on yatmıyorsa o yüzden onu kabul etmek durumda kalacağım için, ayrıca dediğin gibi herkesin işini düzgün yapıp yapmadığını bilemiyorsun. Bu devirde de hiçbirine güvenim kalmadı. O yüzdendir ki zaten bireysel yardımda bulunmak bana daha doğru geliyor ve yardımlarımı bu şekilde yapıyorum.

Misal Bu büyük akdeniz,ege  yangınlarında tema vakfına bağış yapmıştım, maddi olarak fidan ekilmesi vs için. Benim babam Orman mühendisi, sonrasında bu konuyu hem kendisiyle konuştum hem de ilgili içerikleri araştırdım konuyu bilenleri dinledim ve saçma birşey yaptığıma karar verdim.

Birincisi Orman Bölge müdürlüklerinin zaten fidan sıkıntısı yok, ikincisi ağaçlandırılacak bölgeyi belirleyen devletin yetkili kurumları,  öyle tema gidip kafasına göre ağaç dikemiyor, üçüncüsü yangın çıkan yerler genelde kızıl çam ağaçlarının olduğu bölgelerdi, bu çam ağaçları üzerindeki yanmamış kozalaklar 7 sene içinde tohumlarını canlı tutabiliyor, ya da yere düşmüş ama yanmamış kozalaklar , sonrasında sıcağın da etkisiyle yangın sonrası bu yanmayan kozalaklar açılıp tohuma dönüşüyor. Hiçbir şey yapılmasa bile bu açılan tohumlar o bölgenin tekrardan yeşillenmesini sağlıyor, rüzgarın etkisiyle de tohumlar yayılıyor, yani zaten bu durum varken de gidip kimse yangın bölgesine  fidan falan ekmiyor saçma çünkü doğa kendini yeniliyor, orman bakanlığı da zaten böyle birşeye izin vermiyor. 2 sene içerisinde arazi kendini doğal yollardan toparlıyor , hiçbirşey de yapılmasına gerek yok. velasıl kelam bizim bağışa ne oldu bilmiyorum :))) nereye ne diktiler acep :)))


28 Şubat 2024, 15.58
Bak kızdım şimdismile Resmi.. Bir deniz damlası sıçrar ise tamam dalga olur geri döner, ne değişti hiç... Benim kastettim ise sıçramış damla manası başka bir yerde fark yaratması. Yoksa zıplayıp zıplayıp geri düştükten sonra spor mu yapacaklarsmile Resmi.smile Resmismile Resmi cok kızıdım bak ... Seni üye yapalım dedim Yeşilay derneğini es geçmişsin yakaladımsmile Resmi..
 En önemlisi Tema etme bunu bizde biliyoruz ormanlardan kozalak toplamak yasak mesela yenilenmesi için ormanın. Ama olay doğanın kendi kendine oluşması olsa kimse ellemese orman arazileri imara açılmasay dı dı dı dı sayarım.
Toprak dedem benim Atatürk'ten sonra en saygı duyduğum sevdiğim kişi... TEMA yanmış ormanları da bakıma alır yenilenmesine orman bakanlığı ile ortak projelerde yardım eder.. AMA asıl çorak arazi, dağ ,tepe ağaç olmayan yerlere orman yapması ( Bakınız smile Resmi hatıra ormanları ).. Ve ormanlar biyolojik çeşitlilik ile arazi, hava, su şartlarına göre orman mühendisleri ve tüm paydaş konu uzmanları ile yapılır gene.. AYRICA geleceğin çocuklarına da eğitimler veriler. Dahası çok ve senin Yardım illa bir yerde faydalı olmuştur diyeyim...
 İşte asıl konu bu... GÜVENMEMEK evet çok hırsızlar, sömürü var ama buna da biz müsaade ediyoruz. Kendimiz geri çekerek ucundan tutmadığımız bir konuda tabiri caiz ise ortalığı çakallara bırakıyoruz...  Oysa ASLANIN olduğu  yerde çakallar olmaz.. dedim gitti smile Resmi 
28 Şubat 2024, 17.29
:) Güzel demişsin Alp Aslanın olduğu yerde çakallar olmaz wuwww  takdir ettim şimdi, o aslan ormanda doğal ortamında olursa gürler, yoksa kafes içinde gürlese anca kendi kendinin kafasını şişirir :)
Aynen aynen benim bağışı hatıra ormanına diktiler...
Ben  zaten yazıda belirttiğim  gibi direk yardım yapmayı düşündüğüm yere gideceğim, bakalım bakalım gürleyebiliyor muyuz, ortam nasıl, bir şeyler yapılabiliyor mu, yoksa elimi çektiğim yok merak etme sen...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın