Kendinle Sınanırsın…
15 Şubat 2024, 13.44 A- A+
Şiddetle savunduklarımız; en zayıf ve vurulmaya müsait tarafımızdır esasen. Zaaf dediğimiz şey veya yumuşak karın veya kırmızı çizgi veya bam teli vs. Abartı, kabartı ne derseniz deyin, yüzeyinizin üzerinde fazla bombeli duran çıkıntılar; kesilmeye, kırpılmaya, törpülenmeye ve bu şekilde kullanışlı hale getirilmeye aday kılabilir sizi arayan gözler için. Zaten eksik yaratılmış olan insan, ki bence en büyük eksiğimiz ve bizi zayıflatan hasletimiz olan zaafı radikallikle katmerleyince, vurulmamız pek bir kolay oluyor.
Adanmışlık, fanatizm, radikallik, hatta dozu kaçan idealizm bile insana zarar vericidir bence. (Elbette düşünebilen her insanın bir hayat görüşü olacak, söz ettiğim bu değil) Yukarıda anlattığım hedefe konma ihtimalinin yanında, görüş bulanıklığı da yaratıyor bu durum. Bir konuda yargıya varmak için, illa o koridordan, yani adanmışlığınızın koridorundan geçmek zorundasınızdır. Koridorun sonundaki pencereden gördüğünüz, ancak o pencereden görünebilen, hayat görüşünüz haline getirdiğiniz ideoloji veya inançtan arta kalan kadardır. Yani; yansız olamazsınız, duru bakamazsınız, objektif olamazsınız. Kimse hayatının merkezine mutlak geçilmesi gereken bir koridoru koymamalı bu yüzden.
Mesela “asla yapmam” dediklerimizi düşünelim. Öldüresiye kınadıklarımızı, aldatıldıkları için küçümsediklerimizi, başına gelen -bize göre- ufacık bir sorunun içinde çırpınıp çıkış yolunu bildiği halde o yola girmeye cesaret edemeyenleri vs. vs. Deşilince hepsinin altından zaaf çıkar. Onların zaafları, bizimkilere benzemiyor diye kınarız aslında. “Her insan, gerekli şartlar oluştuğunda cinayet işler” gibi gerçek dışı bir saçmalığı da savunmuyorum elbette. Tecavüzcünün “kadın çok tahrik ediciydi” deyip mağdurun fotoğrafını göstermesi üzerine; diğer erkeklerin “vay kadına bak ilik ilik!, biz olsak biz de tecavüz ederdik” demesi gibi bir şey. 7drnktüıearnhmk ;)
Hani “Kimse sınanmadığı günahın masumu değil” demiş antik bir filozof. Çok şık söz, çok da mantıklı görünüyor ilk bakışta ama ilk bakışta. Son bakışta hala çok şık ama çok mantıklı değil. Çünkü hiçbirimiz doğum ve ölüm arasında bire bir aynı noktalara basmıyoruz ve yüzden hiçbirimiz aynı değiliz; ki yaratıcının insana bahşettiklerinin -tatlıacı- bence en güzeli. Yani her insanının başına gelen durum karşısında asla yapmayacağı, gayet rahat yapabileceği şeyler mutlaka vardır. Bununla beraber, radikalize olmuş bir kafanın farkında bile olmadan ve hatta iyi niyetle imza attığı akıl almaz şeyler de olabilir. Bir insanın, asla yapmayacağı şeylerin masumiyet diploması için illa sınanması gerekmiyor ama. Suçsuzluk karinesi denen bir şey var, hatta ‘ceset yoksa suç da yok’ var. Sözü “Kimse, sınanmadığı günahın suçlusu değil” diye değillesek mesela daha adil olmaz mı. En ufacık bir zaafımızın olmadığını bildiğimiz bir konuda, neden potansiyel günahkar ilan ediliyoruz ki. Evet keselim, dallandı budaklandı :)
Sonuç olarak; zaaf, insana düşmandır. Radikallik, zaaf üretir ve bundan yararlanır. Zaafından vurulan, benliğini kaybedip her kılığa girer ve her sıfata bürünebilir. Sonra suç kendiliğinden gelir.
----------------
Kübra dizisini izlemediyseniz izlemenizi öneririm. Zaafa-zaafla vurulmaya, yazdığım konudan alakasız olarak da inanç ihtiyacı/yozlaşması, kurumsal yozlaşmalar, hatta gelecekteki olası tehditlere dair çok şey bulacaksınız dizide. Cidden izleyin.
Kübra-kubur-kabir-kibir…..Süper!
YORUMLAR