Akıl Tutulması
01 Mart 2024, 09.41 A- A+
Tufandan hemen önce, güneş ülkesine karanlık çöktüğü evvel bir zamanda, gökyüzünün altında, yeryüzünün üstünde, cüceler, ellerini göğe uzatmış dua ederken gök Tanrıya…
Siyahını karartmak istemeyen bulutların göğü açtığı, üzerlerine yıldız yağdıran gecede,
gözleri bağlı bir kız çocuğu, geceye kurban edilirken, aydınlığın özlemine şarkılar söylenir.
Kılıcı keskin belinde gücüyle hüküm sürdüğü gecede, dileğini tutar.
Saman sarısı saçları, büyük iri gözleriyle üzerine kan sıçramış bir Melek. Beyaz bir nilüfer...Ayda ve Yerde Işığın eksikliğinde…
Dünyanın gölgelediği, ayın örtülü yüzü yavaşça açılırken intikamını, adaletin habercisine ulaştırır sessizliğin yoluyla...Çıplak ayakları ölümüne basarak ilerlerken Toprak anayı canlandırır narin dokunuşları. Kalbinin atışı, dudaklarını titretirken, nefesinden çektiği yağmurun kokusu boğazına takılır ve yutkunur…
Bir sadistin en mazoşist halini alan, eyleminin tüm topluluğu kucaklayan onuru, alkışların eşliğinde sessizliği yatıştırır. Yere yakın olanlar, Yer Tanrıya kapanır, türüne önderlik edenlerin
hiçbiri göremez ötesini…
Sadece her gün-geceyi izleyen bir aylak bilir, Cüceleri O gece uyandıran bilir, gerçeği…
Ayın Güneşle tutulduğunu…
Beş dakika sonra güzel kızın, güzel yüzünü aydınlatacağını. Dünyanın Güneşle-Ayı ayırdığı gibi, Tanrılarla- insanoğlunu ayırır elçiliğini ilan ederek!
“Savaşçı olarak görülenler, savaşa girdiklerinde, düşmanın mağlup edilmesi düşündükleri tek şeydir. Tüm duygularını ve merhamet duygularını bastırır” korkuları.
Kill Bill Filminden
Karşılarına çıkan bir masum, bir Tanrı bile olsa yatışmaları için ölümü gerekir.
Elçi, kızın ellerini arkasından kütüğe bağlarken son duasını okur. Topluluğu kutsayarak.
O gün;
Yakılan ateşi söndürmek için böyle başladı yağmur.Tufan göğü deldi, yeri deldi dolunay bir masumun yüzünü aydınlattı. Korkuyu yıkadı yüzünden…karanlığa saldı…
Gerçeği bilen bir rahip kalplere yerleştirdi ilk korkuyu…ve Medeniyeti ilk o ateşledi…
O gün;
Şanslı bir gündü…Sel olup canlarını önüne alarak gitti tüm cüceler, bir masum insan kaldı, suyun kaldırdığı kütüklerin üzerinde karanlığın kötülüğüne inat.
Çünkü insan;
“Kalbini bir tapınak, ruhunu bir sunak, aklını bir rahip yapmak için” Halil Cibran
var olmalıydı...
Dünya sonunu yazdığında, yeniden doğmalıydı..
Siyahını karartmak istemeyen bulutların göğü açtığı, üzerlerine yıldız yağdıran gecede,
gözleri bağlı bir kız çocuğu, geceye kurban edilirken, aydınlığın özlemine şarkılar söylenir.
Kılıcı keskin belinde gücüyle hüküm sürdüğü gecede, dileğini tutar.
Saman sarısı saçları, büyük iri gözleriyle üzerine kan sıçramış bir Melek. Beyaz bir nilüfer...Ayda ve Yerde Işığın eksikliğinde…
Dünyanın gölgelediği, ayın örtülü yüzü yavaşça açılırken intikamını, adaletin habercisine ulaştırır sessizliğin yoluyla...Çıplak ayakları ölümüne basarak ilerlerken Toprak anayı canlandırır narin dokunuşları. Kalbinin atışı, dudaklarını titretirken, nefesinden çektiği yağmurun kokusu boğazına takılır ve yutkunur…
Bir sadistin en mazoşist halini alan, eyleminin tüm topluluğu kucaklayan onuru, alkışların eşliğinde sessizliği yatıştırır. Yere yakın olanlar, Yer Tanrıya kapanır, türüne önderlik edenlerin
hiçbiri göremez ötesini…
Sadece her gün-geceyi izleyen bir aylak bilir, Cüceleri O gece uyandıran bilir, gerçeği…
Ayın Güneşle tutulduğunu…
Beş dakika sonra güzel kızın, güzel yüzünü aydınlatacağını. Dünyanın Güneşle-Ayı ayırdığı gibi, Tanrılarla- insanoğlunu ayırır elçiliğini ilan ederek!
“Savaşçı olarak görülenler, savaşa girdiklerinde, düşmanın mağlup edilmesi düşündükleri tek şeydir. Tüm duygularını ve merhamet duygularını bastırır” korkuları.
Kill Bill Filminden
Karşılarına çıkan bir masum, bir Tanrı bile olsa yatışmaları için ölümü gerekir.
Elçi, kızın ellerini arkasından kütüğe bağlarken son duasını okur. Topluluğu kutsayarak.
O gün;
Yakılan ateşi söndürmek için böyle başladı yağmur.Tufan göğü deldi, yeri deldi dolunay bir masumun yüzünü aydınlattı. Korkuyu yıkadı yüzünden…karanlığa saldı…
Gerçeği bilen bir rahip kalplere yerleştirdi ilk korkuyu…ve Medeniyeti ilk o ateşledi…
O gün;
Şanslı bir gündü…Sel olup canlarını önüne alarak gitti tüm cüceler, bir masum insan kaldı, suyun kaldırdığı kütüklerin üzerinde karanlığın kötülüğüne inat.
Çünkü insan;
“Kalbini bir tapınak, ruhunu bir sunak, aklını bir rahip yapmak için” Halil Cibran
var olmalıydı...
Dünya sonunu yazdığında, yeniden doğmalıydı..
not: isteyen aşağıda verdiğim linkle de okuyabilir yazıyı, eskiler bilir müzikle çooook yazılar yazıldı bu platformda...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir