EZBERBOZAN
06 Mart 2024, 22.52 A- A+
-Kemancı nerede? Ya peki dansçılar? ( High strung filminden)
" target="_blank">https://www.youtube.com/watch?v=7rMxbZP6SyU
Tokmak davula vuruldu. Derisi dövüldü, dokunulmadık yeri kalmadı. Çağrıyı duydu dansçılar, müziği gördü kemancı ve imdadına yetişti!.Şimdi gözlerini kapat ve sen de görmeye başla.
Kulaklarını tıka ve sen de dinlemeye başla. Olup biten her şey aslında dışında. Cereyan edeni kes...Elektriği kes...Şarjın nasılsa yeter bir süreliğine.
Ezberletilenlere inat yap bunu, alıştıklarına inat !. Ve en çok da en bildiğin kendine inat!. Öğrendiklerini olduğun yerde, oldurulan yerde bırak!.Çünkü yanlış ta en başındaydı. En başında kulağına fısıldanandaydı. Tarafsız gözünü aç, herşey rölatif, her şey birbirine bağlı. Sen-bana, ben-sana, biz- onlara… onlar-bize… ve hepimiz bir üst Akıla...Denge halinde, neyden çoksa, neyden az olduğuna göre değişen. Bir taraf azalırken- ötekinin arttığı sonra tersine devrildiği…
Ne eksiksin aslında; ne de yarım, ne fazlasın aslında; ne de tam, olduğun haliyle geçirgensin, azdan-çoğa, çoktan-aza…
Dışarıdan aldıklarını bir kenara bırak, nasılsa senin şeklin de şemalin de belli, dolduğunda taşacaksın, seninle olan seninle kalacak. Gerisi nasılsa çöp olacak. Kapasiten sınırlı, eskiyenleri at ki yenilerine yer açılsın.Tecrübelerini bırak ki onlar yanlıştı, onlar senin yanlışın değildi. Aslında bu sefer destedeki kartlarının hepsi kupa idi. Ne maça kızı vardı ne sinek valesi. Hepsi aslında kupanın Ası’ydı. Dayandıklarını bırak, tutunduklarını bırak, ki dik durabil.
İçindeki dansçıyı dinle, kemancıya ayak uydur. Gördüklerini dillendirme onlar senin gözlerin değildi. Duyduklarını şekillendirme onlar senin kulakların değildi. Kimi bende bir et parçası gördü, kimi bir göz rengi, kimi saçımın dalgasını, herkes bir parçamı beğendi nasılsa. Ne gören gözü kör edebilirsin, ne söylediklerini, ne duyacaklarını susturabilirsin …
Erkek gibi mi hissetmek istiyorsun!. O zaman; beni şekle sok hadi, sınırlarımı belirle, dolaşacağım yerleri söyle, giyinmem gerektiğinde söyle, soyunmam gerektiğinde söyle!.
Ne olmam gerektiğinde söyle, ne yapmam gerektiğinde söyle.
Erkek gibi mi hissetmek istiyorsun.! O zaman; onları şekle sok hadi, sınırlarını belirle, dolaşacakları yerleri belirle, ne olmaları gerektiğini söyle ve ne yapmaları gerektiğini söyle.
Düşünülen, havada sonsuza kadar asılı durabilirken, koparıp bana sundun. Başkalarının düşünceleriyle beslediğin vucudum, artık senin kemanın olsa, tellerime dokunsan da artık “Ben” çalmayacak, bir başkasının sesinin yankısını duyacaksın ve tiksineceksin.
O yüzden bırak artık beni başkalarından dinlemeyi, beni benim sesimle gör, beni benim vücudumla dinle.
Erkeğim mi olmak istiyorsun!. O zaman karşındaki Kadını gör ve söylenmeyi bırak, söylemeyi bırak. Beni öz-besininle besle...
Kadının mı olmamı istiyorsun!. O zaman beni bana bırak, neysem O olayım, O’nu sana sunayım.
Sunduğumu al ve teşekkür etmek için dudağıma bir buse kondur, kondur ki, düşünen gözlere besin, düşünen gözlere işaretin olsun ve aitliğin seninle olsun. Sonsuza kadar bedenimde yerini bulsun.
İlerlemek istemiyor muyuz?
Bilmek istemiyor muyuz?
Görmek istemiyor muyuz?
Hakikati, Hakikatin’den önce tasarlamak istemiyor muyuz!.
O zaman gören gözlere kör, duyan kulaklara sağır, söylenen sözlere geçirgen ol.
Engel olmaya çalışma duvara çarpanlar yine sana dönecek. Yine azdan-çoğa, çoktan-aza akacak...Bırak herkes kendi düşüncesini havaya hapsetsin, sen kimseninkine tutunma, kendinde ol, kendinle kal, benimle ol ve bedenimde kal.
"Mutluluk; sadece kendimize teslim olduğumuz, kendimizi oluşturduğumuz ya da bulunduğumuz yerdeydi. " Oliver Goldsmith, irlandalı şair ve roman yazarı.
O halde teslim ol. Eller havaya, seni-özüne , özünü- tözüne, tözünü-ideayana hapsedeceğim !. Bir üst Akıl’ın düşüncesine tutunabil diye...Tutunabildiklerini sunabil diye...Ateş edeceğim.!.
8 Mart Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun
Rune
NOT.
Öz; bir insanın kendi benliği, manevi varlığı
Töz; cevher. değişen durumlara karşı kalıcI olan. Kendi kendisiyle, kendi kendisinde var olan. Varoluşçu için başka bir şeye ihtiyacı olmayan
İdea; Değişmez öz, şeylerin ilk örneği, uzayın ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil ruhsal olarak, anımsama yoluyla kavranabilen, duyularla yalnızca görüngüleri algılanabilen asıl gerçeklik.
" target="_blank">https://www.youtube.com/watch?v=7rMxbZP6SyU
Tokmak davula vuruldu. Derisi dövüldü, dokunulmadık yeri kalmadı. Çağrıyı duydu dansçılar, müziği gördü kemancı ve imdadına yetişti!.Şimdi gözlerini kapat ve sen de görmeye başla.
Kulaklarını tıka ve sen de dinlemeye başla. Olup biten her şey aslında dışında. Cereyan edeni kes...Elektriği kes...Şarjın nasılsa yeter bir süreliğine.
Ezberletilenlere inat yap bunu, alıştıklarına inat !. Ve en çok da en bildiğin kendine inat!. Öğrendiklerini olduğun yerde, oldurulan yerde bırak!.Çünkü yanlış ta en başındaydı. En başında kulağına fısıldanandaydı. Tarafsız gözünü aç, herşey rölatif, her şey birbirine bağlı. Sen-bana, ben-sana, biz- onlara… onlar-bize… ve hepimiz bir üst Akıla...Denge halinde, neyden çoksa, neyden az olduğuna göre değişen. Bir taraf azalırken- ötekinin arttığı sonra tersine devrildiği…
Ne eksiksin aslında; ne de yarım, ne fazlasın aslında; ne de tam, olduğun haliyle geçirgensin, azdan-çoğa, çoktan-aza…
Dışarıdan aldıklarını bir kenara bırak, nasılsa senin şeklin de şemalin de belli, dolduğunda taşacaksın, seninle olan seninle kalacak. Gerisi nasılsa çöp olacak. Kapasiten sınırlı, eskiyenleri at ki yenilerine yer açılsın.Tecrübelerini bırak ki onlar yanlıştı, onlar senin yanlışın değildi. Aslında bu sefer destedeki kartlarının hepsi kupa idi. Ne maça kızı vardı ne sinek valesi. Hepsi aslında kupanın Ası’ydı. Dayandıklarını bırak, tutunduklarını bırak, ki dik durabil.
İçindeki dansçıyı dinle, kemancıya ayak uydur. Gördüklerini dillendirme onlar senin gözlerin değildi. Duyduklarını şekillendirme onlar senin kulakların değildi. Kimi bende bir et parçası gördü, kimi bir göz rengi, kimi saçımın dalgasını, herkes bir parçamı beğendi nasılsa. Ne gören gözü kör edebilirsin, ne söylediklerini, ne duyacaklarını susturabilirsin …
Erkek gibi mi hissetmek istiyorsun!. O zaman; beni şekle sok hadi, sınırlarımı belirle, dolaşacağım yerleri söyle, giyinmem gerektiğinde söyle, soyunmam gerektiğinde söyle!.
Ne olmam gerektiğinde söyle, ne yapmam gerektiğinde söyle.
Erkek gibi mi hissetmek istiyorsun.! O zaman; onları şekle sok hadi, sınırlarını belirle, dolaşacakları yerleri belirle, ne olmaları gerektiğini söyle ve ne yapmaları gerektiğini söyle.
Düşünülen, havada sonsuza kadar asılı durabilirken, koparıp bana sundun. Başkalarının düşünceleriyle beslediğin vucudum, artık senin kemanın olsa, tellerime dokunsan da artık “Ben” çalmayacak, bir başkasının sesinin yankısını duyacaksın ve tiksineceksin.
O yüzden bırak artık beni başkalarından dinlemeyi, beni benim sesimle gör, beni benim vücudumla dinle.
Erkeğim mi olmak istiyorsun!. O zaman karşındaki Kadını gör ve söylenmeyi bırak, söylemeyi bırak. Beni öz-besininle besle...
Kadının mı olmamı istiyorsun!. O zaman beni bana bırak, neysem O olayım, O’nu sana sunayım.
Sunduğumu al ve teşekkür etmek için dudağıma bir buse kondur, kondur ki, düşünen gözlere besin, düşünen gözlere işaretin olsun ve aitliğin seninle olsun. Sonsuza kadar bedenimde yerini bulsun.
İlerlemek istemiyor muyuz?
Bilmek istemiyor muyuz?
Görmek istemiyor muyuz?
Hakikati, Hakikatin’den önce tasarlamak istemiyor muyuz!.
O zaman gören gözlere kör, duyan kulaklara sağır, söylenen sözlere geçirgen ol.
Engel olmaya çalışma duvara çarpanlar yine sana dönecek. Yine azdan-çoğa, çoktan-aza akacak...Bırak herkes kendi düşüncesini havaya hapsetsin, sen kimseninkine tutunma, kendinde ol, kendinle kal, benimle ol ve bedenimde kal.
"Mutluluk; sadece kendimize teslim olduğumuz, kendimizi oluşturduğumuz ya da bulunduğumuz yerdeydi. " Oliver Goldsmith, irlandalı şair ve roman yazarı.
O halde teslim ol. Eller havaya, seni-özüne , özünü- tözüne, tözünü-ideayana hapsedeceğim !. Bir üst Akıl’ın düşüncesine tutunabil diye...Tutunabildiklerini sunabil diye...Ateş edeceğim.!.
8 Mart Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun
Rune
NOT.
Öz; bir insanın kendi benliği, manevi varlığı
Töz; cevher. değişen durumlara karşı kalıcI olan. Kendi kendisiyle, kendi kendisinde var olan. Varoluşçu için başka bir şeye ihtiyacı olmayan
İdea; Değişmez öz, şeylerin ilk örneği, uzayın ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil ruhsal olarak, anımsama yoluyla kavranabilen, duyularla yalnızca görüngüleri algılanabilen asıl gerçeklik.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir