gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Sessizliğin Ardında

11 Mart 2024, 13.04
A- A+

     Uzun zamandır yazı yazmıyorum. Parmaklarım klavyeye değmekten çekiniyor, kelimeler zihnimde hapsolmuş gibi hissediyorum. Benim için bu kadar uzun süre sessiz kalmak tuhaf bir duygu.
Eskiden her gün yazardım. Kelimeler kağıda dökülürdü, hikayeler birbiri ardına gelirdi. Yazmak benim için nefes almak gibiydi, varoluşumu sürdürmek için gerekli bir eylemdi.
 
    Ama sonra bir şey oldu. İlham perisi beni terk etti, kelimeler kurumaya başladı. Yazdıklarım tatmin edici değildi, kendimi ifade edemediğimi hissediyordum. Yazmaktan korkmaya başladım, ya yeterince iyi değilse ya da beğenilmezse diye.
  
  Ve böylece sessizliğe büründüm. Kendimi bir kozanın içine örttüm ve yazmaktan uzaklaştım. Belki de bir mola vermem gerekiyordu, belki de kendimi yeniden keşfetmem gerekiyordu.
 
    Ama şimdi, sessizliğin beni ele geçirdiğini hissediyorum. Yazma sevgimi özlüyorum, kendimi ifade etme ihtiyacı hissediyorum. İçimde hala anlatacak hikayeler var, paylaşacak düşünceler var.
    
    Bu blog, benim yeniden başlangıcım. Sessizliğimi bozma, içimi dökme zamanı geldi. Belki de mükemmel olmayacak, belki de herkes tarafından beğenilmeyecek. Ama önemli olan benim için yazmak, içimi dökmek.

     Bu blogda neler paylaşacağımı tam olarak bilmiyorum. Belki de anılarımı, düşüncelerimi, hikayelerimi paylaşacağım. Belki de güncel olaylardan bahsedeceğim. Belki de sadece içimden geçenleri yazacağım.
    
 Bildiğim tek şey, yazmaya devam edeceğim. Her gün, her hafta, her ay... Sessizliğimi bozdum ve artık geri dönmeyeceğim.

     Eğer siz de benim gibi yazmayı seviyorsanız, sizi de bu bloga bekliyorum. Birlikte yazalım, birlikte paylaşalım, birlikte var olalım.

YORUMLAR

11 Mart 2024, 14.48
Ekrem EA benim de sessizliğimi bozduran yazınıza yorum yapmadan geçemedim smile Resmi
Sanat sanat için midir ? Sanat kendin için midir? Sanat toplum için midir? Aslında tam da değindiniz konu bu olmuş.

Sanatçılar bireysel öz farkındalıklarını geliştirerek topluma katkı sağlar, toplumsal konularda  fikri olmayan bireyler değillerdir, aksine toplumsal fikirleri gelişmiş ve bu bakış açılarını sanat eserlerine yansıtan bireylerdir.  Bugün Van gogh'un hayatını incelerseniz sadece güzel resim yapıyor diyemezsiniz, Van gogh un babası rahiptir ve toplumda saygın bir yeri vardır ve oğluna bu görevini devretmek ister fakat Van Gogh toplum içinde bir saygınlık peşinde değildir, aksine bu sistemi eleştirir ve karşı çıkar, kaldığı odasını bile evsiz birine vererek kendisi samanlar üzerinde bir kulübede yatar, bu tarz hareketleri ve bireysel başkaldırıları  “rahiplik mesleğinin saygınlığını zedelediği” gerekçesiyle görevden atılmasına neden olur, kimine göre  sefil bir hayat sürer, ama bana göre ise hala bugün eserlerini konuşuyorsak eylemi gayet başarılı olmuştur.

Demem o ki bence sanat tamamen kendimiz için yaptığımız bir eylemdir. Bu içimizden gelen aşkın duyguların ve sizin de üzerinize vurgu yaptığınız  gibi kendini ifade etme isteğinin ürünleridir. Kesinlikle kulaklarınızı tıkayın!  



12 Mart 2024, 10.07
Merhaba Rune, yorumunu okudum ve sanatın 'kendi için' bir eylem olduğunu savunan bakış açınızı oldukça etkileyici buldum. Van Gogh örneği de bunu çok güzel açıklıyor. Sanatçının özgün bakış açısı ve iç dünyası eserlerine yansıyor ve bu da onları ölümsüz kılıyor.

Ancak sanatın toplum için de bir değeri olduğunu düşünüyorum. Sanatçılar, eserleri aracılığıyla toplumu sorgulamaya, eleştirmeye ve hatta değiştirmeye teşvik edebilirler. Van Gogh'un eserlerinde de toplumdaki eşitsizlikleri ve yoksulluğu eleştirdiğini ve bu sayede farkındalık yarattığını unutmamak gerekir.
Sizce sanatın toplum için nasıl bir değeri var? Sanatçılar eserlerinde toplumsal mesajlar verme sorumluluğu taşıyor mu?"
12 Mart 2024, 10.08
Merhaba Bertaraf.
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazdıklarımla ilgili düşüncelerinizi paylaşmanız beni çok mutlu etti.
Haklısınız, insan önce kendisi için yapmalı ne yapıyorsa. Diğer insanların beğeni ve yorumları motive edici veya caydırıcı olabiliyor. Anlaşılmamak bir yana, anladığımız konularda bile eleştiriler çok yıkıcı olabiliyor.

2 yaşındaki çocuk örneğiniz mükemmel bir benzetme. Çocuk, henüz kelimeleri tam olarak telaffuz edemese de, kendini ifade etme arzusu ve başkalarının onu anlama çabası çok önemli. Bu aşamada, onu dinlemek ve anlamaya çalışmak, konuşma becerisini geliştirmesi için büyük bir teşvik oluşturuyor.

Bazı insanların "baltayla gezmesi" ve her şeye eleştirel yaklaşması üzücü bir durum. Eleştiri elbette gerekli ve faydalı olabilir, ancak yıkıcı ve saygısız bir şekilde yapıldığında kimseye faydası olmuyor.

Yazılarımı okumak istediğiniz için çok teşekkür ederim. Eski yazılarımı da gözden geçirmeyi düşünüyorum. Bundan sonraki paylaşımlarımı da sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
12 Mart 2024, 12.19
Merhaba EkremEA,
Konuyu açmak için sorunuza teşekkür ederim, bu arada bertarafın örneğine ben de bayıldım.smile Resmismile Resmi

Sizce sanatın toplum için nasıl bir değeri var? Sanatçılar eserlerinde toplumsal mesajlar verme sorumluluğu taşıyor mu?"
Şimdi siz bir sordunuz bin ah işitebilirsiniz :) bitirince baktım ki  yazı aşağıdaki şekilde akmış.

Sanat elbette ki toplum için önemli bir değerdir, bu her alanda olabilir ben bunu açıkçası çok sınırlayan biri değilim misal bazı insanlar vardır ortamı bir orkestra şefi gibi yönetebilirler, yönetmekte bir sanattır, dövüş sanatları diye kitap var,  matematik bile bir sanattır bakıldığında. Sanatçılar ister istemez toplumsal mesaj verirler, onlar toplumun kalıplaşmış düşüncelerinden  ayrılan, haykıran ve duyguları en derinlerde yaşayan kişilerdir ve koyun değillerdir.

Bu elbette demek değildir ki  tüm hayatında yaptığı her şey doğrudur, kimin doğru ki?  Hepimiz bazı noktalarda eksik olabiliriz, ama gerçek sanat eserleri yazınızda belirttiğiniz gibi ilhamla gelir ve İlham da Tanrıdandır, bu yüzden mükemmele çok yakındır.

Hepimizin amacı günün sonunda evren gibi genişlemektir  Van Gogh o eserleri önce kendi için yapmış olabilir çünkü kendini ifade ediş biçimi buydu, keyif aldığı şey renklerdi. Fakat hayatı boyunca da beğenilme özlemi duymuştur, yaşarken sadece bir tane eseri satılmış, hatta tipi bile o kadar çirkindir ki , özel hayatında hiç bir hatunu tavlayamamış :) Eserleriyle hatun tavlama çabaları da birtürlü sonuç vermemiş, bugün olsa durum farklı olurdu.
Bu arada bu adamdan örnekler vermeyi de seviyorum bilmiyorum içimde ona karşı bir sempati var diyelim.

Ama aynı zamanda Van Gogh'u mükemmele iten şey de sanatında dışlanması ve beğeni kazanma arzusudur. Beni de mesela olumsuz eleştiri biraz üzse de,  daha çok teşfik eder, yapamayacaksın dediklerinde daha çok yapasım gelir ama elbette her insanda böyle sonuç verecek diye birşey yok, benim sağ tarafım kediyse sol tarafım kaplandır :) O yüzden diyoruz ya eleştri yaparken empati şart! Kimsenin birinin umutlarını kırmaya hakkı olduğunu düşünmüyorum, aman ne yapalım canım o da bu kadar güçsüz olmasınmış diyerek bencil bir yaklaşımla savunmaya geçenler de olabilir,  iyi de herkes farklı farklı yaratılmış bunu ne yapacağız, ben naif tarafı baskın olan biri değilim. sağ yanağıma tokat atana sol yanağımı gösteremem, ben de bir tokat atarım, hayat bunu bana öğretmiştir. Ama elbette ayarımı bilirim! Önemli olan da bu zaten.

Sadece sanatçılar değil, bence hepimiz yaptığımız işlerden sorumluyuz, sanatçılar göz önünde olduğu için de kendi hayatlarıyla örnek teşgil etmek durumunda değiller bence, ama yaptıkları işlerde
farklı konularda farkındalık oluşturarak toplumsal mesaj verirler ve vermelidirler.

tşk ederim epey uzun yazdım kusura bakmayın artık.
teşükkürler beni de yazmaya iten yazınız için.





12 Mart 2024, 20.25
    ''Ama sonra bir şey oldu. İlham perisi beni terk etti, kelimeler kurumaya başladı. Yazdıklarım tatmin edici değildi, kendimi ifade edemediğimi hissediyordum. Yazmaktan korkmaya başladım, ya yeterince iyi değilse ya da beğenilmezse diye.'' Bu dedikleriniz zaman zaman hepimizin başına gelen şeyler EkremEA..

Galiba bu duyguyu aşmanın en doğru yolu bolca okumaktan bolca araştırmaktan geçiyor. Araştırmanın en  önemli getirisi öğrenmektir. Öğrenmenin ürünü de  zengin hayal gücüdür. Bu sayede de yeni fikirler ve yeni bakış açıları ortaya çıkar.  Yazmayı seviyorsak bolca da okumalıyız .Ne dersiniz))))

Seviyorum böyle samimi ve  okuyucuyla konuşuyormuşçasına iç döküşleri. İfadeler ve anlatılmak istenen duygu okuyucuya geçmişse ki bana geçti gerisi fasa fiso)))

Okumak için bekliyoruz EkremEA....Yeni ve farklı kalemleri özledik. Hoş geldiniz...
  
18 Mart 2024, 14.00
Hoş buldum zeRRya.
teşekkürler yorumun için  smile Resmi smile Resmi
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın