İmzasız MEKTUP
31 Mart 2024, 14.01 A- A+
Kurtuluş savaşında gemide kaç aydır askerler çok yorgun, bitkin, özlem ve hasret içinde savaşıyorlardı.
Emir komuta zincirinde herkes yapacaklarını misli ile yapıyor dayanıyorlardı. Şehitleri, yaralıları olmuş bazıları iyi durumda bazıları da gazi olarak gemiden inmişlerdi.
Bir Bayram sabahı bayramlaşma yapıyorlar savaş sakin bir seyirde idi.. Komutanlar bugün kumanya da özel yemekler olduğunu ve daha fazla yiyeceklerini müjdeledi. Herkesin yüzü her şeye rağmen gülüyordu.. Bir müjde de haberleşme subayından geldi aileden mektuplar ulaşmış kahvaltıdan sonra dağıtacakmış. Yüzler daha çok güldü aile demek her şey demek ne için, savaşıyoruz ki aile ve vatan için..
Onlara göre süper bir kahvaltıdan sonra yemekhanede bekliyorlardı. Haberleşme subayı göründü elinde koca bir tomar zarf ile .. Gemi de 300 kişiye yakın subay, asker vardı. İsimler okunmaya başladı ismi okunan gemici öyle bir hızla komutanın yanına gidip mektubunu alıyordu ki görmeliydiniz yüzünde dünyayı yenmiş bir kahraman edası ile kamerasına gidiyordu. 70 80 mektup sahibine teslim edildi. Subayların ki verildi, Komutanın elinde 1 mektup kaldı. Geri kalan 200 kişiye 1 mektup herkes son olarak adının okumasını bekliyordu her isim okumada heyecanlanmışlardı şimdi son şanslı kendileri mi? Başka biri mi? Sabırsızlıkla kulaklarını açıp sessizce bekliyorlardı...
Subay elindeki mektubu havaya kaldırdı .
" Bu mektup İMZASIZ.. Ne gönderenin ne de alıcının ismi yazmıyor. Sadece geminin adı var. O yüzden okuyacağım belki bir isim yada yer bir ip ucu olur sahibi kimse çıkar ortaya...
Bu sözler gemicileri daha çok heyecanlandırdı sessizlik büyüdü, büyüdü kendi kalp sesinin dışında bir ses durmuyordu kimse ...
Küt küt küt....
" Canım oğlum öncelikle nasılsın iyi misin?. Seni çok özledik. Çok zor bir savaş, haberleri takip ediyoruz. Başka cephelerden gelen mektuplar oluyor, tüm köy o mektupları okuyan muhtarı dinliyor. Okuma yazmamız olmadığı için muhtar emmi hem yazıyor, hem okuyor bize Allah razı olsun ondan"..
Gemiciler bir ağızdan "Amin" derken 30 40 kişi kalkıyor şehirde yaşadıkları için mektup bize değil diyorlar. Geriye doğru geçip gene de merakla kimin mektubu diye bekliyorlar. Subay devam ediyor..
"Kız kardeşin yeni doğan oğluna senin adını verdi dayı oldun artık".
20 , 30 kişi daha arka sıraya geçiyor çünkü hiçbirinin kız kardeşi yok..
"Baban da çok iyi çalışıyor tarlada bu sene buğday da iyi hasat verdi şükür köycek iyiyiz fazla buğdayı Askerlere bol bol ekmek yapıp dağıtıyoruz"...
40 . 50 kişi daha arka sıraya geçiyor yazan bir Anne ve baba da geçince mektupta Annesi babası olmayanların da ümidi bitiyor...
Diğer subaylar da geldiler herkesin merakı arttı onlarda dinliyorlardı.. Bu gizemli imzasız mektubun sahibi kimdi ?
Subay derin bir nefes aldı devam etti.
"Biliyor musun oğlum bizim köyde genç kalmadı herkes senin gibi kahramanca vatanı savunmaya gitti. Dayın, amcan ve yaşlılar da köyü korumak için köyün başında ve sonun da çamların dibin de gece gündüz nöbet tutuyorlar. Teyzen, halanlar da hep beraber hem yemek hem fazla fazla tandır ekmeğini yapıyoruz"..
Geri kalan askerlerin yarısından çoğu arka sıraya geçti.. Tüm herkesin suratı düştü.
Hem kimisinin teyzesi, kimisinin amcası, halası, dayısı olmadığından, hem de koca bir köyün nasıl zorluk çektiğini ama hepsinin de umudunun ne kadar büyük olduğunu dinliyorlardı...
Geriye 10.15 asker kalmıştı... Bu arada hava kapandı gökyüzü karardı, fırtına habercisi rüzgar başladı..
"Oğlum geçen köyün baş Efe seçimi vardı."
Ege bölgesinden olmayan 7,8 asker daha geriye gitti.. Rüzgar şiddetlendi
"Bu sene seçim yapmayalım tüm efeler baş efe olsun dedik sizin dönmenizi bekliyoruz. Ne zaman raylardan kara dumanı görsek biri tellak gibi bağırıyor. Tüm köy toplanıyoruz istasyona tren den inenler bazen tanıdık yaralılar oluyor yaptığımız ekmek ve börekleri onlara veriyoruz sonra yolcu ediyoruz bir daha ki trene kadar, bir gün sen de geleceksin."
Son kalan 3 kişiden 2 si de bir adım geri gitti. O köyden tren geçiyor Ege de kaç köy var ki böyle?..
Son 1 kişi kaldı.
" Anlatacaklarım bu kadar efem oğlum tüm Çamlık köyünün selamı var sana Allah'a emanet ol yolunu dört gözle bekliyoruz. Birde senin hayta köpeğin Aslan da yolunu gözler bilesin.. Gözlerinden öptüm" ..
Son kişi de başını öne ediyor.. O da değil mektubun sahibi.. Uzaktan daha kara bulutlar görünüyor.
Geminin komutanı "Hiç biriniz değilse bu İMZASIZ Mektup kimin peki ?"..
Yüzü gözü yağ, kir içinde makine dairesinde görev yaptığı belli bi gemici elini kaldırıyor söz istiyor. Komutan başı ile onay veriyor.
" komutanım o asker adı "....... " ( isim yazmadim buraya isimsiz kahramanlardan biri çünkü)... O demişti köpeğin adı aslan diye. Köyünde istasyon varmış, Çamlık derlermiş çok eski bi güzel bir köymüş heyecanla anlatırdı..
"Hani nerede o asker " dedi komutan..
Subaylardan birinin sesi duyuldu .
"4 gün önce ki makine dairesinde ki kazada şehit oldu komutanım"....Rüzgar gemiyi şiddetle salladı, fırtına başladı.
Yemekhane de Sessizlik vardı.. o sessizlik büyüdü büyüdü... Herkesin boğazına bir yumru durdu..
Sessiz adımlarla asker dağılmaya başladı..
Subay elinde İMZASIZ Mektup ile kala kaldı.
Sonra şiddetli bir yağmur başladı......... Gökler ağladı......
..... son....
Bir değil binlerce gerçek hikaye var böyle, bu yazıyı bir kaç canlı duyduğum hikaye ile kurguladım...
Çamlık köyü meşhurdur adı üstünde çam ağaçları devasa ve öyle çoklar.. Çamlık istasyonu şimdi Türkiye'nin tek tren müzesi olmuştur. Yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edin.. Atatürk'ün meşhur treni de orada ...
Tüm kahraman vatanımızı savunan Askeri, denizcisi, efesi, şehirlisi, köylüsü, kadını, erkeği, çocuğu Koca yürekli Türk halkına selam olsun bu vatan mücadelesini UNUTMAYACAĞIZ... UNUTTURMAYACAĞIZ......
............K alp .........
YORUMLAR