Açgözlülük
17 Nisan 2024, 18.32 A- A+
https://www.youtube.com/watch?v=j6IsmefJ6TY
Az önce yaşadığı deneyim de neydi? Şimdiye kadar çok can almış, ama arka planda çalan kasvet ve felaket radyosundan başka bir gürültü duymamıştı. O da zaten her zaman tüm kötücül düşüncelerine cesaret verirdi, sesini bir ton yükselterek. Alt tarafı bir tavşandı canım, canını aldığı, ne önemi vardı, varlığının karşısında! Ona sunulmamış mıydı zaten?
Kanının sıcak tadı bir şarap gibi hala damağında vücuduna karışırken, gözleri de yavaşça kırmızıdan siyaha dönmeye başlamıştı. Kafasını tabağından kaldırdığında başını döndüren bu değişim, en azından bir miktar açlığını bastırmıştı işte.
İlk kırmızı döndüğünde siyaha, sırasıyla tüm renkler birer birer kararmaya başladı.
Odanın içinde parıldayan her şeyle birlikte…
Masanın ortasındaki kan çeşmesine gözleri takıldı, kuşların yudum yudum içip cıvıldadığı… Bir gölgeyle başladı önce kırmızı karanlığa boyanmaya ve kuşlar karartıdan aldığı her bir yudumla öldüler. Gölgeler kalpleri bir bir boyadı siyaha… Sunaktakilerin duvardan duvara çarpan kalp atışları durdu. Sessizleşti ortalık. Ve sustu senfoni…
Tüm odanın içine yavaş yavaş karanlık yayılıyordu şimdi. Tek karartamadığı karşısındaki duvarda boylu boyunca duran aynaydı, ışığını pencereden süzülen dolunaydan alan.
O günü hatırladı. Gündüzünü kararttığı O günü!. Bir buluttu önce kaplayan güneşi. Sonra yavaş yavaş tüm gökyüzü kaplandı kara bulutlarla. İlk düşünceydi ateşleyen, sonra tüm düşünceler birer birer üşüştü başına… İki zıt duygu aynı anda bir yerde olamazdı. Öfkesi gözünü karartırken, sevgisi yoktu… Nefreti kızgınken, sakin değildi, açken tok olmadığı gibi… Bir anda… Tek bir anda işte ikilik yoktu…
“Boyandığını görmek istiyorum, siyaha boyandığını. Gece kadar siyah, kömür kadar siyah Güneşin gökyüzünden silindiğini görmek istiyorum. Boyandığını görmek istiyorum, Boyandığını, boyandığını, siyaha boyandığını…” Paint it Black-Rolling Stones
Şimdi karşısında bir kendi duruyordu, tüm karanlığın içinden, aynaya bakan!. Hep almak için vermişti, zamanını, dikkatini, çabasını ve tüm yeteneklerini geliştirmiş, geliştirdiklerini kullanmış, deneyim edinmişti. Gücüyle savaşmıştı, kaçmamıştı. Hak ediyorum diye düşündü. Ben aldığım her şeyi ve fazlasını hak ediyorum. Takdir edilmeliyim, takdis edilmeliyim. Kutsal suyla yıkanıp vaftis edilmeliyim. Tüm bunlar bir yanılsama, benim asıl olan. Etraf sadece bir teferruatta yaratılan, Sunulan bu sofra gibi… Her renk - Benim için değil miydi?
“İçime bakıyorum ve kalbimin siyah olduğunu görüyorum. Kırmızı kapımı görüyorum, Onu siyaha boyatmış olmalıyım. Belki o zaman gözden kaybolurum ve gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmam. Tüm dünyan siyahken, yüzleşmek kolay değildir gerçeklerle! “ Paint it black-Rolling Stones
Aynanın karşısında şimdi tek ve yalnız bir aksin var. Başka bir yansıma yok, yanılsama yok
suça ortak edeceğin…Çünkü her şey artık siyaha boyandı ve karardı ortalık…
Karanlığın içinde, parıldayan gözlerin bile…
Az önce yaşadığı deneyim de neydi? Şimdiye kadar çok can almış, ama arka planda çalan kasvet ve felaket radyosundan başka bir gürültü duymamıştı. O da zaten her zaman tüm kötücül düşüncelerine cesaret verirdi, sesini bir ton yükselterek. Alt tarafı bir tavşandı canım, canını aldığı, ne önemi vardı, varlığının karşısında! Ona sunulmamış mıydı zaten?
Kanının sıcak tadı bir şarap gibi hala damağında vücuduna karışırken, gözleri de yavaşça kırmızıdan siyaha dönmeye başlamıştı. Kafasını tabağından kaldırdığında başını döndüren bu değişim, en azından bir miktar açlığını bastırmıştı işte.
İlk kırmızı döndüğünde siyaha, sırasıyla tüm renkler birer birer kararmaya başladı.
Odanın içinde parıldayan her şeyle birlikte…
Masanın ortasındaki kan çeşmesine gözleri takıldı, kuşların yudum yudum içip cıvıldadığı… Bir gölgeyle başladı önce kırmızı karanlığa boyanmaya ve kuşlar karartıdan aldığı her bir yudumla öldüler. Gölgeler kalpleri bir bir boyadı siyaha… Sunaktakilerin duvardan duvara çarpan kalp atışları durdu. Sessizleşti ortalık. Ve sustu senfoni…
Tüm odanın içine yavaş yavaş karanlık yayılıyordu şimdi. Tek karartamadığı karşısındaki duvarda boylu boyunca duran aynaydı, ışığını pencereden süzülen dolunaydan alan.
O günü hatırladı. Gündüzünü kararttığı O günü!. Bir buluttu önce kaplayan güneşi. Sonra yavaş yavaş tüm gökyüzü kaplandı kara bulutlarla. İlk düşünceydi ateşleyen, sonra tüm düşünceler birer birer üşüştü başına… İki zıt duygu aynı anda bir yerde olamazdı. Öfkesi gözünü karartırken, sevgisi yoktu… Nefreti kızgınken, sakin değildi, açken tok olmadığı gibi… Bir anda… Tek bir anda işte ikilik yoktu…
“İçime bakıyorum ve kalbimin siyah olduğunu görüyorum. Kırmızı kapımı görüyorum, Onu siyaha boyatmış olmalıyım. Belki o zaman gözden kaybolurum ve gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmam. Tüm dünyan siyahken, yüzleşmek kolay değildir gerçeklerle! “ Paint it black-Rolling Stones
suça ortak edeceğin…Çünkü her şey artık siyaha boyandı ve karardı ortalık…
Karanlığın içinde, parıldayan gözlerin bile…
Sevgilerimle,
Rune
Dipnot: Rolling Stones-Paint it black şarkı sözlerinden esinlenerek, harmanlanarak yazılmıştır. Orjinal şarkı sözleri çevirisi için aşağıdaki linke bakabilirsiniz.
https://lyricstranslate.com/tr/paint-it-black-onu-boya-siyah.html
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir