gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

HAYIRDIR İNŞALLAH

23 Ağustos 2024, 10.09
A- A+

Genellikle gördüğüm rüyalar bir çeşit kısa film gibi olur. Çocukluğumdan bugüne kadar hatırlayarak uyandığım rüyaların hemen hemen hepsinde sanki özel bir konu seçilmiş, senaryolaştırılmış ve kısa film yapılıp bana iztetildikten sonra uyandırılmış gibi kalkarım.

Bu sabah da benzer şekilde uyandım.

Çok büyük bir açık hava konserindeyim. Neden olduğunu bilmiyorum ama ben de sahnedeyim. Sunucu benim sanki ama emin değilim. İnanılmaz bir kalabalık toplanmış. Uğultu inanılmaz.

Birden ışıklar sönüyor, dev hoparlörlerden çok yüksek bir sesle, ŞİMDİ KARŞINIZDA BÜLENT ERSOY sesi duyuluyor.

Bülent Hanım her zamanki gibi abartılı kostümüyle sahneye ağır ağır geliyor. 

Seyircilerden müthiş alkışlar, bağırışlar duyuluyor. Kulakları sağır edercesine çıkan bu sesleri sanki hiç duymazmış gibi sahneyi dolaşarak her açıdan herkese selamını veriyor. 

Yavaş yavaş sesler azalmaya başlayınca pırlantalı mikrofonunu alıp, 

- Efendim şimdi izninizle kemancım hariç sahnede kim varsa herkesi sahne arkasına davet ediyorum diyor.

Bütün müzisyenler, ben, güvenlikçiler kim varsa sahne arkasına geçiyoruz. Koca sahne bomboş kalıyor. Herkes şimdi ne olacak acaba diye merakla izliyor. 

İndiğimiz yerden sahne görünüyor, bizde seyciler gibi aşağıdan izlemeye başlıyoruz.

- Efendim şimdi sahnenin bütün ışıklarını söndürüyoruz, sadece benim ve kemancımın (burada bir isim söylüyor ama anımsamıyorum) üstüne gelecek 2 spot istiyorum. Şiddeti fazla olmasın yalnız. 

Tam dediği gibi oluyor. Bütün ışıklar sönüyor, biraz loş, biraz sanki eskimiş resimlerdeki gibi sarımtırak 2 ışık ikisini aydınlatıyor. 

Bülent Hanımın abartılı elbisesindeki koca koca tüylerin bır kısmı en ufak hareketinde ışık dışında kalıyor ve sanki daha sıradan bir elbise gibi görünüyor. Elbise üstündeki taşlar etrafa ışık sıçratıyor..

Kemancı bir ses veriyor ve ardından Bülent Ersoy o gür sesiyle başlıyor.

 Her yeeeeeeeeeer KARANLIIIIIIIIIIK

Pûr nur o mevki
Mağrip mi yoksa makber mi Yarab
Mağrip mi yoksa makber mi Yarab
Kabri çiçekten.......

Makber ağıtını baştan sona sanki sadece ve kemancısı varmış gibi, kimseden çıt çıkmadan okuyor. 

Ben bir konsere böyle başlamak, herkesi hüzünlendirmek nasıl bir yöntem diye düşünüyorum. Sonunda ağıt bitiyor, yavaşça doğruluyor, ışıklar adım adım yanmaya başlıyor ve kulakları sağır eden alkışlar, bağırışlar gökyüzüne yükseliyor. 

Bülent Hanım sahnenin ön tarafına doğru yürüyüp, sessizliğin yayılmasını bekliyor ve,

- Evet, eninde sonunda nereye gideceğimizi, hepimizi bir makberin beklediğini hatırlatmak için bu ağıtla başladım efendim. 

Alkışlar giriyor araya, eliyle susturuyor.

- Nereye gideceğimizi, sonumuzun ne olacağını umarım hepimiz iyi anlamışızdır.

Hüzünle başladığı cümlelerine birden en üst derecede enerjisiyle devam ediyor,

- Bu durumda bugünün tadını sonuna kadar çıkartalım, VARMISINIZ ŞİMDİ EĞLENMEYE? VARMISINIZ ŞİMDİ COŞKUYLA HAYATIMIZI YAŞAMAYA?

Ortalık resmen yıkılıyor.  

Burada uyandım. Hayatımda Bülent Ersoy konserine gitmişliğim yok, özellikle CD’sini veya eski yıllarda kasedini almışlığım yok. TV’de vs rastlamamışsam özellikle dinlemişliğim yok. Fakat gelin görün ki beynim hayatın kısalığını yaşanan günün kaliteli geçmesi gerektiğini Bülent Ersoy üstünden anlattı.

Sabah uyanınca bu blogu hazırladım. Makber’i dinlemek isterseniz, linki burada:

https://www.youtube.com/watch?v=P76wrn9MPAw

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın