gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Anılar..

10 Eylül 2024, 15.26
A- A+
Boyumuz elma ağacına yetmezken,sopayla düşürdüğümüz o harika elmaları birbirimizden kapmaya çalıştığımız zamanlar sıcaktan kan, ter içinde kaldığımızda bir çeşmeye ağzımızı dayadığımızda o doyulmaz suyu ne kadar büyük bir keyifle içerdik.

Aslında biz mi suyu içerdik su mu bizi : ) üstümüz tamamiyle ıslanırdı ama ondan bile zevk alırdık.

Başlardık yine koşmaya, oynamaya, düşmeye ve kalkmaya..Acıkınca nefes, nefese anne kokusuna koşardık yine..O hayatın en mükemmel en vazgeçilmez kadına sığınırdık hemen acıktım annee derdik.

Elimize tutuşturulan kocaman bir ekmek parçası,bir domates yada ekmek içine konmuş bir dilim peynir ne tatlıymış, ne harikaymış o domatesin ve o peynirin tadı.

Nasıl bir nimetmiş ve bizler farkında değilmişiz haz alırdık yerken, doymazdık sanki önümüze konan kocaman bir kuzu çevirme gibi tatlı gelirdi..

Bu güzel zamanlarda bu doyumsuz tatlar ardı ardına sürer gider…Birde bakmışız ve aynanın karşısına geçmiş kendimize çeki düzen vermeye başlamışız seneler nasıl geçmiş, biz kocaman olmuşuz : )

Bakışlarımız değişir, duruşlarımız farklılaşır, zevklerimiz rengarenk olmaya başlamış, düşüncelerimiz olgunlaşmış..içimiz, içimize sığmaz olur..EVET biz bir delikanlı yada genç bir kız olmuşuzdur..Beğenmeyi ve beğenilmeyi keşfetmişizdir.

Güzel görünmek farklı olduğumuzu zamanın tam eşiğindeyizdir artık..
Evetya çocukluktan beri büyümek istiyorduk ve o yetişkinlere gıpta ile bakıyordukyaa, evet bizde nihayet onlara benzemeye başlamışız, Ne kadar güzel, ne kadar onurlu, ne kadar ulaşılamaz sandığımıza farkında olmadan taktiri İlahi zaman içinde nasılda varmışız.


Kıyaslamalar yaparız hayalimizde bir delikanlı, bir arkadaşımız yada bir aktörle.
Ona benzemek için kılıktan kılığa gireriz ama “yoo” biz onlara benzemek istemiyoruz biz buyuz edasıyla nasılda kendimizle gurur duyarız : )
 

İlahi zaman durmaz, durmadan ilerlerken de bizi an ve an değiştirir.
Kimimizi kaderin köşelerine atar genç yaşta hak etmediğimiz zorluklara maruz bırakır, kimimizi o kader denilen zevki sefalarda yaşatır, kimimizi hoyratsız liyakatten uzak ayakta durmayacak kadar hazırcı yapar, kimimizi ise bize yaşattıkları acı anılarla çelik gibi güçlü, yaşından çok daha büyük birinin karakterini oturtur kişiliklerimize.

KABULENSEKTE,KABULLENMESEKTE bu geçen zaman zarfında kişileri görürüz, çevremizdekileri analiz ederiz, sevgiyi tadarız ve sevgimizle acı çekmeyi öğreniriz.

Dost dediklerimizin ihaneti bizi katılaştırır, en güzel olana bile temkinli yaklaşmaktan bizi alıkoyamaz.

Sevgiyi arar oluruz..karmakarışık zaman dilimlerinden geçeriz, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bir birine karıştırırız, bazen çare bulamaz kapanırız içimize.


Bir bakmışız kocaman hayat geride kalmış, ah’lar başlar, keşkeler başlar içimizde kimseye İtirafLar edemeyiz “DİM DİK” durmak zorundayızdır, eğilmemiz bir ağaç misali,yaprak döken, kendini koyuvermiş bir fidan gibi görünmek istemeyiz..Çünkü yalan dünyada etrafımız bizi gözler, en kötü günümüzde bile bunu göstermek istemeyiz.. Kan kusarız kızılcık şerbeti içtik deriz..İşte böyle bir toplumuz.

Gölgede yaşamaya başlarız adeta..Aynada kendimize baktığımızda kendimizi görmeyiz anılar tek, tek gözümüzün önüne gelir..Neler yaşadık, neler geçirdik, neye ağlayıp, neye güldük, hayatı dolu, dolumu yaşadık yoksa dolu bir hayatı boş mu yaşadık diye kendi kendimizi hesaba çekeriz..Ama ne yazıkki bu ağır bir hesap cevap bulamayız tek bir soruya tek bir cevap İken buna yanıt bulamamak ne kadarda zormuş..

Çoğu zaman gülsekte aslında bizler hayata küsmüşüz, küsmek bahane olmuş bizlere, tüm bahanelerimiz aslında yalnızlığın birer nedeni.
Kimselere güvenememenin kendimize bile itiraf edemediğimiz bir bahanemizdir..

Bozulmuş dünya ne kadar daraldı farkındamısınız? Minnacık kalmışız ama görünmek 
İstediğimiz adeta kaf dağı gibiyiz. : )

Yalan dünyada yan bireyler olmuşuz..Yalanlar içinde kendimizi ne kadar koruyabilirsek, ne kadar
sevgiye tutunabilirsek, ne kadar umutlarımıza sahip çıkabilirsek, ne Kadar ön yargısız liyakatli düşünme yetkisine varabilirsek Sanıyorumki Bizler son nefesimizde “BEN ELİMDEN GELENİ YAPTIM” Ya RABBİM artık taktir senin deyip gözlerimizi yumarız.


O kadar olumsuz düşünceler içinde bile hala diyorumki ben “HERKESİN BENİM GİBİ BİLDİĞİ LAKİN İTİRAF EDEMEDİĞİ”
Anılarımda ölmek istiyorum.


YORUMLAR

11 Eylül 2024, 11.13
Eline, emeğine, yüreğine sağlık hayatım... Çocukluğumda yapıp da unuttuğum ne varsa hepsini hatırlattın, çocukluğuma gidip yeniden yaşattın o güzel anıları. O çeşmeye ağzımızı dayayıp su içerken birbirimizi iteklemeler, bir elimizde ekmek bir elimizde domates yemeler meğer ne lezzetli ne güzel günlermiş..
11 Eylül 2024, 14.30
Merhaba kuzum,eline yureqine saqlik cocukluquma cok qitmek istemesemde anilar gecmisi hatirlatir hep.Anilar onemlidir anilar yasananlari hatirlatir.Yapilan kotulukleri ve iyilikleri,acilari ve mutluluklari.Anilari unutursan yasananlarida unutursun.Gunluk hayatin kosturmacasinda zaman hizla akip qidiyor     insan yaslandikca kendi gencliqini ariyor.    
Bozulmus dunyanin ne kadar daraldiqinin farkindayim umarim herkes bu farkindaliqi yasar...
11 Eylül 2024, 15.47
LaLfizu Yorum iCin Teşekkürler Canım..Bazen HayaL Bile Kurmak iStemiyoruz Gerçekleşmeyecek Diye..iStemediğimiz Halde Yinede Hayal Etmekten Vazgeçmiyoruz : )
11 Eylül 2024, 15.52
OsLo Çok Teşekkür Ediyorum Canım..Hersey Eskiden Çok Daha Güzeldi,Eskiye Gitmek iSterdim,Ama Zamanı Geriye Çevirmek Mümkün Değil.
11 Eylül 2024, 16.00
Zoe Çok Teşekkür Ederim Babym..Bence Çoğu Bunun Farkında Her Ne Kadar Bunu Dile Getirmeselerde : )
11 Eylül 2024, 17.39
Nothing 2 lose, başta nickiniz çok anlamlı, kaybedemeyecek kadar hiçbir şeye tutulmamalıyız, sahip değil ait hissetmek çok değerli, bir parçan gibi görürsen belki koruyup kollarsın da… Ama işte kendi bedenine ve aklına bile hovarda bu insan oğlu. 
Yazınız beni de anılarıma götürdü
En çok çeşmeden kana kana su içmeyi özledim, bursada okuduğum için çok şanslıydım bu açıdan. Soğuması için akıtmaya bile gerek yoktu yakınlarda edirne karaağaçtaydım yüzümü yıkarken lavaboda baktımmmm ki su buz gibi tabiki temkinliyim içmedim ama direk mekana sordum bir bardak su çeşmeden alabilir miyim çünkü buz gibi , ama malesf kuyu suyu içilmiyor dediler ;( sanırım bunun için taaa ötedeki dağlara çıkmam gerek artık.
 
11 Eylül 2024, 18.33
Sayın Rune Çok Teşekkür Ediyorum..Sizinde Paylaşımlarınızı Okuyorum Vede Çok Beğeniyorum Başarılarınızın Devamını Diliyorum..En Çok Neyi ÖzLedin Diye Sorarlarsa Çocukluğumu Diye Cevap Veririm.
12 Eylül 2024, 10.58
Boyları ağaca yetmeyip sopayla elmaları düşüren, sonrasında birbirlerinden masumca ve gülerek
kapmaya çalışan çocuklara ne oldu da, büyüdüklerinde birbirlerinin edinilmiş haklarını gasp eder
hale geldi?

Hem oynayıp hem de minik avuçlarındaki ekmek arası sevgiyi mutluluğu yiyen o çocuklara 
ne oldu da, büyüdüklerinde bir kuru ekmeğe sevgi beklemeden muhtaç olan, "Cennet'te yemek var, 
ben ölmek istiyorum" diyen çocuklara duyarsız kalabiliyor?

Küsmesi beş dakika süren, ağlaması bir şekerle son bulan o çocuklara ne oldu da, bir ömür boyu kin
besleyecek  bir hale geldiler?

Günü güneşle yaşayan o çocuk, büyüdüğünde neden gölgelerde yaşar hale geldi?

Cennet kokulu, çiçek yüzlü o masum çocuğu öldüren, artıkmış gibi çuvala koyup dere kenarında
üzerine taş yığan, bunu bilip sessiz kalan, dahli olan kim varsa o ruhsuz et yığınları da bir
zamanlar çocuk değil miydi?

Kabil'e Habil'i öldürten neydi?

Bu yazı, ne zamandır kafa yorduğum bu soruları ve daha nicelerini önüme fırlattı.
Topladı, yeniden fırlattı.

Biraz tecahül-ü arifane, biraz da baş ağrıttım.
Affola...







13 Eylül 2024, 13.17
Nothing to lose tşk ederim beğeninize ben de bizi alıp götüren yazılarınızı zevkle okuyorum. 
16 Eylül 2024, 07.43
Harika bir hayat tarifi keşke bende yaşayabilseydim eskileri
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın