Versene kız…
04 Ekim 2024, 00.43 A- A+
Cinsiyetinize göre alttaki cümleyi karşı cinsin yaptığını düşünün…
“30’lu yaşlardayım”
Aklınıza ne gelir?
Muhtemelen 31,32,33,34,35,36,37,38,39 arasında kalırsınız, hatta bu sayılardan birini aklınızda tutup ikiye böler, 2 karşıdan alır, çıkarır, böler yine bir şekilde başladığınız noktaya gelirsiniz.
Ben de yaptım bunu… Söylenemeyen net yaşı bulmaya çalışırken 28 sonucuna ulaştım!
Ne yaptım? 4,5,6 rakamlarını birer defa kullanarak üç işlemde 28 çıkardım.
5x6=30 dedim
4’ü ikiye böldüm
30-2=28 olarak sonuca vardım.
Ne saçmalıyorum di mi?
“30’lu yaşlardayım” diyen birinin 28 olması imkansız nasılsa, e siz de haklısınız.
Konuyu derinleyelim.
Kadınların internet ortamlarında prensipleri vardır… Mesela kimi kişiye instagram vermez, tel vermez, mail vermez filan. Gerçi herkes için geçerli değil bu ama işte böyle birine denk geldiyseniz bilin ki sakladığı şeyler yüzünden yapıyordur bunu.
Sabahlara kadar konuşup, ömrünüzden kesitler sunarken, zamanın nasıl aktığının farkına bile varmayıp “hadi aşko önce sen kapa, mm kapa hadi” kısmına geldiğinizde “kesin verecek” dersiniz.
İnstagramı filan ya, kalp bozmayın!
Ama böyle olmayadabilir.
Romantik hayaller içinde, bir deniz kenarında, kumların üzerinde, yaktığınız ateşten korkmazsınız çünkü az öteniz denizdir, girer sönersiniz öyle değil mi?
Ya kalbiniz yanıyorsa?
Yatağınızın üzeri, banyo küvetiniz gül yaprakları ile doluysa, tüm kızgınlığınızı alacak bir an oluşur.
Fıstık yeşili bir örtünün üzeri kırmızıya boyanırsa ödünüz kanar sanırsınız ama aslında o, sizin hayatınızın en büyük pişmanlığıyla boyanmıştır ve bunu çok sonra anlarsınız.
Yalnız başınıza gittiğiniz tatiller eğlenceli gelebilir, hatta yanınızdaki erkek kankalarınıza yürüyen kadınlara şaşar kalırsınız sonra da “Neden vermedim” dersiniz…
İnstagramı ya! Versen yalnız gitmezdin belki!
Oturup pc başında düzleştirdiklerinin şekli bozulsa da, hiç bir şeyi dert etmezsin, çünkü yarının ne kadar çabuk geleceğini düşünmek istemezsin, kuralların vardır senin.
Beyaz atlı prensini beklerken garip garip, umudunla yeşerirsin ve bu renk gözlerine vurur, yapışır adeta.
Hayata renkli bakmak da böyle bişiy sanırım.
Anın olduğu vakte kadar, farklı bir insan beklersiniz; gözünüzde büyüttüğünüz o hayal ürününün diğer tüm ürünlerle aynı özelliklerde olduğunu ise deneyimledikçe görürsünüz.
Hepimiz aynıyız be!
Ben dahil hepimiz aynıyız ve hep aynı yerde tıkanıyoruz…
Hayat dediğin belki 100 yıllık serüven ama işte o gözü kapatıyorsun ya, açtığında da bitmiş oluyor, asla prensiplerin gideni geri getiremiyor!
Prensip diye öne sürüp kendimizi avuttuğumuz şey, bir odada dört kadınla yaşamak gibi düşün…
Ya dırdır bitirir seni, ya da hızlanan nefesin!
Geyşa ruhumuzu internetin derinliklerine frizbi etmek de eğlenceli ama döndüğünde, Müjde Ar’ın Arabesk filminde, gelinlikle kaçarken bir kahvehane ortamına seslendiği “İstanbul ne tarafta ağalar” repliğinin ondaki sonucunu görme durumumuz da olabilir.
Bayatlayan ekmeği yumurta ve una bulayıp tavada kızartan bu toplumuz, karnıyarığı da iyi yaparız zira imamı bayıltmak da bir marifet.
Üsküdar’ı bir ülke yapma imkanım olsaydı, oraya Selanik ismini vermek isterdim, mavi gözlerin bir güneş gibi doğmasına şahit olmak için.
Biliyorum hiç bir şey anlamıyorsunuz dediklerimden ama zaten neyin anlamı var ki?
Mesele cesaret be okuyan…
Cesaret denen şey, ömrün akışına etkidir; ya anı yaşar mutlu olursun, ya da ölür bedenini çürütürsün.
Şair ne demiş?
Sana sevda’nın yolları (5 harfli) bana kurşunlar.
Ölmeye gidiyorum,
kim bilir belki yeniden doğarım!
Bence verme zamanı geldi de geçiyor..
Kalbimiz bozuk!
YORUMLAR
piştt yelove cadı avınamı çıktın sen yine bakim :P şu resmini değiş artık yüz yıllık filandır yaşlanmış olmalısın eh malum eski türk filmlerinden dem vurmayada başlamışsın