Şaman’ın Yolu
19 Aralık 2024, 10.12 A- A+Elimde şu an Don Jose Ruiz”in “ Şamanların Bilgeliği” adlı kitabı var toplam 100 sayfa olan bu kitabın 22.sayfasındayım ve sanki paylaşmam gereken birçok bilgiyle doldum ki bu satırları karalamaya ihtiyaç duydum. Kesinlikle tavsiye edeceğim basit, net ve uygulanabilir bir kitap.
Hepimiz kendi hayat hikayelerini yazan sanatçılarız. Bu hikayenin nasıl olacağını biz belirliyoruz, her ne kadar kader denen önleyemediğimiz bir sürü olumsuz olayla da karşılaşsak kadere boyun eğmek değil ama kabul etmek ve yeniden şekil vermek yine bize düşüyor. Ömür boyu bu olumsuzluklara bağlanıp kendimizi zincirleyebiliriz veya o zincirlerden kurtularak hareket edebiliriz. Kaderin ağları hep olumsuz değil elbette olumlu karşılaşmalar da mevcut. Bunu da göz ardı etmeyelim..
Hepimiz rüya görenleriz, rüya görmek aslında kendi zihnimizden her şeyi filitrelemek anlamında, elbetteki hepimiz kendi bakış açımızdan olayları değerlendiriyoruz, bunu gerçek anlamda fark ettiğimizde rüya gördüğümüzü bildiğimizde uyanırız ve Şaman kişi uyanmış kişidir. Bu demek değil bir daha asla rüya görmeyeceğiz, yine ve yeniden hep hayatımızda olacak, burada önemli olan filtremizi ne kadar şeffaflaştırabildiğimiz. Filitreleri taktığımız gözlükler olarak düşünürsek o camlar ne kadar kirli? Bazılarımızın ki o kadar kirlenmiş ki nispeten kör bir hayat yaşıyorlar, sadece kendi zihinlerindeler. . Bu aslında empati değil çünkü empati de başkalarının kirlenmiş gözlüklerini takmak anlamına gelir
Bunlar bu yaşımıza kadar toplumun veya ailenin veya arkadaşların veya medyanın yanlış ve yanlı öğretileriyle de oluşturulan içselleştirdiğimiz tozlu duman bulutlarıdır. Bunları dağıtıp güneşin parlamasını sağlayabiliriz. Tüm öğretiler yanlış diyemem ama neyin artık işlevsel neyin ise engel olduğunu irdeleyerek hangi seçimleri hayatımızda tutacağımıza ve hangilerini terkedeceğimize karar vermeliyiz. Gerçeğe yaklaşmak istiyorsak ve rüya aleminde yaşamak istemiyorsak bunu yapmalıyız. Hayatın gerçeğini öğrenmek için en ideal yol doğayı izlemektir. Her ne kadar düşünen ve geleceğe dair plan yapan canlılar olan bizler için gelişmiş beynimiz hayatta kalma ve soyunu devam ettirmede bize avantaj sağlasa da kapalı ekosistemde tüm canlı ve cansızlara ihtiyacımız olduğunu bir türün aşırı üremesinin diğer bir çok türün ölümüne neden olarak ve yine eninde sonunda kendi türünü tehdit edeceğini bilmeliyiz. Kendi yaşam kalitemizi korumak istiyorsak öncelikle içinde yaşadığımız doğal dünyayı korumalıyız.
Zaman döngüsel bir süreç lineer değil yani doğrusal değil bize öğretilen geçmişte kalmış bir geçmiş, gelecekte var olacak bir gelecek yok, sadece şu an var ve bu an geçmişin ve geleceğin tohumlarını taşıyor. Her Şey değişim-dönüşüm içinde, öfkelenirsiniz-sakinleşirsiniz, mutlu olursunuz-üzülürsünüz, duygular değişir, günlük rutininiz de bir döngüden ibarettir uyanır işe gider eve gelirsiniz, hem mekanda hem duygularınızda hep yaptıklarınızla oluşturduğunuz bir rutininiz var. Bu rutinden mutlu değilseniz mutluluğunuza çekecek taşları yerinden kıpırdatmalısınız ve belki en önemli hayatın gerçeği her şeyin geçici olması ilkesi, geçicilik büyük bir bilgelik barındırıyor bunu bildiğinizde dalgaların durulmasını bekleyerek eninde sonunda o dalgaların size istediğiniz çakıl taşlarını getireceğini bilirsiniz ve gereksiz bir çabaya girmezsiniz.
Eski kadim öğretilerden günümüze gelen çok önemli bir söz var.
Değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için bana güç değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için hoşgörü ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilmem için bilgelik ver.
Hayatımızda değiştiremeyeceğimiz birçok şey için çok çaba harcıyoruz. Hepimizin şarj olması gereken yaşam enerjimiz var, bu enerjiyi boşa tüketiyoruz ve hayatımızı iyileştirmek yerine tüm bu olumsuz duygularla mücadele etmek için enerjimizi kullanıyoruz. Öfke korku pişmanlık suçluluk nefret vs gibi tüm olumsuz duygular bizden tüketiyor ve bu duygular etrafında döndükçe bir girdap oluşturuyor her şeyi ve hatta ışığı yutan bir karadelik gibi. Sürekli gün boyu kırgınlıklarımızı kızgınlıklarımızı canlı tutarak zihnimizde tutarak bu kara deliği büyütüyoruz. Bir bakmışız gün geçmiş ama biz orada takılı kalmış ve bitkin düşmüşüz.
Kimsenin elinde sihirli bir değnek yok Tanrının elinde bile. Her şey şıp diye düzelmeyecek bunu bildiğimizde olayların gelişmesine ve değişmesine zaman tanımalıyız. Bu yol uzun bir yol kimse kısa olduğunu söyleyemez. Bu yüzden enerjimizi olumsuz şeylere odaklamak yerine pozitif olanlara odaklamalıyız. Negatifler enerji harcatır ama pozitifler enerji verir. Sevgi hoşgörü nezaket affetmek gibi… bu yüzden derler ya pozitif insanları yakınınızda tutun. Bunu öğrenmiş olanlar negatifliklere karşı bile mizahi bir dil geliştirerek katlanılmasını hafifletebilirler.
Her çöküş bir başlangıçtır, eğer binanızın temelleri sağlam değilse yıkılması hayırlıdır çünkü yeniden sağlam bir yapı inşaa edebilmeniz için öncekinin yok olması gerekir bu yüzden hayatımızdaki en dibe düştüğümüz zamanlar yeniyi inşaa etmek için en doğru anlardır. Öldürmeyen güçlendirirle aynı mantık;) Bu yüzdendir ki tüm felsefecilerin hayatlarını incelediğinizde hepsinin binbir türlü zorluk çektiğini göreceksiniz ve malesef çoğu hatta bu yolda hayatını kaybetmiştir.
Gelelim bizim hayatlarımıza;
Günlük rutinlerimiz elbette olacak ve bu rutinler kişiden kişiye değişiklik gösterecek hepimizin ağırlıklı mücade ettiği koşullar farklı olabilir zaten herkesin yolu da bu yüzden ayrıdır. Kendmize özgü bu yolu yürümek için öncelikle farketmeliyiz. En çok hangi duygumuzla zaman geçiriyoruz?
Hangi koşullara isyan ediyoruz? Değiştireceklerimiz neler, kabul etmemiz gerekenler neler? Ne yapabiliriz. Bir çok soruyu önce kendimize sormalıyız. Bu aralar çok moda olan yoga, meditasyon, nefes terapisi, farkındalık seminerleri var ama emin olun bunların hiçbiri size kesin bir yol çizmeyecek. Toplu yapılan öğretiler bence insanın hayal dünyasını ve yolunu baltalayan geçici tek atımlık haplar, o an için rahatlarsınız ama uzun vadede etkinliği yoktur. Bilin ama tekdüze uygulamayın. Şart ve koşulları kabul etmeyin . Nefes tekniklerinde bile 41 çesit nefes almadan bahseder Osho, size en uyanını bu 41 ini denemeden bulamazsınız belki de 42. Bir çeşit var ve bu size uyuyor, osho yanılmış olamaz mı? Meditasyonda bir mindere oturup 15 dk gözlerinizi kapayarak düşüncelerinizi izleyerek yapacağınız bir şey değildir ya da bir muma odaklanarak, bunun için bile kendi yolunuzu bulmalısınız sizin için farklı olabilir misal benim için kuşluk vakti kuşların sesini dinlemek insanlar uyanmadan doğanın uyanışını dinlemek gün doğumunu seyretmek günün sessizliğini gözü açık izlemek bir meditasyondur ve günüme enerji verir. Yani siz sanatçılar nasıl bir sanat yapıtı yapacağınıza kendiniz karar vermelisiniz çünkü hepiniz farklı ve özel olduğunuzdan bu yapıt şimdiye kadar yapılmışlardan çok daha ayrı bir güzellikte ve mükemmellikte olacaktır.
Yapmayı sevdiğiniz şeyleri hayatınıza dahil edin bunları sorumluluklarınızdan arda kalan zamanlara serpiştirin. Herkes için günün saatleri farklı işler. Yaş pastayı çok da sevseniz her gün yerseniz sıkılırsınız, her şeyin tatlı bir döngüsel zamanı ve kararı var ve bu da yine kişiye özeldir. Aslında zihnen ve fiziken özlediğiniz şeyleri farkedersiniz ne sıklıkta oldugunda size o tatlı doyum hissini veriyor bilirsiniz, bilmiyorsanız da deneyerek bulursunuz. Misal tiyatroya gitmeyi çok seviyorum ama her gün sıkar iki günde bir sıkar haftada bir sıkabilir benim için en tatlı denge iki haftada bir bazen tabiki güzel bir oyun olduğunda kaçırmamak adına sıklaştırıyorum. Ya da hazzı arttırmak adına arayı uzatıyorum. Sürekli değişkenler olacak ve bu değişkenler karşısında hep esnek olmalıyız. Bazen bu sıklıklar artar bazen azalır. Özlemeden olmaz, her şeyin arasına bir boşluk koymalıyız. Elbetteki bazı şeyleri de her gün yapmayı tercih edebiliriz bir sabah kahvesi ya da sabah sporu gibi ama olmadığında da yine esnek olup öğlen veya akşam da o kahveyi aynı keyifle içebileceğinizi unutmayın. Olmayanlara esef etmeyi bırakarak neyi ne zaman oldurabilirsiniz ona odaklanın. Hiçbirimiz robot değiliz ve bir robot gibi yapılacaklar listenizi takip edip tik atacak halimiz yok. Bırakın liste her gün kendini revize etsin. En önemlisi de kendinizi artık eğlendirebildiğinize göre başkalarına da faydalı olacak zamanlarınızı ekleyebilirsiniz, etrafınız ne kadar mutluysa o kadar mutlusunuz dünya ne kadar yaşanacak güzel bir yer haline gelirse insanlık o kadar huzur içinde olacaktır. Ama bunun için önce evi temizlemeliyiz ben inanıyorum ki bireysel çabalar artarak çoğalacak ve değerlerimizi yeniden yazacak ve bir gün tüm bu topraklara barış gelecek.
Not: Yazı kitabın özeti değildir, kitaptaki fikirlerin kendi fikirlerimle çarpıştığı ışıldama anlarının özetidir.
YORUMLAR