ortancalar
20 Aralık 2024, 11.41 A- A+
Rahmetli babamın bahçesi poyraz rüzgarına açık yerdeydi. Asmamız vardı altında oturduğumuz yemek yediğimiz ,komşularla neşeli saatler geçirdiğimiz. Asmamıza sarılmış hanımelimiz vardı ki dillere destan...Kokusu nerdeyse sokağa yayılırdı ,en güzel parfümler yanından geçemezdi. Arada sırada sanki hala kokusunu duyar gibiyim.
Annem genç bir yaşta hastalanıp öldükten sonra, hanımelimiz küstü o da öldü. Gerçi babam pis kiracımızın deterjanlı sularını hanımelimizin dibine döktüğü söylüyordu ama bilemiyorum. Derken ardından asmamız küstü .Ne üzümü .ne koruğu ,ne yaprağı kalmadı o da yavaş yavaş öldü.
Bahçemizde ki erik ağacımız henüz sağdı. Beceriksiz eşim babam aferin desin diye budayayım da iyi meyve versin demiş ve ağacımızı kuşa döndürmüş.)) Babam üzüldü ama ses etmedi. Bende kavga çıkarsam babam duyup üzülür diye ses etmedim ama çenem düşük ya sağda solda herkese ağacımızı eşim köreltti artık meyve vermiyor diye anlatır olmuştum..
Bir yıl falan sonra bizim erik ağacı bir meyve verdi ki anlatamam ,toplamaktan mahalle çocukları bile bıktı. .Yazlık komşularımız bile eriğe doymuştu. Eşim de bir gurur bir gurur ,ben budamasaydım ...diye bağlayan cümleler...Haklıydı ...Eskilerin '' ( meyve vermeyen ağacı baltayla seni keserim deyince. ağaç korkup meyve vermeye başlarmış derler:)) deyimi doğrulanmış oldu:
Babamın sonradan ektiği ortancaları yazacaktım konu nerelere geldi...Daldan dala .daldan dala durumundayım. Allahtan kimseye zararım yok.:))
Ortancaları başka sefer yazarım inşallah...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir