İlham Mesai Saati Dışındayken
10 Şubat 2025, 01.05 A- A+
Word sayfası önümde kocaman bir boşluk, karşımda duruyor. “Hadi?” diyor sanki, “Neyi bekliyorsun?” Parmaklarım klavyenin üzerinde öylece duruyor. Mansur Ark arkada, “Yazılmış bir kez, silinmez bir daha,” diye inatla söyleniyor, bense ilham perilerimin nerelerde olduğunu düşünüyorum.
Cevabı yine kendim veriyorum: “Sanırım daha önemli işleri var.”
Boş sayfaya bir süre daha bakmaya devam ediyorum. Hatta o kadar uzun süre bakıyorum ki Word’ün de bana baktığı hissine kapılıyorum. Sonunda dile geliyor, duyuyorum onu: “Sadece bir cümle yaz, gerisini ben hallederim.” Klavyem hâlâ suskun, aklımsa Mansur’un şarkısıyla dans ediyor.
Sonra birinin tepemde dikildiğini hissediyorum. İrkiliyorum.
“Demek ki başka bir şey yapman gerekiyor,” diyor.
İçimdeki o ses isyan ediyor ürkütüldüğüm için, ama ben sadece, “O zaman neden ‘yaz’ diye dürtülüyorum?” diye soruyorum.
“İyi, hadi, ben susayım da yaz bari!” diyor gamlı baykuşum ve arkasına dönüp gidiyor. Ne zamandır beni izliyordu acaba? Bilmiyorum.
Word’e yeniden dönüyorum. “Belki ilham perilerimi o kaçırmıştır?” diyorum. Word kahkaha atıyor, halime acıyor. İlham perilerim kayıp, ama ben hâlâ klavye başında yazmayı umuyorum. İnatla söylenen Mansur Ark’tan alıyorum hıncımı:
“Sen de sus be! Kafamı yedin!”
Belki de yazamamak, kendi başına yazılmaya değer bir hikâyedir... Düşünüyorum...
YORUMLAR