gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

İmgesel Kalabalıklarda Arabesk Bir Kayboluştur AŞK!

15 Şubat 2025, 23.31
A- A+




Beklediğim bir huzur var çok eski zamanlardan
Bir huzur, mecaz çocukluğumdan kalma
Belki dünden…
Gelirse şimdi kaparım gözlerimi
Gelmezse! 
Kendimle tanışınca belki…

Yetmiyor kelimeler artık satırları doldurmaya. Yoksa şiir değil bu yazılan. Eksiltilmiş bir avazın izdüşümü belki; yansıması belki kaleme kağıda. Hepsi bu yani. Her şey bundan ibaret.

Farkettim de; rüyalar da küfleniyor bugünlerde.Belli ki kıştan kaçası var zamanın. Sarıyı bilmeyen bir bahardan ıslak, sıcak ve nemli bir yaza… Ölçülmez acılarla üstümüze abanırken de hayat; her gün sil baştan başlıyor bitmesi gereken her şey ve ölgün ruhlara dayatıyor kendini yine yaşamak!Yorgun düşüyor birleri, birileri memnun. Tuhaf bir döngü yani; nakıs, sancılı ve gri. Zamansa herkese ve tüm kırmızılara inat, nefes alıyor; bütün grilere yakışan pembe gibi. Mümkünü yok yani boğulmanın; hafif bir baygınlık hali, aksak bir dalgınlık… O da belki. Çünkü bu boşlukta her şey, ziyadesiyle hızlı…


Boşluk… Zamanın paradoksallığı içinde süresi muamma bir an. Gün ortası belki, belki akşam… Firari bir sükûnetin içine gizlenmiş bir sükût vakti belki de…
Ve ben o vakitte işte, yani boşlukta, susuyordum dalgınca. Konuşsam; yağmur bile incitebilecekken beni, bir rüzgar belki, belki bir serçe incitebilecekken hududunu aşmış bir ses bozdu sessizliği ve fısıldadı hadsizce dalgınlığımı gökyüzüne. Azalan kelimelerimi fısıldadı, kısıklaşan sesimi, yavaşlayan nabzımı… Bir inleyişti galiba ifşa edenim ve kaybetmiş sayıldım sonra.
Sadece yaralanmamış kelimeler arıyordum ben oysa. Hiç olmazsa hasarsız fısıltılar belki… Bundandı dalgınlığım, susuşum bundan, yaslanışım bundandı lügatlere.

Yenildim!
Meşrebini kaybetmiş hadım bir öfkeyle.
Şimdi artık
Ne varsa sana benzeyen…
Yüzüm rengi 
Hava,su,rüzgar, toprak ve güneş
Yüreğime yığılmış bir perişanlık hepsi…

Evet şiir değil bu. Zaten hiç bir şairin gölgesine oturmuşluğum da olmadı benim, el almışlığım olmadı satırları kısaltıp acıları uzatanlardan. Bir tavafın ortasında taşlarken şeytan sanrılarımı; satırlarımı kemirdi karabasanlar. Hepsi bu.Her şey bundan ibaret yani…


Şubat 2025/İSTANBUL





YORUMLAR

16 Şubat 2025, 15.37
Nicedir ben de beklemişim tanıdık bir kalemin tanıdık bir kağıda düşürdüğü izleri, gizleri..
Ne iyi ettin de yazdın.  Özlemişim ben de bizi. Cezbe mi seni ve yanınızda beni :)


Gelirse şimdi kaparım gözlerimi...   Bir alev halinde düştün elime,diyor ya şaiir, onun gibi bi şey düşürmüşsün yazınla buralara...  Hoş geldin hatun.  
16 Şubat 2025, 18.48


Beklediğin kadar beklettiğinin de farkındasındır bu durumda :) 
Özlüyor insan güzel şeyleri. Kapadokya’daki üç güzeller gibi olmuşuz senin bakışında. Ne hoş. Sağol hatun, bilmukabele..

Yazdım valla… İnsanın kafasının içinin de sükunete ihtiyacı oluyor bazen dili gibi. Benim sesler lisana dönünce susan cinsten. Gün yüzüne çıkınca, sokağa dökülünce…. Yoksa gelmiyor cümlelerin, düzeltmelerin, ekleyip çıkarmaların, doldurup boşaltmaların…

Şairin dediğini şarkı da diyordu san ki di mi? Aklıma gelseydi onu eklerdim bak. Yazının başlığını yazdığım sırada spotifyda Güllü ablamız arz-ı endam edince ben de vardır bir hikmeti diyip onu ekleyiverdim. E hatırı sayılır bir arabesk de üstelik..
Ama bir dahakine söz; akıtıp gözyaşı; tam o anda da soracağım kendime ‘hani ey gözyaşım akmayacaktın’’ diye.

Bir kere daha sağol hatun. Safa getirdin.


16 Şubat 2025, 18.59


Cezbecim yetişşş; Babettemiz bizi özlemiş. 
16 Şubat 2025, 19.04
Metaforlar dünyasında Dolaşmak kendiyle verdiği savaşı kaybetmiş bir şarin sessiz bir yakarışı....
Anlatım çok çom çok lezzetli ve güzell :) 

17 Şubat 2025, 03.23
Zevkle okurum her daim, aşkı aşk acısını anlatan en iyi kalemlerdensin. Ruhuna, kalemine sağlık smile Resmi Babettem özlemişse gelirim iki elim kanda olsa! Ben yine arada hötlüyorum filan, ses çıkarıyorum, siz tamamen kayıpsınız. Bence oturup içmemiz gerekiyor bizim, şöyle salaş bir yerde, deniz kenarında, yağmur da yağmalı hafiften. Evet, böyle olmalı. Sonra yazmalıyız da tabii. Belki de en olması gereken; tam aksi gibi görünse de veya zorlansak da ya da yakışıksız bulsak da; dünyanın kirine pisine dayanabilmek adına, manzaraya karşı saçlarımızı taramaktır. Siyahtan griye; net olandan flu olana; taş duvar sertliğinde gerçeklerden, değişken, geçirgen, esnek yarı hayal bir gerçekdışılığa kaçmak gibi…

İPEK GİBİ SAÇLAR İÇİN MELSEVE!!
SAÇLARINIZI TARAMAYA DOYAMAYACAKSINIZ!!


Bi efendi ol Cezbe!
17 Şubat 2025, 05.15
Yazan "kalem şiir değil bu" dese de, bir şiir zerafetiyle sıralanmış sözcükler peş  peşe... Çok güzeldi. 
17 Şubat 2025, 14.59

Teşekkür ederim sevgili İsientus ve Lilaa__ ; ama cidden şiir de şairlik de uzak iklimler benim kelimelerime. Fakat yine de çok isterim bir gün bir şiirin şairi olabilmiş olmayı.

Cezbecim son günlerde aldığım en güzel teklifti bu. Yazalım bir kenara. Kim bilir belki bir gün çağırır bizi fonda bir Zeki Müren şarkısıyla tahta bir masa.

Saç meselesi mühim. Konuşalım.

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın