gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Sadaka

25 Mart 2025, 01.08
A- A+



      Hepimizin bildiği ,sadaka verme  ile ilgili bir konuyu , tv  de tekrar dinledim az önce ...On liranız varsa bir lira vermek ,veya dokuz lirasını vermek ,kazayı belayı savar ,bolluk bereketiniz artar anlamında iyidir ve saire  anlatıyordu. Örgümü örerken bir taraftan da kulağım  konuşan hanımdan alamadım.
...
      Okul da nöbetçi olduğum bir gün, öğrencilerin kapıdan içeri girmelerini kontrol ederken, bahçe duvarının kenarında bir öğrencinin ağladığını gördüm ve yanına gidip neden ağladığını sordum.
  - dergi parası getirmiştim ,düşürmüşüm ,yok şimdi cebimde .dedi .Babasının tayini dolayısıyla Tekirdağ'dan yeni geldiklerini ,üçüncü sınıfa devam ettiğini söyledi.  Öğretmenine söylersin daha sonra getirirsin dedim. Ağlamasına devam ederek, yeni taşındık ,babam çok masraf etti, bu parayı bile zor vermişti bana dedi. O yıllarda ,sekiz aylık dergi parasının hepsi bir defa da toplanıyordu. Bu konuyu ayrıca yazmak isterim ,öğretmen olarak kullanıldığımız bir ortamdı, yapacak bir şey  yoktu, emir kuluyduk .Neyse.
     Cüzdanıma baktım, çocuğun dergi parası kadar param var ,ama başka da pek yok, Maaş gününe iki gün falan vardı. Bir an düşündüm, yemeğim, suyum  var, eğer ani bir  ihtiyacım olsa ,mahalle bakkalımızdan  her ihtiyacımı alabilirim ama bu çocuğun ailesi şehrimize yeni taşınmış kimseden borç alamazlar falan diye düşünüp, hiç tereddüt etmeden , sekiz dergi parası tutarını alıp ,çocuğun avcuna tutuşturdum. Hadi bunu al düşürmeden hemen git öğretmenine ver dedim. Sevinerek  koşarak sınıfına gitti. Ben de nöbetçiyim ya tüm öğrencilerin sınıflarına girdiklerine emin olunca, bende kendi sınıfıma girmek için içeri girdim. Müdür odasının önünden geçerken  Müdür bey seslendi ,odasına girdim,
    -Eksik ödenmiş, bakanlıktan  bir alacağım param varmış ,o  gelmiş . Şurayı imzalayın paranızı alın ,demez mi;?

Ve inanması zor ama benim öğrenciye verdiğim paranın nerdeyse iki katı bir parayı teslim aldım müdürden. Ay sonuydu pek iyi gelmişti. 

.Bir  çocuğu sevindirmenin bir yolu mutlaka bulunur sanırım. Ben, bakkalımız aracılığı çocukları sevindirmeye  hasbelkader çabalıyorum.,,
Güzel bir söz ,yolda ki taşı alıp kenara koymak , sahipsiz sokak hayvanlarını beslemek  bile sadakadır diye biliyorum.

 ALLAH ,bizlere sadaka vermeyi nasip edip ,kabul etsin  inşallah.

Okuyan güzel kardeşlerime  gönülden selam ve sevgiler...


YORUMLAR

25 Mart 2025, 09.04
konu içli ve güzel ama kötü bit yanı da var
Bir Cumhuriyet öğretmenin ay sonuna gelmeden zorda kalması
ufaklığın dergisini alamaması kadar kötü
Hoş bu hangi senelerdi bilemiyorum ama 
İyi tarafında bakarsak son 2 güne kadar paranın kalması
günümüzde ilk iki günde öğretmenlerimizin maaşı
sokak hayvanlarına herkesin duyarlı olması ise
çok çok önemli
Paylaşımınızın için teşekkürler

25 Mart 2025, 12.00
Sevgili Sancho-Panza, 




         Yanlış anlaşılabilecek bir cümle yazmışım, hata bende ,onu düzeltmem lazım. Sizin tarafınızdan, ay sonunda zorda kaldığım gibi anlaşılmış ama bu doğru değil. Sekiz dergi parası epey bir meblağdı o yıllarda .Yani maaşım fazlasıyla yetiyordu. Bu gün ,maaş gününe iki gün kalmış hangi memurun cebinde ,sekiz kitap parasını bir öğrenciye verebilecek kaç memur vardır sizce?  Ben fazla kişi olduğunu sanmıyorum .Ben ,o yıllarda ,otuzlu yaşlarındaydım. Eşimle birlikte evimizi ,yazlığımızı yapıp ,  arabamızı alıp, tatiller de istediğimiz yere gidip tatil yapabiliyorduk. Oldukça refah içinde yaşıyorduk. Hem de tamamen helalinden . Son yıllarda karı koca çalışan otuzlu yaşlarda olan bir çiftin aynı geçim düzeyinde olduğunu pek sanmıyorum. İnsanlar şimdi bir kilo et alırken hesap yapıyor alayım mı diye. Biz o yıllarda kredi çekip alış veriş yapmak nedir bilmiyorduk, Her alışverişimizi peşin para ile yapardık. Şimdiler de ise, işi olan olmayan bir çok aile( orta sınıf) kredi çekip borç dert yaşıyorlar.
       Ben böyle yanlışımı düzeltirken ,kendi zamanımı övmüş gibi olmuşum ama ,bu da eksik. Çünkü babamın zamanında ( tek maaşlı üç çocuklu ailemde) ben teneke ile yağ, peynir, pekmez, çuval ile un ,pirinç ,şeker,  at arabası ile eve kavun karpuz elma armut vb meyve getirildiğini bilirim..

       Özetle, her geçen dönem bir öncesini özlüyoruz. 
        Yorumun için teşekkür ederim...Sevgiler...
25 Mart 2025, 13.10
Merhaba Değerli Hocam,
 
Bu anlamlı yazınız dedemi ve çocukluğumu hatırlattı bana. Dedem çiftçiydi, bahçesine hiç traktör girmeyen, her işi kendi eliyle yapan bir çiftçi. Maaşlarını ayrı tutan memur çiftler gibi dedemin ayrı, babaannenim ayrı kiraz bahçeleri vardı.

Arada sırada babaannemin bahçesine giderlerdi birlikte. Ama en çok kendi bahçesine.  Her sabah erkenden kalkar, eşeğiyle birlikte yokuş aşağı yol alırdı. Onun mesaisi de buydu. Bazen beni de götürürdü. Giderken eşek benimdi, gelirken de yük yoksa, dedemin.
 
Sellik mevkii derler, oradaydı bahçesi. Yaklaştıkça, yol ortasındaki taşlar artmaya başlardı. Hiç yılmadan ve üşenmeden her gidişinde onları kenara alır, "Birinin ayağı takılır da düşer," ya da "Traktör tekerleri zarar görür," diye söylenirdi. Sonra anladım ki her seferinde "iyiliği" anlatıyordu bana.

Çoktan paylaşıldı satıldı oralar. O günlere özlem duyduğumdan olsa gerek, yolumu bilerek o tarafa denk getirdim. Yol artık asfalt olmuş, bahçeye giden bir çocuk, iyiliğin ne olduğunu başka türlü öğrenecek artık... 

Kaleminize sağlık, hürmetler...

        
25 Mart 2025, 13.33

Bazen kendime şu soruyu sormaktan alamıyorum: “Ben mi çok safım, yoksa yorum yapan bazı arkadaşlar fazla mı zeki?” Oysa konu, bir sadakanın… hele ki bir çocuğu sevindirmenin ne büyük bir erdem olduğuydu, değil mi? Elbette yazıda dikkatimiz farklı bir detaya kayabilir, bu insanca. Ama asıl meseleden bu kadar kopmak… İşte bunu gerçekten anlayamıyorum.
Yine dilimi tutamadım, kusura bakmayın.

Ablacım, yine kalbimize dokundun. Yazıların öyle kıymetli ki… Tıpkı bir çocuğun gülüşüne vesile olan bir iyilik gibi, içimize işliyor. Eminim bu iyilikler sana da kat be kat dönüyordur.

Selamla, sevgiyle, hep iyiyle...
25 Mart 2025, 17.08
Sevgili  uçurum,
           Çocukluğunuzu ve dedenizle ,büyük annenizle geçen günlerinizi hatırlattığım için bende çok duygulandım. Benim oğlum da ,tıpkı sizin gibi dedesiyle geçirdiği o güzel günlerini anlarını anlatır durur hep. 
Yoldan taşları toplaya toplaya giden dedenin, elbette sizin gibi duygusal ,güzel ruhlu bir torunu olacaktı .Ne mutlu size öyle bir aile de büyümüşsünüz.  Geçmişini bilmeyenin, geleceği de olmaz der bir ata sözü. O sebepten sizi  sevdim.
              Aile büyüklerinin ruhları şad olsun, huzur bulsun .Ne güzel ,onları anan  vefalı bir torunları var. Bu çok değerli benim için.

              Yorumunuz için çok mutlu oldum, teşekkür ederim. Gönülden sevgiler  gönderiyorum...








































25 Mart 2025, 17.21
Night Call kardeşim, 

           Yazılarımdan, beni çok iyi anladığını görüp çok mutlu oldum. Bazen insanı öz kardeşi anlamıyor ya o sebepten beni anlayan yorumunu çok değerli buldum.. . 

            Konu dışında da yorum yazsalar, hiç olmazsa yazımı okumuş diye kendimi mutlu etmeye çabalıyorum. 
           Son yıllarda dünyamı ,çevremi  küçültmeye başladım. Az olsun ,öz olsun deyip dost ve arkadaş hatta akrabalarımı bile elemeye başladım. Hayatımdan kimleri çıkarıp çıkarmadığımı tahmin edeceğini umuyorum. 

            Burada anlayışlı bir kardeş ,bir dost kazandığım için mutluyum.
            Allaha emanet ol. Çok sevgiler.
25 Mart 2025, 18.28
Blogunuzu sabah oludum aslında ve fakat hem dışarıda olmak, hem de sonrasında spora gidip eve gelebilmek, ancak şu an yazmama neden oldu.
Açıkcası ben “Sadaka” kelimesini pek sevmiyorum, çünkü Tdk’da bile ilk açıklama “Dilenciye verilen para” olarak geçmiştir; oysa biz daha çok bunu yardım amaçlı veriyoruz.
İhtiyacı olmayan ve birçok şeye sahip günümüz dilencilerini göz önünde bulundurduğumuzda ve bizlere “Allah rızası için bir sadaka” diyerek avuç açmalarını düşündüğümüzde, asıl ihtiyacı olana vermemizin “Yardım etmek” diye adlandırılmasını kendi adıma doğru buluyorum.
Kur’an’da bile “Sadaka, yoksullar ve düşkünler içindir” diye yazmaktadır.
Gerçek yoksul ve düşküne verilen para sadakadır bu doğru…Ama sizin anlattığınız konu, o güzel kalbinizin size yardım etme hissiyatı oluşturmasıyla gerçekleşmiş.
Dünyanın en güzel kalpli öğretmenlerinden birini tanımak kadar özel bir şey olamaz, dilerim o sevindirdiğiniz çocuk/çocuklar iyi yerlere gelmiş bir insan olarak, teşekkür etmek için sizi bulur.
Ellerinize sağlık hocam.

25 Mart 2025, 22.56
      Sevgili Yelove
      Tekrarlamamak için yazmıyorum ,başlıkta kullandığım kelime için ,yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Aslında gerçek hayatımda o kelimeyi hiç sevmem ve  kullanmam.

     Başlığa koymamın sebebi tv de izlediğim konunun adıydı, ve aklıma gelen anımı unutmadan yazabilmek için aceleyle yazılmış bir yazıydı.  tv deki konudan esinlenip yazdığım için de adı tv de ki o  kelime oldu.
      Ama sizin yazınızı okuyunca ,yanlışımı  fark ettim ,pişman oldum ve üzüldüm. Keşke  kendi kelimelerimle bir başlık  yazsaydım .
      Böyle bir durumda, geçekten üzüldüğümü belirtmekten başka ne yapabilirim bilemiyorum.  Haklı uyarınız  ve yorumumuz için çok teşekkür ederim.
Sevgiler selamlar...
 
26 Mart 2025, 10.36
Değerli hocam,
amacım sizi üzmek değildi, bu yüzden özür dilerim.
Konu sizin öğrenciniz olunca, ona yaptığınız şeyin sadaka olmadığını, iyi niyetle yapılan bir yardım olduğunu söylemek istedim.
26 Mart 2025, 11.25
Talihsiz bir şekilde ,tv den esinlenip yazdığım blog başlığı ,hakkımda sizi yanıltmış. .Oysa  alt paragraflarımda hep iyilikten, yoldaki taşı kenara almak, sokak hayvanlarını beslemek  vs hepsi iyilik kapsamında falan yazmışım Bunlara takılmayıp  başlığa takmışsınız....Öğrencime sadaka verdim cümlesi yok ,anlamı asla yok, Varsa gösterin. Tamamen önyargılı  yazmışsınız.
Teşekkürler. 
26 Mart 2025, 12.02

Bazen, aynı şeyden bahsederken bambaşka algılar oluşuyor.
Tipik “NightCall modu” açıldı yine, kendimi tutamayacağım :))

Öncelikle bir yanlışı düzeltmek isterim:
Sadaka, bir insanın kendi rızasıyla ve gönlünden gelerek yaptığı karşılıksız bir iyiliktir. Üstelik bu yalnızca maddi bir yardım değildir. Bir tebessüm, bir selam, bir dua, bir canlının kalbine dokunan en ufak şefkat bile sadakadır. Bu kelime Arapçadan gelir ve “doğruluk” anlamı taşır. Yani kişi sadaka verirken, içindeki iyiliğin doğruluğunu yalnızca Rabbin rızasını kazanmak için ortaya koyar.

Evet, bu cümleyi kurarak başka bir tartışma başlatacağımın farkındayım. Çünkü kişi o iyiliği yaparken yalnızca kendi doğrusunu yerine getiriyordur. Karşısındakine empatiyle yaklaşır, hepsi bu. Gerisi, Allah’ın bileceği iştir.

Hani bir söz vardır ya;
“İyilik yap, denize at.”
Ben bu sözü çok severim.

Ama mesele şu ki; bazı kelimeler yıllar içinde farklı anlamlarla yüklenip yanlış algılara kurban gidiyor. TDK ne der bilemem ama, toplum olarak iyi niyetin suistimal edilmesine öyle çok maruz kaldık ki... Her gün bu yargılarımızın üzerine bir yenisi ekleniyor. Tıpkı "sadaka" kelimesine takıldığımız gibi.


26 Mart 2025, 12.05
Ben size böyle bir ithamda bulunmadım, söylediğim şey başlığın konuya uygun olmadığıydı; yoksa blogunuzda yaşanan olayı çok güzel anlatmışsınız. Sokak hayvanları ve buna dair iyilikler yapılması kısımlarında da sorun yok, tarif ettiğim şey başlık ve içeriğinin birbirinden farklı anlamlar çıkarttırmasıydı.
Tekraren; sizi eleştirmiyorum, hatta okurken benim de benzer durumlar yaşadığım günleri hatırladım sayenizde.
ellerinize sağlık.


Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın