Kırmızı- Beyaz
30 Mart 2025, 11.28 A- A+
Yıl 1983, çocukluğumdan bir anı geldi oturdu yüreğime, bir bayram günüydü, o yıllar hazır giyim nerdeee herkes yeteneğince diker giydirirdi çocuklarını, dikiş, örgü bilmeyenler de mecbur yarım maaşı verirlerdi bayramlıklara ya da belki eskilerin üzerine ilaveler, kurdeleler takıp takıştırıp yenilerlerdi. O gün benim bayramlığım beyaz fırfırlı bir gömlek altına kırmızı şort etek, beyaz çoraplar ve kırmızı rugan ayakkabılardı. Annem özene bezene burda dergisinde bulmuştu modelini, epey de zor bir modeldi günlerce dikmesi sürmüştü hatırlıyorum ama ne hikmetse arkadan şort, önden etek olan bu kırmızı şeyi bir türlü beğenememiştim, neydiği belirsiz bir şeydi ne şort ne etek;) dikerken de inşallah dikemez diye çok dua ettim sanırım belki o yüzden de o'kadar uzun sürdü, tam bir gün öncesi bitti etek mi şort mu neydiyse işte;) Ama ayakkabılarım çok gıcırdı itiraf edeyim onları giymek için sabırsızlanıyordum.
Sabah oldu kıyafetlerimizi giydik, bayramlaştık vs ben etek şortu çekiştirip duruyorum, bir de arkadan popişimi rahatsız ediyor ki sormayın, boyu zaten malum mini ötesi, kumaş yetmediğinden değil modeli öyle kilottan hallice;) Hal böyle olunca bütün gün onu giyemeyeceğimi anladım, kurtulma planları yapıyorum, her elbiseme isim veren ben : çiçekli elbisem, kat kat elbisem, pembiş elbisem bu etekten bozma şeye bir isim vermek bile istemiyordum. Neyseki sokağa atabildim kendimi, kıyafetimle başbaşayım şahit yok;) önce yırtmayı deniyorum yok çok sağlam dokuma bir kumaş yırtılmıyor, dar kısımlarından esnek bacak hareketleriyle zorluyorum yok çok sağlam dikilmiş! Atlıyor hopluyor, zıplıyorum (zıplamayan… ne olsun) bana mısın demiyor lanet şey.
Annemin sesi kulaklarımda çınlıyor “güzel güzel oyna emi çocuğum, kirletme güzel kıyafetlerini, başka bayramlığın yok”
Her bayram bir de yedeğini dikerdi canım annecim ama bu bayram bunu zor yetiştirmişti.
Çimlerde yuvarlanmadan çözmem gerek bu işi;) temiz bir yırtık olmalı.Allem ettim kallem ettim çalılara dikenlere sürtünerek yürüdüm bacaklarım çizik içinde kalsa da sonunda kumaşını bir dikene taktırmayı başardım. Tam da şort kısmından temiz bir yırtık oluştu, koşa koşa eve giderken en üzgün halimi takınmayı da ihmal etmedim. Annemin hayal kırıklığı hala gözümün önündedir epey bir bağırdıktan sonra gözleri dolu dolu olmuştu. iyi de bu bacaklarındaki çizikler ne! Bir gün ya bir gün giyseydin bari! Şorta ve kendime kıyarken ona da kıyacağımı düşünememiştim :(
Malum azın değerli emeğin kıymetli olduğu yıllar, her sene küçülen kıyafetlerimi kuzenime götürürdük valiz dolusu… o da benden çok kıyafetlerin yolunu gözlerdi eminim çünkü önce o çanta açılırdı. Hep beklediği kat kat elbisem hiç gelmedi ona, her yaz sorardı en tatlı haliyle ben de küçülmedi ki derdim;) O bana ait olmalıydı sonsuza dek… üzerinde görmeye tahammül edemezdim, en sevdiğimdi üstü sarı altı rengarenk çiçek gibi ruhuma en yakışandı.
Bu yaz yine valizleri açtık ben tüm hain gülümsememi takınmış katlı elbiseyi sormasını bekliyorum ama bir türlü gelmiyor beklenen soru dayanamayıp eeee sormayacak mısın kuzencim katlı elbiseyi? Kuzen cevabı yapıştırdı Anneannem bana aynından dikti ki…. O an başımdan aşağı kaynar sular döküldü işte bende ağlamaklı olmuştum, sanırım ilk ciddi öfkelenmemdi, gidip anneanneme hesap bile sormuştum niye dikti diye! “ Ne yapayım çok istedi, elbisesi hiç küçülmeyecek derken o da çok ağladı” Anneanneciğim de kıyamamış kuzusuna… Onu o elbiseyle o bayram her görüşümde içimden kırmızı şorta yaptıklarım geçse de, görmemek için kafamı çevirsem de zar zor tuttum işte kendimi!
Şimdi bu bayram sokaklara bakıyorum da aynı benim şort- gömleğim gibi kırmızı- beyaz bayraklarımızla dolu ve yine katlı elbisem gibi rengarenk kalabalıklar meydanlarda, 7 den 70 e herkes bayram havasında protesto ediyor adaletsizliği. Kimi zeybek oynuyor kimi pikaçu oluyor kimi semazen gösterisi yapıyor. Gençlere burun kıvıranlar kucaklaştı x-y-z kuşağıyla. Yarınımız, yarınlarımız çocuklarımız için bugün alkış tutan her eli canı gönülden öpüyorum.
İyi bayramlar
YORUMLAR
İyi bayramlar dilerim.
Bayramlardaki çocukluk anıları unutulmuyor. Eski bir zaman şarkısı gibi aklımıza geliyor bazen. Paylaşımından sonra o güzel Ege kasabalarının birinde yaşayan küçük çocuğa ait bayram anıları geldi aklıma.
Bu kasabalarda bayramlar yaman mücadelelerle geçerdi o zamanlar. Komşu evlerin koca kapılarına değnekten atlarımızı bırakır, içeri girerdik. Avluda bizi bekleyen bekçi çomarları atlatır, öyle el öperdik. Harçlığı alınca, koca kapıdan çıkmadan ne kadar biriktiğini aklımızdan hesaplardık.
İyi bir ders oldu bana. Örneğin, mutfak tüpünü çakmakla kontrol etmemeyi henüz çocukken bu dersten çıkardım sanırım. :)
Paylaşımın için teşekkür ederim.