ENGEL(Lİ)
07 Nisan 2025, 22.24 A- A+
Mavi 6-7- okey-9 -10 ve diğer perler tamam.
Oyunu kazanması için okey atması lazımdı. Sinirleri bırakın Ajda Pekkan’ı en az İran şahının Sultan Murat Han'a gönderdiği yay kadar gergindi. Alnından aşağı terler boşalıyordu. Sigara tablasındaki filtresi yanan sigarayı çoktan unutup paketten yeni bir tane daha çıkardı, titreyen elleri ile zar zor yaktı. Üç ellik oyunun son eliydi. Dile kolay tamı tamına 50 bin fıstık! koymuştu ortaya. Kfc kapansın diye kanatlarını açıp dua eden tavuklar çaresizliğinde ortadaki eksilen taşların sayısına bakıyordu. 5-4…Kendisine bir taş daha gelmeyeceğini anladığında altındaki comolokkko nickli oyuncunun atacağı taşa yoğunlaştı. Kırmızı 8! Sinirle küfretti. Derin bir nefes aldı, taş çekmeden önce hızla comolokkkoyu engelledi. Karaktersiz şuursuz herif! Neden mavisini atmamıştı 8 in! Kesin taşlıyordu! Zaten 3 oyundur zar zor anca 5-6 işe yarar taş atmıştı. Kesin oyunun birincisi tutancamoonn nickli oyuncu ile gizli ortaktılar. Onu da engellemeyi düşünürken sürenin azaldığını fark etti. 20-19-18… Nefesi daralırken eli mause a gitti. Ortadaki taş öbeğine tıkladı. Aman tanrım !!! Mavi 8! Oturduğu sandalyeden hırsla doğruldu. Bilgisayarın ekranına seri bir üçlü çekerken bağırıyordu;
-hıaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa (hıa nedir be güzel kardeşim?)
Hemen mavi 8 i okeyin yerine koydu. Ortadaki taş balyasına okeyi götürdü. Yüzünde titanic battığında geminin mutfağındaki istakozların mutlu ifadesi vardı…
Kazanan vurucutim588 yazısına gururla baktı. Tabii ki masadan ayrılmadan önce tutancamoonn’u da engellemeyi unutmadı.
Santiago’ nun teknesine bağladığı 5,5 metrelik marlin balığına (kılıç balığı demiyorum, böyle daha havalı oluyor) baktığı gibi baktı fıstık bakiyesine. Sitenin ona verdiği 1000 fıstığı emek vere vere, kazana kazana yükselttiği 254765 fıstık. (Yüzde 1,25 masa payı ile, kaç fıstıklık, kaç oyun oynadığını hesap edene, siteninde müsaadesi ile hediyelikçi arkadaşımdan özel yaptırtacağım gamyun logolu okey takımı yollayacağım!) Fıstıklarını Santiagonun 5,5 metrelik marlin! balığını saldıracak köpek balıklarından koruduğu gibi koruması lazımdı. Acaba oyun oynamasam mı diye düşündü ama öğlen yemeğine daha yarım saat vardı. Oyun oynarken 5 dakikadır tuttuğu çişini yapmak için tuvalate doğru giderken yüzünde hala aynı mutluluk ve telaş karışımı ifade vardı.
Ekran başına geçtiğinde 50 bin fıstıklık oyunlara burun kıvırdı. 100 binlik masaları incelemeye başladı. İzle butonuna basıp masaya girdi. Standart kontrolünü yaptı. El izleme kapalı, arkadaşlarım katılabilir kapalı, özel kapalı, seyirci sohbeti kapalı...evet bu masa uygundu.3 numaralı masadaki oyuncular ise;
-gobel19
-gelaheri
-leblebici
Aman tanrım!Büyük resmi görmüştü! Şirketti bunlar. Çorumlular çetesi!Hemen üçünede engeli bastı.Hızla masadan ayrıldı.
Bu sefer Masa 5 e izleden girdi.Yine klasik kontroller...Oyuncular;
-orange
-morningcall
Üçüncü oyuncunun ismini okurken birden tüylerinin ürperdiğini hissetti. Aman tanrım! Bunlar blogdan yazarlar değilmiydi! Gözlerinin önüne internet cafede! yan yana oturan üç kişi geldi. Hunharca gülüyorlardı! Nasıl bacağa aldık vurucutimi nihahoha şeklinde bağırarak şakalaşıyorlardı. Hemen üçüne engeli basıp kaçarcasına masadan uzaklaştı.
Masa 10
Oyuncular;
-mansionboy
-hacıos....
(Tamam şaka yaptım!yok öyle bir masa...unut onu unut:)
Yine izle butonuna basıp masa 8 e girdi
Disturbed harici, diğer oyuncuların nickleri normal duruyor, kendisinde herhangi olumsuz bir çağrışım yapmıyorlardı.
Oyuna girdi. Son bir tereddütle azalan saniyelere baktı 5-4-3…
Gözlerine inanamadı!Disturbed masaya selam yazmıştı!!!
Masadan çıkmayı düşündü ama artık çok geçti, oyun başlamıştı....
……….
Oyun bitip masadan çıktığında neredeyse ağlamaklı sayılırdı. Dile kolay tamı tamına 100 bin fıstık kaybetmişti. Dİsturbedi engellemişti engellemesine ama hırsı geçmemişti. İzle butonuna basıp tekrar masaya girdi.
Büyük harflerle “DİSTURBED SANA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM HIRSIZ” diye yazdığı cümlenin sonuna bolca ünlemi bastı!
Disturbed in bir şey yazmasına fırsat vermeden hızlıca masadan çıktı.
Hırsından kendini tutamadı, bilgisayar ekranına doğru bağırarak sövmeye başladı. Sekreter kız koşarak odasına girdi. Telaşla sordu
-murtaza bey iyimisiniz? yok değil mi bir sıkıntı
“Yok kızım, bir sıkıntı yok” derken sakinleşmeye çalışıyordu.
Öğlen yemeğine çıkmadan, sigara içmek için fabrikanın ön avlusuna doğru yöneldi. Yavrusunu kartala kaptırmış Fatma Girik gibi içinden sessiz ama güçlü bir çığlık attı. Dalgındı,yanına yaklaşan adamı fark etmedi bile.
-müdürüm nasılsınız? Dalgın gördüm sizi,yok değil mi bir sıkıntı
-okeyde kaybettim derken ağzından dökülen kelimelere kendi bile şaşırdı
-hangi site müdürüm? bende gamyunda banko oynuyorum da
Gözlerini kıstı, merakla sordu
-ya öylemi? Denk geliriz belki, senin nickin ne?
-Disturbed
Başı dönerken boynundan aşağı doğru inen terlerin soğukluğu ile irkildi. Duraksadı.Arabadaki beyzbol sopasını hatırladığında yüzünde şeytani bir gülümseme vardı...
Notlar:
Umarım comolokko-tutancamoonn-vurucutim588-gobel19-gelaheri ve leblebici nickleri kullanılmıyordur.Yazar arkadaşlarımızın nicklerini her ne kadar değiştirerek kullandıysam da izin almadım, yine umarım kusura bakmazlar. Çorumlu arkadaşlara selam mizahi bir yazıdır lütfen beni linç etmeyin:)
Ve Yelove. yazının güzelliğinden- mizahi yönünden etkilenip önsıraya kaynak yaptım.onun için ekstra bir özür de sana.
Son bir dip not daha müsaadeniz ile:
Rahmetli babamın anlattıklarından hatırladığım kadarı ile yazayım.Eski İstanbul’da 1960 larda (internet- tablet- akıllı telefon görmemiş cahil) halk, derbi maçları sonrası boş tabutlara kaybeden takımın bayrağını asar, esnafların olduğu caddede kahkahalarla şakalaşarak, birbirlerine kızmadan kızdırarak, güle eğlene çarşıyı dolanırlarmış. Neden mi?
Sanırım futbol ve diğer oyunların eğlenme amaçlı olduğunu ve gereksiz hırsın bir şey kazandırmayacağını o cehaletle ile bilmelerinden kaynaklıymış...
YORUMLAR