gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Görünmez Duvarlar

26 Mayıs 2025, 20.04
A- A+

* Bu öyküde ki roller değiştirilmeye açık şekilde paylaşılmıştır.

Sabri, yine aynı köşeye oturdu. Saat akşam sekizdi. Televizyon açık, haberler sıradan gelişmeleri anlatıyordu. Eline çayını aldı, ama tadı yoktu. Çayın bile bir anlamı kalmamıştı artık.

Gülsüm mutfağa geçti. Yavaşça tabakları dizdi, pirinci yıkadı, zeytinyağını tencereye ekledi. Her akşam aynı şey. Aynı yemekler, aynı hareketler, aynı sessizlik... Yıllardır birbirlerine alışmışlardı, ama bu alışkanlık bir bağ mıydı, yoksa birbirine yabancılaşmanın adı mı olmuştu?

Sabri, hastalığı atlatalı haftalar olmuştu ama içindeki garip boşluk hiç geçmemişti. İnsan hastayken yanında birini isterdi. Ama yanında olmak, sadece fiziksel olarak orada bulunmak mıydı? Gülsüm yemekleri yapmış, çay getirmiş, ilaçlarını koymuştu. Ama bir kere bile, "Nasıl hissediyorsun?" dememişti.

Başta bunun farkına bile varmamıştı. Hayat böyleydi işte. Kadın ev işlerini yapar, erkek kendi dünyasına çekilirdi. Ama günler geçtikçe, içindeki sessizlik daha ağır gelmeye başladı. Belki de artık, yalnızlıkla ilgisizliği ayırt etmeye başlamıştı.

Evdeki atmosfer gittikçe boğucu hale geliyordu. Sohbetler azalmıştı. Televizyonda ne olduğunu konuşmak bile gereksiz geliyordu artık. Bazen, insan sadece soru beklerdi. "Bugün nasıl geçti?" "İyi misin?" "Akşam birlikte yürüyelim mi?" Ama yıllardır böyle bir şey olmamıştı.

Sabri, kendini başka yerlerde bulmaya başladı. Sosyal medyada gezinirken, ilgisizlikten bahseden insanların hikâyelerini okudu. Yalnızlığın artık modern dünyanın en yaygın sorunu olduğu söyleniyordu. Bunları okurken, kendi hayatını düşündü. Belki de artık sadece rutinin içinde kaybolmuştu.

Bir akşam, Gülsüm yine mutfaktayken, Sabri gözlerini ekrandan kaldırdı ve sessizce "Gülsüm... Bu hayat böyle mi devam edecek?" diye sordu.
Kadın duraksadı, başını çevirdi. Gözleri sabit, ifadesizdi. "Ne demek istiyorsun?" dedi hafif bir sertlikle. 
Sabri gülümsedi. "Bilmiyorum. Sadece bazen, konuşuyor muyuz, yoksa sadece aynı evde mi yaşıyoruz, onu düşünüyorum."

Gülsüm çaydanlığa su koyarken başını çevirdi, ama Sabri’nin söyledikleri üzerine fazla düşünmedi. Monotonluk, bazı duyguları öldürürdü. Belki de içinde bir şeyler çoktan ölmüştü. Sabri gülümsedi. İçinde buruk bir şey vardı. Bazı insanlar, ilgiyi yalnızca fiziksel bir görev olarak görürdü. Ama gerçek ilgi, sadece bir çorbayla ölçülemezdi.

Sabri, cevapsız kalan o sorunun içinde, yıllardır süregelen sessizliği hissetti. Bazı şeyler kendiliğinden düzelmiyordu. İnsan, içinde sıkıştığını fark ettiğinde ya çıkmalıydı, ya da olduğu yerde kaybolmalıydı.
Sabri derin bir nefes aldı. Şimdi bir seçim yapması gerektiğini biliyordu. Ya bu sessizliği kabul edecek, ya da kendisini gerçekten anlayan birini bulacaktı.

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın