gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Bize ait olmayan bir hayat bu yaşadıgımız..

30 Kasım 2008, 13.33
A- A+

Siyaset, futbol,internet ve daha fazlası...
Hayatımızın ayrılmaz birer parçası olmuş, bunlar gibi daha pek çok şey... Onları konuşuyor, onları dinliyor, onlarla yaşıyoruz... Hatta onlarsız yapamıyoruz.
Lakin bir soru var aklımda, beni rahatsız eden.
Bunlar olmadığında ne yapacağız?
Diyelim ki: Sadece ailemizin ve dostlarımızın yanımızda bulunduğu ve başka hiç kimsenin de yaşamadığı bir dünyaya düştük... Ya da böyle bir adadayız. O zaman ne yapacağız? Konuşacak bir futbol, konuşacak bir siyasi görüş, konuşacak bir dizi olmayacak hayatımızda... Ne yapacağız? İntihar mı edeceğiz?
Hiç sanmam...
Belki bu hal uyanışımıza sebep olacak. Zira gerçek hayat dairemizin hangisi olduğunu öğreneceğiz bu şekilde. Gerçek hayat dairemizin ne kadar dar olduğunu fark edeceğiz. Beş yılda bir görev verilen bir siyasi daire, hiçbir zaman görev gelmeyen bir futbol dairesi nedir ki?
Ama insanın ailesi, gerçek dairesi... Sorumluluklarının ve mutluluklarının esas alanı...
Gerçekte nerede yaşıyoruz?
Konuştuklarımızın ve bağımlısı olduklarımızın ne kadarı bizim hayatımıza dâhil? Ne kadarı bize gerekli? Ne kadarı lüzumlu? Bunları anlayacağız... Fark edeceğiz ki, yakın çevremizin söyledikleri, bir siyasi liderin görüşlerinden daha önemli bizim için. Mutluluğumuzla daha doğrudan alakalı... O zaman kendimizden nefret edeceğiz. Eşimizin sözlerini, anlatacaklarını her akşam ana haber bültenini bekler gibi beklemediğimizden dolayı erkekler olarak kendimizden tiksineceğiz. Hanımlar da aynı şeyi belki aşk dizileri konusunda hissedecekler... Mutluluğumuzu muhtaç olduğumuz insanların sözlerine, bize mutsuzluktan başka bir şey vermeyenler kadar önem vermediğimizden utanacağız. Belki hepsinden helallik isteyeceğiz...
Bize ait olmayan bir hayat şu yaşadığımız.
Bize ait olmayan, hiç derdimiz olmayan şeylerin konuşulduğu ve yaşandığı...
Öyle ki, kendi yaptıklarımızdan çok başkalarının yaptıklarını konuşuyoruz. Kendi başarılarımızdan ziyade, başkalarının başarılarıyla teselli oluyoruz. Bu bize kendimizi unutturuyor... Bu başarılar öyle yakınımızda yaşansa bir önemi olabilir. Ama çok uzakta... Milli maç izlerken beni rahatsız etmesini istemediğim annem geliyor aklıma... Anne... Senin bir cümleni tüm milli takım futbolcularına tercih etmeliydim aslında... Ama ben, ben değilim ki...
Modern asrın kolları zincirsiz, ama beyni prangalanmış bir ferdiyim...
Peki, bu işten bir kurtuluş yolum var mı?
Var... Belki de adamın birinin on yılı geçen bir süre boyunca yaptığı gibi hiçbir gazete okumamalı, hiçbir radyoya veya televizyona kulak kabartmamalıyım. Şu sanal âlemden bir şekilde kopmalıyım. Ya da onun kendisine bunu neden yaptığını soranlara karşı verdiği cevabı yaşamalıyım:
“Ömür sermayesi pek az, lüzumlu işler pek çoktur.”
Zira ancak o vakit ben, ben kalacağım.
O vakit medya beni kullanmayı ve yönlendirmeyi bırakacak... O vakit gerçekten önemlilerle önemli sandıklarım arasındaki farkı anlayabileceğim. O vakit, ancak o vakit...
Şimdi bu çok zor görünüyor.
Ama belki bir gün başaracağım.

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın