ŞAŞIRMAK !
24 Ocak 2009, 23.20 A- A+Sevgili dostlar şaşırmak! evet şaşırmak. Şaşmak nasıl bir hissiyat oldu ,şu yaşadığımız çağda. Bir yaz ortası işe gittiğim güzargahı her zaman ki gibi, takip ederek yola koyuldum. Bilemediğim isteğimin dışında kullanmakta olduğum yoldan saptım. İlerliyorum ilk kısıktan dönmem gerektiği halde, yine devam ediyorum. Az ileri gittiğimde bir çeşme başında bir ailenin olduğunu fark ettim. Yol kenarına araclarını park etmiş vaziyette, oradan bir el kaldırıldı sağıma, soluma baktığımda kimseler yoktu. Aracımı durdurup banamı seslendiniz gibi bir el işareti yaptım. Evet anlamında onaylanınca, arabamdan indim ve yanlarına vardım. Yüzlerinde bir garip korkunun ve endişenin hakim olduğu bir ruh ifadesi ile karşılaştım. Onları rahatlatma amacı ile bir sorun mu oldu dedim. Evet dediler arabamız arızalandı, bizler buranın yabancılarıyız. Yardım için hemen bir traktör çağırdım telle, bağlayıp onları tanıdığım oto ustasına götürdüm. Tanıdık olmasına rağmen yabancı bir plaka olması, arkadaşımın onlardan fazla ücret talep etmemesi için, benim akrabam olduğunu ifade ettim. Artık gitmem gerektiğini biliyordum, işede geç kalmıştım. Fakat hanımının ve üç kız evladının o minik bedenlerinde ki çaresizlik yanlarından ayrılmamı engelliyordu. Zaman ilerlemiş, usta arac ın bakımdan çıkması geçikeceğini ifade edince . Yemek yiye bileceğimizi söyledim. Sağolun biz yedik demelerine bir anlam veremedim. Ancak o minik bebeler yani kız evlatlarının yüzünde hiçte öyle olmadığını, derin bakınca göre biliyorsunuz. Hemen en küçük kızın elinden tutuğum gibi, hadi biz yiyelim, annen baban, kardeşlerin yedikleri ile idare etsinler dedim. Bu durumu karşısında ailenin bütün fertleri peşime takılıp, doğru sanayideki tabilota yürüdük. Sevrislerimiz yapıldığı sırada bir şey dikkatimi çekti. Bir ANNE düşünün o anne kendi için sipariş vermemiş olduğunu görünce, üzüldüm. Neden siz yemek almadınız diye sorduğumda. Çocuklar bu yemeklerin hepsini yiyemez ben onların tabaklarından yerim, israf olmaz dedi. Tanışmaya başladık ben inşaat kalfası vesaire söz ettim kendimden. Onlar Almanyadan geldiklerinden söz ettiler. Çannakkale Şehitler Abidesini ziyaret edip, geri döneceklermiş. Yemekten kalktık ve araclarının yanına döndüğümüzde, araclarının hazır olduğunun müjdesini aldık. Küçüçük bedenlerin taşıdığı sevinci görmenizi dilerdim. Okadar saf ve berrak bir sevincti ki bunu ifade edemem inanın. Hasan bey mutlu, hanımı mutlu, çocuklar mutlu, ben nasıl mutlu olamam ki. Usta bana gelerek abi arac tamam dedi, Hasan beyi çağırdım yanıma ne kadar borcumuz dedik. Senin hatrına 130 ytl dedi. Hasan beyin yüzüne acı ve endişe geri döndü. Şaşırdım! ve hemen yanımdan uzaklaştı eşinin ve çocuklarından toplayıp getirdiği para, tam 80 euro yani onun karşılığı bizde 136 ytl . Hepsini ustaya verdi 6 ytl fazla olmakla beraber. Ben kendilerinden artık ayrılmam gerekiyordu, işim bitmişti. Yanlız bir şey hissettim onlar araclarının yapılmış olmasının hoşnutluğu içinde değillerdi. Hasan bey benden istediğiniz bir şey varmı? yok dedi. Dualar etti lakin söyleyemiyordu, bir eksikliğin olduğunu. Sağolsun anne devreye girdi, kardeşim Hasanım bu yaptıklarınız karşısında utancında bir şey söyleyemiyor. Varsa bize 200 ytl verirmisin, banka hesabını ver gönderelim. Elimi cebime attım o miktarda ki parayı kendilerine verdim. Artık mutluluk ve yardım etme duygusu tam yerini bulmuş ve tamamlanmıştı. Tşkler ve dualar alıyordum, ne mutlu bana. Yalnız o anne bana neden bu iyliği yaptığım konusunda çok terettüt ve şaşkınlık içinde olduğunu söyleyince, insanlığın gereği olduğunu ifade ettim. Çanakkale'yi ziyaret etmenizin de bir önceliği olduğunu söyledim. Onlarsa bana beni bir hızır, bu devirde böyle birine, hemde yol üstünde tanımadığın birinden iyilik görmeyi bir türlü kabullenemiyor olduklarını görmek işte ŞAŞIRTTI beni, siz olsanız yapmazmısınız ? küçüçük çocukların anne ve babalarının yanında olmalarına ragmen o korkularını gidermezmisiniz ? bunun acayip olan yanı ne ? neden insanlık yapılınca şaşırılıyor? neden şaşırıyoruz ki? bizim atalarımız değil mi, sürgün ve yurtsuz millet olan yahudileri bağrına basan? bizler o şanlı tarihi yazan Milletin Ataların Evlatları değilmiyiz. YİĞİTLİK mertlik düşene bir tekme vurmak demek mi? yiğitlik mertlik insanlık düşenin elinden tutmak demek değil mi ? Bırakınız birileri düşsün bizlere yer acılsın diye balkonlardan insanlığın düşüşünü seyredenlere mi bırakalım meydanı. Ben oysa neye şaşırdım biliyormusunuz arkadaşlar
Bugün arkadaşlarımızla inşşatta masa üzerine yaydığımız, bir gazetenin köşesinde okuduğum bir habere şaşırdım. Tayvanda bir gencin sevgilisinin ölümü ardından, sevgilisinin yattığı mork a sevgilisinin yanına gizlice girip, ardından kapıyı çekip intihar etmek istemesine şaşırdım , ardından hastane görevlilerinin ısının düştüğünü fark etmeleri üzerine geldiklerinde o manzara ile karşılaşmış olmalarına şaşırdım. Nasıl oluyorda mork sahipsiz ve korumasız buna şaşırdım ! Ölüm anlamını Tayvanlı gencin sevgisinde yitirmiş olmasına şaşırdım. Sevginin ve sadakatin saflığın ve tertemizliğin resmini okuduğumda, bu habere şaşırdım ! Şaşırmamız gereken daha nice tertemiz kalmış, duygular ve düşünceler oldugunu düşünmemiz gerektiğine şaşırmamız gerekmez mi?
Sevgilerimle vuslat
YORUMLAR