Sephia
17 Eylül 2009, 19.38 A- A+Sözlükteki anlamı mürekkep balığından alınan boyayla yapılan resim.Kahverengi resim.geçmişe dönüp baktığımda bir resim ama sephia.Gecen gün iftara davetliydim.İftardan sonra arkadaşim sigara uzattı.Aslında sigarayı bırakalı yıllar olmuştu.Ama kırmadım.Sigarayı yaktım bir süre sonra sigara kendiliginden sönmeye basladı.Yabancısı olduğum bir durum değildi aslında.İçinde odun vardı.Arkadaşıma döndüm hala mı sigaraların içinden odun çıkıyor?.“Ne diyorsun dostum dedi sadece sigaraların içinden çıkmıyor, artık heryerde odun çıkıyor“
Yaşlandım mı nedir? İftar dedim, oruç dedim çooook eskilere gittim.Çok küçüktüm.Oruç tutmak isterdim ama annem zayıf çelimsiz bir çocuk olduğum için oruc tutmama izin vermezdi.Oysaki ben gece uyanmak onlarla beraber yemek yiyip sonrada akşama kadar aç kalmak iftar saatini beklemek ve orucumu onlarla beraber açmak istiyordum.Babam „Bırak hanım tutsun, öğleye doğru ben onun orucunu ondan satın alırım“ derdi.Gece davulcuyu beklerdim.O gelmeden uyanık olmalıydım.Ve uzaktan davulcunun sesi gelirdi, yavaş yavaş yaklasan davul sesi.Tam kapımıza geldiğinde pencereyi açar ve onu izlerdim.Çesitli maniler söyler ve sonrasında da yiyecek bir şeyler isterdi. (Geçen gün mahallemizdeki davulcuya bakayım dedim, eski günlerdeki gibi mi.Adam kartal marka bir arabanın arkasına binmiş bagaj kapısı açık davulunu öyle çalıyordu.Çok şey değişti çoook) Hele bir Veli amcamız vardı.Allah rahmet eylesin.Mahallede kim sahura kalkmadıysa tek tek gidip kapılarını çalar „ Yahu daha ne yatıyonuuuz imsak atcak „ diye bağırırdı.Şimdi sıkıysa birinin kapısını gece yarısı tıkırdatın da sahuru kaldırın.Gecenin bir yarısı, başınızda sargılarla kendinizi bir hastane odasında bulabilirsiniz maazallah.
Kücüktüm mahallemize yeni yeni ayı oynatan insanlar geliyordu.Ayının burnuna bir halka takılmış ucundanda da sahibinin eline uzanan bir zincir, adamın elinde bir tef, hem tef çalıyor hem ayıyı oynatıyor.Kalabalıklar birikir,etrafta bir hakla oluşturulur ve o zavallı ayı ne oynadığının farkındamı değilmi bilinmez ordan oraya büyük cüssesiyle zıplar durur.Ve son gösteri, adam „hadi oglum kadınlar hamamda nasıl bayılır“ der ayı da yere yatıp ayaklarını yukarı kaldırır ve sonra gösteri biter ayı eline tefi alıp insanlardan para toplardı.
Başka bir sephia..Mahallemize üzerine sinema afişleri yapıştırılmış yazlık sinema arabaları gelirdi.“ Bu gece kuştepe yazlık sinemada Ayhan Işık ve Türkan Şoray ın başrollerinde şu film geliyor“ diye.Allah rahmet eylesin Güldane teyzemiz vardı.Elleri bulaşık deterjanından köpük köpük, koştura koştura annemin yanına gelir „ Kız Ayşe bugün gidelimmi sinemaya, bak Ayhan Işık geliyormuş“ Gidelim tabi...Akşam olur, koltuklarımızda minderlerimiz, yarı aydınlık yarı karanlık sokaklarda sinemanın yolunu tutarız.O zamanları ben sıra olayını hatrlamıyorum, yoktu sanıyorum.Tahta sandalyelerin ne sırası olacak ki.Çünkü önlerden yer kapabilmek için erkenden gidiyorduk.Herkes evinden ne getirdiyse o mevsime ait meyveler, cerezler, ellerimizde fruko gazozlar..
Yarı aydınlanmıs bir perdede filmin başlamasını beklerdik.Film başlar.O inanılmaz müzikler.Hey gidi Cüneyt Arkın,Ayhan Işık, Serdar Gökhan, Kadir İnanır..Hayatımızın devleri...Şimdiki gençliğin dalga geçtiği, N´ayır li N´olamaz lı sözlerle bezeli, basit ama bizim anlayacağımız dilden sözler..Filmde küçük bir öpüşme sahnesi çıksa mahallenin delikanlıları prostesto amacıyla ıslık çalar;Heeeey! Burda aile varrr..Simdi tv lerde çıkan dizilerdeki sahneleri görünce „Burda aile yok mu diyorum“ Film biter biz yine eve dönüş yolunda filmi bitirmezdik.Şu sahneyi gördün mü adam nasılda kötü adamlara yumruk attı, kızı kurtardı ordan.Sen asıl Şu sahneyi gördün mü..O zamanın film senaryolarında ki kötü adam rollerinde bile simdiyi düşününce kötülüklerinde bile bir haysiyet varmış gibi geliyor insana..Film biter ama biz filmi bitirmezdik.Bazı günler babam sinemaya gitmemize izin vermezdi.Ama ne gam.Uzaktan filmin müzikleri gelirdi taaa evimize kadar.Damlara çıkar,gözlerimizde canlandırırdık.Şimdi kesin Şöyle oluyordur, böyle oluyordur..
Turist Ömer`li, Ayşecik`li, Afacanıyla. Tecavüzcü Coskun ve kızların gazozlarına ilaç atmasıyla meşhur Nuri Alço`lu bir dönemde öyle kapanıyordu.Kapanıyordu dedim çünkü yavaş yavaş Türkiye televizyonlarla tanışıyordu.O günleri hatırlayanlar bilir, Coşkun hemen hemen her filminde birine tecavüz ederdi ama şimdiki filmlerde tecavüz sahnelerine bakınca..Çok masumca bir tecavüzmüş diyesi geliyor insanın..Şimdilerde firsat buldukça yine çoook eski sinema filmlerini izliyorum.İnanın neredeyse bütün repliklerini ezberledim ama yinede sıkılmadan izliyorum.Çünkü herşey masumdu, herkes masumdu.
Ve televizyonlar yavaş yavaş evlerdeki yerlerini almaya başladı.Ama öyle her evde yoktu.Zaten yeni cikmis bir alet, herkes merak icinde.Nedir, neye benzer, adamlar bize doğru bakıyor acaba bizi görüyorlar mı? Mahallede tek bir evde vardı televizyon ve o ailede Almanyadan getirmişti.Siyah beyaz bir tv.Haftada bir gün yayın yapılır ve benim hatırladığım kadarıylada o da cumartesiye denk gelirdi.O gün tüm mahalle çocukları o evde toplanır bahtımıza ne çıkarsa izlerdik.Anlatmak istediğim sey; onca çocuğun gürültüsünü patırtısını çeken cok tahammüllü komşularımız..Şimdi sokak arasında gürültü yapıyor diye çocukların üstüne su döken, bağıran, çağıran insanları düşündükçe..Sonraları yayın günleri artmaya basladı.Çesitli yabancı diziler ve onların belirgin karakterleri evimizde sofralarımıza kadar yer aldı.Zengin ve yoksul, Dallas, Hayat ağacı.Falkonetti, Rudi , Toni ve unutmak ne mümkün Ceyar`lı bir dönem baslamisti.Turist Ömer`leri, Kara Murat`ları bir süreligine unuttursada onların bizdeki yerini değistiremedi yabancı menşeili filmler..
O zamanları herşey şimdiki kadar bol değildi ama yinede alabiliyorduk.Şimdi hersey bol ama alım gücü düştü.Alabiliyorduk ama nasıl? Uzun uzun yağ kuyrukları, tüp kuyrukları olurdu mesela.Annem kardeşlerim ve ben o kuyruklarda saatlerce 2 paket yağ almak için bekler dururduk.Hiç unutmam bir teyze, yemeği ocakta yanıyor diye, kuyruktaki yerine bir taş koymuş sonra geldiğinde bir bakmıştı ki taşın üstünden atlayan atlayana ve yeri kaybolmuş.Az cıngar çıkarmamıştı o gün.
Saatlerce kuyruk beklesekte, yazlık sinemalarda bir yerlerimiz uyuşuncaya kadar filmi büyük bir keyifle izlesekte, mahalle bakkalımızdan şimdiki gibi çesit çesit renk ve ambalajlarda seker çikolata bulunmasada, her iki mevsimide yaşamiş biri olarak; keske o günlerde kalsaydım diyorum.
YORUMLAR
Bunun adı yaşlılık dostum:)) Ne o eski sinemalar kaldı..ne de o eski komşuluklar..mahalleler ve de dostluklar:((
Şuna inanıyorum ki; bugünün gençleri de zamanı gelince bizim gibi bugünleri anacaklar:)) Onların çocukları da yaşadıkları çocukluklarını:))Bu hayat bu minval üzere kurulmuştur...
Gel bugünü doya doya yaşamaya bak:))Yaşını yaşa ve eğer başını yastığa sağlıkla koyabiliuorsan şükret haline:))
Yarın olacak mı birde bunu düşün:))
Abicim çok anLamlı şeyler yazmısın gerçekten.Belki Biz bilmeyiz ama yağ kuyruklarını,tek evde olan televizyon senfonisini ama bu zmana bakıpta o zmanlara özenmemek elde değiL.
SaygılarımLa...VesseLam...
YUREGINIZE ELLERINIZE SAGLIK,,,
SLMLAR NAZ
ben o zamanları bilmiyorum ama ablalarım anlatırdı televizyon izlemeye gittiklerini ev sahibi kovmasın diye seslerini cıkarmazlarmıs en son televizyon izlemeye gittiklerinde benim suratımın yarısı yanmıs... hepsi cocuk ilk kez bir televizyon goruyorlar sonucta ona bakmaktan beni unutmuslar :))) daha sonrada zaten babam hiç gondermemiş...
bursaya tasındıgımızda babam bir televizyon almıstı 37 ekran renkli bir televizyondu evin bir kosesie koymustu ve kimse buna dokunmasın demişti... peki baba ben dokunabilir miyim dediğimde tabiki kızım ben onu sana aldım demişti bende cok sevinmiştim o zamanlar daha 5 yaslarında falandım ama cok iyi hatırlıyorum nerde simdiki gibi televizyon sehbaları yada masaları normal bir masanın uzerinde dururdu ve ben o masanın altında her gun rafadan yumurtamı yerdim yada kendime kahkül keserdim gercekten cok guzel gunlerdi o gunler aradan bir ay bile gecmemişti ki babm derin doruncurucu almıstı annem cok sevinmişti o kadar buyuktu ki anlatamam yada ben kucuk oldugum için oyle geliyordu... annem babama sordu nerden buldun bu kadar buyuk dolabı diye :)) babamda gittim bir mağazaya ben derindondurucu alıcam ama en buyuğünden istiyorum dedim ve bunu gosterdiler bu kucuk dediğimde bundan daha buyugu yok dediklerini ve bunu aldıgını soylemişti :)) dolabın içinden bişeyler almak için bir sandalyenin uzerine cıkardım ve sanyenin değdiği yerlerdeki boyalar cıkmıstı ama ben kucuk oldugum için bana kimse bişey dememişti :)))
senin 80 li yılları anlatmıssın bende 90 lı yılları yasadıgım için kucuk bir seyler yazdım... ama senin yazdıklarının yanında benim yazdıgım gercekten cok kucuk keske bende o yılları yasayabilseydim diyorum ve her zamanda diycem
neyse lafı fazla uzatmayalım super bir yazı yazmıssın noktasından virgülüne kadar harika bir yazı... geçmişte yaşadıgın anıları bizlerle paylastıgın için cok tsk ederim ellerine yüreğine sağlık :))