minik fare
22 Aralık 2009, 20.15 A- A+Minik Fare kirelin çatlamış duvarı içnde, kendine yuva diye benimsediği o kovukta beklediği sırada; evin beyiyle, hanımı ellerinde bir paketle içeri girerler. Bizim minik farenin neşesi artar, iştahı kabarır, o gelen pakette nefis şeylarin olduğu hayaliyle kendinden geçer, meraklı gözlerle paketi, evin sakinlerini izlemeye koyulur.
Evin beyi paketi yavaşca açarken, minik fare pür dikkat içinden çıkaçak olan şeyin ne olduğu merağıda git gide büyür. O paketin içinden çıka çıka birde ne görsün bir fare kapanı. Kapanı gören minik fare mutsuz, caresiz, bir şekilde kendini evin dışına atar. Çiflikte koşuştururken karşısına bir tavuk çıkar. Tavuk kardeş eve bir fare kapanı getirdiler, bana tuzak kuruluyor, bu tuzaktan kendimi nasık korurum bana yardım edermisiniz der. Tavuk fare kardeşim ben kapandan o tuzaktan nasıl kurtula bilirsin bilemem, amma sana dua ederim, zara görmezsin diye. Fare beklediği cevabı bulamayınca koşuşturmaya devam eder. Karşısına bir koç denk gelir. Onada başındaki sorunu aynen anlatır. Koç bu sorun senin beni ilgilendirmez, nasıl kurtulursun bilemem, benide rahatsız etme işim var diye tersler.. Hüsrana ugrayan minik fare koşuşturmadan yorulmuş bir şekilde, telaşını bitirmek için tekrar koşuşturmaya devam eder. Karşısına bir inek çıkar, onada başındaki sorunu harfiyen anlatır. İneğin yanıtıda olumsuz olur. Yorgun argın bir şekilde. Yuvasına geri döner, saatler ilerlemiş, geceyi bir ölüm sessizliği sarmış, yorgun minik fare'ye günün açlığıda eklenince gözlerinde fer dizinde takati kalmamış. Artık her şeyi çift görmeye başlamıştır bizim minik fare. Tam uyuklayacağı anda o ölümün tuzagı aklına gelince uyanıyor, bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünüyordu. Gecenin bu ilerleyen saatleri içinde aniden kapanın çatırtı, patırtısıyla, gecenin sesizliğini kapan bozuyor. Evin hanımı sevincle yatağından kalktığı gibi kurulu olan kapana doğru elini uzatıyor. O anda evin hanımı feryat fiğan bağırtı koparıyor, fare yerine kapana zehirli bir yılanın kuyruğu kısılmış, kadının elini yılan ısırmıştır. Evin beyi hanımını aldığı gibi hasteneye götürür. O GECE elindeki yılanın zehri alınır ve geri dönerler. Kadıncağızın o gece ansızın ateşi yükselince evin beyi gider kümesten tavuğu aldığı gibi keserek, bir tavuk çorbası yapıp hanımına içirir, hasta eşinin ateşi düşer. Bu vahim olayı duyan komşular geçmiş olsuna gelirler, gelen giden çoğalınca, vakitli vakitsiz. Evin beyi koçu ağıldan alıp keserek gelen misafirlere ikramda bulunur. Evin hanımının tam olarak zehri alınmadığından dolayı zehirlenerek ölür.
Ölüm haberiyle karşı köyden komşular, akrabalar, tanıdıklar, taziyeler için ziyarete gelirler. Gelen gidenin yoğunluğuyla evin beyi gider, ahırdan ineği aldığı gibi keserek taziyede bulunan misafirlerine ikramda bulunur. Bu fıkramı desem, yoksa masal mı? oldu bilmiyorum, bildiğim bir şey varki yanıbaşımızda birinin bir problemi varsa o problem yarın bizim asıl problemimiz olup karşımıza çıka bileceğidir. Sevgilerimle.
YORUMLAR