KALABALIKTAKİ YALNIZLIK
02 Ocak 2010, 17.58 A- A+
Gün boyunca sevdiği insanlarla bir arada olmuştur. Konuşmuş, yemiş, içmiş, gezmiş, güzel dakikalar geçirmiştir. Çevresinde onu seven, sayan ve sözlerini dinleyenler de çoktur. Boş konuşmaz. Hoş sohbettir. Girdiği ortamlarda sevilir. Çevresine ayak uydurabilen yapıdadır. Gezenlerle gezer, yemek yiyenlerle yemeğe, konuşanlarla sohbete ortak olur.. Belli bir hayat birikimi, kültürü vardır. Gezmiş, görmüş, yaşamış, acı çekmiş, mutlu olmuş, sevmiş, sevilmiş, terk edilmiş ve hayatın zorluğunu olduğu kadar güzelliğini de görmüştür.
Gün içinde gece-gündüz renkli, canlı, dolu dolu geçen dakikaları vardır. Sonsuz enerjiye sahip görünür. Ama gün tamamlanıp, herkes evlerine çekilmeye başladığında yollarda başlar yalnızlığı. Yanındakiler zamanla yollarını ayırırlar. Onlar sevdiklerinin yanlarına giderken kalabalık içindeki yalnız kişi yaşadığı evin kapısını yalnız açar.
Kapıyı anahtarı ile kendisi açar. Zili çalmaz. Onu karşılayan kimse yoktur 'yuva' diyemediği evde. Işıklar yanmıyordur. Kendi uzanır açar elektrik düğmesini.
Yüreği yorgun, bacakları takatsiz, kafasının içi o güne dair bin türlü konu ve olayla doludur. Görüntü itibarı ile kalabalık içinde yaşayan yalnız insan olmanın ağırlığı ile omuzları çökmüş, yaşlı bir insanı andırır durumdadır. Sanki gün içinde heyecanla konuşan, çevresini kendine hayran bırakan, sonsuz enerji yüklü insan kendisi değildir. Eve girmesi ile maskesi düşmüş, o canlı-neşeli insan görüntüsünden soyutlanmıştır.
Sessizce bırakır kendini tek kişilik koltuğa. Televizyondaki filmleri tek başına izlemenin keyfi yoktur onun için. Belki günün haberlerini izler önce. Sonra yalnızlığını dindirecek, sessizliği dağıtacak bir müzik dinlemeye başlar. Düşündürürken dinlendirebilecek türden şarkılar seçer. Çalabiliyorsa gitarıyla birkaç nota tıngırdatır. Birkaç yudum içecek bir şeyler ile avunur. (içki, soda, gazoz vs. o anda canı ne istiyorsa.) Önüne bir kap yemeği ısıtıp getireni yoktur. Bir meyve soyup vereceği kişi de bulunmaz yanında.
Müziği dinlerken gözleri sabit bir noktaya dalar gider.Sanki o gün çevresinde onlarca seveni ile günü tamamlayan; konuşan, gülen, gezen, eğlenen kendisi değildir. Olan bitenleri düşünür. Önce yakın zamanda olanları, sonra daha öncesini... Onu bu yalnızlığa sürükleyenleri düşünmeye başlar. Her biri yanından ve hayatından nasılda bir-bir eksilip gitmişlerdi.Kimi küsmüş, alınmış; kimisi dünyadan elini eteğini çekip bilinmeyen alemlere göçmüş, kimisi de aşk acısı ile onu baş başa bırakarak, çekip gitmişti.
Kırdıklarını, kaybettiklerini düşünür. Sonra da kazandıklarını. Şimdiki işini, çevresindekileri. Onu sevenleri....Neden onlardan biri şu anda yanında değildir? Neden evinin dört duvarı arasında yalnız insandır?
Yaşananların muhasebesini yapar. Yalnız insan olmanın iyi-kötü yanlarını değerlendirir.
Tek başına yatmak istemez ama yorgundur. Karanlıkları uyku ile yenmeyi düşünür. Soğuk ve itici gelen yatağına girmeden önce pijamalarını giyer. Örtüyü kendisi kaldırır. Yatağının içine usulca süzülür. Yarın yine kalabalık içindeki yalnız insan'ı oynayabilmek için güç toplaması, dinlenmesi gerekmektedir.
Yarın yine sevenleri ile sohbetler edecek, onları güldürecek, sevindirecek, yeni güzellikler yaşayacaktır. Elbet bir süre sonra bu yalnızlığı sona erecekti.
Sabah mı? Yarınlarda mı?
Evin sessizliğini dinlememek, yalnızlığın soğuk havasını daha fazla solumamak için gözlerini kapar. Kendini dinler, sessizliği dinler gözleri kapalı. Sabah olduğunda yine kalabalığa karışan yalnız insan olmaya hazırlar ruhunu.
Herkes ne yaşarsa yaşasın, kendi dünyasında yalnız değil midir zaten?
Böyle düşünerek uykuya dalar.
Ertesi gün yine çevresinde bir grup insan olur. Kalabalığa karışır kalabalıktaki yalnız insan.
Gün içinde gece-gündüz renkli, canlı, dolu dolu geçen dakikaları vardır. Sonsuz enerjiye sahip görünür. Ama gün tamamlanıp, herkes evlerine çekilmeye başladığında yollarda başlar yalnızlığı. Yanındakiler zamanla yollarını ayırırlar. Onlar sevdiklerinin yanlarına giderken kalabalık içindeki yalnız kişi yaşadığı evin kapısını yalnız açar.
Kapıyı anahtarı ile kendisi açar. Zili çalmaz. Onu karşılayan kimse yoktur 'yuva' diyemediği evde. Işıklar yanmıyordur. Kendi uzanır açar elektrik düğmesini.
Yüreği yorgun, bacakları takatsiz, kafasının içi o güne dair bin türlü konu ve olayla doludur. Görüntü itibarı ile kalabalık içinde yaşayan yalnız insan olmanın ağırlığı ile omuzları çökmüş, yaşlı bir insanı andırır durumdadır. Sanki gün içinde heyecanla konuşan, çevresini kendine hayran bırakan, sonsuz enerji yüklü insan kendisi değildir. Eve girmesi ile maskesi düşmüş, o canlı-neşeli insan görüntüsünden soyutlanmıştır.
Sessizce bırakır kendini tek kişilik koltuğa. Televizyondaki filmleri tek başına izlemenin keyfi yoktur onun için. Belki günün haberlerini izler önce. Sonra yalnızlığını dindirecek, sessizliği dağıtacak bir müzik dinlemeye başlar. Düşündürürken dinlendirebilecek türden şarkılar seçer. Çalabiliyorsa gitarıyla birkaç nota tıngırdatır. Birkaç yudum içecek bir şeyler ile avunur. (içki, soda, gazoz vs. o anda canı ne istiyorsa.) Önüne bir kap yemeği ısıtıp getireni yoktur. Bir meyve soyup vereceği kişi de bulunmaz yanında.
Müziği dinlerken gözleri sabit bir noktaya dalar gider.Sanki o gün çevresinde onlarca seveni ile günü tamamlayan; konuşan, gülen, gezen, eğlenen kendisi değildir. Olan bitenleri düşünür. Önce yakın zamanda olanları, sonra daha öncesini... Onu bu yalnızlığa sürükleyenleri düşünmeye başlar. Her biri yanından ve hayatından nasılda bir-bir eksilip gitmişlerdi.Kimi küsmüş, alınmış; kimisi dünyadan elini eteğini çekip bilinmeyen alemlere göçmüş, kimisi de aşk acısı ile onu baş başa bırakarak, çekip gitmişti.
Kırdıklarını, kaybettiklerini düşünür. Sonra da kazandıklarını. Şimdiki işini, çevresindekileri. Onu sevenleri....Neden onlardan biri şu anda yanında değildir? Neden evinin dört duvarı arasında yalnız insandır?
Yaşananların muhasebesini yapar. Yalnız insan olmanın iyi-kötü yanlarını değerlendirir.
Tek başına yatmak istemez ama yorgundur. Karanlıkları uyku ile yenmeyi düşünür. Soğuk ve itici gelen yatağına girmeden önce pijamalarını giyer. Örtüyü kendisi kaldırır. Yatağının içine usulca süzülür. Yarın yine kalabalık içindeki yalnız insan'ı oynayabilmek için güç toplaması, dinlenmesi gerekmektedir.
Yarın yine sevenleri ile sohbetler edecek, onları güldürecek, sevindirecek, yeni güzellikler yaşayacaktır. Elbet bir süre sonra bu yalnızlığı sona erecekti.
Sabah mı? Yarınlarda mı?
Evin sessizliğini dinlememek, yalnızlığın soğuk havasını daha fazla solumamak için gözlerini kapar. Kendini dinler, sessizliği dinler gözleri kapalı. Sabah olduğunda yine kalabalığa karışan yalnız insan olmaya hazırlar ruhunu.
Herkes ne yaşarsa yaşasın, kendi dünyasında yalnız değil midir zaten?
Böyle düşünerek uykuya dalar.
Ertesi gün yine çevresinde bir grup insan olur. Kalabalığa karışır kalabalıktaki yalnız insan.
YORUMLAR