Habib Baba
05 Şubat 2010, 23.23 A- A+Habib Baba, 4. Murad devrinin gizli, kimsenin bilmediği Allah dostlarındandı r.
Yaşlıdır, fakirdir, gariptir. Fakat Rabbinin katında da alemlere denk bir değerin
sahibidir.
Yaşlı Habib Baba, uzun bir kervan yolculuğunun sonunda Erzurum'dan İstanbul'a
gelmiştir. Yolculuğunun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider... Niyeti,
şöyle iyice bir keselenip, paklanmak... Bedenini de ruhuna denk kılmaktır.
Fakat hamamcı Habib babayı içeri sokmak istemez.
'Bugün' der, 'Sultan Murad'ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri
alamıyoruz.'
Habib baba üzülür... Rica, minnet eder, yalvarır...
'Ne olursun' der, 'kimseye varlığımı belli etmem, aceleyle yıkanır çıkarım. Bu tozlu
bedenle Rabbime ibadet ederken utanıyorum.Binbir dil döker.Hamamcı ehl-i insaftır...
Dayanamaz... Kabul eder... Hamamın en sonundaki odayı göstererek ...
'Baba şu odada hızla yıkanıp çık, parada istemem. Yeter ki vezirler, senin farkına
varmasınlar.'
Habib baba sevinerek kendine gösterilen yere girer. Yıkanmaya başlar... Ve bu arada
hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. Boylu, poslu, genç, yakışıklı
biridir bu gelen. Onunda görünümü fakirdir... Ama sadece görünümü... İkinci müşteri
kılık değiştirmiş, 4.Murad'dır. O gün vezirlerinin topluca hamam alemi
yapacaklarından haberdar olan padişah merak etmiştir.
'Hele bir bakalım' demiştir, 'bizim vezirler, hamamda benden uzakta, kendi başlarına
ne yaparlar, nasıl eğlenirler?'
Ve bu merak padişahı, tebdil-i kıyafet ettirerek, hamama getirmiştir. Az önce
yaşananlar bir kez daha tekrarlanır.. .
Hamamcı vezirler der almak istemez... Padişah ise, ne olursun der, bastırır ve
padişah galip gelir... Habib babanın yıkanmakta olduğu odayı göstererek, genç
padişahın kulağına fısıldar:
'Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. Sende sar peştemali beline gir yanına... Beraber
sessizce yıkanın, bir an evvel çıkın... Ve ekler: 'Aman ha! Vezirler varlığınızı
bilmesinler. '
Sonra 4.Murad da Habib babanın yanına süzülür. Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar.
Bu arada, hamamın büyük salonundan gelen tef, dümbelek, şarkı, türkü sesleri
ortalığı çınlatmaktadır. ..
Habib babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır. Biraz kirlenmiş gibi
gelir ona... Allah hikmeti gereği dostuna, o yanındakinin tedbil-i kıyafet etmiş
padişah olduğunu ilham etmemiştir...
Ve yanındakini, görüntüsüne uygun, kendi gibi fakir bir delikanlı zanneden Habib
baba yumuşak bir sesle konuşur:
'Evladım' der, 'Sırtın fazlaca kirlenmiş, müsade edersen bir keseleyivereyim. '
Padişah aldığı bu teklif karşısında şaşkınlaşır ve bü yük bir haz duyar... Haz
duyar, çünkü ömründe ilk defa biri ona, padişah olduğunu bilmeden, sırf bir insan
olarak, karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir.
Memnuniyetle Habib babanın önünde diz çökerken: 'Buyur baba' der, 'ellerin dert
görmesin' Bu arada içerideki alemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir..
Habib baba, 4.Murad'ın sırtını bir güzel keseler.... Fakat padişah kuru bir
teşekkürle yetinmek istemez.. Ne de olsa insandır ve o da her insan gibi kendine
yapılan iyiliklerin kölesidir.
'Baba' der, 'gel Ben de senin sırtını keseliyeyim de ödeşmiş olalım.'
Habib baba, teklifin kimden geldiğinden habersiz, tebessümle;
Olur evlad' deyip, sultanın önünde diz çöker. Bu arada, Sultan Murad kese yaparken
bir yandan da Habib babayı yoklar, ağzını arar...
'Baba' der, 'görüyormusun şu dünyayı... Sultan Murad'a vezir olmak varmış... Bak
adamlar içerde def, dümbelek hamamı inletiyorlar, sen ve ben ise burada iki hırsız
gibi...'
Habib baba Sultan Murad'ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmaz, kendi
hükmünü söyler... Sultan Murad'ın Habib babadan duydukları, ağzı açık bırakıp,
keseyi elden düşürten cinstendir:
'Be evladım' der, Habib baba, 'Sultan Murad dediğin kimdir? Sen asıl Alemlerin
Sultanına kendini sevdirmeye bak ki, O seni sevince sırtını bile Sultan Murad'a
keselettirir. ..'
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir