Gelinciğin Hikayesi
09 Şubat 2010, 15.21 A- A+GELİNCİĞİN HİKAYESİ
Bir zamanlar köyün birinde görkemli bir düğün yapılmış. Yakışıklı mı yakışıklı bir delikanlı ile dünyalar güzeli bir genç kız evlenmişler. Düğünleri dillere destan olmuş Erkek her sabah erkenden tarlaya gittiği için hanımın canı sıkılıyormuş. Ev işlerinden arta kalan zamanını komşuları ile geçiriyormuş.
Aradan yıllar geçmiş, çocukları olmuyormuş. Bir gün tarlada çalışken bir gelincik yavrusu bulmuş. Hemen aklına bunu eve görür ve karısına sevdirebilirse kendisinin tarlada olduğu zamanlarda karısının da gelincik yavrusu ile oyalanacağını düşünmüş. Gelincik yavrusunu alarak akşam eve gelmiş. Karısına “bak sana bugün ne hediye getirdim. Bunu çok seveceksin” diyerek gelincik yavrusunu karınsa vermiş. Karısı gelincik yavrusunu görünce çok sevmiş. Onu hemen eline almış bir çocuk gibi öperek göğsüne yaslamış.Aradan yıllar geçmiş, gelincik yavrusu büyümüş. Artık yetişkin bir gelincik olmuş. Evde herkes mutlu imiş Aradan yıllar geçmiş, gelincik yavrusu büyümüş. Artık yetişkin bir gelincik olmuş. Evde herkes mutlu imiş Gelinciğe eskisinden daha fazla sevgi göstermeye özen gösterirken kendi çocuğuna da tüm sevgisini veriyormuşGünler böyle geçip giderken komşuları kadının evine gelip “bu gelinciği artık kovalamalısın. Çünkü gelincik kıskanç hayvandır senin sevginin bölündüğünü yani çocuğunu sevdiğini görünce kıskanarak çocuğuna zarar verebilir” demeye başlamışlar
Günlerden bir gün, kadın kocasını tarlaya yolcu ettikten sonra evin eşiğinde otururken komşuları gelmiş ve onlarla konuşmaya dalmış. Bu konuşma sırasında bebek beşiğinde uyuyormuş. Gelincikte evin içinde bebeğin yanında uyuyormuş. Dış kapı eşiğinde konuşurken evin içinden bir gürültünün geldiğini duymuşlar. Komşuları, kadına “bak biz sana dememiş miydik, gelincik çocuğa zarar verdi, onu öldürdü” diyerek kadını heyecanlandırmışlar. Bir hışımla kadın yerinden kalkmış ve odanın kapısını açmış. Bir de ne görsün gelinciğin ağzı kanlar içinde açılan kapıdan dışarıya doğru kaçıyormuş. Bunu gören kadın beyninden vurulmuşa dönmüş. Hemen eline aldığı bir sopa ile gelinciğe vurmaya başlamış. Öyle bir vurmuş ki dakikalarca sürmüş. Artık gelincik orada hayatını kaybetmiş, fakat kadın hırsını hala alamamış. Bir zaman sonra çocuğu aklına geliş. Elindeki sopayı fırlatıp, koşarak eve girmiş ve çocuğunun yattığı beşiğin yanına varmış. Birde ne görsün ki; Beşiğin üzerinde kocaman bir yılan fakat yılanın başı yok. Yılan ölmüş. Gelincik yılandan çocuğu kurtarmış. Kapı açıldığında da yılanın başı ağzında ve her tarafı onun için kanlar içindeymiş. Kadın yavrusunu kurtaran ve uzun zamandır hayat arkadaşı olan gelinciği kendi elleri ile öldürdüğüne çok üzülmüş. Günlerce kendine gelememiş ve sürekli ağlamış.
Bu hikayeden almamız gereken dersler.
1. Her ne olursa olsun ön yargılı olmamalıyız."İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan çok daha zor" 2. Kendimize yapılan bir iyiliğe nankörlük yapmamalıyız.3. Sevdiklerimiz hakkında ne pahasına olursa olsun kendilerini dinlemeden hüküm vermemeliyiz.
YORUMLAR
Gelinciklerin ,kindar , kıskanç ama bir o kadar da vefalı oldukları üzerine hikayeler vardır.Tilkinin kurnazlığı üzerine hikayeler olduğu gibi ,mutlaka gerçeklik payı olduğu gibi ,insanların ders çıkarması içinde yazılmışlar olabilir.Her ne için olursa olsun , duygu yüklü bir hikayeydi, yazan arkadaşın elleri dert görmesin.Teşekkkürler.
ELINE SAGLIIK IBRETLETLIK BIR HIKAYE OLMUS, DOGAYA EN BUYUK ZARAR VEREN INSANLIGA, VERILECEK EN GUZEL CEVABI XEGELİX VERMIS
senede1gun_
Dolduruşa o kadar gelmeye meyilliyiz ki milletçee..Bizleri anlatıyorr sankiii bu hikayecikk.Genetiğimizee işlemişş adetaa bu sığlıkkk..Sağduyu ile tarafları dinlemeden fevri davranmanın arızalara yol açtığını ne güzelll anlatmışsın bizlere .. Ellerine sağlık arkadaşımm..
çok güzel bir hikaye.böyle bir çok örnek var haytaımızda.malesef biz insanlar hep peşin hükümlüyüz.şu bir gerçek baktığımız hiç bir hayvan nankörlük yapmaz.ama insanlar yapar.bir insana her zaman iyilik yaparsın ama bir kez yapma senden kötüsü olmaz.ellerine sağlık paylaşımın için tşk ler.herkese güzel günler dilerim.
evet ne yazıkki bizler hep böyleyiz.insanlarımız yavaş yavaş maneviyatlarını unutur oldular.ve ön yargılarla sağlıksız kuşaklara sahip olduk.inşallah biran önce sirkelenir bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır diyen büyüklerimiz gibi yaşarız.dostluk ve kardeşlik dolu mutlu yarınlara..........
tüm yorumlara katılıyorum .Bir arkadaşımız , önyargılı sağlıksız kuşaklara sahip olduk diyor ya ,ben bir ilave yapmak istiyorum; değil önyargı ,yargının nebzesi olmayan kuşak desek nasıl olur?.Çalıp oynayalım, gülüp eğlenelim günümüzü gün edelim ,gerekirse kime gücümüz yeterse ezip geçelim devri başladı.Ama bu böyle nereye kadar gider bilmem.Böyle güzel hikayeleri yazanlara , okuyanlara ,hatta yorum yazanlara bile gülenler,burun kıvıranlar vardır.İnşallah ben yanılıyorumdur. Gözleri açık olup görmeyenlere, kulakları duyupta işitmeyenlere, bir kalbi olupta merhamet ,vicdan barındırmayanlara bu hikayeler bile etkilemiyorsa , zamanı beklemekten başka çare yok sanırım..
herkesin ellerine sağlık, teşekkürler,sevgiler.