gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

KUYUMCU

03 Nisan 2010, 21.21
A- A+

                                                  KUYUMCU
Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister. Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip: "Oğlum" der, "Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir. Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve "Şunu kaça alırsınız?" diye sorar .
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: "Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın" der.
İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur.
Üçüncü defa bir semerciye gidir: Semerci nesneye şöyle bir bakar, "Bu der "benim semerlere iyi süs olur. Bundan "kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm."
En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar. "Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden buldun?" diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. "Buna kaç lira istiyorsun?" Öğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?" "Ne istiyorsan veririm."
Öğrenci, "Hayır veremem." diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:
"Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim."
Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır. Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler.
Bilge hocasının yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerasını anlatır.
Bilge sorar: "Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?"
Öğrenci: "Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık" diye cevap verir.
Bilge hoca çok kısa cevap verir: "Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve o değerini bilenin yanında kıymetlidir." Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden
kuyumcular mutlaka vardır.
Mesele kuyumcuyu bulmaktadır...
 
 İşte, aşkta, arkadaşlıkta, yaşamın her anında gerçek kuyumcuyu bulmanız dileğiyle.

 

YORUMLAR

06 Nisan 2010, 02.34
yüregine saglık bravo helal olsun
06 Nisan 2010, 03.07
güzelmiş elinize sağlık......
06 Nisan 2010, 12.47
waaay etkiliymiş.ellerine sağlık..
06 Nisan 2010, 13.21
Bi kuyumcuda biz bulsaydık iyi olurdu zira benim etrafımda esnaf çok kuyumcu yok :))
06 Nisan 2010, 18.40

kişi kendisini keşfedilmeyi bekleyen mücevher olarak görüyorsa orada egosantrik bir poblem vardır, kişi kendini sever ve sevmeside gerekir ancak kendini beğenmesi psikolojik bir problem başlangıcı olabilir. hikayeye de kişilerin kend değirini bilecek birilerini bulma açısından bakmasıda hayli ilginç geldi bana etrafımızdaki değerleri keşf etme açısından bakmak ve bu değerlerin kıymetini kaybetmeden önce bilme açısından bakılması gerekmezmiydi, merak ediyorum.

neticede Altın çöpe düşse değerini kaybetmez,tenekeyi parlatsan çeyrek altın etmez, mücevherin kadrini en iyi sarraf bilir sen altnı olmaya bak altın nasıl olunur ona bak sen altın olduktan sonra elbet bir sarraf seni bulacaktır

06 Nisan 2010, 23.50
cok guzel, insallah nasip olur ve buluruz :)
06 Nisan 2010, 23.53
herşey boş ve yalan insanın kıymeti hayatta iken değil ölünce anlaşılır.onun içindirki en iyi kıymeti yaradan bilir,öncei iyileri alır.
07 Nisan 2010, 01.31
Bence zaten olay kuyumcuyu arayıp bulmak degıll dırek kuyumcuya gıtmekte arkadaslarr yani gozu kapalı duygularla hareket etmemek lazımm degerını bılmeyen anlamayan ınsanları hayatından cıkarmak lazımmm
07 Nisan 2010, 07.46

ÇOK SEDİM HİKAYEYİ

FAKAT NE YAZIK Kİ İNSANLAR KIYMET BİLMEZ DURUMDALAR. 

keşke anlayabilselerdi insanın ve sevdiklerinin değerini.

ancak,  salaklar kaybedince anlıyolar.

akıllı olanlarsa zaten kıymet bilirler.

07 Nisan 2010, 12.49
işte bu dedim okuyunca. nasılda doğru bi kanı. kendimi en değerli hissettiğim yer eşimin yanı.onun yanında kendimi mücevher gibi hissediyorum o da kuyumcuymuş meğer :))
07 Nisan 2010, 14.53
keşke herşeyin değerini bilseydik ama geçen geçip gidiyor...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın