Komşuluk mu? o Da Ne?
11 Nisan 2010, 14.04 A- A+
Evet eskidendi o komşuluklar falan. Şimdi ne komşuluk var ne bir ahbaplık. Şimdi sadece "o ne yaptı? bu oraya gitti mi?" gibi bolca dedikodulu sahte komşuluklar var.
Geçenlerde evine 2. kez gideceğim bir ablaya oturmaya gitmeye karar verdim. Evini çıkartabileceğimi bilemiyordum. Ama evi buldum. Daireyi karıştırdım. Yanlışlıkla yanındaki dairenin zilini çalmışım. Kapıyı açan bayana gideceğim ablanın adını sordum. Bana tanımadığını söyledi. Tekrar binanın dışına çıktım. Eve şöyle bir baktım. Apartman doğruydu. Tekrar içeriye girdim. Bu sefer üst kata çıktım. Bana o kişinin alt katta oturduğunu söyleyince şaşırdım. İyi de ben oradan gelmiştim. Tekrar aşağıya indim. Bu sefer diğer kapının zilini çaldım. Aradığım kişi burada oturuyordu. Birgül abla beni görünce çok şaşırdı. Onun her zaman evde olduğunu bildiğimden sürpriz yapmak istemiştim. Ona başıma geleni anlattım. O da bana "burada böyle" dedi. Kimse kimseyi tanımıyor. Bana onun aşağıda oturduğunu söyleyen bayanla da bir iki kez asansörde karşılaşıp konuşmuşlar. O da onu oradan tanıyormuş.
Ama bu çok acı birşey biliyor musunuz? Ben hatırlıyorum da; bizim zamanımızda ne güzeldi. Ayşe teyzeler, Fatma teyzeler, Münevver teyzeler. Komşuluklar o zamandı. Kapı tıklatmalar, hoş sohbetler .
Ha belki hala böyle komşuluklar vardır bunu bilemiyorum. Ama benim etrafım hep böyle birbirleriyle dost olmayan komşularla dolu.
Artık o kadar ilgisiz olmuşuz ki. Ya da şöyle söylemek mi lazım bilemiyorum. Herkes düşmüş bir yaşam çarkının içine. Kimsenin derdi kimseyi ilgilendirmiyor. Sormuyor bile. Yanında belki de yan dairesinde oturan komşusu düşse neredeyse kaldırmayacak bir hale geldik.
Hani bir laf vardır: Gelen gideni aratır. Her gelen yeni sene giden seneyi sanırım aratıyor. Her sene mutlaka bir ananemizi alıp götürüyor. Güzellikleri yavaş yavaş kaybediyor, yok ediyoruz.
Ne olurdu da bundan 25 sene öncesine dönebilseydim...
Geçenlerde evine 2. kez gideceğim bir ablaya oturmaya gitmeye karar verdim. Evini çıkartabileceğimi bilemiyordum. Ama evi buldum. Daireyi karıştırdım. Yanlışlıkla yanındaki dairenin zilini çalmışım. Kapıyı açan bayana gideceğim ablanın adını sordum. Bana tanımadığını söyledi. Tekrar binanın dışına çıktım. Eve şöyle bir baktım. Apartman doğruydu. Tekrar içeriye girdim. Bu sefer üst kata çıktım. Bana o kişinin alt katta oturduğunu söyleyince şaşırdım. İyi de ben oradan gelmiştim. Tekrar aşağıya indim. Bu sefer diğer kapının zilini çaldım. Aradığım kişi burada oturuyordu. Birgül abla beni görünce çok şaşırdı. Onun her zaman evde olduğunu bildiğimden sürpriz yapmak istemiştim. Ona başıma geleni anlattım. O da bana "burada böyle" dedi. Kimse kimseyi tanımıyor. Bana onun aşağıda oturduğunu söyleyen bayanla da bir iki kez asansörde karşılaşıp konuşmuşlar. O da onu oradan tanıyormuş.
Ama bu çok acı birşey biliyor musunuz? Ben hatırlıyorum da; bizim zamanımızda ne güzeldi. Ayşe teyzeler, Fatma teyzeler, Münevver teyzeler. Komşuluklar o zamandı. Kapı tıklatmalar, hoş sohbetler .
Ha belki hala böyle komşuluklar vardır bunu bilemiyorum. Ama benim etrafım hep böyle birbirleriyle dost olmayan komşularla dolu.
Artık o kadar ilgisiz olmuşuz ki. Ya da şöyle söylemek mi lazım bilemiyorum. Herkes düşmüş bir yaşam çarkının içine. Kimsenin derdi kimseyi ilgilendirmiyor. Sormuyor bile. Yanında belki de yan dairesinde oturan komşusu düşse neredeyse kaldırmayacak bir hale geldik.
Hani bir laf vardır: Gelen gideni aratır. Her gelen yeni sene giden seneyi sanırım aratıyor. Her sene mutlaka bir ananemizi alıp götürüyor. Güzellikleri yavaş yavaş kaybediyor, yok ediyoruz.
Ne olurdu da bundan 25 sene öncesine dönebilseydim...
YORUMLAR