gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

ACI HABER....

05 Mayıs 2010, 00.56
A- A+
Acemi marangozun elinden çıkmış meşe ağacından bir masa, sigara dumanından sararmış masa örtüsü, derme çatma bir sandalye....
Doktordan kötü haberi alıyorum, akciğer kanseri; en iyi tahminle üç dört yıl ömür biçiyor bana.
Bugün otuz birinci yaş günümü kutluyorum. Şair ne güzel söylemiş ‘yaş otuz beş yolun yarısı’ eğer haklıysa hayatı yarılayamadan ölüp gideceğim.Ölümü yüreklilikle kucaklayamıyorum, yaşamı kucaklayamadığım gibi. Otuz yıl boyunca takvimden kopardığım her bir yaprağı tekrar yapıştırmak isterdim, itinayla birer birer...
Otuz yaş; tatsız, tuzsuz... kaldırım taşları kadar soğuk, sonbahar yağmurları kadar hüzünlü, yuvasından düşmüş yavru kuş kadar yalnız ve korkak.
Hayatım roman olsa üç sayfayı geçmezdi. Cildi bozuk, sayfaları yırtılmış bir roman. Girişi ve gelişmesi olmayan, sonu muğlak, soru işaretleri ile dolu, nedenlerin, niçinlerin özne olduğu sıfatın, yüklemin olmadığı bir roman...
Çocukluğum... hayatımın en güzel yılları, günahsız yıllarım. Dilediğimce gülüp oynadığım, avazım çıktığınca bağarabildiğim yıllar. Çocukluğum mahalle aralarında top koşturarak geçti, hala mahalle aralarının olduğu yıllar... Okuldan geldiğimde ilk işim çantamı evin en ücra köşesine savurup anneme yakalanmadan evden kaçmaktı. Eğer yakalanırsam yemek yemek zorundaydım, belki de daha kötüsü öğle uykusu uyumalıydım...
Çocukluğum hayatımın en güzel yılları...
İlkokul yıllarım öğrenim hayatımın en güzel yıllarıydı. Fatma öğretmen annem kadar sevdiğim ve hala unutamadığım nadide insan, sığınılacak ikinci bir liman, öğretmen sözcüğü onun için hafif kalırdı. Öğretmekten çok daha fazlasını yaptı, hayata açılan penceremiz oldu, öğrencileriyle güldü, onlarla ağladı. Sevgisi kendi çocuklarına da öğrencilerine de yetecek kadar çoktu. Hayata başlangıçtaki rehberim oldu.
İlk aşkımı ilkokul birinci sınıfta buldum. Sevda... sınıftan üç çocukla kavga etmiştim onun için, kavga dolu hayatım o zaman başladı. Aşk kelimesi o zamanlar bir şey ifade etmesede çocuksu bir dürtüyle sahiplenmiştim. Beslenme çantasından kurabiyelerini çalıyor, önlüğünden çekiştirip kaçıyordum. İlkokulda o zamanlar kızlara bu şekilde kur yapılırdı.Yerli malı haftasında en güzel yiyecekleri o getirirdi. İkinci sınıfın başında ailesi Sevda’yı okuldan alıp başka bir okula götürdü, ilk aşkımda böylece son bulmuş oldu. Sevdiğim kızın peşinden gitmek için hiç çaba harcamadım, o gitti ve aşkımız bitti...
Çocukluğum rengarenk misketler, patlak plastik bir top, pinokyo bisiklet, tellere dizip kuruluğun tavanına astığım gazoz kapaklarım, inşaat fazlası tahtalardan yapılma bir kılıç, bol bol koşuşturma ve kahkaha, çocukluk arkadaşlarım, birde olmazsa olmaz çocukluk aşklarımdı benim için...

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın