insanlar on yargılarında kurtulsa karsısında kı daha ıyı anlıyabılrı bence
dost dost diye nicesine sarıldım benim sadık yarim kara topraktır...
Bence çok insan tanımak değil az ve öz insan tanımak lazım. Gelenin gidenin kırıp döktüğü bir hatıra olmaktansa kalbe yazılmış biri olmak mühim. Çok kişi tanıyınca çok karışıklık oluyor sanki, herkez her yöne çekiştirmeye çalışıyor. Dingin bir liman daha huzurlu. Yüze gülen çok dostcuklar yerine dar günde yanınızda olabilecek samimi arkadaşlar bulmalı. Böylesine güzel insanlarda öyle ha deyince ortaya çıkartılmaz. Derin ve uzun süre analize ihtiyac var bence… Bir ömrü beraber tüketen insanlar bile birbirlerini tam tanıyamazken sanalda bunu denemek; denizde kum tanesi aramak olur: ))
Keyif alarak okudum.
Çok
duygusuz ama bir o kadarda etik.
Mantığımda
o kadar haklısızın ki
ama duygu
dünyasına girince aldanma ve aldatmaya açığız yinede.
yanlışlara ve bahanelere
ve sonrasında çöküşlere
ve bağlaçlarıyla
tutturulan anılarımızda
en baştan
başlayıp, biriken hayal kırıklıklarına üç nokta
Umarım herkes
bu yazıyı okur, feyzalır, yanlışından döner!
VE yine unutmadan
yazının sonuna asgard3’ün gençliğe hitabesidir diye imzanızı da atsaydınız
keşke ;p
kısaca tabıkı ınsanları tanımak ve bılmek ama ınsanı ıcıne gırmeden tanımak mumkun degıl.ıcıne gırdıkten sonra zaten kotu ınsan sa sızde elbet zarar goruyosun uz onemlı olan en az hasarl a atlatabılmek
insanları tanımak için ön yargıyı kaldırmak şart
daha hayattan çok öğrenecek şeylrimiz var
tanımak çok uzun süren birşey...
herkes kendini herşeyi biliyo sanıyo ama bilmedigi ne cok sey var bilmiyolar :..
tanımak yüzeyseldir bence gerçek tarafı sıkıntılı zamanda ortaya çıkar
hı hı evet tabiki bencede olabilir
nekadar az yalan varsa okadar az yanlış yapar insan bu hayat denilen oyunda daha az hatırlamsı gerekir cünki söylediklerini oldugumuz gibi görünemeyiz bunun farkına varılmalı recep ivedik vakkası sadece bir filimmi hangimiz burnumuzu karıştırmıyoruz kimse bakmazken bir oyunun icindeyiz iyi oynanmazsa enzayıf halkalar olmuyormu insan oglu bence herşeyden önce gercekci olmalıyız insanlara sevgi ve saygı cercevesinde bence yalan söylemenin bile bir zararı yok beyaz yalanlar
İnsanları tanımak için, hayvanlar alemi izleyip, neler yaptığını öğrendikten sonra insanları tanımak ve öğrenmek daha mantıklı bir yaklaşım olacaktır. Etki ve Tepki misali
söyledigimiz dogrularla en çok kendimize saygı duyarız ve insan oldugumuzu hatırlarız aslında.. ama nedense sanal olmak bazılarımızın insan olmasınıı gerektirmiyo sanki.evet haklısınız her dogru kelime bize duyulan güveni pekiştirir. ama bide bunu anlasak :))
Yazida, yorumlarda güzel...Ellerinize saglik.
Tabiki yalan söyleyende, dogru söyleyende (karsisindakine degilde) kendisine söylemis olur.
Kendisini elestiren'in karsisindakini elestirmesine gerek kalmaz...
Yanlislar; dogrulari bulmak icindir...
Insan önce kendini tanimalidir, kendini bulmalidir.
Kendisini bulunca, onu bulmaya calisanlar da cok olacaklardir.
sarı_lale hanım anlayana sivrisinek saz anlamayana davulzurna az diye boşuna demişler eskiler :)
slm,yüreginize saglik güzel bir konuya deginmissiniz...bana göre hic bir sey edinilmez o zaman safligi kalmaz....Mevlana’nın çağlar ötesinden günümüze ulaşan çok değerli öğütlerinden bir diğeri de başkalarının kusurlarını araştırmamaktır. Başkalarının kusurlarını araştıran, kendisini başkalarına odaklayan kimse kendi hata ve kusurlarını göremez.
Lincoln’e: “Düşmanlarına niçin bu kadar iyilikte bulunuyor, elinde güç ve imkan varken onları yok etmiyorsun?” dediklerinde, “Ben onlara iyi davranarak, onlarla güzel geçinerek zaten onları yok etmiş olmuyor muyum?” der.bence denemeye deger..
saygilar, sevgiyle kalin...
Nerden? yaş? isim, meslek, evli bekar? sorularına aldığı cevapla insanları tanıdığını sanmak , nekadar gerçekçidir bilemem..Gerçeği aramak mıdır maksat , yoksa üç beş laf edip can sıkıntısını geçiştirmek midir? Eğer amaç karşımızdaki kişiyi gerçekten tanımaksa, adından, şehrinden mesleğinden çok başka sorulara cevap aramak , o kişiyi bize daha doğru tanıtmaz mı?
Örneğin; ezbere söylenebilen bir şiirden bir kaç dize, sevilen şarkının sözlerinin manasnı, okunmuş ama yıllarca unutulamamış dünya klasiklerinden bir roman üzerine konuşmalar,gündemdeki herhangi bir konu hakkında fikirlerin ortaya konması ile karşımızdaki kişinin en azından duygusal yönünü tanıyabiliriz görüşündeyim . Mesnevi v.b .okuyan kişi ile ben gazete bile okumam diyen kişiyi , mesleği ,yaşı ,ili ne olursa olsun, kişiliği hakkında ip ucu alıp, biraz tanıyabilir diyorum .
Duygusal yönden, kafa dengi arkadaşımızı bulduğumuza inandığımız andan itibaren de diğer kimlik sorularımıza cevap, zaten kendiliğinden gelecektir..Tavsiye ederim, ben bu yöntemimle ,hiç yanılmadım..
gerçek anlamda dost vardır ve bunu sana hissettirendir dost
arkadaş vardır hissettirir yakınlığını ama dost değildir
dost dediğin en yakın dediğin arkadaşın senin gibi hissediyorsa ve senin dediğin gibi oda benim tek dostum tek arkadaşım deyip seni gösteriyorsa yola çıkıp seni satmıyorsa aç kaldığında yemeğinin fazlasını sana veriyorsa senin düşüncelerini beğenmesede ona yanlış gelsede yinede saygı duyuyorsa o senin ne dostun ne arkadaşındır o senin kardeşindir ve ne ilginçtirki böyle kardeşlikler bile son buluyor çünkü hep hatayı o kardeşimizde aradığımız için asıl hata sendedir ama bunu çok sonra anlarsın insan kendi hatasını önemsenmeyecek kadar küçük sanar hatayı kendinde arayan arkadaşlar her zaman kazanır ve dostlukları kardeşlikleri bozulmaz
unutmaki dost acı söyleyendir
analiz etmeye gerek yok burdan yola çıkarak bulursun dostunu
YORUMLAR
Bence çok insan tanımak değil az ve öz insan tanımak lazım. Gelenin gidenin kırıp döktüğü bir hatıra olmaktansa kalbe yazılmış biri olmak mühim. Çok kişi tanıyınca çok karışıklık oluyor sanki, herkez her yöne çekiştirmeye çalışıyor. Dingin bir liman daha huzurlu. Yüze gülen çok dostcuklar yerine dar günde yanınızda olabilecek samimi arkadaşlar bulmalı. Böylesine güzel insanlarda öyle ha deyince ortaya çıkartılmaz. Derin ve uzun süre analize ihtiyac var bence… Bir ömrü beraber tüketen insanlar bile birbirlerini tam tanıyamazken sanalda bunu denemek; denizde kum tanesi aramak olur: ))
Keyif alarak okudum.
Çok duygusuz ama bir o kadarda etik.
Mantığımda o kadar haklısızın ki
ama duygu dünyasına girince aldanma ve aldatmaya açığız yinede.
yanlışlara ve bahanelere
ve sonrasında çöküşlere
ve bağlaçlarıyla tutturulan anılarımızda
en baştan başlayıp, biriken hayal kırıklıklarına üç nokta
Umarım herkes bu yazıyı okur, feyzalır, yanlışından döner!
VE yine unutmadan yazının sonuna asgard3’ün gençliğe hitabesidir diye imzanızı da atsaydınız keşke ;p
Tabiki yalan söyleyende, dogru söyleyende (karsisindakine degilde) kendisine söylemis olur.
Kendisini elestiren'in karsisindakini elestirmesine gerek kalmaz...
Yanlislar; dogrulari bulmak icindir...
Insan önce kendini tanimalidir, kendini bulmalidir.
Kendisini bulunca, onu bulmaya calisanlar da cok olacaklardir.
Lincoln’e: “Düşmanlarına niçin bu kadar iyilikte bulunuyor, elinde güç ve imkan varken onları yok etmiyorsun?” dediklerinde, “Ben onlara iyi davranarak, onlarla güzel geçinerek zaten onları yok etmiş olmuyor muyum?” der.bence denemeye deger..
saygilar, sevgiyle kalin...
Nerden? yaş? isim, meslek, evli bekar? sorularına aldığı cevapla insanları tanıdığını sanmak , nekadar gerçekçidir bilemem..Gerçeği aramak mıdır maksat , yoksa üç beş laf edip can sıkıntısını geçiştirmek midir? Eğer amaç karşımızdaki kişiyi gerçekten tanımaksa, adından, şehrinden mesleğinden çok başka sorulara cevap aramak , o kişiyi bize daha doğru tanıtmaz mı?
Örneğin; ezbere söylenebilen bir şiirden bir kaç dize, sevilen şarkının sözlerinin manasnı, okunmuş ama yıllarca unutulamamış dünya klasiklerinden bir roman üzerine konuşmalar,gündemdeki herhangi bir konu hakkında fikirlerin ortaya konması ile karşımızdaki kişinin en azından duygusal yönünü tanıyabiliriz görüşündeyim . Mesnevi v.b .okuyan kişi ile ben gazete bile okumam diyen kişiyi , mesleği ,yaşı ,ili ne olursa olsun, kişiliği hakkında ip ucu alıp, biraz tanıyabilir diyorum .
Duygusal yönden, kafa dengi arkadaşımızı bulduğumuza inandığımız andan itibaren de diğer kimlik sorularımıza cevap, zaten kendiliğinden gelecektir..Tavsiye ederim, ben bu yöntemimle ,hiç yanılmadım..
arkadaş vardır hissettirir yakınlığını ama dost değildir
dost dediğin en yakın dediğin arkadaşın senin gibi hissediyorsa ve senin dediğin gibi oda benim tek dostum tek arkadaşım deyip seni gösteriyorsa yola çıkıp seni satmıyorsa aç kaldığında yemeğinin fazlasını sana veriyorsa senin düşüncelerini beğenmesede ona yanlış gelsede yinede saygı duyuyorsa o senin ne dostun ne arkadaşındır o senin kardeşindir ve ne ilginçtirki böyle kardeşlikler bile son buluyor çünkü hep hatayı o kardeşimizde aradığımız için asıl hata sendedir ama bunu çok sonra anlarsın insan kendi hatasını önemsenmeyecek kadar küçük sanar hatayı kendinde arayan arkadaşlar her zaman kazanır ve dostlukları kardeşlikleri bozulmaz
unutmaki dost acı söyleyendir
analiz etmeye gerek yok burdan yola çıkarak bulursun dostunu