Herşeyiyle Güzel Hayat...
25 Aralık 2010, 23.58 A- A+Bir taraftan tüm yönlendirmelere rağmen seçimlerimizi kendimiz yaparken, diğer taraftan hayatın önümüze çıkardığı sürprizleri ağzımız açık karşılıyoruz; her seferinde beklenmedik konumlarda buluyoruz kendimizi. Nihayetinde, itiraz da etsek, ısrarla reddetsek de, bu Alman atasözünün gerçekliğini gerekliliğini hepimiz biliyoruz:
"Tanrım, bana değiştiremeyeceklerime katlanma gücü, değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret ve bu ikisini ayırabilme erdemini bahşet!" Hayat hakkında eskiye nazaran çok daha fazla kafa yorduğumuz yaşlardayız birçoğumuz. Artık arkasını annesi babası kollayan küçük çocuklar değiliz çünkü, hayata bütünüyle atılmış yetişkinler olmadığımız kadar. Önce elimizi tutarak önümüzden yürüdüler, ilerlemeyi öğrendik; daha sonra görünmez oldular geçtiler arkamıza da, görmesek de orada olduklarını bildik, düşecek olsak biliyorduk ki tutacaklardı yine kollarının arasında sımsıkı. Zamanla daha geride bıraktık anneyi babayı, koşmaya başladık nedenini bilmeden, yapılması gereken bu sanıyorduk, herkes bunu yapmaz mıydı ki? Şimdilerde o çizgideyiz işte, hani bir tarafında çocukluğumuz, hep elimizden tutanlar, ailemiz, ilkokul öğretmenimiz belki...
Karşımızdaysa henüz ayak basılmamış, keşfedilmeyi bekleyen tertemiz bir hayat. Yaşadığımız her olayı hayat kitabının yeni sayfaları olarak sembolize etmemizin tesadüfi olduğuna inanmak zor. Bir kütüphanenin farklı kitapları değil mesela, asla birbirinden bağımsız değil yaşadıklarımız. Her adımımız bir diğerini doğuruyor, her kararımız farklı bir karar aşamasına getiriyor bizi; her fiilimizde yeni cümle başlarına varmamız kaçınılmaz... Bir taraftan tüm yönlendirmelere rağmen seçimlerimizi kendimiz yaparken, diğer taraftan hayatın önümüze çıkardığı sürprizleri ağzımız açık karşılıyoruz; her seferinde beklenmedik konumlarda buluyoruz kendimizi. Kimimiz memnun halinden ya, kimimiz isyan ediyor istemediği bir yerde bulduğunda kendini, sonrasında kimimiz alışıyor, kimimiz kabullenmeyi reddedip debelenip duruyoruz. Nihayetinde, itiraz da etsek, ısrarla reddetsek de, bu Alman atasözünün gerçekliğini gerekliliğini hepimiz biliyoruz: "Tanrım, bana değiştiremeyeceklerime katlanma gücü, değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret ve bu ikisini ayırabilme erdemini bahşet!" İyisiyle kötüsüyle hayat devam ederken bu yazı belki düşündürecek biraz, belki okunup geçilecek, ama her halükarda bir nebze olsun farkettirecek hayatı olduğu gibi kabul etmemiz gerektiğini...
Ve herbirimiz kendi parkurumuzda çizgiye yaklaşırken, farkedeceğiz ki bizi destekleyenler, bir kaç basamak aşağıda oturmuş, bizi seyrediyor olacak; zaman zaman sessizce izlerken, yeri geldiğinde alkışları can verecek solmaya yüz tutmuş yaşama sevincimize; çoğu zamansa başarılarımızı onurlandıracak o eller, usanmadan, her daim... Ve biz bileceğiz ki, her birimiz yaşamayı hakediyoruz, ve her hayat olduğu yaşandığı haliyle kutsal...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir