Öncelikle konu seçiminiz ve paylaşımınız için teşekkürler.
Küçükken gece ay ışığında yorgunluktan uyuyana kadar sokakta oynadığım günleri hatırlattınız. İnsanların yapılan ahlaki yozlaşmalara kılıf araması ve bunun için mantıksız bahaneler türetmesi ne kadar zavallıca kalıyor. Sınırlarını belirlemezseniz özgürlükleriniz başkalarını hırpalar. Dünyada ve ülkemizde kadınların çeşitli durumlarını inceleyince çok şaşırıyor insan. Tüm sıradışı gelenek ve düzenlemeler kadınlara yönelik veya onlara uygulanıyor. Türk kadınları hemcinslerinden daha saygın ve aile yapısında vazgeçilmez birey olarak yerini koruyor. Giderek rol ve sorumluluklarında değişim yaşıyor ancak bir çok ülke kadınından daha iyi durumda.
Burada aile, toplum ve dini kavramların büyük yeri var. Ben ne cüretle dediğim yazımda o günkü sinirle öfkeyle bağırırken haksız bulanlar vardı bu yazıyı onaylamalarıda bir değişimdir ... Çünkü o gün yazan bendim bayandım ve suçu bende aramak yorumcuların işine gelmişti. Reelde dolmuşta veya markette tanımadığınız insana nerelisin, evlimisin bekarmısın, yaşın kaç de bakalım boyunun ölçüsünü nasıl alıyorsun görürsün ))) Artık orada tv lere taş çıkaracak dizi boyutunda senaryolar çıkar emin olabilirsiniz ... Gerçekten konuyu ele aldığınız için teşekkürler.
elinize saglik nede guzel dokmussunuz ,cidden cok duygulandim bir bayan olarak ,aglamak istiyorum.......
Kadın her ne hal alırsa alsın sokakta dahi yürüyemez konusunu işlemişsin.Durum böyle mi sence? Bence çevreyi ve ortamı iyi gözlemlemek gerekli.
Bazı zatlar sapıksa zaten sen çuvalla da kaplasan kadını onu düşünür sadece. Ya diğer durumlar, ya otobüste metroda kendini teşhir etmek için giyinenler? Sanki zorla giydirilmiş gibi çekiştirerek aklınca kendini toparlamaya çalışanlar? Televizyonlarda yada bilboardlarda reklamlarda kadının ana tema olması, dizilerdeki yatak sahnelerinin ve aldatmaların artık bu kadar basit olması... Laf çocuklarımıza vs. gelince böyle aile yapısına uymayan şeylerin gösterilmemesinden bahsederiz. Sokakta da aynı şey geçerli değil mi? Otobüse dekolteyle binince rahat bir seyahat isteniyor da neden semt pazarına dekolteyle gidilmiyor? Bu farkı yaratan kadının zaten ruh hali değil midir? Bu nedenle herkes önce kendine dikkat etmeli arkasından ortalığın düzelmeye yüz tuttuğunu görebilmek için...
kadının adı var.....anlamayanlarla da sorunu var .........
Yazılarınızı takip edenlerdenim..Duyarlılığınızı ve sizi cidden kutluyorum.Duygularınızı ve diğer yorumcu arkadaşların duygularını paylaşıyorum.Madem benim ülkemde ya da Dünya' da diyelim; '' KADININ ADI YOK!!!''
Çok acı belki ama, gelin KADININ ADINI koyalım!!!!
SAYGILAR..
Çok güzel bi konuya değinmişsiniz Trapper.. Ellerinize ve yüreğinize sağlık...
eline saglıkk keske herkes senın gıbı duyarlı olabılse keske...
ulkemizde muthiş bir kultur eksikligi oldugu aşikar birşey Kendimizi hep dev aynasında goruyoruz. Bir erkek küp gibi içip içincede erkekligini 10 la carpma hakkına sahipken bir kadın aksam 7 den sonra en gelişmiş şehirlerde bile dışarıya cıktıgında nelere maruz kaldıgını herkes biliyor tek sebebi tabu lar kadınlar ne kadar uzak tutulursa erkekten o kadar sapkınlık baslar ne kadar sapkınlık artarsa o kadar tabu cıkar tum evren erkek dişi uzerine kurulmuşken 30 yaşınada gelse evlenmemiş kadını erkekten uzak tutan tabu o kadına gece laf atan taciz eden erkege birsey demiyor ne zaman kadınında insna oldugunu anlarsak toplumca o zmn kadında yerini bulacaktır her konuda hayatın saygılar.
Çok acı ve sinir bozucu bir durum, gerçek oldunu o insanların var oldunu bile bilmek şoke ediyor beni. Herşey kısaca eğitimde bitiyor diyorum, bunların yanında veya yakınında olanları Allah korusun.
Yüreğine sağlık, paylaştığın için teşekkürler Trapper.
Seyrettiğiniz
programdaki o sözde kadın aslında her şeyi özetler niteliktedir. Kadının adının
olmaması yine bu sözde kadınların suçudur. Kendini yetiştirmeyen, ayaklarının üstünde durmaya çalışmayan, bunu
gerçekleştirse de toplum baskısına boyun eğmeyi seçen, bunun daha güvenli
olduğuna inanan kadın, kendine bir isim
koymaktan acizdir. Ülkemizin asıl gerçeğinin kırsal kesimde olduğu bilinciyle
bakarsak, kadını suçlamanın yersiz olduğunu
düşünebiliriz. Fakat yine de kadın kendisine dayatılan rollerden sıyrılmasını
öğrenmelidir. Maddi bir gücü olmasa da en azından kendisine bahşedilen doğal
gücünü kullanarak; toplumun yetiştirdiği bireylerine, kadının değerini
anlatabilme avantajını kullanmalıdır. En basitine indirgersek, kadın kızına
sadece hizmet etmeyi, oğluna da sadece buyurmayı göstermeye devam edip, bu
başlangıçla sonu bellirginleşmiş ataerkil bir dünya yaratılmasına yardımcı
olmaktan vazgeçmelidir. Kendini özgürleştirmenin bir yolunu bulmalı sadece
duygularına güvenerek değil, aklını ve mantığını da kullanarak gücünü
göstermeli ve tabuları yıkmalıdır.
Pippa Baca olayına
gelince bir önceki yorumumda en iyi insan olabilmekten ziyade önce insan olmayı
öğrenmek gerek, derken bunun gibi olaylardan yola çıkmıştım. Utandığım bir
mesele olduğu için daha fazla söz etmek istemiyorum.
Ve beni bu yazıya asıl odaklayan DUYGU ASENA.
Anılmaktan öte kesinlikle iliklerine kadar feministti. Yalnız Feminizm
ve dolayısıyla feministler., sizin belirttiğiniz gibi ataerkil toplumun işine
gelmediğini ötekileştirme arzusuyla, kadının ön planda tutulmasının amaçlandığı
şeklinde yanlış yorumlanmaktadır. Aslında Feminizm eşit hak ve özgürlükleri
savunmayı baz alan bir harekettir. Kadın bu anlamda geride bırakıldığı için
savunulması bir gerekliliktir. Bu açıklamayı da benim haklarımı savunan Duygu
Asena ve diğer feministlere bir borç olarak görüyorum.
Kendisini sevgi ve saygıyla anıyorum. Hislerime Barış Manço’nun
Gül pembe şarkısı tamamıyla tercüman olacaktır.
Yazarı da unutmadan;
Normalde beğenilen yazılara teşekkür etmenin
yolunun yazara duyulan saygıdan geçtiğine inanırım. Bu saygıyı göstermenin en
dürüstçe halininde yazarın hassasiyet göstererek kaleme aldığı yazısını doğru
anlayarak ve konuyu aynı orantıda hassas ve objektif bir bakış açısı içerisinde
ele alıp, fikirlerimizi de bu doğrultuda sunmamız gerektiğini, buna gayret
etmeden sadece teşekkür etmeninse üşengeçlikten kaynaklandığını düşünürüm.
Ancak bir tanecik yazarımız konuyu o kadar güzel ele alıyor ki okuduğum ve
normalde bana gereksiz şakşakçılık gibi gelen yorumları bile yadırgamıyor ve
dahası fazlasıyla hak ettiğine inanıyorum. Bende aynı şekilde utanmasam Ajda Pekkan
taklidi yapıp, BRAVOööö BRAVOöööö diye efekt vererek kendisini alkışlamak istiyorum.
Bize bu önemli konu ve kişilerle beraber ayrıca bu lüksüde sunabildiği için
kendisine yine aynı incelikte teşekkür ederim. ;)
Öncelikle yaptığınız yorumlar için hepinize tşk.ler.Selonje aslında bende tam bu noktada karşı bir görüş belirtmek istiyorum.Kıyafet özgürlüğü kişisel tercihtir ve bu kişisel tercihler tacize davetiye çıkarıyor şeklinde yorumlanamaz.Eski Türk filmlerini izlemeyi çok severim,hiç dikkat ettinizmi 1970 li yılların filmlerinde kadınlarımızın kıyafetlerini,gayet dekolte kıyafetler,o zamanları aileme ya da büyüklerime sorduğumda ''o zamanlar kimse kimseye kötü bakmazdı,insanlar rahat rahat mini etek ya da farklı kıyafetleri giyerdi'' yorumunu aldım hep.Olaya zaten ''kendini teşhir etmek'' olarak bakıyorsanız zaten benim yazıda anlattığım durum yaşanır.Kadın vücudunun tv lerde,bilboardlarda,kliplerde kullanılması farklı bir konudur.Ama benim anlatmaya çalıştığım konu tamamen farklıdır.ama ''bir insanın fikri neyse zikri de odur'' lafından yola çıkarsak ülkemizde hala birçok kişinin bu tip durumlara bakış açısı kadını suçlayan bakış açısıdır.
TRAPPER_4EVER söylediklerine hiç katılmıyor değilim. Ancak trafik kuralı gibi, kaza riskini en aza indirmenin birinci yolu başkalarına haber anlatmadan önce kendimize haber anlatmaktır... Buna rağmen yaşanıyorsa işte o zaman başkalarını yargılamak daha doğrudur. Çuvaldız bir başkasına batırılacak ise kendimize de iğneyi mutlaka hazır etmeliyiz. Bu olay fikir ne ise zikir o dan daha çok, fikirleri tahmin ederek nahoş zikirleri yok edebilmek.
Kadın polise doğru yürür ve şikayet eder: ''Memur bey, köşedeki adam beni rahatsız ediyor.''
Polis, ''Ben durumu buradan izliyordum. Adam size bir defa dahi dönüp bakmadı'' der.
''Evet'' der kadın, ''ne kadar rahatsız edici bir şey, öyle değil mi?''
Osho - Kadın
ALINTIDIR..
Osho çözmüş olayı :)
ya eskinin insaniyla simdiki insanlarimiz cok farkli eskiden insanlar kibardi saygiliydi kalkarken konusurken ya simdi ..... HEP TEDIRGINIZ tedirgin olmayada galiba devam edecegiz
YORUMLAR
Öncelikle konu seçiminiz ve paylaşımınız için teşekkürler.
Küçükken gece ay ışığında yorgunluktan uyuyana kadar sokakta oynadığım günleri hatırlattınız. İnsanların yapılan ahlaki yozlaşmalara kılıf araması ve bunun için mantıksız bahaneler türetmesi ne kadar zavallıca kalıyor. Sınırlarını belirlemezseniz özgürlükleriniz başkalarını hırpalar. Dünyada ve ülkemizde kadınların çeşitli durumlarını inceleyince çok şaşırıyor insan. Tüm sıradışı gelenek ve düzenlemeler kadınlara yönelik veya onlara uygulanıyor. Türk kadınları hemcinslerinden daha saygın ve aile yapısında vazgeçilmez birey olarak yerini koruyor. Giderek rol ve sorumluluklarında değişim yaşıyor ancak bir çok ülke kadınından daha iyi durumda.
Burada aile, toplum ve dini kavramların büyük yeri var. Ben ne cüretle dediğim yazımda o günkü sinirle öfkeyle bağırırken haksız bulanlar vardı bu yazıyı onaylamalarıda bir değişimdir ... Çünkü o gün yazan bendim bayandım ve suçu bende aramak yorumcuların işine gelmişti. Reelde dolmuşta veya markette tanımadığınız insana nerelisin, evlimisin bekarmısın, yaşın kaç de bakalım boyunun ölçüsünü nasıl alıyorsun görürsün ))) Artık orada tv lere taş çıkaracak dizi boyutunda senaryolar çıkar emin olabilirsiniz ... Gerçekten konuyu ele aldığınız için teşekkürler.
Kadın her ne hal alırsa alsın sokakta dahi yürüyemez konusunu işlemişsin.Durum böyle mi sence? Bence çevreyi ve ortamı iyi gözlemlemek gerekli.
Bazı zatlar sapıksa zaten sen çuvalla da kaplasan kadını onu düşünür sadece. Ya diğer durumlar, ya otobüste metroda kendini teşhir etmek için giyinenler? Sanki zorla giydirilmiş gibi çekiştirerek aklınca kendini toparlamaya çalışanlar? Televizyonlarda yada bilboardlarda reklamlarda kadının ana tema olması, dizilerdeki yatak sahnelerinin ve aldatmaların artık bu kadar basit olması... Laf çocuklarımıza vs. gelince böyle aile yapısına uymayan şeylerin gösterilmemesinden bahsederiz. Sokakta da aynı şey geçerli değil mi? Otobüse dekolteyle binince rahat bir seyahat isteniyor da neden semt pazarına dekolteyle gidilmiyor? Bu farkı yaratan kadının zaten ruh hali değil midir? Bu nedenle herkes önce kendine dikkat etmeli arkasından ortalığın düzelmeye yüz tuttuğunu görebilmek için...
Çok acı belki ama, gelin KADININ ADINI koyalım!!!!
SAYGILAR..
Çok acı ve sinir bozucu bir durum, gerçek oldunu o insanların var oldunu bile bilmek şoke ediyor beni. Herşey kısaca eğitimde bitiyor diyorum, bunların yanında veya yakınında olanları Allah korusun.
Yüreğine sağlık, paylaştığın için teşekkürler Trapper.
Seyrettiğiniz programdaki o sözde kadın aslında her şeyi özetler niteliktedir. Kadının adının olmaması yine bu sözde kadınların suçudur. Kendini yetiştirmeyen, ayaklarının üstünde durmaya çalışmayan, bunu gerçekleştirse de toplum baskısına boyun eğmeyi seçen, bunun daha güvenli olduğuna inanan kadın, kendine bir isim koymaktan acizdir. Ülkemizin asıl gerçeğinin kırsal kesimde olduğu bilinciyle bakarsak, kadını suçlamanın yersiz olduğunu düşünebiliriz. Fakat yine de kadın kendisine dayatılan rollerden sıyrılmasını öğrenmelidir. Maddi bir gücü olmasa da en azından kendisine bahşedilen doğal gücünü kullanarak; toplumun yetiştirdiği bireylerine, kadının değerini anlatabilme avantajını kullanmalıdır. En basitine indirgersek, kadın kızına sadece hizmet etmeyi, oğluna da sadece buyurmayı göstermeye devam edip, bu başlangıçla sonu bellirginleşmiş ataerkil bir dünya yaratılmasına yardımcı olmaktan vazgeçmelidir. Kendini özgürleştirmenin bir yolunu bulmalı sadece duygularına güvenerek değil, aklını ve mantığını da kullanarak gücünü göstermeli ve tabuları yıkmalıdır.
Pippa Baca olayına gelince bir önceki yorumumda en iyi insan olabilmekten ziyade önce insan olmayı öğrenmek gerek, derken bunun gibi olaylardan yola çıkmıştım. Utandığım bir mesele olduğu için daha fazla söz etmek istemiyorum.
Ve beni bu yazıya asıl odaklayan DUYGU ASENA.
Anılmaktan öte kesinlikle iliklerine kadar feministti. Yalnız Feminizm ve dolayısıyla feministler., sizin belirttiğiniz gibi ataerkil toplumun işine gelmediğini ötekileştirme arzusuyla, kadının ön planda tutulmasının amaçlandığı şeklinde yanlış yorumlanmaktadır. Aslında Feminizm eşit hak ve özgürlükleri savunmayı baz alan bir harekettir. Kadın bu anlamda geride bırakıldığı için savunulması bir gerekliliktir. Bu açıklamayı da benim haklarımı savunan Duygu Asena ve diğer feministlere bir borç olarak görüyorum.
Kendisini sevgi ve saygıyla anıyorum. Hislerime Barış Manço’nun Gül pembe şarkısı tamamıyla tercüman olacaktır.
Yazarı da unutmadan;
Normalde beğenilen yazılara teşekkür etmenin yolunun yazara duyulan saygıdan geçtiğine inanırım. Bu saygıyı göstermenin en dürüstçe halininde yazarın hassasiyet göstererek kaleme aldığı yazısını doğru anlayarak ve konuyu aynı orantıda hassas ve objektif bir bakış açısı içerisinde ele alıp, fikirlerimizi de bu doğrultuda sunmamız gerektiğini, buna gayret etmeden sadece teşekkür etmeninse üşengeçlikten kaynaklandığını düşünürüm. Ancak bir tanecik yazarımız konuyu o kadar güzel ele alıyor ki okuduğum ve normalde bana gereksiz şakşakçılık gibi gelen yorumları bile yadırgamıyor ve dahası fazlasıyla hak ettiğine inanıyorum. Bende aynı şekilde utanmasam Ajda Pekkan taklidi yapıp, BRAVOööö BRAVOöööö diye efekt vererek kendisini alkışlamak istiyorum. Bize bu önemli konu ve kişilerle beraber ayrıca bu lüksüde sunabildiği için kendisine yine aynı incelikte teşekkür ederim. ;)Polis, ''Ben durumu buradan izliyordum. Adam size bir defa dahi dönüp bakmadı'' der.
''Evet'' der kadın, ''ne kadar rahatsız edici bir şey, öyle değil mi?''
Osho - Kadın
ALINTIDIR..
Osho çözmüş olayı :)