Yaşamdan çalınmış bir öykü ....
28 Şubat 2011, 23.18 A- A+Gamyun oyuncularına ''yaşamdan çalınmış'' bir öyküyü paylaşmak istiyorum. Bilmiyorum belki okuduğunuzda gözlerinizin dolduğunu fark edeceksiniz. Ancak bu öyküyü sadece tek kişiye değil, tüm sevdiklerinize yüklerseniz, değer çıtanızın yükseldiğini görebilirsiniz...
15 Yaşlarında bir kız ve bir baba... aralarında öyle derin bir sevgi var ki... kelimeler kifayetsiz kalıyor! Ancak baba hasta ''mide kanseri'' kızın ise bundan haberi yok. Çevre tarafından ''gastrit'',''ülser'' diye kandırılıyor. ''baban turp gibi'' deniliyor. Haliyle kız inanmıyor tıp kitaplarının içine gömülüyor, araştırıyor deli gibi ama anlam veremiyor okuduğu bilgilere, belki de aklına getirmek istemediği şeyler yazıyor kitaplarda...
Daha sonra babanın durumu giderek kötüleşiyor ama asla bunu kızına yansıtmıyor ve kız da 'aptal' gibi olayları takip edemiyor. Babasına tapıyor! Aile aslında dört kişiden oluştuğu halde kız sadece babasını kendine yakın görüyor ve her şeyini onunla paylaşıyor. Ancak çok geçmeden baba hastaneye yatırılıyor,kıza da 'tatile çıktığı,bir süre dinlenmesi gerektiği; babasının kızı çok sevdiği' söyleniyor!Kız bu ani tatile her ne kadar anlam veremesede yine de çaresiz inanmak zorunda kalıyor ve gün aşırı babasıyla telefonda konuşuyor;gülüyorlar, babası kıza zorlandığı konularda,hatta kızın erkek arkadaşlarıyla ilgili konularda bile stratejiler veriyor!
Zamanla 'tatil' yalanının daha fazla sürdürülemeyeceğine karar veriliyor ve bu kez de babanın 'kontrol altında olması için hastaneye yatırıldığı' söyleniyor kıza! Hayatı kararıyor,yıkılıyor ve hemen hastaneye gidiyor. Vakti zamanında baba-kız birbirlerine öyle sıkı sarılırlarmış ki kaburga kemiklerinin sızladığını,boyunlarının ağrıdığını hissederlermiş ve kız da bir an önce hastaneye gidip babasına aynen böyle sarılmak istiyor! Tam babasının odasına geliyor ki kapının önünde dayısını görüyor ve dayısı, babasının yeni ameliyattan çıktığını bu nedenle babasının üzerine atlamamasını öğütlüyor,kız yavaşça odaya giriyor ancak babasının baygın olduğunu görüyor, gözyaşlarını tutmaya çalışarak onu yanaklarından kokusunu içine çekerek öpüyor ve koşar adımlarla hastanenin bahçesine çıkıp nihayet kendini tutamayarak ağlıyor... Çünkü hayatında ilk kez, sağlık karnesinde tek bir reçete olmayan babasını böyle kötü bir durumda görüyor!
Gözyaşlarını siliyor, babam benim böyle ağladığımı görse çok üzülürdü diyor ve güçlü olmaya çalışarak eve dönüyor! İki hafta sonra karne alacağından, son sınavlarına deli gibi çalışıyor amacı babasına harika bir karne getirip onu mutlu etmek...
Karnelerin alınmasından bir gün önce hastaneye gidiyor, babasıyla eskisi gibi konuşmak için; ama kız şok oluyor!!! Babasının çöktüğünü, bacaklarının su toplaması sonucu hareket edemediğini, yemek yiyip-su içemediğini ve çok acı çektiğini hatta yatamadığını bu nedenle sandalyeye oturtulduğunu görüyor! Babasının yüz hatlarının bir iskeletten farksız olduğunu düşünüyor! Babasının yanında ağlamamak için dışarı çıkıyor ve annesine sarılarak ''babama ne oldu?!'' diye soruyor! Annesi kızını sakinleştirmeye çalışsada kız hemen hastaneden çıkıp, taksiye atlıyor ve tanıdığı bir mobilyacının önünde durduruyor taksiyi, mağazaya girip geniş, yatabilen, konforlu, tek kişilik bir koltuk alıyor ve hastaneye gönderiyor, çünkü kız babasının hastanede o sandalyeler üzerinde oturtulmasına dayanamıyor,akrabalarının bunu düşünememesi ise onu çok sinirlendiriyor. Tekrar hastaneye gittiğinde babasını gönderdiği o koltukta rahat bir halde görünce kız birazda olsa huzur buluyor. Babasının elini tutuyor ve ''yarın sana bir sürprizim olacak''diyerek yanından ayrılıyor ve halasının evine gidiyor. O gece Hulki Cevizoğlu ve gazeteci olan eniştesi yüzlerinde buruk bir ifadeyle kızla sohbet ediyorlar! Saat geç olduğunda Hulki bey gidiyor ve evi sinir bozucu bir sessizlik kaplıyor! Tıpkı fırtına öncesi sessizlik gibi... Ertesi sabah kız kimseyi uyandırmadan, mutlu bir ifadeyle okuluna gidip karnesini alıyor ve tekrar halasının evine gidiyor. Fakat bu kez herkesin yanaklarından gözyaşlarının süzüldüğünü görüyor. ''Ne oldu?!'' sorusu karşısında ''güçlü olmalısın!'' cevabını alınca hemen hastaneye gidiyor. Babasının odasına giriyor ve yerinde başka birinin yattığını görüyor,baş hekimin yanına gidiyor,doktor onu görünce kıza sarılıyor ve kızın ısrarları sonucu onu 'cennet kapısı' yazan bölüme götürüyor! Kız morga girince görevliler babasını getiriyor kızın yanına, kız kefene sarılı olan babasının yüzünü açıyor! Babasını yanaklarından ve alnından öperek buz gibi bedenine son kez sarılıyor ve ona, onu yaşatacağına dair söz veriyor ve onun istediği gibi biri olacağına... onu hep seveceğine!!!
Kız babasını defnederken ona kırgın ve kendine kızgın olduğunu fark ediyor; kendine kızgın çünkü babası ölmeden yarım saat önce hastaneden ayrıldığını öğreniyor! Babasına kırgın;ona veda etmeden, yaşamla tek başına ve onsuz bir hayata terkedip gitti!!! Sevgiler ve Saygılar
YORUMLAR