'Tek başıma, bir ömür arkasında durduğum kişisel tercihlerimi, toplumsal dayatmaya teslim etmeyip , ölüme kadar sürdürmeye ve beni asla fethedemediyeceklerine söz veriyorum '
İşte, bütün sır burada...
Tek başınıza kalsanızda, kendi inançlarınıza,değerlerinize ihanet etmemekte, yaşam dersinden başarı ile geçmek için gereken..
Tebrik ediyorum,hem yazınızdan dolayı,hem de, sağlamlığınızdan dolayı..Sevgiler
35kelebek her ne kadar blog yazmıcağıma dair kendimi bu yer küreye karşı sübvanse etmekten vazgeçsemde inanınki bu yazıya karşı kayıtsız kalmam şu gereksiz gerçeklğime kedigillerden kalma tipik ve paspal bir ihanet olurdu.değilmiki sizin veya benim veya herhangi bir baş belası birinin kendine eziyet etme fetişizmi ile düşünce değirmeninde öğütülmesi sonucu ulaşabildiği yüzleşmelerin çoğunluk tarafından yakalanamaması onun narsist egoist karamsar uyumsuz ve bunun gibi bir çok tercih dışı bandrollerle etiketlenmesini doğuruyor.belki faydası olacaksa keşfettiğim bir denklemi apranax hızıyla size yetiştirmek isterim.ne zaman kendinizi dipsiz bir kuyuda sürekli kopan çürük iplerle yukarıya doğru çekildiğinizi görürseniz şunu düşünün lütfen ve nolursunuz.ben nihayetinde 500 veya 3000 sene yaşamıyacağım.hepi topu 80-90 senelik kısa bir işkence labirentinde tadımlık bir peyniri kovalama eğlencesi olarak bu vakiti katletmeliyim deyin lütfen.inanın kendinizi üzmek için gerekli bir canlı türü şu anda tam gerçeklğiyle ve samimiyetiyle önümüzde durmuyor.huzur ve kurtuluş hep yanınızda olsun.
Kıvrak bir üslupla, (ne yazıktır ki) sakıncalı bulunan
konulara girmeden ama bir o kadarda o konuların tam merkezini vuran yazınız, aziz
şehitlerimizi andığımız bu günde daha da anlam kazanıyor bana göre.
Sizin de
belirttiğiniz gibi, kişisel tercihlerde sorun yok, çünkü hayat faturasını
sadece size keser, sonuçları, kar/zarar ilişkileri sizinle ilgilidir. Ama ya
toplumsal tercihlerimiz?. Tercih etmeye zorlandıklarımız? Her geçen günle
birlikte daha fazla taraftarı olan konuların dışında kalma tercihini
kullandığımız için dışlanmışlıklarımız?
Faturasının sadece bireye değil,
nesillere de kesilecek olan bu soruların cevapları her bir bireyin içinde
saklı. Bu bireylerden tarafı çok olanlar, düşüncelerini özgürce ifade edebilirken; sizin de bildiğiniz gibi, yukarıda
bahsettiğiniz tarafı az kalmış bireyler için durum bu kadar kolay değil. İşte
bu sebeple aslında yazınıza sayfalarca ilave yapabilecekken, yapmak isterken, sadece sizi
anladığımı ifade ediyorum.
Ancak yazınızın sonlarında belirttiğiniz piyonlara şunuda
ilave etmeden geçmek istemiyorum. Satrançta doğru hamlelerle oynayan PİYON, 8.
sıraya vardığında en önemli taş olan VEZİR yerine geçeceğini de unutmamak gerekir. Bu
durumda ŞAH artık oyunun başında olduğu kadar rahat değildir.
Güzel bir yazı teşekkürler.
Çok beğenerek ve keyif alarak okudum. Çok güzel bir hayat duruşu son derece güzel ifade edilmiş. Tebrik ederim. Umarım pek çok kişiye ulaşır bu yazı.
Teşekkürler. . .
Tebrik ederim,büyük bir keyifle okudum...Kuyu derin değil aslında ip kısa.
kelebek okuyordum ama çok uzun olunca yarıda bıraktım valla kusura bakma bööö........ hahhahahaha
TERCİHLERİMİZ: EN DOĞRUYU YADA BAŞKALARINI SEÇMEK
Tercihlerimiz hayatımıza yön veriyor: Doğruyu yada yanlışı, iyiyi yada kötüyü, insanlarla ilişki tarzımızı, kendi bakış açımızı, aklımıza gelebilecek herşeyi seçiyoruz, seçme olayı hayatımızın pekçok anında var. Çalışkanlığı yada tembelliği, sorumluluk sahibi yada duyarsız olmayı, sevmeyi yada nefret etmeyi, insanca yaşamayı yada zarar makinesine dönüşmeyi, bencilliği yada diğergamlığı, dürüstlüğü yada sahtekarlığı, vb. biz kendimiz seçiyoruz. Bu nedenle de insanoğlu yaptıklarından ve yapması gerekirken yapmadıklarından sorumlu tutuluyor. Okul seçiminden pazarda meyve seçimine, arkadaş seçiminden eş seçimine, yaşayacağımız yerin seçiminden seyahat tercihlerine kadar yaşamda karşımıza çıkan ne varsa bir şekilde alternatiflerden birini bilinçli yada bilinçsiz olarak seçiyoruz.
Sonuçta bu tercihlerimiz yanyana geldiğinde hayatımızda önemli bir etkiye ve yönlendirmeye sahip oluyor. Böyle sıralanıp gider tercihlerimiz. Tercihleri yüzünden kimseyi eleştirme hakkımız yoktur onun tercihleri bize yanlış gelsede.
Herkesin tercihi kendisinin dogrusudur.Saygılar KELEBEK devamını bekliyoruz blog yazılarının tebrik ederim...
Paylaşım için çok teşekkürler. Doğrusu hislere ve düşüncelere ses vermişsin. Ben okuduklarımı kendime göre yorumladim. Türkiyem ve dini değerlerim için yaşıyorum gereğinde terkeder giderim bu canı. Ama feragat etmem ülkümden ve imanımdan. Teşekkürler.
SLM yazınızın içeriği gerçekten toplumsal değerlerimizin yok oluşuna olması gereken en güzel anlamlı cevap olmuş kaybolmaya yüz tutmuş insani değerlerimizi hiç bir şekilde toplumsal tercih uğruna kaybetmemek gerekir bende size canı gönülden katılıyor ellerinize sağlık diyorum insanı insan yapan kişiliğindeki öz değerlerdir hiç uğruna bunlardan asla ödün vermemek gerekir toplumun yargısıyla değil kişi kendi hür iradesiyle kendisini yargılamalı
“Hayat tercihler bütünüdür” diye bilindik bi cümle ile başlamak isterim yoruma…bence tercihleri belirleyen sadece ve sadece tercih yapılan zamandaki şartlardır…ne gelenek ne görenek ne eğitim durumu etkilidir tercihlerde…tercihte bulunacak kişi “o an” ın kendisine verdiği/vermediği imkanlara göre çoklu seçeneklerden birini tercih eder…bence tercihi önemli kılan; tercih edilen seçenek dışındaki seçeneklerin tercih edilmesi durumunu düşünerek “keşke”dememektir…güzel manzaralı bi yolda keyifle yürüyorsun…bi ayrım çıkıyor karşına…birine sapıyorsun…saptığın yolda ilerlerken acaba diğer yoldan mı gitseydim demektir insanı yıpratan…yani tercih edeceksin ve tercihinin arkasında duracaksın… “iki yol” şiiri gibi…okuyucuların bulup okumasını isterim “iki yol” u…tercihin olmazsa olmazı seçilebilecek bi alternatife sahip olmaktır…bence yazarın 3.parafta her cümlesi için sayfalarca yorum yapılabilecek görüşlerinin temelinde (yazar isterse bi psikolog eşliğinde çocukluğuna inebilir:)) seçme işlemi yapılacak alternatiflere sahip olmamanın yattığını düşünüyorum…tercih yapmak bişeyleri bişeylerin yerine koyabilme kolaylığı getirir…ya hayatında tercih konusu yapılamayacak,yeri doldurulamayacak ya da boşluğu ikame edilemeyecek şeylerin varsa…
Toplumsal tercih tanımlamasının ayağı yere sağlam basmamış…toplumun tercihi olmaz…olsa da adı tercih olmaz…toplum mühendisliği kavramı son yıllarda çokça duyulur,konuşulur oldu…yani biri diğerlerinden etkilenerek ya da yönlendirilerek bitakım iş ve oluş içinde bulunuyor , fikir üretiyorsa bu tercih olmaz…olsa olsa birlikte davranmak/düşünmek olur… yani bi nevi güdülenme durumu…bence tercihler tecrübelerden ziyade sezgilere dayanmalıdır…tecrübede bi denenmişlik ve sonucundan emin olma durumu vardır…
Tercih yapmak asla bi yük değildir…aksine kişiyi mutlu eder…mutsuz da…mutluluğu hedefleyerek tercihte bulunan kişi sonuçta mutsuz olsa bile bence mutlu olmayı hedefleyerek tercihte bulunduğu için mutludur ve sonucuna katlanma hatta yeniden deneme arzusu doğurur….bu konuda sadece yazarın bilebileceği bi ton örnek verebilirim…
Gitmeyi tercih edenin de kalmayı tercih edenin de "ne çıkar bahtımızda ayrılık varsa yarın" diyerek efkarlanmasın anlamı yok…
Tecrübe,çokça deneyimlemekle elde edilir bişeydir…hiç ormana çıkmamış birinin çiçek ve reçine kokusundan,rüzgar fısıltısından,yabani hayvan içgüdüsünden dem vurması, hiç sevgili öpmemiş bi adamın casanova tavrı sergilemesi gibidir…bence kişi; zaman zaman tecrübeleriyle taban tabana zıt tercihler yapabilmelidir…böyle tercihler yapamayan kişi korkaktır…sözüm ona toplumsal tercih kurbanıdır…
KALE gibi görünen bi virane olmamalı insan...virane olmalı ki restorasyon ustası birinin elinde tamir şansı olsun...vee yeniden fethedilebilsin...
yazarın klavyesi zeval görmesin :))…(okuyucuları da düşünmeden edemiyorum...onlara zeval olcek bu gidişle...:)
Bazen bir yazıda,
Bazen bir yorumda,
Yalnız degilsiniz duygusu yasatan ince ayrıntılar vardır hani..
Aslında direkt söylenmemiş ama ....Bal gibi de anlatılmış gibi hani...
'Tek başına yalnız kalsam da ..' sözünüz , o öze sahip insanların aslında ÇOK lugunu anlatıyor gibi değil mi ?
Gizli bir şarkı gibi hani, gizli bir marş gibi de biraz..Anlayan çakmak çakar ya..Aynen Sevgili Berlen'in dediği gibi, bazen faturalar gelecek nesillere de kesilir...Bazen bir üst neslin taşın altına elini sok(a)mamasından, ya da tam tersi, taşın altına elini soktugundan ve hatta elini kolunu kaptırdıgından...Saygımdan blog sahibine tebrik ediyor ve susuyorum ..Kendi neslim adına ödediklerimizi dokundurmadan anlatmayı becerene kadar bir başka yazımda... Ataya..
YORUMLAR
'Tek başıma, bir ömür arkasında durduğum kişisel tercihlerimi, toplumsal dayatmaya teslim etmeyip , ölüme kadar sürdürmeye ve beni asla fethedemediyeceklerine söz veriyorum '
İşte, bütün sır burada...
Tek başınıza kalsanızda, kendi inançlarınıza,değerlerinize ihanet etmemekte, yaşam dersinden başarı ile geçmek için gereken..
Tebrik ediyorum,hem yazınızdan dolayı,hem de, sağlamlığınızdan dolayı..Sevgiler
Sizin de belirttiğiniz gibi, kişisel tercihlerde sorun yok, çünkü hayat faturasını sadece size keser, sonuçları, kar/zarar ilişkileri sizinle ilgilidir. Ama ya toplumsal tercihlerimiz?. Tercih etmeye zorlandıklarımız? Her geçen günle birlikte daha fazla taraftarı olan konuların dışında kalma tercihini kullandığımız için dışlanmışlıklarımız?
Faturasının sadece bireye değil, nesillere de kesilecek olan bu soruların cevapları her bir bireyin içinde saklı. Bu bireylerden tarafı çok olanlar, düşüncelerini özgürce ifade edebilirken; sizin de bildiğiniz gibi, yukarıda bahsettiğiniz tarafı az kalmış bireyler için durum bu kadar kolay değil. İşte bu sebeple aslında yazınıza sayfalarca ilave yapabilecekken, yapmak isterken, sadece sizi anladığımı ifade ediyorum.
Ancak yazınızın sonlarında belirttiğiniz piyonlara şunuda ilave etmeden geçmek istemiyorum. Satrançta doğru hamlelerle oynayan PİYON, 8. sıraya vardığında en önemli taş olan VEZİR yerine geçeceğini de unutmamak gerekir. Bu durumda ŞAH artık oyunun başında olduğu kadar rahat değildir.
Güzel bir yazı teşekkürler.
Çok beğenerek ve keyif alarak okudum. Çok güzel bir hayat duruşu son derece güzel ifade edilmiş. Tebrik ederim. Umarım pek çok kişiye ulaşır bu yazı.
Teşekkürler. . .
Tercihlerimiz hayatımıza yön veriyor: Doğruyu yada yanlışı, iyiyi yada kötüyü, insanlarla ilişki tarzımızı, kendi bakış açımızı, aklımıza gelebilecek herşeyi seçiyoruz, seçme olayı hayatımızın pekçok anında var. Çalışkanlığı yada tembelliği, sorumluluk sahibi yada duyarsız olmayı, sevmeyi yada nefret etmeyi, insanca yaşamayı yada zarar makinesine dönüşmeyi, bencilliği yada diğergamlığı, dürüstlüğü yada sahtekarlığı, vb. biz kendimiz seçiyoruz. Bu nedenle de insanoğlu yaptıklarından ve yapması gerekirken yapmadıklarından sorumlu tutuluyor. Okul seçiminden pazarda meyve seçimine, arkadaş seçiminden eş seçimine, yaşayacağımız yerin seçiminden seyahat tercihlerine kadar yaşamda karşımıza çıkan ne varsa bir şekilde alternatiflerden birini bilinçli yada bilinçsiz olarak seçiyoruz.
Sonuçta bu tercihlerimiz yanyana geldiğinde hayatımızda önemli bir etkiye ve yönlendirmeye sahip oluyor. Böyle sıralanıp gider tercihlerimiz. Tercihleri yüzünden kimseyi eleştirme hakkımız yoktur onun tercihleri bize yanlış gelsede.
Herkesin tercihi kendisinin dogrusudur.Saygılar KELEBEK devamını bekliyoruz blog yazılarının tebrik ederim...
“Hayat tercihler bütünüdür” diye bilindik bi cümle ile başlamak isterim yoruma…bence tercihleri belirleyen sadece ve sadece tercih yapılan zamandaki şartlardır…ne gelenek ne görenek ne eğitim durumu etkilidir tercihlerde…tercihte bulunacak kişi “o an” ın kendisine verdiği/vermediği imkanlara göre çoklu seçeneklerden birini tercih eder…bence tercihi önemli kılan; tercih edilen seçenek dışındaki seçeneklerin tercih edilmesi durumunu düşünerek “keşke”dememektir…güzel manzaralı bi yolda keyifle yürüyorsun…bi ayrım çıkıyor karşına…birine sapıyorsun…saptığın yolda ilerlerken acaba diğer yoldan mı gitseydim demektir insanı yıpratan…yani tercih edeceksin ve tercihinin arkasında duracaksın… “iki yol” şiiri gibi…okuyucuların bulup okumasını isterim “iki yol” u…tercihin olmazsa olmazı seçilebilecek bi alternatife sahip olmaktır…bence yazarın 3.parafta her cümlesi için sayfalarca yorum yapılabilecek görüşlerinin temelinde (yazar isterse bi psikolog eşliğinde çocukluğuna inebilir:)) seçme işlemi yapılacak alternatiflere sahip olmamanın yattığını düşünüyorum…tercih yapmak bişeyleri bişeylerin yerine koyabilme kolaylığı getirir…ya hayatında tercih konusu yapılamayacak,yeri doldurulamayacak ya da boşluğu ikame edilemeyecek şeylerin varsa…
Toplumsal tercih tanımlamasının ayağı yere sağlam basmamış…toplumun tercihi olmaz…olsa da adı tercih olmaz…toplum mühendisliği kavramı son yıllarda çokça duyulur,konuşulur oldu…yani biri diğerlerinden etkilenerek ya da yönlendirilerek bitakım iş ve oluş içinde bulunuyor , fikir üretiyorsa bu tercih olmaz…olsa olsa birlikte davranmak/düşünmek olur… yani bi nevi güdülenme durumu…bence tercihler tecrübelerden ziyade sezgilere dayanmalıdır…tecrübede bi denenmişlik ve sonucundan emin olma durumu vardır…
Tercih yapmak asla bi yük değildir…aksine kişiyi mutlu eder…mutsuz da…mutluluğu hedefleyerek tercihte bulunan kişi sonuçta mutsuz olsa bile bence mutlu olmayı hedefleyerek tercihte bulunduğu için mutludur ve sonucuna katlanma hatta yeniden deneme arzusu doğurur….bu konuda sadece yazarın bilebileceği bi ton örnek verebilirim…
Gitmeyi tercih edenin de kalmayı tercih edenin de "ne çıkar bahtımızda ayrılık varsa yarın" diyerek efkarlanmasın anlamı yok…
Tecrübe,çokça deneyimlemekle elde edilir bişeydir…hiç ormana çıkmamış birinin çiçek ve reçine kokusundan,rüzgar fısıltısından,yabani hayvan içgüdüsünden dem vurması, hiç sevgili öpmemiş bi adamın casanova tavrı sergilemesi gibidir…bence kişi; zaman zaman tecrübeleriyle taban tabana zıt tercihler yapabilmelidir…böyle tercihler yapamayan kişi korkaktır…sözüm ona toplumsal tercih kurbanıdır…
KALE gibi görünen bi virane olmamalı insan...virane olmalı ki restorasyon ustası birinin elinde tamir şansı olsun...vee yeniden fethedilebilsin...
yazarın klavyesi zeval görmesin :))…(okuyucuları da düşünmeden edemiyorum...onlara zeval olcek bu gidişle...:)
Bazen bir yazıda,
Bazen bir yorumda,
Yalnız degilsiniz duygusu yasatan ince ayrıntılar vardır hani..
Aslında direkt söylenmemiş ama ....Bal gibi de anlatılmış gibi hani...
'Tek başına yalnız kalsam da ..' sözünüz , o öze sahip insanların aslında ÇOK lugunu anlatıyor gibi değil mi ?
Gizli bir şarkı gibi hani, gizli bir marş gibi de biraz..Anlayan çakmak çakar ya..Aynen Sevgili Berlen'in dediği gibi, bazen faturalar gelecek nesillere de kesilir...Bazen bir üst neslin taşın altına elini sok(a)mamasından, ya da tam tersi, taşın altına elini soktugundan ve hatta elini kolunu kaptırdıgından...Saygımdan blog sahibine tebrik ediyor ve susuyorum ..Kendi neslim adına ödediklerimizi dokundurmadan anlatmayı becerene kadar bir başka yazımda... Ataya..