3-2-1 EKŞIINNNN!!!
22 Mart 2011, 09.37 A- A+1998 yılında Truman SHOW filmini izlediğimde,filmin günümüze çok net bir şekilde ışık tutacağı aklıma dahi gelmezdi.Öncelikle Jim Carrey'e olan sevgim beni filime sürüklemişti.Truman BURBANK inanılmaz güzel bir adada yaşamaktaydı.Evli ve sigortacalık yapan bir adamdı Truman,fakat etrafındaki herşey bir kurgunun ürünüydü.Doğumundan itibaren bütün yaşamı bir T.V programı olarak planlanmış,24 saat gözlem altında yaşamını sürdüren fakat bunlardan haberi olmayan Truman...Çocukluğunda dış dünyanın olmadığı algısı oluşturulmuştu,okul yıllarında dış dünyanın gezilmesine gerek duyulan mesleklere ilgi duyması engellenmişti,sudan korkması için babasının denizde boğulma sahnesi yaratılmıştı,bunun gibi birçok durumla yaşadığı adadan bir film seti yaratılmıştı,sıkılıp gitmek istediğinde önüne birçok engel çıkartılmıştı.Filmi izlediğimde anlatılanlar bana çok ütopik gelmişti,ama yıllar geçtikçe filmin gelecekte yaşanacaklarla ilgili inanılmaz bi öngörüde bulunduğunu görmüş oldum.
Truman SHOW filmininden 1-2 yıl sonra Amerika ve Avrupa'da bulaşıcı bir virüs gibi BIG BROTHER isminde bir program yayınlandı ve kitleleri ekrana bağladı,çok geçmeden ülkemizede(hiç geri kalırmıyız),BIRI BIZI GÖZETLİYOR adı altında yayına girdi.Hepimize değişik geldi durum,insanların yaşamı 24 saat kameradan ülkeye veriliyordu,çoğu zaman empati kurarak izledik,''ben olsam öyle yapmazdım''modunda.Artık kamera iyice hayatımıza girmişti.Sonrasında internet kullanımının yaygınlaşmasıyla webcam,telefon sektörünün hızla gelişimiyle,resim çeken,kayıt yapan telefonlar,alışveriş merkezlerinin her noktasında ki zaman zaman pişmiş kelle gibi sırıtıp el salladığımız kameralar,Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu(MOBESE) ve aklınıza gelebilecek birçok alanda ''haşır neşir'' durumu yaşadığımız kameralar.
Birçoğumuzda ünlü olmaya,tanınan kişi olmaya karşı bir zaaf vardır,bu zaafımızı da kameraların yardımıyla ''sosyal paylaşım sitelerinde'' ne kadar sosyal olduğumuzu göstererek giderdik.Kimimiz dağın tepesine gitti şarkı söyledi,kimimiz kız arkadaşıyla görüntülerinin üzerine arabesk bir şarkıdan klip yaptı,kimimiz bebeğimizi maymun etmek pahasına onun başında bekliyip komik bir anını yakaladık.Yani kısaca,içimizde yaşayamadıklarımızı da kamera sayesinde dışa vurduk.En komiğide elimizde bir cep telefonu,uzay filmlerindeki ışınlanma sahnelerine nazire yaparak çekeceğimiz görüntüye doğru telefonu tutmamız oldu.
Hani bakıldığında birçok alanda hayatımıza giren kameraların faydalı olduğunu söyleyebiliriz.Fakat aynı oranda birçok durumda da kötü amaçlarla kullanıldı.Cep telefonundan ve webcam lerden kişinin haberi olmadan yapılan kayıtlar,soyunma kabinlerine ve otel odalarına konulan kameralar insanı bir süre sonra paronayayla şizofreni arasında bir yerlere sürükledi.Kendi adıma da en çok kıyafet alırken kabinde yaşıyorum bu stresi.''Ya senin görüntünü çekip ne yapacaklar'' demeyin,ya ileride milletvekili olursam:)Flash flash flash..''Trapper'ın kotunu değiştirirken çekilmiş görüntüleri az sonra:)''.Yani kısaca hepimiz bir yerlerde,bir şekilde kayıt altına alındık ve alınmayada devam ediyoruz.
Konunun çıkış noktasına gelecek olursak,bundan 13 yıl önce Truman SHOW filminde ütopik olarak görünen öngörü gerçek oldu.Hepimiz kayıt altına girdik,kayıtlarla parti liderleri değişti,hükümetler düşme noktasına geldi,hep tartışılır ya ''teknoloji hayatımıza ne kadar girmeli''konusu,bence bu kadar girmemeli,bu kadar suni olmamalı herşey,bir kurgunun içine gömülmemeliyiz,''acaba çekilen görüntümden başıma bir iş gelirmi'' noktasına gelmemeliyiz,milletvekili olma ihtimalime karşı kabinlerde görüntüm alınmamalı:).Yani kısaca 3-2-1 EKŞINNNN (ACTION) denildiğinde ben orada olmak istemiyorum yönetmenim.Ya siz?:)))
YORUMLAR
3-2-1 EKŞINNNN (ACTION) denildiğinde ben orada olmak isterim :)
Ama izleyici oalrak tabi :)
Gizli kameralarda sadece kamera şakalarını seviyorum.Umarım hiç bi zaman kurban ben olmam ama :)
Bende orda olmak istemiyorum yönetmenim :)
Filmi izlemiştim. Beni de çok etkilemişti.. Hatta zaman zaman etrafımdaki herşey kurgumu diye düşündüğüm anlar olmuştu.
En sevdiğim arkadaşlarım , komşularım , iş yaptığım insanlar herşey kurgu olabilirmi diye düşünmekten kendimi alamamıştım..:) Çok etkileyici bir filmdi ve seninde belirtiğin gibi sanki bu günlere göz kırpıyordu .. Kaleminize sağlık...
Sizin milletvekilliğiniz tehlikeye girer en fazla, halk kotunuzun markasını yakından görebilme fırsatını yakalarsa.
Diğer tarafta bir bina alev alev yanıyor, içeride bir adam pencereye yapışmış yardım için canhıraş bağırıyor. Bina dışında onu kurtarabilecek olan tek kişi ise elinde cep telefonu adamın yanarak can vermesini saniye saniye çekiyor. Çekerken, adamın ölümünü de bu arada izliyor. Ardından gidiyor, bu görüntüleri bir TV kanalına bilmem kaç bin TL'ye satıyor.Kanal da yayınlıyor, "Yanarak can veren adamın görüntüleri yalnızca bu kanalda az sonra" İnanılır gibi olmasada, ne kadar çok bu tip görüntüler izlemedikmi, adamın nerden aklına gelir öyle bir durumda cep telefonunu çıkartıp görüntü alarak belki satarım düşüncesiyle. Biz ne zaman bu kadar vurdumduymaz olduk?
Kimlik numaraları, MOBESE görüntüler, uydu, cep telefonu. Maalesef teknoloji bu kadar girdi hayatımıza ve maalesef alındık kayıt altına, bundan sonrası ise sizin dediğiniz gibi, bir yerlerde alınmış görüntülerimizin başımıza bir iş açmayacağını ummak.
Yine güzel bir yazı ve yine nokta atışı :) "Son Bakış" yazınıza yorum yazamasamda okumuştum, okurken de aklıma Jane AUSTEN'in yaşamını konu alan BECOMING JANE adlı filminden bir sahne geldi. Sahnede Tom LEFROY'un Jane AUSTEN'e bir bakış sahnesi. Sanırım o yazınızda anlattığınız son bakış bu sahnedeki gibi olmalı.
K.bakmayın ama yazınızı beğenmedim.Bahsettiğiniz programların temeli ise 1984 yılında yazılan "big brother is watching you" isimli romana dayanır "Truman show" filmine dayanmaz.
duk45 ''yazınızı beğenmedim,kusura bakmayın'' demişsiniz.Estağfurullah demek istiyorum:)Sizi yaptığınız yorumlardan takip ediyorum,bir konu hakkında ne düşünüyorsa,olumlu olumsuz dile getiren birisiniz.Ve takdir ettiğim husus,bir yazı ile ilgili olumlu ya da olumsuz düşüncenizi sadece yazının içeriğine yapıyorsunuz.Yazının içeriğiyle ilgili olan olumlu ya da olumsuz yorumların başımın üzerinde yeri var.Eğer bir yazı yazıyorsak,altını tekrar çiziyorum,yazının içeriği ile ilgili her türlü yoruma da saygı göstermek gerekiyor.Neticede bir konu hakkında hepimiz aynı fikire sahip olamayız,göreceli olan beğeni kavramı hepimiz için farklı olabilir.
Eleştirilerle ilgili benim ve yazı yazan diğer arkadaşların sıkıntısı sanırım içerik dışında ''kişilik'' ile ilgili saldırılar,çünkü bunlarda çok sık görülmekte,yazıdan alakasız bir şekilde sadece yazan kişinin enerjisini almaya yönelik ya da kişisel hesaplaşmayı blog sayfalarına taşımaya yönelik bir takım yorumlarda olmuyor değil.O yüzden sizin gibi sadece yazıdaki konuya yönelik olumlu ya da olumsuz yorum yapan herkese teşekkür etmek gerektiğini düşünüyorum.Çünkü bir yazıyı yazmak ne kadar emekse,o yazıyı okuyup,üzerinde kafa yorup,yorumlamakta bir o kadar emektir.Sevgiler...
Sevmediğim ve eleştiri yapmak istemediğim bir yazı baştan sona alıntı bir yazıdır.Başkasının fikrini,düşüncesini kendi duygularımızla harmanlamadan kopyala-yapıştır yapmak bence büyük bir saygısızlık.emeğe saygı...
07 Trapper, odanın kapısını iyice örttüğünüze emin misiniz??? :)))))))))
malesef filmi izlemedim ya. ama aklıma tom hanks' in oynadığı "yeni hayat" adlı filmini aklıma getirdi. bir şekilde bağlantım kurmuşumdur artık, nitekim düşüncelerimin beynimden bile daha zeki olduğunu söyleyebilirim :))))))))))