GMSNN İLE RÖPORTAJ
27 Mart 2011, 09.22 A- A+FLAŞ..FLAŞ..FLAŞ..
Günler önce blog yazısı yazarken bu düşünce aklımdaydı.Nasıl yaparım ,ikna ederim diye düşünürken talihsiz bir üyenin:) bana küfür etmesi sonucu(yenildiği için )ve bende elle tutulur bir kayıt olmamasından mağdurum da mağdurum şeklinde gezerken gmsnn nin olaya el atmasıyla, hiç gereksiz ve anlamsız bir şekilde kendimi özel hissedip röportaj teklifimi iletirken buldum 35 KELEBEK i..sevgili Ataya da düşüncelerimi okumuş gibi aynı teklifi zaten GA(MYUN)ZETE blogumda önermiş..(buda beni cesaretlendiren unsurlardan biridir ..tşk ler bacım )Ayrıca Natty 'ye de burdan desteğinden ötürü çok teşekkür ediyorum..
Kendimi TARKAN la röportaj yapacak AYŞE ARMAN heyecanına kaptırıp aynı performansı göstermeye çalışarak (evrene mesaj gönderiyorum,kuantum olayları) ama daha edepli sorular sormaya çalıştım..(Ayşe Arman'ın herşeyini örnek almadım yani)
İlk röportajım olduğu için (devamı gelecek gibi algılanmasın ama belli de olmaz :)varsa bir eksik -fazla şimdiden özür.. GMSNN her zamanki esprili uslubu ve tüm mütevaziliği ile beni ciddiye alıp cevapladı..Onu yakından tanıma imkanı buldum ve enerjisine hayran kaldım ..Biri beni durdursun çok havaya girdim diyecem ama yorumlarıyla bunu yapmaya aday çok olacaktır eminim :)Sorulan soruların bir çoğu benim şahsi sorularım olmayıp, gamyun genelinde takip edebildiğim,yorumlarda ve bloglarda izlediğim ,bazı üyelerden bizzat edindiğim merak edilen sorulardır.Ama atladığım sorular varsa bence hazır yakalamışken sorun arkadaşlar: )Buyrun GAMYUNZETE için ilk röportaj .Hizmette sınır yok !
Buyrun başlayın;
Nerede nasıl başlıyor hayat hikayeniz? Medeni haliniz,yaşınız,aileniz,çocuk vs?
Güzel bir yer de başlıyor, ağaçlar, kuşlar, böcekler, gökyüzü, güzel bir başlangıç yani. Medeni halim, oldukça medeni, ailem de var, ağaç kavuğunda yetişmedim :) Çocuk konusuna gelince, çok şımarıklar hariç severim çocukları(Profilinizdeki doğum tarihi doğruymuş .27.08.1979)
Tam olarak gamyundaki göreviniz nedir? Ne zamandır gamyunda çalışıyorsunuz?
Görevim küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, sitemi, üyelerimi, özümden çok sevmektir. Kısacası gamyun ile ilgili ne varsa, herşeyinden sorumluyum ve yakında 1 sene olacak.
Popüler olan diğer oyun sitelerinde olup biteni takip ediyormusunuz ?
Elimden geldiğince diyerek geçiştireyim çünkü şu sıralar pek takip edebildiğim söylenemez. Ama genel olarak, sadece oyun sitelerini değil internet sektörünü takip ediyorum.
Objektif olursanız gamyun net aleminin oyun-sohbet alanında tam neresinde duruyor?
Tam göbeğinde :) 1 numarayız çünkü her geçen gün üye sayımız da artıyor, oyun oynayan sayısı da, oynanan oyun sayısı da. Elimizdeki veriler de bunu doğruluyor.
Fikren savunduğunuz şeyleri hayata geçirebiliyor musunuz yoksa kısıtlama getiriliyor mu?
Evet geçirebiliyorum. Zaten yakında da göreceksiniz, değişiklikleri, yenilikleri.
Hangi konuda olursa olsun bir sitenin kalıcı olmasının sırları nelerdir ?
Çok alengirli bir konu bu. Ama yıllardan beri süre gelen bir durum var, interaktif siteler, paylaşımın olduğu siteler, kendini yenileyerek devam ettiği müddetçe kalıcı olurlar.
Blog bölümü hakkında neler düşünüyorsunuz ?
Üyelerin, sadece siteye özel içerik üretiyor olması bizim için çok değerli. Yazı çöplüğü olsun istemiyoruz, onun için özgün içerik her zaman daha değerli. Çünkü copy+paste blogçuluğu yapmak çok matah bir şey değil. Arada alıntı yazılar tabi ki paylaşılabilir ama mümkün olduğunca özgün içerik, özel içerik diyorum ben.
GAMYUNZETE çıkarmaya ne dersiniz ?
Böyle diyince içeriği çok geniş oluyor ancak geçen gün yazdığın ve diğer üyelerin yorumlarıyla katkıda bulunduğu blogu okudum. Özellikle gamyun magazin ile ilgili bir kaç aydır kafamda bazı düşünceler var. Ancak netleşmesi ve şekillenmesi için biraz daha zamana ihtiyaç var. Ama kim kiminle, nerede ne yapmışı, üsturuplu, mizahi ve merak uyandıracak şekilde düzenleyerek, üyelerin de desteğiyle yapmayı düşünüyorum.
Sizi burada hala şaşırtan olaylar oluyor mu?
Tabi ki de oluyor, çünkü türlü çeşit insan ve onlardan dolayı bir çok olay duyuyorum, görüyorum. Ama çok şaşırdım, vay anasını diyeceğim şeyler çok çok fazla olmuyor.
Kadınlar mı yoksa erkekler mi daha sorunlu ?
Böyle bir ayrım yapabilmem mümkün değil. Her iki tarafta, birbirini aratmayacak şeyler yapıyorlar.
Sitenin insanları düşman etmedeki reytingmi yoksa aşık etmekteki reytingi daha yüksek ?
Bunu üyelere sormak lazım, sitede daha çok düşman mı kazanmışlar, sevgili mi diye :) Ama ikisi de aslında birbiriyle doğru orantılı. Çünkü önce sevgili oluyorlar genelde, sonra da düşman, onun için sayı eşittir heralde :))))
Neden şiir, aşk, çiçek, böcek köşesi yok ?
Önce bloglar için, tamam budur, oldu artık, güzel içerikler geliyor diyelim, eğer sonra ihtiyaç olursa yaz köşesi de olur, kış köşesi de, çiçek böcek köşesi de.
Oplar neden ulaşılmaz duruyor? Böyle davranmaları özellikle mi isteniyor ?
Soruyu şöyle değiştireyim, oplara biz ulaşamıyor olabilir miyiz diye sordun mu hiç kendine :) Çünkü ulaşmak isteyen, ispiyonla, offline mesajla, email ile her şekilde ulaşıyor. Mesela sen, bu röportaj için nasıl ulaştın bana? Ayrıca oplara ulaşılmaz olmayın demiyoruz, tam tersi ulaşılır olun diyoruz. Ama üyeler tarafında şöyle bir algı var, eğer salonda op yoksa, ulaşılamazlar da, şikayetle ilgilenmezler de. Opların tüm salonlara girebilmesi mümkün değil, onun için belli sayıda salonlara giriyorlar. Ve sisteme sizler tarafından gönderilen şikayetler, bir yerde toplanıyor ve oradan şikayet okunup, müdahale ediliyor. Dolayısıyla, böylece her şekilde ulaşılır olabiliyorlar. Sadece gözle göremiyor, elle tutamıyorsunuz ama bizim ruhumuz her yerde :)
Opların biz üyelerden en çok şikayet ettikleri nelerdir?
Gereksiz ispiyon, aynı ispiyon ve süre ile ilgili ispiyonlar. Gereksiz ispiyondan kasıt, yasaklanacak ya da uyarılacak herhangi bir ifade olmamasına karşın, ısrarla işlem yapılması istenen ispiyon oluyor. Aynı ispiyon; aynı konuşmanın 5-6 defa, hatta farklı kişilerce gönderilmesi. Süre ile ilgili malum, bu üye bekletiyor, süresinde oynamıyor şikayetleriyle gelinmesi. Bir de bir şey sorulunca saniyesinde cevap verilmesi isteniyor. Verilemeyince de, “nasıl opsun, niye cevap vermiyorsun” ile başlayıp, bir türlü bitmeyen sitemler.
Karşılıklı şikayet köşesi blogu olsa ciddi kapışırmıyız ? Nefretimiz ve tahammül sınırımız nerde?
Kiminle kapışırsınız, kimi şikayet ederseniz net olarak anlamadım. Ama eğer bahsettiğin, üyelerin birbirini şikayet etmesi ise tahammül sınırlarında, çıtanın çok yüksek olacağını zannetmiyorum. Çünkü oyundayken bile o çıta çok altlarda kalıyor. Blog gibi, her okuduğunda farklı anlamın çıkacağı bir alanda, herkes birbirini yer sanırım.
Hergün düzenli olarak gamyunda ne kadar mesai harcıyorsunuz ? Hangi oyunları oynarsınız? Blogu düzenli okur musunuz? Neden hiç yorum yapmıyorsunuz?
Gündüzleri genelde sitede oluyorum. Akşamları da geliyorum, epey zamanım geçiyor. Onun dışında mailleri 7 zaten takip ediyorum telefondan, müdahale edebileceğim birşey varsa ediyorum, cevap verilecekse veriyorum.
Hangi oyunları oynadığım profilimde belli. Arada 10binin altına düştüğüm oyunlar varsa, puanımı sıfırlıyorum ki, karizmama halel gelmesin :) Zaten oyunlarda iddialı değilim. Ama ne zaman biri, gel seni bi yenelim dese, mutlaka ağızlarının payını alıyorlar. Veya tam tersi, gel puanını alayım dediğimde, mutlaka yeniliyorum :)
Blogları da çok sıkı takip ettiğimi söyleyemeceğim, zamandan dolayı. Onun için elimden geldiğince takip ediyorum diyeyim. Yorum konusuna gelince de, özel bir sebebi yok.
Blog okurlarından ve yazarlarına söylemek istediğiniz bir şey var mı ?
Kavga edip birbirinizi yemeyin, özgün içerik oluşturun, cici çocuklar olun :)
Gamyunun fıstık ödülleri ne zaman enflasyon sınırının üstünde seyredecek?
Aslında hiç de altında değil. Siz kişisel bazda baktığınız için azmış gibi görüyorsunuz. Mesela sadece tombalayı göz önüne alalım. 1 tombala oyununda 1.000+5.000+10.000 toplamda 16.000 fıstık dağıtılıyor. 2 saat boyunca da 120-130 arası tombala oynanıyor. Bir akşamda 125 tombala oynansa, o akşam toplam 2 milyon fıstık vermiş oluyoruz. Haftada 2 akşam oynanıyor, bu da eder 4 milyon fıstık. Ayda da 16 milyon fıstık yapar ki, bu sadece tombala ile dağıttığımız fıstık ödülleri. Bunun dışında yarım kalan her 1000. oyun için fıstık veriliyor. Gün sonunda, online kaldığınız süre için fıstık veriliyor. Toplamına baktığınızda, milli piyangodan daha çok ödül veriyoruz :) Hem de milli piyango gibi bilet filan satmadan :) Bir önceki Alexa kampanyasında 50milyon fıstık dağıtmışız, şimdikinde de, bir o kadar dağıtırız. Onun için resmin küçük bir parçasına değil, tümüne bakmakta yarar var.
Gayri safı milli hasılayı ve ekonomiyi takip ediyormusunuz?
Hızlı hızlı okuyup geçiyorum, hiç biri aklımda değil. Sadece her geçen yıl, birey olarak daha da borçlandığımızı biliyorum :)
Yakında yenilikler, farklı oyunlar, süprizler var mı?
Yenilikler var. Sitenin arayüzü tamamen değişti, bir kaç aydır test ediyoruz. Yakında yayına olacak. Fıstık alımı, ürün alımı biraz daha farklılaşacak. Üyelerin profil sayfaları daha ayrıntılı, kolay, anlaşılır ve takip edilebilir olacak. İçerik bakımından biraz daha zenginleşip, içeriğe ulaşmak daha kolay olacak. Blog, haber, video gibi içeriklerin bir araya toplandığı bir bölüm olacak. Yani oldukça fazla yenilik var.
Telden oynanılan oyunlar için okuduğum yorumlarda (ben dahil ) kullanıcalardan oldukça fazla talep var, bu konuda revize düşünüyor musunuz? Yeni oyunlar telefonla oynanabilecek mi?
Şu an iphone için aplikasyon geliştiriyoruz, oyunlarımızı o platformda da oynatmak istiyoruz. Ondan sonra, nasıl bir yol izleriz bilmiyorum. Ancak her oyunun cep telefonuna uygulanması, ekran boyutları yüzünden mümkün olmuyor.
Gamyunda ki kişiliğiniz dışarıdaki reel kişiliğinizi etkiliyor mu?
Bunun cevabını benim verebilmem pek mümkün değil. Dışarıdan gözlemleyen biri daha iyi tahlil edebilir bu durumu. Ama yine de olumsuz anlamda etkilediğini pek düşünmüyorum, onu söyleyebilirim.
Sanalda güvenmeme paranoyası sizde de var mı?
Ne paranoyası, nerden çıkardın paranoyak olduğumu, sen beni nerden tanıyorsun, yoksa tanıyor musun, çabuk doğruyu söyle :)
Gamyundan öğrendiğiniz en önemli deneyim nedir ?
İnsanları dinle, inan ama her zaman ve hemen güvenme yeğen.
Genel olarak gamyun psikolojisi nasıl sizce?
Bazen romantik, bazen küfürbaz. Aslında sokakta nasılsa burada da öyle, pek bir farkı yok.
Kültürel seviye ve yaş ortalaması nedir?
Bu soruyu bizim eldeki verilere göre mi yoksa, üyelerin bize söylediklerine göre mi cevaplamalıyım bilmiyorum. Ama şöyle söyliyim, özellikle bir şikayet olduğunda, ilk giriş cümleleri, meslekleriyle ilgili oluyor bazı üyelerin. Ve verdikleri bilgilere bakılırsa da, genelde üyelerimiz, doktor, mühendis, avukat, polis, asker, holding sahibi vs :) Yani üniversiteden mezun olan bizim siteye giriyor gibi bir durum söz konusu. Yaş ortalaması için de şöyle bilgi verebilirim sadece, sitedeki üyelerin %90’ı 18 yaş üstü profile sahipler.
Gamyunda kadın ve erkek nufusu oranları nedir?
Hmm, bunlar biraz özel bilgiye giriyor. Sayı veremem ama erkek oranı biraz daha fazla, kadınlara göre.
Gamyunda op olmak ne kadar zor ya da kolay?
Soru, op titrini almayı kastediyorsa tabiki kolay değil. Ama esas soru, op olduktan sonra yaşananların zorluğu ya da kolaylığıysa, cevabı epey ayrıntılı olabilir. Uzaktan bakınca elde yetki olduğu için çok forslu ve kolaymış gibi gözükse de, devamlı adil olmamakla, geç cevap vermekle, başkalarını kayırmakla suçlanıyor, bir de üstüne küfür yiyorsunuz. Her baba yiğidin harcı değil bunlara dayanabilmek, çünkü devamlı eleştiriliyorsunuz. Dışarıdan bakınca, genel olarak hürmet gösteriliyor gibi bir hava var ama o da “ye kürküm ye” oluyor. Tedbil-i kıyafetle olduğunuz zaman, size karşı kibarlıktan kırılanların, bir anda nasıl değiştiğini, terslediğini, kaale almadığını görüyorsunuz :)
Gamyunun getirdikleri,götürdükleri?
Özel olarak, getirdiği veya götürdüğü birşey yok, kişisel anlamda.
Kadınların sizi gizemli ve karizmatik bulma sebebi nedir ?
Hahahahahaha, gazla çalışmıyorum ve böyle bir görüntü verdiğimi zannetmiyorum :) Belki sadece gizemli bulabilerler ama tüm üyeler buluyordur, cinsiyet fark etmeksizin.
Gamyunda en çok ne yapmaktan hoşlanıyorsunuz ?
Bu işi hobi olarak değil, profesyonel olarak yaptığım için bir ayrımım yok. Yeri geldiğinde oyun oynuyorum, yeri geliyor sohbet ediyorum, problemlerle ilgileniyorum. Hepsi yerine göre ayrı hoşlukta.
Zaman zaman blogta koparttığımız küçük fırtınalar,tartışmalar,beyin fırtınaları gamyun için ağır
kaçıyor mu? Yoksa bu köşe tamamdır, bütün taşlar yerinde duygusu var mı?
Blogların tümünü takip edemiyorum. Vakit buldukça göz gezdiriyorum. Zaman zaman tartışmaları takip ediyorum. İşin içine hakaret ve saygısızlık girmediği müddetçe problem yok.
Komleksleriniz, korkularınız var mı? Ne kadar tevazulusünüz?
Her insan da ne kadar kompleks ve korku varsa, benim de o kadar var. En büyük korkum da, yanlış anlaşılmak ve anlatmak istediğim, ifade etmek istediğim bir şeyin, tamamen tersinin anlaşılması. Tevazu konusuna gelince, ne kadar tevazulu biri olduğumu anlatmaya kalkmam veya bununla ilgili bir ölçü vermem sanırım tevazusuzluğun tam kendisi olur:)
Bu kadar çalışmadan sonra evdeki durum nedir? Aileniz pc başında durmanızdan mutsuz oluyor mu ve bir dolu sanal kişiyle muhatap olmanızdan?
Bu benim için yeni bir durum değil. Yıllardır internet sektörü içerisindeyim, onun için 9-6 çalışma saatlerine pek sahip olmadım şimdiye kadar. Onun için anormal bir durum yok ortada.
MUTLU MUSUNUZ ? (gerçeği istiyorum)
Özel bir soru oldu :) İçinde bulunduğum duruma göre değişen cevabı var. Ama genel olarak, mutlu, mesut ve bahtiyar bir insanım :)
VE röportaj için SON SÖZLERİNİZ ?
Soru eki –mi ler, soru içinde kullandığınız “ya da” ları doğru olacak şekilde düzeltmekten yoruldum. Takılıyorum böyle şeylere. Dahi anlamındaki –da –de leri, soru eklerini ve “ya da” kullanımı düzeltmekten bazen sorulara konsantre olamadım :) (Dilbilgisi profesörü değilim ama dikkat ediyorum. Biliyorum ki bu soruya cevabımdan sonra, bazı dilbilgisi profesörü arkadaşlar, benim yanlışlarımı bulmaya çalışacaklardır, uğraşmasınlar, bir dolu bulabilirler. Sadece çok genel bilinen kuralları kast ettim)
Bir şey daha. Üyeler bir problemini anlatmak için geldiğinde aramızda şöyle diyaloglar geçiyor.
Üye: Merhaba opum, birşey anlatmak istiyorum size
Ben: Merhaba, buyrun
Üye: Bir kaç dakikanızı alıcam?
- Burada bir sessizlik oluyor, üyenin anlatmasını bekliyorum-
Üye: Opum müsaitsiniz değil mi?
- Üye halen konuya girebilmiş değil, bu arada diğer pencerelerde de cevap bekleyenler var-
Üye: Biz beni dinlemiyorsunuz galiba, ya ben kime anlatıcam derdimi anlamıyorum ki?
Ben: Sevgili üye, merhaba dedikten sonra, probleminizi anlatmaya başlasaydınız, belki de çoktan size çözüm sunmuş, yardım etmiştim, hadi anlatın lütfen artık. Şimdi müsait olamasam da daha sonra okur, yapılacak birşey varsa yaparım.
Üye: Hah, tamam opum. Şimdi şöyleyken böyle oldu, böyleyken şöyle oldu....
Bu yukarıdaki diyaloğu bir çok üyeyle gerçekleştiriyoruz. Lütfen ama lütfen, kısa ve öz anlatın, biz de hızlıca yardımcı olalım. Bir de yasaklanacak birşey yaptıktan sonra; “Opum, benim yiğen girmişti o küfür etmiş” ya da “Opum, komşularla ortak internet kullanıyoruz, o nick benim değil, beni de yasaklamışsınız” demeyin, yemiyoruz :)
Gördüğünüz gibi son soruda belki benide motive eder dedim ama nerdeeee....( e ler ayrık olcakmı burda bilemedim şimdi:) Havaya girmeme gerek kalmadı sanırım..
haa sahi bazı soruları cevapsız bıraktı ..intikammmmm:) (e onlar zaten cok saçmaydı diyebilir:)
GMSNN çok teşekkürler..
sevgiler..
YORUMLAR
Sevgili Gmsnn son cümlenize takıldım ben bu siteyi ,aynı ip üzerinden müşterek kullanıyorum.İp üzerinden işlem yapacaksanız mac adreslerine bakın lütfen yoksa bende giderim :)
Kutlarım Kelebek akla kolay gelmeyecek bir şey hazırlamışsın bizler için..Okurken çok büyük keyif aldım.
Sevgili kardeşimden beklediğim klaslıkta bir blog yazısı daha, beni bi kez daha gururlandırdığın için sana binlerce teşekkürler. Sevgili kardeşim, böylesine bal kaymak tadında keyif ve gururla okuyacağım yazılarının devamı dileğiyle, UÇ BE KELEBEĞİM UÇ KİM TUTAR SENİ:))
Kal sağlıcakla......(özlendiniz)
Bu site yöneticilerin olduğu kadar biz üyelerinde sitesidir.onlar bizsiz bizde onlarsız bir bütün olamayız.hep birlikte bir bütün haline gelmişiz.dolayısıyla bu röportajin ne kadar önemli bir röportaj olduğunu vurgulamak isterim....işte budur...böyle olmalıda....
iç içe, hep birlikte,bir dost olarak ,bir arkadaş olarak, yöneticilik sıfatı, üyelik sıfatı ayrımı yapmadan dostane bir şekilde fikirlerimizi,düşüncelerimizi. muhabbetimizi sürdürürsek işte o zaman burada alacağımız keyifin tadına doyum olmaz.ancak bu şekilde bir bütün olmayı başarabiliriz.burada site üst yönetimine üyelerden daha çok büyük görevler düşüyor bence....biz üyelerin sesine kulak verip düşüncelerimizi,dertlerimizi hiç bir ayrım yapmadan dinleyip bizlerle iç içe olmaya devam ettiğiniz müddetce bu birlik ve beraberlik hiç bir zaman bozulmayacaktır...işte bunun ilk başlangıcını kelebek arkadaşımız başardı. gmsnn opumuzda olumlu bir yaklaşımla,espirileriyle,verdiği güzel cevaplarla bu birlikteliğin,dostluğun dahada sağlam bir zemine oturmasına sebep olmuştur . buna yürekten inanıyorum......
Hep böyle güzelliklerin arkadaşlıkların,dostlukların devam etmesi temennisiyle...başta gmsnn opumuza kelebek kardeşimize ve diğer arkadaşlara teşekkürler...
Copy-paste ya da "Ç-alıntsız" yayımlar okumak en doğal hakkımız.)))Teşekkürler 35KELEBEK ve böyle güzel yazan diğer bloğ portal sahipleri..
Zahmet ve nezaket içinde sıkılmadan,yorulmadam cevap veren GMSNN ye de çok teşekkürler.
Röportajınızı büyük bir beğeni ile okudum...hatta merak edip diğer yazmış olduğunuz blog yazılarınızı da..
Elinize , yüreğinize ve emeğinize sağlık olsun...
Usta kaleminizden dolayı sizi tebrik eder; başarılarınızın,blog yazılarınızın devamı dilerim.
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememiş. Ne yapsa yaranamıyor, basın her gün kendisiyle uğraşıyormuş. Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşünmüş ve danışmanlarına demiş ki, tüm basına haber verin, bakan pazar günü saat 10`da denizin üzerinden yürüyerek geçecek diyin demiş.
Pazar sabahı saat 10`da tüm basın mensupları, bakanın deniz üstünde yürüyeceği yerde toplanmışlar. Bakan gelmiş ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başlamış ve karşı kıyıya kadar yürüyerek geçmiş. Herkes bu duruma çok şaşırmış ve bakanın da keyfi yerine gelmiş. Ertesi gün büyük bir keyifle, gazeteleri almış eline, kendisine nasıl methiye düzüldüğünü okumak için. Gazeteyi açmış ki manşet şöyle;-Bakan yüzme bilmiyor!
Benim röportajın durumu da böyle oldu işte :)