Memleketim Canım benim :D
27 Nisan 2011, 17.35 A- A+
Adamın biri bir gün yorgun argın otobüse biner .
Tabii ki muavinden komut alır ve arkaya ilerler ...
Birinin kalkamaya hazırlandığını görünce yanaşır ...
ama arkasında sezileri çok daha kuvvetli ve daha tecrübeli biri ufak bi hareketle daha avantajlı bi konuma gecer..
Ve sıradandırki tecrübeli olan oturma lüxünü elde eder...
Adam sinirlidir otobüs doludur ve artık bi yere oturma arzusu ile tutuşur...
Genç bi liseli gözüne çarpar ...
Liseliyi süzer ve aralarında hayli yaş farkı olduğunu düşünerek yer vermesi umudu ile o tarafa yönelir...
ama oda ne ... liseli uyuyordur... uyandırmayı düşünürken hemen köşedeki yaşlı teyze ve amcaların yüzündeki hırçın ifadeyi görür .. ve uyandırma girişiminin başarılı olmadığını ve olmayacağını anlar.. boynu bükük tekrar stratejik olarak avantajlı bi konuma doğru yürür...
Bu sefer boşalan yeri kimseye kaptırmaya niyeti yoktur ; yaklaşık 15 20 koltuk görebilicek aynı zamanda arkasındaki 4 5 koltugun sesine hakim bi konuma geçer ... burası uygun yerdir...
sezilerine güvenen adam en ufak bi hareketi bile dikkatle inceler... Kıpırtıların ve mırıldanmanın arttığı bi nokta farkeder lojistik olarak ilk hareketinin nasıl olması gerektiğini değerlendirir ama vakti azdır oturan kişi kalkma hamlesini yapmıs yerdeki poşetine doğru uzanıyordur. koridoru bloklamıs 2 bayan ve onların önünde az bi aralık bırakmıs genç bi çocuk vardır.. ve o aradan geçmeyi başarırsa boşalıcak olan koltuk onundur . Adam hamlesini yapar... bayanlara seri bi şekilde yaklaşır ve sanki otobüsün arkasında bir tanıdığına rastlamış edası ile
'' müsade edermisiniz der ''
Bayanlarda boşalan yere dikkat etmiş ve oturmak için ilk hamlesini yapmaya hazırlanmaktadırlarken ; Bu izin onlar için bi eziyettir ama caimada küçük düşmemek için tabikki izin verirler adamın geçmesine . Adamın önünde sadece genç çoçugun boyutunu belirlediği aralık kalmıştır. Aralıgın ardında yıldız gibi parlıyordur boşalmak olan yer ve adam bu ihtişamın cazibesine kapılarak biraz sert bi hareketle tam o sırada boşalmış olan koltuğa kendini atar... ve zafer... adam egosunu tatmin etmiş , ayaklarını dinlendirebilicek belki az da olsa rahatlığın tadına varabilicektir... ama oda ne az önce boşalan yere oturmak için zafere giden yolda her şey mübahtır psikolojisinde ittiği çocuk ayağını incitmiştir o darbenin etkisi ile ve otobüsteki tüm gözler çok keskin bir halde adamın üstündedir ... adam istemeyerekte olsa yerini bu çocuğa verir...
adam artık çaresiz ve umutsuzdur ... en arka kapıya ilerler.. ve iniceği durağın gelmesini sabırsızca bekler..
Bunlar olurken belgesel izleme edası ile bu olayları gözlemleyen ben ;bu adamın omzuna hafif bi dokunus atar ve '' buyrun '' derim .. adam çok mutludur .. koltuğun keyfini sürer artık diye düşünürken . adam oturduğu gibi düğmeye basarmısın der bana ve ben şaşkınlıkla düğmeye basarım otobüsün yumuşakla alakası olmayan keskin freni ile sarsılırım. adam otobüsten iner ve evine doğru yürür.
işte bu milletim insanının otobüste oturmak gibi basit bi ihtiyaç için OTOBüS Te verdiği mücadelenin öyküsüdür.
Oğluna bu otobüslerden 10 kat büyük gemicikler alan , eşine 100 lerce hastane , akrabalarına milyonlarca dolar burs alan Sayın denmeyi hakedip etmediği merak uyandıran SAYIN Sorumlulara duyrulur.
Not: imla mimla hak getire ... pek alakam yok edebiyatla :) ama umarım yüzünüzde bi sima belirmiştir.
Özgür AKÇAY
TO BE CONTINUED.....
Tabii ki muavinden komut alır ve arkaya ilerler ...
Birinin kalkamaya hazırlandığını görünce yanaşır ...
ama arkasında sezileri çok daha kuvvetli ve daha tecrübeli biri ufak bi hareketle daha avantajlı bi konuma gecer..
Ve sıradandırki tecrübeli olan oturma lüxünü elde eder...
Adam sinirlidir otobüs doludur ve artık bi yere oturma arzusu ile tutuşur...
Genç bi liseli gözüne çarpar ...
Liseliyi süzer ve aralarında hayli yaş farkı olduğunu düşünerek yer vermesi umudu ile o tarafa yönelir...
ama oda ne ... liseli uyuyordur... uyandırmayı düşünürken hemen köşedeki yaşlı teyze ve amcaların yüzündeki hırçın ifadeyi görür .. ve uyandırma girişiminin başarılı olmadığını ve olmayacağını anlar.. boynu bükük tekrar stratejik olarak avantajlı bi konuma doğru yürür...
Bu sefer boşalan yeri kimseye kaptırmaya niyeti yoktur ; yaklaşık 15 20 koltuk görebilicek aynı zamanda arkasındaki 4 5 koltugun sesine hakim bi konuma geçer ... burası uygun yerdir...
sezilerine güvenen adam en ufak bi hareketi bile dikkatle inceler... Kıpırtıların ve mırıldanmanın arttığı bi nokta farkeder lojistik olarak ilk hareketinin nasıl olması gerektiğini değerlendirir ama vakti azdır oturan kişi kalkma hamlesini yapmıs yerdeki poşetine doğru uzanıyordur. koridoru bloklamıs 2 bayan ve onların önünde az bi aralık bırakmıs genç bi çocuk vardır.. ve o aradan geçmeyi başarırsa boşalıcak olan koltuk onundur . Adam hamlesini yapar... bayanlara seri bi şekilde yaklaşır ve sanki otobüsün arkasında bir tanıdığına rastlamış edası ile
'' müsade edermisiniz der ''
Bayanlarda boşalan yere dikkat etmiş ve oturmak için ilk hamlesini yapmaya hazırlanmaktadırlarken ; Bu izin onlar için bi eziyettir ama caimada küçük düşmemek için tabikki izin verirler adamın geçmesine . Adamın önünde sadece genç çoçugun boyutunu belirlediği aralık kalmıştır. Aralıgın ardında yıldız gibi parlıyordur boşalmak olan yer ve adam bu ihtişamın cazibesine kapılarak biraz sert bi hareketle tam o sırada boşalmış olan koltuğa kendini atar... ve zafer... adam egosunu tatmin etmiş , ayaklarını dinlendirebilicek belki az da olsa rahatlığın tadına varabilicektir... ama oda ne az önce boşalan yere oturmak için zafere giden yolda her şey mübahtır psikolojisinde ittiği çocuk ayağını incitmiştir o darbenin etkisi ile ve otobüsteki tüm gözler çok keskin bir halde adamın üstündedir ... adam istemeyerekte olsa yerini bu çocuğa verir...
adam artık çaresiz ve umutsuzdur ... en arka kapıya ilerler.. ve iniceği durağın gelmesini sabırsızca bekler..
Bunlar olurken belgesel izleme edası ile bu olayları gözlemleyen ben ;bu adamın omzuna hafif bi dokunus atar ve '' buyrun '' derim .. adam çok mutludur .. koltuğun keyfini sürer artık diye düşünürken . adam oturduğu gibi düğmeye basarmısın der bana ve ben şaşkınlıkla düğmeye basarım otobüsün yumuşakla alakası olmayan keskin freni ile sarsılırım. adam otobüsten iner ve evine doğru yürür.
işte bu milletim insanının otobüste oturmak gibi basit bi ihtiyaç için OTOBüS Te verdiği mücadelenin öyküsüdür.
Oğluna bu otobüslerden 10 kat büyük gemicikler alan , eşine 100 lerce hastane , akrabalarına milyonlarca dolar burs alan Sayın denmeyi hakedip etmediği merak uyandıran SAYIN Sorumlulara duyrulur.
Not: imla mimla hak getire ... pek alakam yok edebiyatla :) ama umarım yüzünüzde bi sima belirmiştir.
Özgür AKÇAY
TO BE CONTINUED.....
YORUMLAR
Bravo arkadasim eksik bile yazmizsin okuynlar tamamlasin gerisini.
Sener16
İyide arkadaş,
İmla falan hiç önemli değildi bence, ne güzel belediye otobüsü içinde ayaktaki yolcunun boş yer bulma psikolojisini anlatıyorsun.
Bir film karesi canlandırdın gözümüzde,yani şimdi durup dururken otobüsten inen adamın verdiğ mücadele öyküsüyle..........,
Bir başkasının gemiciklerinin,yüzlerce hastanesinin, aldığı burslarının anlattığın konu ile ve özellikle bu bloğu okuyan bizlerle durup dururken ilgisi ne yani?
Bi çuval inciri yere dökmek seninki....