Mevlana
30 Mayıs 2011, 07.32 A- A+
Bir adam hileyle, kuşun birini tuzağa düşürerek yakaladı.
Kuş dile geldi, yalvardı:
”Ey ulu insan, sen koyunları, öküzleri yedin, bir çok deveyi
kurban ettin. Bu dünyada onlarla bile doymadın, benimlemi
doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt
vereceğim.
Bunlara uyarsan her müşkülün hallolur. Birincisini, elindeyken vereyim, eğer beğenirsen beni bırakırsın. İkincisini şu dama konarken,üçüncüsünü de şu ulu ağaçta söylerim,” dedi.
Adam kuşu sıkı sıkıya tutarak:
”Haydi söyle bakalım, eğer beğenirsem seni bırakırım,”
dedi.
”Kuşçağız ilk öğüdünü söyledi:
”Olmayacak sözü kim söylerse söylesin, inanma” dedi.
Adam öğüdünü beğenerek kuşu bıraktı. Kuş uçarak damın
saçağına kondu. İkinci öğüdünü söyledi:
”Geçmiş gitmiş şeylere, kaçmış fırsatlara ah vah
etme.” dedi. Sonra biraz geriye çekilerek orada bulunana ulu ağaca kondu:
”Benim karnımda on bir dirhem ağırlığında paha
biçilmez bir inci vardı. Eğer beni kaçırmasaydın o şimdi senin
olacaktı.” dedi.
Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye, saçını başını
yolmaya başladı. Bunu gören kuş seslendi:
”Ben sana geçmiş gitmiş fırsatlar için ah vah edip üzülme
demedim mi? Madem fırsatı kaçırdın, neden üzülüp
duruyorsun?
Ya öğüdümü dinlemedin yahut da sağırsın. Ayrıca sana
olmayacak şeye inanma demedim mi? Benim bütün ağırlığım üç
dirhem, karnımda nasıl on bir dirhem ağırlığında inci bulunabilir? ”
Bunun üzerine adam kendi kendine:
”Şimdi söylediklerini daha iyi anladım. Haydi şimdi de üçüncü öğüdünü söyle bakayım” dedi. Kuş:
”Allah için o iki öğüdü güzelce tuttun da benden
üçüncüsünü mü istiyorsun? Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt
vermek, çorak toprağa tohum atmak gibidir. Aptallık ve
bilgisizlik yırtığı, yama tutmaz.” diyerek uçup gitti.
Mevlana
Kuş dile geldi, yalvardı:
”Ey ulu insan, sen koyunları, öküzleri yedin, bir çok deveyi
kurban ettin. Bu dünyada onlarla bile doymadın, benimlemi
doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt
vereceğim.
Bunlara uyarsan her müşkülün hallolur. Birincisini, elindeyken vereyim, eğer beğenirsen beni bırakırsın. İkincisini şu dama konarken,üçüncüsünü de şu ulu ağaçta söylerim,” dedi.
Adam kuşu sıkı sıkıya tutarak:
”Haydi söyle bakalım, eğer beğenirsem seni bırakırım,”
dedi.
”Kuşçağız ilk öğüdünü söyledi:
”Olmayacak sözü kim söylerse söylesin, inanma” dedi.
Adam öğüdünü beğenerek kuşu bıraktı. Kuş uçarak damın
saçağına kondu. İkinci öğüdünü söyledi:
”Geçmiş gitmiş şeylere, kaçmış fırsatlara ah vah
etme.” dedi. Sonra biraz geriye çekilerek orada bulunana ulu ağaca kondu:
”Benim karnımda on bir dirhem ağırlığında paha
biçilmez bir inci vardı. Eğer beni kaçırmasaydın o şimdi senin
olacaktı.” dedi.
Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye, saçını başını
yolmaya başladı. Bunu gören kuş seslendi:
”Ben sana geçmiş gitmiş fırsatlar için ah vah edip üzülme
demedim mi? Madem fırsatı kaçırdın, neden üzülüp
duruyorsun?
Ya öğüdümü dinlemedin yahut da sağırsın. Ayrıca sana
olmayacak şeye inanma demedim mi? Benim bütün ağırlığım üç
dirhem, karnımda nasıl on bir dirhem ağırlığında inci bulunabilir? ”
Bunun üzerine adam kendi kendine:
”Şimdi söylediklerini daha iyi anladım. Haydi şimdi de üçüncü öğüdünü söyle bakayım” dedi. Kuş:
”Allah için o iki öğüdü güzelce tuttun da benden
üçüncüsünü mü istiyorsun? Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt
vermek, çorak toprağa tohum atmak gibidir. Aptallık ve
bilgisizlik yırtığı, yama tutmaz.” diyerek uçup gitti.
Mevlana
YORUMLAR
yüreginize saglik, paylasimiz icin tskelr...
sevgilerimle...