psikoloğum ÇAM AĞACI !
03 Haziran 2011, 16.38 A- A+
Dışarıda yağmur yağıyor.
camı açıyorum daha doğrusu rayların üstünde yavaşca kaydırıyorum.Büyük ,devasa bir cam ağacı penceremin önünde duruyor.Yapraklarına siğim ,siğim yağan yağmurun damlaları incecik sıralanmışlar.Bekliyorlar sabırla ,ince sivri dallar ağırlıklarını taşıyıncaya dek..
İçlerinden şöyle geçiriyorlar kanımca;
Aşağıya düşerken, bir çocuğun salıncakta sallanırken duyduğu çoşkuyu mu duysak, yoksa yerle buluştuğumuzda damla sevimliliğimizi yitirip pis sulara karışacağımıza mı yansak?
Ben onların düşüncelerinin arasına karışıyorum pencereden arsızca,böyle yağmurlu havalarda hüzünlü,yerli yersiz duygular üretirken anormalliğime mi yansam yoksa beni hep yadırgatan tüm meslektaşlarımın sadece rakamlarla haşır neşir olup duyguları olmayan bireyler gibi davranmasına mı?
Tamam, karar verdim; meslektaşlarımı anormal bulup , demokratik iç ortamımda karar verebilmenin sınırsız mutluluğu ile, yüzümde gülümseme kapatıyorum penceremi,çam ağacındaki damlaları kararsız düşünceleri ile başbaşa bırakırken........
Kalabalık içindeki yanlızlığımı,neden bu kadar dert ediniyorum ki diye araştırırken , acaba hayal ürünü dostlar mı üretiyorum diye düşünürken yakalıyorum kendimi suçüstü.
Bu suçluluk duygusunun ezikliği ile psikolojik çözümler üretiyorum kendime..
Hep güçlü olmak misyonum geliyor gene aklıma,birde şu gariban misyonerlerle lejyonerler asteriksten kalma !
Utanıyorum kendimden birden.
Mantığım kızıyor bana .Ne bekleyebilirsin ki,hem neden bekliyorsun ki, sen kendine hep yetersin diye kulağımdan çekiyor kaşlarını çatarak.
Duygusal yanım arka çıkıyor bana ,tam ağlamaklı olduğum bir zamanda..
Bu yanımı gördüğüme , birden çok seviniyorum ilk alınan kırmızı ayakkabılarımı giyerken hissettiğim çoşku gibi..Beni korumaya,kollamaya devam ediyor.
Ama ! rahat bırak kadını artık, diyor usulca...oda insan ,belki hayalleri ile belki de duygusallığı ile mutlu olacak bundan böyle..Hem herşey karşılık bekleyerek mi olmalı diyor..Ben omuzlarının üstünden başımı sallarken.
Gene düşüncelerime dalıyorum vurgun yeme korkusu içinde.....
Yosun kokuyor beynimin bir bölümü,öbür bölümü nezle oluyorsun galiba derken....
Düşüncelerimin kafamın içinde gezerken birden çıkmak istiyor daralıp.
Çıkarıyorum onu bir mabede kapatıyorum gizlice.......
Bakıyorum , çığlıklar yükseliyor içinden .Düzeldiğimde alacağım seni burdan diyorum romantik ve bunalmış bezgin düşüncelerime .
Yağmurlu bir günün akşamında gözbebeği ile birlikte büyüyen endişelerimle,son bir kez bakıyorum gözlerimin yeşiline,bana bir umut versin diye.Sonra da çokmu şey istiyorum diye tekrar düşüncelerime geri dönüyorum. Bunca yolculuğun ezikliği ve yorgunluğu ile.................
Yağmur şiddetlenmiş ,üşüyorum artık yada duygusallığım üşüyor da bana öyle geliyor.
Ellerim ve ayaklarım o kadar soğuk ki ,sıcak bir yaz günü bozulan no-frost buzdolabımı hatırlıyorum birden !!
Bir yorganın altına girmek istiyorum sevgiden ve anlayıştan yapılmış binbir çeşit kelebek üstünde.....
Bu kez camın ardından bakıyorum,yağmur çoktan durmuş,
çam ağacının kılıç gibi dallarında hiç damla yok .
Yapayanlız öylece bekliyor yağmurun tekrar başlamasını....
Damlalar arkadaş olsun diye korkularına...........
sevgiyle..
YORUMLAR
:) nereden nereye tabi. ama ben genede yaprakların üzerindeki damlalar değil de, kirpiklerin taşıyamadığı damlaları tercih ederdim; hani olmasın öyle bir şey de... En azından yazısal olarak öyle dilerdim, yaşama mecburiyeti olmadan o anı :)