ayrılık ve hoşçakal ...
28 Temmuz 2011, 16.31 A- A+
bir adam ... bir sahil kasabasında ... bir çok arkadaşı bir çok ortamı olan vurdumduymaz bir adam ... yüzlerce kadının teninden geçmiş bir adam ... belki acımasız bir adam ... sonradan evlenmiş bir adam ... şarkılarda geçen bir hayata bir de çocuk sığdırmış bir adam ... hayatta sadece 1 tek keşkesi kalmış bir adam ... herşeyi denemiş herşeyi yaşamış sayılabilecek bir adam ...
bir kadın ... istanbulun sancılı kalbinde yaşayan bir kadın ... hiç bir yaşanmışlığını senden büyük görmeyen bir kadın ... senin yaptığın hatayı bile önce kendinde arayan bir kadın ... o adamı çok seven bir kadın ... şimdilerde onu unutmak için başka birisini sevmeye kendini zorlayan bir kadın ...
adam sırf onu görmek için 2 günlüğüne işi gücü bırakmış ve yaşadığı yerden bir bahaneyle kaçmış halde sabahın köründe istanbuldadır . işin ilginci bu 6 senelik ilişkinin hiç bir zaman diliminde şöyle bir kere bile gözgöze gelinmemiştir . adam geçmiş pişmanlıklarından ilham alarak ona ithafen yazar ;
hiç görmemiştim yüzünü oysa . ben sesinin canlardığı resimlerde sevmiştim seni . bahsettiğimiz şeylerde sevmiştim seni , tuhaf tuhaf sesler çıkarana kadar güldürdükten sonra yeter artık öldürcen beni gülmekten demende sevmiştim seni . 5 yaşında bir çocuğun masum sesi gibi sesinde sevmiştim seni . of...ne biçim birşeymiş bu . dokunamamak , sarılamamak , şöyle terle parfümle karışık teninin kokusunu içime çekememek . demiştim sana vaktinde evet sevmiyorum seni diye . sonra binlerce kez özür dilemiştin . sırf sana acı çektirmek için seni sevmeme rağmen seni sevmiyormuş gibi davranarak tekrar dönmüştüm sana . sonra adresine bir şey göndermiştim . biliyorum . o gün başladı bana nefretin . beklediğin belki bir hediye bile değildi , kırmızı bir gül çıksa kafi demiştin içinden eminim . oysa ben 1 hafta sonraki düğünümün davetiyesini göndermiştim sana .çocuk aklımla intikam alıyordum senden . neymiş ki yani bu yaptığım . hakikaten beni affetmemende haklı olduğunu mantıklı bir şekilde düşününce anlıyorum . şimdi istanbula geleceğim . kendime verdiğim sözü tutmak seni bir kez olsun görmek için . yani sende haklısın şimdi hayır demekte . ulan ne Fenermiş be kardeşim . yüz kere gelmişsin istanbula bir kere bile benim için gelmemişsin diyorsun değilmi . yalan değil aslında . onlarca kez geldim oraya . üstelik sarı-laci sevdaların başkenti iskelesi olan semte . senin semtindi biliyorum . şeytan onlarca kez dedi git kapısına dayan . ablası çıkınca karşına abla özür dilerim size bu zamana kadar yaşattığım şeyler için de , git bi helallik al kardeşleri için . azmı ölümlerden dönderdiler seni değilmi . ama yok işte . beceremedim . senin yerine maraton üstte hiç tanımadığım adamlara-kadınlara sarıldım gol olduğunda . geldim şimdi istanbuldayım . bak şurda çay içiyorum . şurda balık ekmek yedim . biramıda almışım denize karşı . ohh mis gibi hava , lakin biraz sıcak . sen kaçta çıkacaksın işten ? ne gelmeyecekmisin ? kime ihanet . sevgilinemi .
böyle uzar gider konuşmalar ... adam mutludur aslında bir zamanlar çok sevdiğinin şimdi başka birisi için dahi olsa çocukça şeyler yapmamasına ve mutlu olmasına . ama işin aslı öyle değildir . kadının korktuğu yeni erkek arkadaşı falan değildir . gördüğünde o adamı çok daha fazla sevmekten korkmaktadır . düzene soktuğu hayatını yeniden allak bullak etmekten korkmaktadır . adam bunu hissedip kadını sıkıştırdığında cevapları alır almasına ama bu sefer görüşmekten vazgeçen adam olmuştur . saat gece yarısını geçmiştir . kadın ısrarla tam olarak nerde olduğunu söyle gelmek istiyorum der . adam telefonu kapatır ve bir arkadaşını arar . temiz düzgün sakin bir otel varmı der kartal civarında sahil yolunda bir otele yerleşir . saat iki buçuk olmuştur . kadın yalvarmaktadır . üstelik o kadın saat 5,30 da kalkıp işe gitmek için hazırlanmak zorundadır . adam otelde olduğunu çok uykusu olduğunu sabah arayacağını söyler ve telefonu kapatır . aslında gerçekten çok uykusuzdur . yaklaşık 4 gündür yoldadır ve toplam 5-6 saatlik uykuyla duruyordur . ama nafile . sabaha kadar 1 paket sigarayıda bitirmiştir dolaptaki 2 şişe birayıda . sabah 5,35 te kadını arar . bugün döneceğim önce sen bana hayatımın en büyük kazığını attın gelmeyerek sonra ben sana attım sen gelecekken ben seni geri çevirerek . bu seni son aramam . son konuşmamız . telefonunu siliyorum rehberden . sende sil ve arama beni . benim için değil beni karşılıksız seven eşim ve hayatımın anlamı biricik kızım için ...
hoşçakal ...
bir kadın ... istanbulun sancılı kalbinde yaşayan bir kadın ... hiç bir yaşanmışlığını senden büyük görmeyen bir kadın ... senin yaptığın hatayı bile önce kendinde arayan bir kadın ... o adamı çok seven bir kadın ... şimdilerde onu unutmak için başka birisini sevmeye kendini zorlayan bir kadın ...
adam sırf onu görmek için 2 günlüğüne işi gücü bırakmış ve yaşadığı yerden bir bahaneyle kaçmış halde sabahın köründe istanbuldadır . işin ilginci bu 6 senelik ilişkinin hiç bir zaman diliminde şöyle bir kere bile gözgöze gelinmemiştir . adam geçmiş pişmanlıklarından ilham alarak ona ithafen yazar ;
hiç görmemiştim yüzünü oysa . ben sesinin canlardığı resimlerde sevmiştim seni . bahsettiğimiz şeylerde sevmiştim seni , tuhaf tuhaf sesler çıkarana kadar güldürdükten sonra yeter artık öldürcen beni gülmekten demende sevmiştim seni . 5 yaşında bir çocuğun masum sesi gibi sesinde sevmiştim seni . of...ne biçim birşeymiş bu . dokunamamak , sarılamamak , şöyle terle parfümle karışık teninin kokusunu içime çekememek . demiştim sana vaktinde evet sevmiyorum seni diye . sonra binlerce kez özür dilemiştin . sırf sana acı çektirmek için seni sevmeme rağmen seni sevmiyormuş gibi davranarak tekrar dönmüştüm sana . sonra adresine bir şey göndermiştim . biliyorum . o gün başladı bana nefretin . beklediğin belki bir hediye bile değildi , kırmızı bir gül çıksa kafi demiştin içinden eminim . oysa ben 1 hafta sonraki düğünümün davetiyesini göndermiştim sana .çocuk aklımla intikam alıyordum senden . neymiş ki yani bu yaptığım . hakikaten beni affetmemende haklı olduğunu mantıklı bir şekilde düşününce anlıyorum . şimdi istanbula geleceğim . kendime verdiğim sözü tutmak seni bir kez olsun görmek için . yani sende haklısın şimdi hayır demekte . ulan ne Fenermiş be kardeşim . yüz kere gelmişsin istanbula bir kere bile benim için gelmemişsin diyorsun değilmi . yalan değil aslında . onlarca kez geldim oraya . üstelik sarı-laci sevdaların başkenti iskelesi olan semte . senin semtindi biliyorum . şeytan onlarca kez dedi git kapısına dayan . ablası çıkınca karşına abla özür dilerim size bu zamana kadar yaşattığım şeyler için de , git bi helallik al kardeşleri için . azmı ölümlerden dönderdiler seni değilmi . ama yok işte . beceremedim . senin yerine maraton üstte hiç tanımadığım adamlara-kadınlara sarıldım gol olduğunda . geldim şimdi istanbuldayım . bak şurda çay içiyorum . şurda balık ekmek yedim . biramıda almışım denize karşı . ohh mis gibi hava , lakin biraz sıcak . sen kaçta çıkacaksın işten ? ne gelmeyecekmisin ? kime ihanet . sevgilinemi .
böyle uzar gider konuşmalar ... adam mutludur aslında bir zamanlar çok sevdiğinin şimdi başka birisi için dahi olsa çocukça şeyler yapmamasına ve mutlu olmasına . ama işin aslı öyle değildir . kadının korktuğu yeni erkek arkadaşı falan değildir . gördüğünde o adamı çok daha fazla sevmekten korkmaktadır . düzene soktuğu hayatını yeniden allak bullak etmekten korkmaktadır . adam bunu hissedip kadını sıkıştırdığında cevapları alır almasına ama bu sefer görüşmekten vazgeçen adam olmuştur . saat gece yarısını geçmiştir . kadın ısrarla tam olarak nerde olduğunu söyle gelmek istiyorum der . adam telefonu kapatır ve bir arkadaşını arar . temiz düzgün sakin bir otel varmı der kartal civarında sahil yolunda bir otele yerleşir . saat iki buçuk olmuştur . kadın yalvarmaktadır . üstelik o kadın saat 5,30 da kalkıp işe gitmek için hazırlanmak zorundadır . adam otelde olduğunu çok uykusu olduğunu sabah arayacağını söyler ve telefonu kapatır . aslında gerçekten çok uykusuzdur . yaklaşık 4 gündür yoldadır ve toplam 5-6 saatlik uykuyla duruyordur . ama nafile . sabaha kadar 1 paket sigarayıda bitirmiştir dolaptaki 2 şişe birayıda . sabah 5,35 te kadını arar . bugün döneceğim önce sen bana hayatımın en büyük kazığını attın gelmeyerek sonra ben sana attım sen gelecekken ben seni geri çevirerek . bu seni son aramam . son konuşmamız . telefonunu siliyorum rehberden . sende sil ve arama beni . benim için değil beni karşılıksız seven eşim ve hayatımın anlamı biricik kızım için ...
hoşçakal ...
YORUMLAR
Selam arkadaşlar.Ben 55 yaşındayım.emekliyim.biraz önce bir arkadaşın şarkı dolayısıyla duygu yükü yazısını okudum.teşekkür ederim ahhhh ah
nerelere götürdü beni bir bilseniz
45 yıl önceydi.dördüncü sınıfta her günkü gibi zil çaldı sınıfa girdik. azsonra bir farklılık olduğunu gördüm sınıfta .karşımda bir peri kızı oturuyordu hiç görmemiştim ılk defa görüyordum
.ve zaman geçtikçe benim ekmeğim suyum havam oldu artık onsuz yaşamıyordum adeta .birde müzik kolu olupta (gül ağacı değilem her gelene eğilem) şarkısını adeta bana ezberletmezmi.zaman olduğu gibi durmuyor tabai .tainle geldikleri ilçemizden tainle ayrıldılar.okudum ben yıllarca hep imkanlar ölçüsünde mektuplaştık.sonra çooookkkk uzak yerlerde nişanlandık ama sürmedi. ayrıldık.o gün bu gündür gül ağacı değilem her gelene eğilem şarkısı benim hayatımın çok önemli bir bölümünü içinde sürükler durur.Gül Ağacı DEĞİLEM.
üzücü bir olaymış gerçektende kötü birşey allah kimsenin başına böyle bir olay vermesin beni etkiledi bir kadın olarak