GİTTİM SANMA.......
11 Ağustos 2011, 01.41 A- A+Bir şehri terkederken gece terkedeceksin,sanki gündüz gidersen gözün arkada kalacakmış gibi hissedersin,hava kararacak,tüm ışıklar yanacak,arabaların lambaları farkedilecek,sokaklar hafiften tenhalaşacak,haa,ha birde kış olacak,soğukta terkedeceksin şehri,seni ısıtırken şehrin güneşi kopamassın asla,üşütecek,soğuk iliklerine işleyecek,yağmur sert bir şekilde yüzüne vuracak,o sırada kin kapacaksın işte şehre,kaos ortamı yaratacaksın kendince,kavga edeceksin ve gidişini yağmura,buz gibi havaya bağlayacaksın,gerçek sebebini o an unutacaksın,düşman yaratacaksın yani kısaca,aslında kaybettiğin savaşı kazanmış gibi davranacaksın...
Sevdiğinden giderken gündüz gideceksin,gece gittiğinde daha bir hüzün kaplar içini,duygusallığın tavan yapar,ayakların götürmez,mümkünse en sıcak havada gideceksin ki,soğuk havalarda sevdiğinin elini tutupta ısındığın günler gelmeyecek aklına,omzunu başına yasladığında karların eridiğini düşünmeyeceksin,nasıl olacak demeyeceksin işte, bulacaksın güneşin en yakıcı olan zamanını öyle kaçacaksın bakmadan ardına.Bu sefer düşman yakıcı güneş olacak sevdiğini düşman yapamadığın için ve bu sefer savaş meydanı olarak görmeyeceksin bulunduğun yeri,ikinizde kaybettiğiniz için...
ŞEHİRDEN'de gidersin yeri geldiğinde,gerektiğinde YARDAN'da,bedenin gider elbet,taşır seni bir vasıta,o an arkana da bakmassın belkide geri dönme korkusuyla,''ben ikinizden de gittim ama, ikinize de ayrı ayrı birşey yazmak gerekirse'',kısa geçeyim,GİTTİM SANMA.......dersin bide en son.
İTİRAF:Yazı bir anda çıktı,göndermeden okuyayım dedim,genelde bunu yapmam pek,okuyunca şunu farkettim,bu yazıyı eğer başka biri yazsaydı ve görseydim,''Can YÜCEL'den esinlenmiş'' derdim.Kendim yazdım diye torpil geçmeyeceğim:).Can Yücel'i o kadar çok seviyorum ki,bende esinlenmişim işte:)...Yine aklıma geldin CAN Baba,umarım yerinde rahatsındır...Yarın ölüm yıldönümün, müsaitsen ziyaretine geleceğim...
YORUMLAR
Evet tarzınızın dışında, gizlenen biri gibi çıkmış,duygular ansızın. Esinlenmek doğaldır,hele de severek okuduğunuz birinden.Ayrıca,duygular o kadar 'insani' dirler ki, esinlenmeye bile gerek yoktur.Çünkü, hepimiz 'insanızdır'.
Sevdim yazınızı, sağlıklarla kalın..
Yorumsuz kalıcam söylenecek söz yok çünkü.
İllede bişiy söylemem gerekirse gittim zannettiğimiz her neyse şehir, eş ,aşk vs. aslında hep sendedir..
Tamamen gidiş son nefeste gizlidir...
Küçüğünden sevgiler saygılar...
Bir yardan gideceksen, o şehirden de gitmelisin… Zor iştir, giden bir sevgilinin ardından, o hiç olmamış gibi, sil baştan sevmek o şehri. Don kişotluktur, köşe başlarındaki anı değirmenlerine kör kılıçlarla saldırmak. Özlemiyormuş gibi yapmak, şemsiyeni açıp çıktığın her yağmurda, kendi gözyaşlarında ıslanmak. Zor iştir, sizi tanıyan insanlar onu anlattığında kulaklarını tıkamak.
( Yazını ilk okuduğumda, bir şehirden gitmek üzereydim ben de. Benim de, içimde tekrar tekrar kurduğum, ama kimsenin duymadığı cümleleri okudukça şaşırdım… Sonra o yolculuğa çıktım, güneş batmamıştı henüz. Boğaziçi köprüsü, hemen altında Ortaköy biraz uzakta kız kulesi, hey nereye gidiyorsun diye bağıran anılar denizi Marmara… Acıttı, acıdı… Sonra bir daha okudum yazını ve şimdi kendime kızdığım kadar hak veriyorum yazdıklarına..)
Bir şehirden gideceksen, gece gitmelisin… Şehrin karanlığı, sevdiğin sokakları, yürüdüğün kaldırımları “diğer şeylerle” aynılaştırmalı… Seni gitmekten alıkoyamamalı o sabah uyandığın ev, o da karanlıktaki ışık damlacıklarından biri oluvermeli sadece, sadece herhangi bir damla…
Kayıp olduğu düşünülen ,eksikliği hissedilen bir yaımkalmışlığın peşine düşmektir iflah olmaz bir gezgin gibi...
Bazen yeni bir benliğin peşine düşmek bazende gerçek benliğini yaşayabilmektir GİTME'k...
Velhasılı kelam Teşekkürler...